YANIT
Bu da çok enteresan bir soru. Açıkçası önceki "wifi" sorusu gibi biz çağdışı kalmış ihtiyarların aklımıza gelmeyen bir soru.
(Editörün notu:
Janus'un söz ettiği soru
beyin dalgalari ve wifi başlıklı sorudur.)
Yanıt ise evet ve hayır…
Konuyu açalım.
Tradisyonel (eski moda) yoruma göre kara büyü kişisel verilerin/bilgilerin ele geçirilmesi ile bir diğer kişinin kaderini etkilemektir. Bu cümleyi "kişisel bilgileri ele geçirerek bir diğerinin gerçekliğine biçim vermek" olarak okuyabiliriz. Geleneksel anlayışa göre bir kişinin adını, anne adını, resmini ve bedeninden (tırnak, saç gibi) bir parçayı elde ederek, bu mümkün değilse, bedenine değmiş bir unsura sahip olarak onun kaderi biçimlendirilebilir (yani gerçeklik bir diğerinin adına çöktürülebilir).
Peki bu inanç kuantum mekaniği temelli çağdaş majiye uygun mudur?
Hayır; değildir.
Ancak hala da evet… yani hala da kara büyü yapılabilir!
Şimdi de bu sözlerimi açayım.
Gerçekliği, yani kişisel gerçekliği, hiçbir güç, bir diğeri adına çöktüremez. Hiç bir beyaz büyücü bir diğeri adına şifa çalışmasında, ya da kara büyücü lanetleme çalışmasında başarı gösteremez. Süperpozisyondan, sadece kişisel bilinç seçim yapılabilir. Bu demektir ki HER kişi (HER büyücü) sadece kendi kendine maji yapabilir.
Bilim ortamına girip safsatadan uzaklaştıkça, son derece alışılmadık kıyılara varırsınız. Yukarıdaki cümle, mikrokozmosun çalışma sisteminin ortaya çıkması ile anlaşılmış olan ve eski okul maji sistemlerini sarsacak bir gerçektir.
Bir kara büyücü (ya da her büyücü) bir diğerinin alanına girip arzuladığı değişiklikleri SADECE KENDİ BİLİNÇ SINIRLARI İÇİNDEKİ (yani kendi bilinci ile meydana getirdiği) GERÇEKLİK ÇERÇEVESİNDE var edebilir. Kendisi dünyayı hak ile yeksan etmeyi becerdiğini yaşamış olsa bile, dünya (ya da lanetlediği kişi), kendi gerçekliklerinde, onun çalışması öncesindeki durumda kalmış olabilir.
Peki, kara büyü (ya da beyaz büyü) başka alanlarda (bilinçlerde) hiç etkin olamamakta mıdır? 3. kişilere çalışma yapan majisyenler kendilerini mi aldatmaktadırlar?
Hayır; 3. kişilerin gerçekliklerine reelde girilebilir… ama ancak 3. kişi buna izin verirse girilebilir!
Kara büyü, sadece hedef kişi, büyücünün yolladığı radyasyonlara giriş izni verirse gerçekleşir. Bu durumu rahatça "kendi kendini lanetlemek" olarak okuyabiliriz. Bu metafizik gerçek, vampir mitinde "Vampir bir eve davet edilmeden giremez" cümlesi ile yansıtılmıştır.
Kara büyücüye izin vermenin, ya da onu davet etmenin TEK yolu ise onunla aynı dalgaboyunda (yani ona benzer NE içinde) bir beyin süredurumuna sahip olmakla ilgilidir. Hemen anımsatayım: NE sahibi olmak illaki "kötü insan" olmak demek değildir. NE, bir dolu erdemi olan nice kişi tarafından üzüntü, kaygı, elem, korku, sıkıntı ve benzer duyguların hissedilmesi ile kolayca celp olur.
Sözlerimi basitleştireyim: Kolay öfkelenen, hırslı, açgözlü ya da saldırgan kişiler kadar, ılımlı karakterli, dost canlısı, yardımsever, anlayışlı, özverili, saygılı… ama yaşadığı hayattan mutlu olmayan, bir nedenle (belki makul bir nedenle) acı çeken, korku içinde yaşayan kişiler de ciddi ölçüde NE sahibidirler… ve kendilerine yollanan negatif radyasyonlara açıktırlar.
Biraz daha kötü bir haber vereyim: Genel olarak PE taşıyan bir kişi, yani ondan-bunan korkmayan, sorunları beyninde gereksiz yere büyütmeyen, kendini önemsiz şeylere üzmeyen bir kişi eğer yaygın ataerkil kültür araçları ile kara büyüden korkutulmuşsa… ne yazık ki o da saldırılara açık hale gelir. Aynı şey medya, sinema filmleri, diziler, kitaplar aracılığı ile yayılan, bizim devirde böylesi görülmeyen cin korkusu için de söylenebilir.
[Kişisel fikrimizdir, araştırmalara ait değildir, komplo teorisidir, fazla itibar etmeyin, ama bizler Amerikan sinema sanayiinin ürünlerinin gerisinde ciddi bir plan ve Yahudi lobisi olduğuna inanıyoruz.
]
(Editörün notu:
Sözlerimizin hedefi Musevi arkadaşlar değildir. Musevilere bakış açımızı öğrenmek adına
ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR linki,
Temel İnançlarımız başlığında yer alan
Yahudiler hakkında
linkine başvurabilirsiniz.)
Lanetleyen kişi aslında pek de kara büyücü, ya da çarpan cin değil; büyücünün lanetleyeceğine inanarak doğal savunma kalkanını sıfırlayan, bu yüzden bir anlamda kendi kendini lanetleyen kişidir. Bir kara büyücünün gücü, kendisine inanılmasına koşuttur. Her konuda korku yaratmaya odaklı kültür bunu başarı ile kara büyücüler adına yapmaktadır. Oysa maji ilmi (ne acıdır ki genelde kara büyücülerin eylemleri ile akla gelen, hatta tanınan maji ilmi) gerçekte bir yıkım aracı değil, insan mutuna, evrimine büyük destek verebilecek bir sistem, bir disiplindir.
Şimdi izin verin; yukarıdaki sözlerimle havanda su dövmediğimi size göstermek ve sizi rahatlatmak amacı ile biraz kuantum mekaniğine gireyim.
Kuantum mekaniğinde standart yorum, yani Bohr kuantum yorumu, der ki: "Dalga fonksiyonunu (her şeyin karmaşık olduğu, tek bir şeyin anı anda çok yerde olabildiği hali) ölçüm çöktürür". Bu teori Young deneyi (Çift Yarık Deneyi) ile bir anlamda kanıtlanmıştır. Deneyde, dalga fonksiyonundaki kafasına göre takılan, her an, her yerde olarak gününü gün eden bir foton, bir ölçüm aletine yakalanınca (yani ölçüm aleti tarafından ölçülünce) çökmekte ve parçacık olmaktadır.
Bu kanıtlanmıştır.
Wigner ise, (ki, quantum reduction'ı -yani kuantum çöküşünü- yapanın bilinç olduğunu öne süren von Neuman-Wigner yorumunun mimarlarındandır) standart yorumu paçoz edecek bir düşünce deneyi ortaya atmıştır. Bu deney ile ne ölçüde kendi dünyamızda yaşamakta olduğumuzu anlamak mümkündür.
Ünlü "Wigner'ın arkadaşı" düşünce deneyine göre Wigner'ın bir bilim adamı arkadaşı bir laboratuvarda bir diğer ünlü düşünce deneyi olan "Schrödinger'ın kedisi" deneyini yapmaktadır. Önünde bir kutu ve içinde henüz ölçülmediği için dalga fonksiyonunda olan bir kedi vardır. Arkadaş kutuyu açar, içeri bakarak bir çeşit ölçüm yapar ve -diyelim kedi şanslı gününde olduğu için- kedinin canlı olduğunu görür.
Buraya dek her şey standart yoruma uygundur.
Bu noktada Wigner olaya parmak atar ve der ki: "Arkadaşım deneyi yaparken ben laboratuvar dışındaydım. Kapıyı açıp içeri girdiğimde arkadaşımın deneyi sonlandırmış olduğunu ve kedinin canlı-canlı bana baktığını ölçtüm. Tamam. Ama ben bir süre önce laboratuvar dışındayken henüz ölçümümü yapmamıştım. Kedinin canlı olduğunu bilmiyordum. Bu yüzden ben kapıyı açıp ölçümümü yapana dek (ya da arkadaşımın çöktürdüğü gerçekliği algılayana/ölçene dek) arkadaşım için canlı olan kedi, BENİM İÇİN HALA dalga fonksiyonundaydı… yani ne ölü, ne de diriydi. Dahası, kediyi geçin, ben arkadaşımı laboratuvara girip görmeden önce henüz laboratuvarı ve arkadaşımı hala ölçmediğim için, arkadaşım da benim gerçekliğimde süperpozisyon içindeydi."
Sözün özü, hepimiz kendi dünyamızda, kendi ölçümlerimizle çöktürdüğümüz gerçeklik içinde (süperpozisyondan yaptığımız seçimlerle) yaşarız. Bu yüzden korkunuzu silin atın; güzel, şen, iyimser bir beyin süredurumunda yaşamaya (beyninizde PE celp eden NTler salgılamaya) özen gösterin, ardından rahat-rahat güzel fotoğraflarınızı paylaşın, güzel yorumlar alın. Bunlar güzel şeyler… Ödül devrelerini tetikleyen şeyler. (Instagram'ı ve orada bebeğini, "kocişini" , takılarını, yolculuklarını, yiyip içtiklerini sergileyen insanları küçümsemeyin. Ha, ekleyeyim: Ne websitemizin, ne de hiçbirimizin Insta hesabımız yoktur.) Ve keyfinize bakın. Kimse size dokunamaz.
Oysa yazdığınız tarz korkularınız varsa ve bir kara büyücü size radyasyon yollarsa, onun bir anlamda direktifi doğrultusunda, süperpozisyondan "lanetlenme" seçeneğini SİZ çöktürecek (kendi kendinizi lanetleyecek) olabilirsiniz.
Biraz farklı ve önemli bir konuya kayayım: Kendi çöktürmelerimizle yaşamak bir başımız yaşamamız manasında algılanmamalıdır.
Şimdi de bu konuyu açıklayalım.
Öncelikle; çöküşü yapan bilincimiz iki mecranın birinden -ya pozitiviteden, ya da negativiteden (dinsel literatüre göre tanrı ya da şeytandan)- enerji alır.
Bunun da öteside, tıpkı Wigner ve arkadaşının farklı gerçeklikleri yaşadıkları halde birbirleri ile etkileşimde olmaları gibi, tüm eş, dost, akraba, tanış, yandaş, torun, torba, kuzen, bacanak, bacaksız, kanka, pampa, vesaire ile enerji/bilgi alışverişinizdesinizdir. Bilgiler (örneğin ataerkil kültür doğruları) size ulaşmaz değildir; ulaşırlar, ama onları SİZ yorumlar, seçiminizle onlara siz tepki verirsiniz. Makrokozmosta HER ŞEY SEÇİMDİR VE SEÇİM SADECE SİZE AİTTİR. Bu yüzden tanrı bile sizi robot gibi yönetemez. Siz tanrıya adım atmadıkça, kapıyı açmadıkça, ya da vampiri eve davet etmedikçe (ondan enerji çekmeye SİZ başlamadıkça) size hiçbir şey dokunamaz. Sizi sadece seçimleriniz yönetebilir. Ancak bilinciniz ataerkil kültür tarafından yapılan baskılarla negativite edilirse, kara büyücünün hedefi olabilirsiniz.
En korunmalı yaşamı "Hayat hoşşş, gerisi boşşş" ya da "takmam kafama tokadan başka" diyen kişi yaşar… ve bizlere göre gerçek bilge odur.
Gelin, majiyi "anasının adı, babasının şarap çanağı, vesikalı resmi, çekindiği fotoyu, öz tırnağını, pübik tüyünü, ter kokulu atletini bırakalım; Kova Burcu çağı bilim ve yenilik binyılına uygun hale getirelim. Daha kolay evrimselleşmek, daha rahat bir ruh haline sahip olmak, daha çok dost, hatta düşmanlarla güzel etkileşimler, dostluklar (bunu kaç kez yaşamışımdır) yaşamak, daha güzel/genç bir yüz/beden, daha çok yolculuk, daha iyi yemekler ve içkilerle buluşmak adına kullanalım.
Son olarak: Matrak geçeyim diye hatalı bir bilgi vermek istemem: Vücut parçaları (iddia edildiği gibi altı ay filan değil) kısa süreli (en fazla 3-4 saat) EM alan taşır ve 3. kişilere çalışıp başını derde sokmak isteyen garib-ül fukaralar (fukara, fakir değil, acınacak durumda kimse demektir) tarafından kullanılabilirler.
Acıları nedeni ile düşmanlarına çalışma yapan arkadaşlara derim ki: Kıracağınız bacak ile çektiğiniz enerji sizden bir pet, bir iş pozisyonu, hatta sağlıklı bir organ alacaktır. Bir düşmanı yok edebilseniz bile yaşadığınız düşmanlık yok edilemez; çünkü o düşman ile düşmanlık ortamını var eden SİZİN beyin elektriğinizdir. O allahın cezasını tanrısına kavuştursanız bile, başka (genelde daha can yakan) bir alanda ondan kötüsü karşınıza çıkacaktır. Bu yeni düşmanın öncekinden daha tehlikeli olma nedeni sizin ise lanetleme yaparken çektiğiniz NEdir.
Reelde tanıdığım (kendim dahil) HER KARA BÜYÜCÜNÜN ÇOK KÖTÜ KADERLER YAŞADIĞINI görecek kadar hem kara büyücü tanıdım, hem uzun yaşadım, hem de hayata dikkatle bakan bir adamım.
Endişenizi bize açtığınız, bize danıştığınız için teşekkürler.