Araştırma ve yazı:

Bu bölümde demirin bağlayıcılığı hakkında konuşacak, oradan majiye ulaşacağım. Konu ise izotoplarla ilgili. Bu yüzden önce izotopun ne olduğunu kısaca hatırlayalım.

Biliyorsunuz, atom çekirdeği proton ve nötronlardan oluşur. Bir atomun sadece protonu (proton sayısı) sabittir. Nötron ve elektron sayıları değişebilir.

Bu nedenle atomlardan yapılı elementlerin de elektron ve proton sayısı değişebilir.

Aynı elementin elektron sayısı farklı olduğunda bu elemente "elementin iyonu"; proton sayısı farklı olunca "elementin izotopu" denir.

Elimize aldığımız sıradan bir demir parçası demirin farklı izotoplarından biridir. Ancak yerden bulduğumuz demir, ya da elimizi dayadığımız balkon demiri büyük olasılıkla demir-56 (Fe-56) adlı izotoptur; çünkü doğada ezici çoğunlukla bulunan demir, Fe-56'dır.

[Bir düzeltme yapayım: Balkon demiri saf demir değildir. İçinde krom vardır, nikel vardır… Atalardan kalma bir eski zaman kılıcınız varsa, işte o saf demirdir ve büyük olasılıkla Fe-56'dır.
]

Demir izotoplarını tanıyalım.

Fe-56 > 30 nötron (+ 26 proton = 56)
Fe-54 > 28 nötron (+ 26 proton = 54)
Fe-57 > 31 nötron (+ 26 proton = 57)
Fe-58 > 32 nötron (+ 26 proton = 58)

Konumuz ise doğada en çok bulunan ve genelde demir olarak bildiğimiz Fe-56'dır.

Yukarıdan gördüğümüz gibi;
Fe-56'nın 30 nötronu vardır,
Hadid suresi 30 ayettir. (Besmele ile 30 ayettir.)

Demir-56 (yani demir), sadece doğada ezici çoğunlukta bulunan izotop olmakla kalmaz; aynı zamanda izotoplar arasında "bağlanma enerjisi" en fazla olan izotoptur.

Çekirdeğin bağlanma enerjisi "çekirdeği bir arada tutan enerji"dir. Bu demektir ki Fe-56, çekirdeği bir arada tutan bağlayıcı enerjinin en yüksek olduğu izotoptur. Her nükleon (proton + nötron) başına yaklaşık 8.8 MeV bağlanma enerjisine sahiptir.

722ye göre makrokozmos öncel bir mutluluk evreninin saldırıya uğraması, saldırganın "yönetmek" (beslenmek) adına öncel evreni bölmesi ile var olmuştur. Yani içinde yaşadığımız evrende kötülük, iyilikle eş güçtedir. Bir diğer söyleyişle, iyiliği seçmediğimiz sürece onun gücü yoktur. Bu yüzden kurtuluş için (bir çeşit cehennem olan makrodan kaçmak için) hedef her alanda "birleştirmektir". (Söz ettiğim düşünce Orfizm gibi farklı ekollerin de ana prensibidir.) Ezoterizmden inanç ortamına gelelim: Kuran'da demir adlı surenin ayet sayısı, demirin en birleştirici izotopunun sayısıdır.

Bu cümleyi okuyan bazı okurlarım "Kuran'da birleştirici element olan demire bir şifre ile yer verilmiş. Ama bu bana sadece demir evrendeki EN FAZLA birleştirici element ise anlamlı gelebilir" derlerse onlara "Hayır, demir evrendeki en birleştirci (bağlanma enerjisi en fazla) element değildir. Elementler içinde bağlanma enerjisi açısından demiri ikinci sıraya atan bir element vardır… O da nikeldir" şeklinde yanıt vermem gerekir.

Bu sözüm sonrası skeptik okurlarım "Eğer Kuran'da birleştiriciliği onurlandırmak, ya da bu konuda bir mesaj vermek arzulanıyorsa o zaman demir değil nikel hakkında şifreli sure olmalıydı" diyebilirler.

O zaman şunu vurgulamam gerekecek:
- Kuran İS 610 yılında inmiştir.
- Nikelin İsveçli kimyager Axel Fredrik Cronstedt tarafından keşfinin yılı 1751'dir.
Bu demektir ki Kuran'in nazil olduğu yıllarda bilinen en birleştirici element demirdir.

Din ve bilimden okülte gelelim. Aktardığım gerçekler nedeni ile majide (eski okul inançlar AKSİNE), birleştirme, aşk, sağlık, kavuşma, getirme vb. çalışmalarında demir rahatlıkla kullanılabilir. Yine de unutmamak gerek: Ondan iyisi nikeldir.

Görülmekte ki bilim aracılığı ile majide kullanılacak elementler ve renklerin gerçek güçlerine ulaşılabilmektedir. Bilime uzak olan okültist bilgi temelini Ortaçağ inançlarından alarak demiri eskisi gibi Mars ve erkek metali olarak kullanacak; bu hatası ise majikal gücünün azalmasına neden olacaktır.

Majide dikkat çekici başarılar için her somut ve soyut ekipmanın bilgi (bilim) temeline dayalı olması şarttır. Yoksa yapılan işler hobi (daha çok hoş vakit geçirmeye odaklı), ya da witchcraft (salt doğadaki PE ile kontağa geçmeye dayalı) sınırları içinde kalmaktan öte gidemez.