Manyetik Maji   |   Pozitif Enerji

Neredeyse yarım asır öncesine ait anımdaki aşkım bir erkektir… ama androjen, yani kadına çok benzeyen bir erkek! Çok-çok güzel, kadınsı güzellikteki bir erkek.

İlişkinin daha çarpıcı yanı ise onun Kürt kökenli bir polis olması. Düşünün: 12 Eylül öncesi Türkiye’sindeyiz ve yaşanan aşk bir Kürt kökenli solcu ile sosyetik ve şımarık bir oğlanın (bendenizin) birlikteliği.

Hikâyede Kürtler ya da politikaya dair en küçük bir gönderme veya ima bulunmamaktadır. Bu nedenle “zamanlama manidar” gibi -bizlerle hiçbir ilgisi olamayacak- yorumlardan kaçınılmasını rica ederim.

Anımı hikaye etme nedenim androjenliğe dikkat çekmektir. Kendimi teşrih masasına yatırarak (yaşadığım bir iz bırakan ilişkiyi kaleme alarak) bu konudan söz etmek istedim.

Defalarca erkeklerle olsam da (emekli bir eskortum) hayatımın hiçbir döneminde erkekleri çekici bulmadım. "Herif atıyor" diyecek çok arkadaş olabilir… ancak eğer bu sözlerim yalan olsa -yasalar dışında hesap vereceğim hiç ama hiç kimsenin bulunmadığı bu hayatımda- bir adet olsun erkek sevgilim olurdu. Hikaye ettiğim eski aşkımın ayrıcalığı ise androjen olmasıydı.

İtiraf edelim: Androjen kimlik ve görüntü pek çok kişiye karşı konulmaz gelmektedir; bu gerçeğin kanıtı ise androjen mankenlerin popülerliğidir. Ben bu noktada konuya bir okültist olarak yaklaşmak ve ortaya bazı düşünceler koymak istemekteyim.

1 - Okültzm ve mistisizmde temel görüş, insanın ilk halinin iki cinsin karışımı olduğu şeklindedir. Söz edilen durum Eski Ahit'te (Tevrat'ta) da Yaratılış bölümü 2:21–22'de erkekten yana şekilde "Dişi, erkeğin kaburgasından (erkekten bölerek) yapıldı" şeklinde yer alır.

722 sistemi ise androjen varlığın, öncel evreni bölerek kendini baş tanrı ilan eden mutant varlık (Şeytan) tarafından bölünerek dişi ve erkek olduğunu öne sürer.

Konu hakkında bilgi edinmek için
722 RAKAMININ SIRLARI Bölüm 2: ANDROGYNOUS EFSANESİ (Üyelere özel)
BÖLÜNEN EVREN
BAŞ TANRILAR
başlıklı yazılarıma başvurabilirsiniz.

2 - Kuran-ı Kerim'de, Cennette erkek figürü olarak sadece civanlardan söz edilir. Bu durum "Müslümanlık düşmanları" demeyelim de, "Müslümanlığı gizlendiği yerden çıkaramamış kişiler" (özellikle Batılılar) tarafından son derece rahatsız edici ataerkil söylemlerle açıklanır. Oysa bu ayetler de -manası ataerkil gözlükler yüzünden anlaşılamayan nice ayette olduğu gibi- çok önemli bir mesajı veriyor olabilir.

Sonuç: Bu bilgiden yola çıkarak, Cennet'te hurilerin yanında yer alan “civan” figürlerinin gerçekten cennetteki yegâne erkek modeli mi, yoksa aslında androjen varlıklar (öncel, bütünsel insanlar) mı olduğu sorusu tartışmaya açılabilir.

Özetle sevgili okurum, hikayemi bir "gay" hikaye olarak değil, "Bir androjene duyduğum karşı konuşmaz aşk" aspektinde okumanızı rica ediyorum.

Bence çoğumuzun beyninin derinliklerinde androjenlerle bir şekilde kontak kurmak, ya da androjenliğe dönmek arzusu yatmakta. Umarım hikayem küflü, paslı odalarda gün yüzüne çıkmak için doğru zamanı sabırla bekleyen bilgilere ulaşmaya köprü olabilir. Yanlış anlaşılmamak için bir noktanın altını çizeyim: Tek amacımız öncele (doğala, yeniden yekpareliğe) dönmektir; çünkü bu dönüş, Cennet esintilerini makrokozmosta hissetmek anlamında...