722 EĞİTİMLERİ

Gama Majisi   |   Temel Maji

Manyetik Maji   |   Pozitif Enerji


SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ



JANUS'A KENDİ HAKKINDA SORULAN SORULAR VE YANITLARI


JANUS'a SORUNUZU SORUN!


SON EKLENEN SORU        |        Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri


= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

Janus tarafından verilen yanıtlar,
Quantum Mind, Quantum Field Theories, Electromagnetic Theories of Consciousness hipotezleri, Kuantum Mistisizmi ile
okült ve ezoterik bilgilerin sentezi sonucu var edilen 722 SİSTEMİ temelindedir.



Yanıtlarda Yer Alan KISALTMALARIN AÇILIMLARI     |     Yanıtlarda Yer Alan KUANTUM TERİMLERİNİN KISA AÇIKLAMALARI

9 Haziran 2025
Gençlik, satanizm, kblan tragna (Enerji vampirliği)

Satanizmle nasil tanistin? Tanistiktan sonra gençliginde nasil degisiklikler oldu? Yani bahsettigim sey kisiliginde, karakterinde nasil degisiklikler oldu? Sana ne katti ne eksiltti yani. Ve bilinmeyen yönleriyle satanizm kitabindaki ikinci grup bizdik dedin. Ikinci grup sizseniz ayetler kitabini da kabul ediyorsunuz demektir. Bunu biraz açar misin pek bilmiyorum o olaylari çünkü. Ben (sahsen) seni birinci gruba yakistiriyorum isim olarak. Anatanriça kültü zira ismi. Ikinci grubun ismi isik tanrisi ekolü. Burayi açar misin? Bir de son soru olarak Bülent kisa size kblan tragna hakkinda bilgi verdi mi? Ne düsünüyorsun? Hiç çalismalara katildin mi? Bir de içimde kalacak bir tane daha öyle çok acayip bar anisi anlatir misin? Okumasi çok eglenceliydi :) Tesekkür ederim..

YANIT

"Satanizmle nasil tanistin?"
Ben dedemin satanist kardeşi yüzünden (1800lerden söz ediyorum) satanizme her zaman merak duydum. Onun beni obsede ettiği hakkında da ailede bir teori vardı. Bu kuşkudan yola çıkarak bir roman da yazdım.

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için OBSEDE OLMA HİKAYEM (Gerçek olaydır) linkini ziyaret edebilir;
1898 Yılından Beri (Sıradışı Bir Hikaye) adlı romanını okuyabilirsiniz.)

Ancak ben satanist olmadan önce vampirdim (enerji vampiri). Oradan başlayayım konuşmaya.

Vampirlere aslında ilgim yoktu, derdim/amacım güçtü. Bir gün (1980ler) Amerika'da bir vampir örgütünü duydum; ama bunlar teatral vampirlikle ilgisizdiler ve odakları tam da aradığım şey olan güçtü. Ancak "mezar gibi sessizdiler"… aralarına kimseyi almamaktaydılar. O zamanlarda bir İngiliz journal'ında köşe yazarıydım ve İslami maji hakkında birşeyler yazıyordum. Onları bu ortamda duymuştum. Journal'da Seven Fold Way ileri gelenlerinden bir majisyen de vardı. Adını vermeyeceğim. Söz ettiğim örgüttendi. Ondan beni gruba prezante etmesini ve ranseyman vermesini istedim ve gruba kabul edildim. (Bu iyiliği(!) yapma nedeni hem benim bet bir herif olduğumu ve benden enerji alacağını kestirmesi, hem de çok merak sardığı İslami maji hakkında 1/1 söyleşmeye girebileceğiydi. Bir taşla iki kuş!)

Bizlerin amacı bir Şeytana tapmak değildi… enerjiydi. Geri dönüşler (kazanımlar) ise kuşku duyulamayacak kadar gerçekti. Maji için her zaman "Başarı şansı en iyi durumda %70'dir. Maji ile her şeyi yapamazsınız" deyip dururum. Bu yüzden çalışmanızdan sonuç alsanız bile hiçbir zaman kesinlikle "Tamam, bunu ben başardım" diyemezsiniz.

Oysa vampirizim yöntemleri ile evet, sonuçlar reddedilmeyecek kadar reeldi. Her şeyi elde ediyorsunuz ama başkasının zararına… ve en önemlisi kendi zararınıza! Başardıkça batıyordunuz... yani aslında kaybediyordunuz!

Kurbanınızdan enerji alabilmek için onun negativite ile senkronize olabilecek bir alanı olması şarttı. Bu gerçek vampir mitosunda "Vampir davet edilmediği eve girmez" şeklinde yer alır. Burada önemli bir nokta var: Negatif beyin elektriği -lütfen dikkat edin- her zaman kötü bir insana işaret etmez. Acı çeken, korku dolu olan, stres altında yaşayan HERKES negatif beyin elektriği taşımaktadır; ki, bu kişi son derece anlayışı, yardımsever, hoşgörülü de olabilir. İşte bu yüzden sürekli "eğlence" kavramını ön plana çıkartmakta ve savunmaktayız.

Gayet açıklıkla söylüyorum: Pozitif kişiye gücümüz geçmezdi. Buna yemin edebilirim. Ben satanistken kolumda çıkan Şeytan'ın işaretini güleç babaannemin nasıl geçirdiğini bazı yanıtlarımda anlatmıştım. Yine de şu var: Bu makroda kaç kişi pozitiftir? This is the question.

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için Janus'un Bilinç başlıklı yanıtını okuyabilirsiniz.)

Sonra Türkiye'ye döndüğümde Nokta dergisinde Bülentlerin söyleşisini okudum, onlara başvurdum. Enerji vampiri olduğumu ama maji bilmediğimi, öğrenmek istediğimi söyledim. Bülent ve iki üst düzey yönetici (biri İzmir locasının lideriydi) evime geldiler, haritama baktılar, beni sınadılar ve kabul ettiler. (Oysa onlara verdiğim harita sahteydi. Yıllar sonra bunu Bülent'e itiraf ettiğimde "Uzun uzun oturup yorumlasaydım kızardım" demişti.)

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için MAJİKAL GEÇMİŞİM - Gruba girişim linkini ziyaret edebilirsiniz.)

"Tanistiktan sonra gençliginde nasil degisiklikler oldu? Yani bahsettigim sey kisiliginde, karakterinde nasil degisiklikler oldu? Sana ne katti ne eksiltti yani."
Yine izin verirseniz vampirizm bazında konuşayım; çünkü benim sürekli okurlarımı korumak adına dikkat çektiğim konu vampirik satanizmdir. Vampirik satainizmde kişiliğimdeki yapı şuydu: Korkunç bir öfke… ama her şeye. Büyük bir düşmanlık… her şeye. İnanılmaz rahatsızlık, huzursuzluk diyeyim. Ve gizli bir korku. Neye? Bilmiyorum. Ve iktidar tutkusu. Buna bağlı yalnızlık. Daha reel şeyler de var: Su içememe. Duşa (suya) girememe. Kokmama (teninizin terinizin hiçbir şekilde kokmaması). Buz gibi bir soğukluk… hiçbir şeyden zevk alamama. Donukluk. Hissedememe. Benmerkezcilik. Kendinizi diğerlerinden üstün görmekle kalmamak, diğerlerini pislikler (düşman bile değil), Naziler gibi, yok edilmesi gereken artıklar olarak görmek.

Kişiliğim bu hale değişti.

Tatsızdım. Her şeye sahipken tatsız, keyifsiz.. ve enerji almadıkça (kötülük yapmadıkça) enerjisiz... Tam filmlerdeki gülünç, pelerinli, dişli vampirler gibi enerji almayınca sönme, bitme...

Bu gün ise döküntü (canım) kira evimde, ne arabam, ne tarlam, ne birikimim olmadan her şeye gülmeden duramıyorum. İnsanların çoğu konudaki matraklıkları görememeleri bende şaşkınlık uyandırıyor. Akşamları yalnızsam yatmadan önce yapmayı en sevdiğim şey seçtiğim bir parçayı avaz avaz söylemektir. Gülmeyin, alay etmeyin. Siz de benim gibisiniz. Farkımız sorunlardır. Eğer yapamıyorsanız, nedeni benden çok sorunlu yaşamınızın varlığıdır. Bize sürekli "Benim de hayatım seninki kadar rahat olsa, ben de lay-lay-lom yaşardım" mealinde eleştiriler, önerilerimize karşı çıkmalar gelir. Anlatamadığım ise bu hayatın "elde edildiğidir" ve elde edilebileceğidir.

Hayatındaki sorunları KARAKTERİNİ, hatta zevklerini, belki hobilerini, en önemlisi doğrularını (evet) DEĞİŞTİREREK çektiği PE ile (inanca göre ilahi esinin ulaşmasına olanak tanıyarak) azaltan her kişi neşe dolu, hafif, biraz saçma sapan, hayli geniş birine döner. İnsan adlı canlının özgün yapısı budur. Bizi kendimizden ayırmak için uyuşturucu satıcıları (kim olduklarını anladınız) bizi yanlışlara alıştırırlar.

"Ve bilinmeyen yönleriyle satanizm kitabindaki ikinci grup bizdik dedin. Ikinci grup sizseniz ayetler kitabini da kabul ediyorsunuz demektir."
Ufff… yanlış yazmışım… Nasıl bir bunak dangalak olduğumu anlayın! SÖZLERİNİZ ÜZERİNE bir daha baktım kitaba… Birinci ekol bizmişiz.

"Ben (sahsen) seni birinci gruba yakistiriyorum isim olarak. Anatanriça kültü zira ismi.
Sorunuz için yürekten teşekkürler. Dün gün boyu tüm soruları elden geçirerek ahmaklığımı düzelttik… canımız çıktı. İyi ki yazmışsınız.

Sevgili Bülent bize danışmadan bizi satanist yaptı. O zamanlar ben artık satanist değildim. 1999da Üstat ile tanışamla hızla değişmeye başladım ve anaerkiye kaydım.

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için Janus'un O Mecusi Kung Fu'cu Üstat başlıklı yanıtını okuyabilirsiniz.)

Bülent'in kitabı 2004 yılında basıldı. Kitabını bana verirken biraz şakalaşır gibi, biraz (çok çok az) özür diler gibi, bizi de kapsama aldığından söz etmişti. Bir şey diyememiştim. Ama kitaptaki açıklamalarım (bu metni Bülent'in arzusu ile yazmıştım) -çok güzel gördüğünüz gibi- Şeytan değil- Ana Tanrıça üzerine.

Ve Ayetler kitabı.

O kitabı Bülent bana ben satanistken getirdi. Şöyle dedi: "Böyle bir kitap var vahiy ile yazıldığı söyleniyor. Ben senin görüşüne önem veriyorum, bir göz at." Baştan baktım ve "Bilemem" dedim. Bu gün bir sayfadan fazla okumuşluğum hala yoktur. Tümüne atlayarak göz attım; ama içeriğe hakim değilim. Satanistken küçümsediğim için incelemedim. Sonradan ise bize uygun olmadığı için… Sorunuz gelince sanal kütüphanemden bulup yeniden göz attım: Sürekli "Ben şuyum.. ben buyum…" şeklinde Yahveh jargonu ile yazılmış… vahiy midir bilmiyorum ama ya uydurup yazan kişi Satanik etki altındadır; ya a bu vahyin kaynağı kesin Şeytandır. E, zaten iddia da bu.

Bir kez daha duyurayım: BÜLENT KISA'NIN KİTABINDAKİ "BİRİNCİ EKOL" BENDENİZ VE ARKADAŞLARIMDIR. AÇIKLAMA METNİ TARAFIMDAN KALEME ALINMIŞTIR. Hemen ekleyeyim: Şimdi düşüncelerimiz biraz daha değişik.

"Bülent kisa size kblan tragna hakkinda bilgi verdi mi? Ne düsünüyorsun? Hiç çalismalara katildin mi?"
Ozan ile çalışırlarken sürekli neler olup bittiğini anlatırdı. Ama o zamanlarda kitap filan olmadığı gibi, bu öğretinin adı da yoktu. Yine bir yanlışlık haltı yememek için "emin değilim" diyeyim. Bu Kbaln adı konulduğunda, iş ciddileştiğinde, ben artık anaerkideydim. Yani adı yokken çok yakından izledim. Ekol olduğunda ben onlardan kopmuştum.

İlk zamanlar bana varlığı Saki'nin verdiği birkaç çalışmayı verdi (anımsatayım; o zamanlar ad konmamıştı, ben de satanisttim), hiçbir işe yaramadı. Bu çalışmayı yapmamız için çok ısrar eden arkadaşıma (biraz da onun baskısı ile çalışmıştım) fena halde de çattım, hatta hakaret ettim; (ekole "kikran kabriyel" zikrinden yola çıkarak "ki-ki ran kabiriye" diye de isim taktım. Sanırım satanist kimliğimle biraz kıskanmıştım. Ancak Bülent sürekli Ozan'ın darbe aldığını anlatırdı… biraz da endişeliydi.

Ne düşünüyorum? Bize uzak görüşlerdir. Saki, kel kafalı ve uzun sakallıdır. Bu iki özellik anaerkide tutulmaz. Ancak bilgili olduğuna inanıyorum. Örneğin Bülentleri aynalardan geçirmeye çalıştı… başardılar mı bilmiyorum.

"Bir de içimde kalacak bir tane daha öyle çok acayip bar anisi anlatir misin? Okumasi çok eglenceliydi :)"
Bar anısı? Tamam, eğlendiğinize sevindim, bir tane daha gelsin.

Amerikada'yım. Satanizm bitmiş gitmiş. Klüplerde erotik dansçı olarak çalışıyorum.

(Editörün notu: Janus'un dansçılık geçmişini öğrenmek için Altar Baykal mahlası ile yazdığı DANSÇI adlı kitabını okuyabilirsiniz.)

O olay olduğunda çalıştığım kulüpte program 3 AM'de biterdi, ama ben anlaşmam gereği 1.5da ayrılabilir, bu yüzden geceye akabilirdim. Çevrede bir sürü night club vardı ve hepsini tanımanın imkanı yoktu. Benim en sevdiğim mekan, çalıştığım yere yakın olan bir gin joint'di. Müşterisi azdı; sakindi. Barmen en sevdiğim içki olan Martini yapmakta gerçekten ustaydı. Programım bitince oraya gider, genelde birşeyler atıştırır, ardından bir martini ve yatak yapardım.

Bir gün içeri gerçekten çarpıcı bir kadın girdi. Uzun boylu… uzun siyah saçlı… zayıf… Yani tipim değil. İlgilenmedim. Bara oturdu ve bir içki eşliğinde barmenle koyu bir sohbete başladı. Konu cinsel sapmalardı. En sevdiğim konu! Kısa sürede ben de sohbete dahil oldum. Çok güzel konuşuyordu. Tartışmada (barmen ile zıt görüşleri savunuyorlardı) ortaya koyduğu argümanlar son derece ikna ediciydi ve tamamen aynı düşünceleri paylaşmaktaydık. Sonunda sohbet ikimiz arasına kaydı… hoş bir muhabbet ve yakınlaşma ortamı doğru. Çekimi yaratan en fazla anlaşma ve birlikteyken eğlenmek değil midir? Ona yakınlık duymaya başladım, samimileştim. Civar mekanlardan birinde şarkıcıydı. Programda yaşanan bir aksilik yüzünden vakit geçirmesi gerekmiş, bu bara ondan gelmişti. Beni az sonra başlayacak programına davet etti. Hemen kabul ettim tabidir ki.

Girdiğimiz mekan aşırı karanlıktı… boş sayılırdı. Çevrede bir sürü kons vardı. Özel konuk olduğumu öğrenen şef garson beni ön masaya oturttu. Zaten mekan sinek avlıyordu. Sahneye çıktı ve kontralto sesi ile güzel bir program sundu. Son parça olan -hiç unutmadım- "Dont Cry For Me Argentina"da sanatının doruğundaydı. Ne yazık ki sadece boş salondan birkaç çıp-çıp alkış sesi ile sahneden indi yanıma oturdu.

Artık her place'e gitmemiz kaçınılmazdı.

İçeri girdiğimizde artık sohbet vakti geçmiş, "Rahat bir şeyler giyip geleyim" süreci başlamıştı. Davetkar ve yastıklarla dolu divana rahatça oturup gelmesini beklemeye başladım. Olağan gecelerden biri olacaktı… diye düşünsem de aldanmıştım. Aslında tam da beklediğim şekilde, yani olağan-olağan geldi. Yarı-çıplaktı... Bilirsiniz; tamamen çıplak, ama üzerinde şeffaf bir sabahlıkla... Şirin kurdelelerle süslü feminen bir lingerie içinde… ama bu lingerie içindeki beden hiç de feminen değildi… çünkü dümdüz göğüslü, katır-kutur1 adaleli ve heyecanlanmış bedenli bir erkeğe aitti.

Devamında ne olduğu hakkında soru gelirse anlatırım... ama eğlenceli değil, hüzünlü bir öykü bu.



DİP NOTLAR

[1] "Katur-kutur" sözlerini küçümseme manasında değil, sadece hem aşırı zayıf, hem de adaleli vücuda esprili gönderme amacı ile kullandım.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -