722 MAJİ EĞİTİMLERİ

Gama Majisi   |   Temel Maji

Manyetik Maji   |   Pozitif Enerji

SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ



KOZMOSUN ANAHTARI DEMİR: BİLİMDEN OKÜLTE

(Demirin Kutsal, Bilimsel ve Ezoterik Yüzleri)


10 - EVRENİN SONU ve DEMİR


<< Önceki Bölüm


İlk bölümden okumaya başlayın      |      Tüm bölümler

Araştırma ve yazı:

Önceki bölümde demirin en kararlı element olduğundan (722ye göre Öncel Evren dalga fonksiyonundan çöken/maddeleşen ve bölünmeye en fazla direnen element olduğundan) söz ettim. Bu bölümde evrenin sonundan ve demirden söz edeceğim.

Evrenin nasıl son bulacağı henüz kesin olarak anlaşılabilmiş olmasa da ortada farklı teoriler vardır. Şimdi bunlardan en önemli ikisine göz atalım.


ISI ÖLÜMÜ

Makrokozmosu yöneten bazı değiştirilemez yasalar vardır ve bunlardan biri "entropi"dir. Entropi -basit bir anlatımla- her düzenli şeyin giderek düzensiz hale geleceğini (buna "bozulacağını" diyelim) gösterir.

Isı ölümü teorisine göre entropi sürekli artar ve sonunda evren tamamen düzensiz duruma ulaşır. Bu noktada, hiçbir fiziksel veya kimyasal reaksiyon gerçekleşemez.

Böylece:
- Yıldızların füzyonu durur.
- Galaksiler ve gezegenler zamanla soğur.
- Atomlar ve parçacıklar bile hareket edemez hale gelir.

Sonuç olarak, evren soğuk ve hareketsiz bir duruma ulaşır.


BÜYÜK YIRTILMA

Evren giderek genişlemektedir (722ye göre bölünmektedir). Bunun nedeni, yani bölen unsur, Karanlık Enerjidir.

[722ye göre karanlık enerji negatif enerjinin (dinsel literatüre göre Şeytan'ın) cisimleşmiş halidir ve güçlenme nedeni negatif enerjinin bilinçlerde giderek fazla yer almasıdır. Bu teori doğru ise kozmostaki farklı yaşam formlarında da aynı olumsuz gelişimin vuku bulduğu ortaya çıkmaktadır. Kozmos bir bütündür. Beyin elektriğinin dalga boyunu değiştirip daha iyi (karanlık enerjinin bu kadar etkin olamadığı) bir paralel evrene quantum jump yapmadan, bu evren içindeki herhangi bir planette, Dünya adlı planetteki acı miktarını azaltmak olası değildir.
]

Bu teoriye göre, karanlık enerji evrenin genişlemesini daha da hızlandırırsa, ki, gelişmeler onu göstermektedir, önce galaksiler birbirinden kopacak, ardından yıldızlar ve gezegenler dağılacak, hatta atomlar bile yok olacak, sonunda uzay-zaman dokusu tamam PARÇALANACAKTIR. Artık evreni BİR ARADA TUTAN hiçbir fizik yasanın hükmü yoktur. Okült ve dinsel söylemle "Kötülük kazanmıştır".

Ancak bazı bilimcilere göre bu "gidişatı" durdurabilecek bir element vardır ve o da -evet doğru tahmin ettiniz- demirdir!

Söz konusu teoriye EVRENSEL KARARLILIK TEORİSİ denmektedir. Bu teoriye göre yıldızların tükenmesi sonucunda, yalnızca kararlı atomlar kalabilir… ve bu element -atomları nükleer bağlanma enerjisi açısından en kararlı atom olan- Demir-56'dır.

Farklı söyleyişle yıldızların süpernova patlamalarıyla son bulması ve nükleosentez süreçleri sonucunda (önceki 9 - BÖLÜNMEYE DİRENEN, ÖNCEL EVREN ELEMENTİ DEMİR adlı bölümden anımsayalım: Yıldızların ömrü mükemmel bir "tam"lıkta olan demire gelince son buluyor ve patlayarak demiri uzaya yayıyorlardı), evrende giderek daha fazla Demir-56 oluşur ve bu element baskın hale gelir; BÖYLECE EVREN NİHAİ OLARAK DENGE DURUMUNA ULAŞIR.

Bir kez daha: Başta Demir-56 ve ona yardımcı olarak diğer yüksek kararlılıktaki elementler evrenin bu "son" durumunda baskın hale gelecekler, bölünmeyi engelleyeceklerdir.

Şimdi bilimden uzaklaşıp kafama göre bir şeyler söyleyeceğim ve okurumu uyarayım: Dilim hem biraz sivri olacak, hem de yaygın doğruların dışına çıkacağım. Buna tolere edemeyecekseniz, okumayı lütfen sürdürmeyin.

Umarım bu yazı dizimle "atom çekirdiğini bölme"nin olumsuz bir durum olduğunu anlatabilmişimdir. Oysa bir takım bilim adamları çekirdeği bölmüşlerdir. Nasıl mı? Atom bombası ile…

Kimi okurların aklından "Atom bombası atılmasaydı Hitler dünyaya hakim olurdu" şeklinde bazı ülkeler tarafından pompalanan düşünce geçmiş olabilir. Oysa bilinmelidir ki atom bombası 6 ve 9 Ağustos 1945'de atılmıştır. Oysa Almanya 1943'de çökmeye başlamış, sonunda Mayıs 1945'de (atom bombasının atılmasından iki ay önce) teslim olmuştur. BOMBA JAPONYA'YA ALMANYA'NIN TESLİM OLMASINDAN 2 AY SONRA ATILMIŞTIR.

Atom bombası mimarlarının (çekirdek bölücülerinin) içinde kuantum mekaniğine elindeki tüm güçlerle karşı çıkan Einstein ve kuantum mekaniğinin babası sayılan (ki, Einstein ile aralarında ünlü bir sanal savaş vardı) Bohr'un yer alması işin traji-komik, (belki de dikkat edilmesi gereken) yanıdır.

Günümüzde hala "ucuz elektrik", "kanser tedavisi" vb. diye "nükleer reaktör" adlı yerlerde çekirdekle oynamaktalar. "Bölerek" kısa vadede "yarar" sanılan bazı kazanımlar elde edilebilir; ama "hayr" yok edildiği için uzun vadede her şey kötüye gider. Tüm çağdaşlaşmaya, bilim ve teknolojinin gelişimine vb. rağmen dünya üzerinden kötülüğün silinmemesinin; tüm bu yeniliklerin, tedavilerin insan mutluluğunu katre arttıramamasının (bence mutluluk oranı giderek azalmaktadır da; bkz. anti-depresan kullanımındaki artış) nedeni budur.

Yapılacak tek, ama tek şey, hayr (yani PE) elde etmektir. Bu da çekirdeği bölerek değil, beyindeki bölünmüşlüğü gidererek olur. Bir yandan "çok yerinde ve doğru" iddiası ile (ama aslında sadece para kazanmak için) nice şeyi yaparken, diğer yandan "dar-ı dünya" ya da "kahpe felek" (felek, dünya demektir) diye gazeller okumak gülünçtür. Yaygın kültürde pompalanan "iyidir, doğrudur; bu böyledir, o kadar!" ittirmecesi insanları çok hatalı (kendilerine acı verecek, kayıp yaşatacak) kararlara iter. Bu yüzden yapılması gereken ataerkil doğrulara gözü pekçe -hayır "karşı çıkmaktır" demeyeceğim- "sağduyu, sakinlik ve dürüstlük yüklü eleştirel göz ile bakmaktır".

Lütfen hoşgörü ile okuyun: Bana sorarsanız "sağduyu, sakinlik ve dürüstlük yüklü eleştirel göz" ile Dünya planetinde her şeyi belirleyen kültüre bakılırsa ve bu kültürdeki büyük yanlışlar gözlenebilirse, bunların mimarının EZİCİ ÇOĞUNLUKTA erkekler olduğu ortaya çıkacaktır. 722'ye göre "fıtratlarında" yönetmek demeyelim de belirlemek olan erkekler, kadın kafa yapısına geçmeden kötülük engellenemez.

Erkeklerin "kadın kafa yapısına geçmeleri"nin kadınlaşmak olduğu cahilce ve ataerkil bir iddiadır. Bu iddianın anlamsızlığını görmek için tarihe bakmak yeterlidir. İlk Çağlarda refah, kültür ve özgürlükte destan yazmış tüm uygarlıklar anaerkildir ve liderleri/kralları erkek olmakla kalmamıştır, tarihe mucize kimlikler olarak geçmişlerdir. Kadın-egemen düşünceler ve bakış açıları (örneğin hayatın temelinin rekabet, elde etme ve öne geçmeye değil, paylaşma ve eğlenceye dayalı olduğu) sanılanın aksine (isminde yer aldığı şekilde) kadınların tek elindeki bakışı açıları değil, erkeklere de ait olan doğru (doğal) düşünce tipi ve bakış açılarıdır.

Anaerki ve erkekler hakkında bilgi edinmek için aşağıdaki linkleri ziyaret edebilirsiniz.

Anaerkil Kral Midas

Anaerkil Lidya İmparatoru Karun

Anaerkinin Benzersiz Diyarı Lidya


İlk bölümden okumaya başlayın      |      Tüm bölümler





ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Paganizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -