YANIT
(Editörün notu: Janus'un bu yanıtı yazarken, 1960lı yılların üç gerçek Anadolu paganisti hakkında anımsadıklarını anlattığı ses dosyası için Üç eski Anadolu paganisti adlı ses dosyası linkini ziyaret edebilirsiniz.)
Merhaba arkadaşım, ne güzel yazmışsınız. Bu insanın içini ısıtan övgüleri hak ettiğimi pek sanmıyorum ama mutlu olmamak kabil mi? Çok teşekkür ederim.
Hemen alıntılarla yanıta geçelim.
" siz de kendinizi pagan olarak tanimliyorsunuz"
Çok doğru…
" bu arastirdigim ekollerde ve cemiyetlerde v.s hep yasamdan soyutlanma gerekliliginin bir noktadan sonra daha güçlü vurgulanabilecegini hissettim yani hep bir kopus hep bir kasma hali zahmetli seyler "
Yine doğru… Maji hayatın içindedir. Hayattan kopuk yaşarsanız beyninizin DOĞAL majikal yanı dumura uğrar, köhner.
" bahsettiginiz seylerin çogu bati daki pagan topluluklarda. Cadilarda v.b yok"
Ve yine evet, bizim ekolümüzü -bizler de- başka yerde görmedik. Bu düşünce ve hayata bakış sistemi önce bizler tarafından keşfedildi, sonra madde ötesi bağlantılara sorularak kimi yerde biçimlendi, kimi yerde doğrulandı ve vücuda geldi. Bu aşamadan sonra kendini pagan olarak tanımlayan ekollerden farklılığımızı biz de müşahede ettik. Ekoller içinde Witchcraft bize yakındır; ama aralarında witchler kadar warlocklar (erkek cadılar) da olsa bana o görüş erkek, ya da hayata mantık/bilim penceresinden bakmayı seven kadın ve erkeklere uzak gibi gelmiştir. Hinduizm de keza… Uğurlu taşlar, bitkiler, çakralar, auralar (ki EM alan olabilir) vb. Bunlara asla karşı değiliz, öyle şey yoktur da demiyoruz. Ama bu tip şeylerin temel alınmasını doğru bulmuyoruz. Biz diyoruz ki "Beynin ve sen… majide başka şeye çok da gerek yok". Gama majisi eğitimi bu düşüncemiz yüzünden meydana geldi.
" bende sizin Anadolu tipi bir pagan oldugunuzu düşündüm"
Çok yerinde bir tespit…
"Anadolu Maji ekolü varmidir"
Evet vardır ve gölgede kalsa da son derece gerçek ve etkindir. Hatta biraz daha ileri gideyim: Bence tek gerçek maji metodu Anadolu Majisidir. Diğer neredeyse HER ekol Kabala çıkışlıdır. Kimse de bunu fazla fark etmez.
Bu metot hakkında konuşmaya baştan başlayalım. Ancak uyarayım: Eğer çok kişi gibi majinin metodik biçimde teknik bir şeyler yapmakla ilgili olduğunu düşünüyorsanız sözlerim sizi -beklediklerinizle hiç alakası olmayacağı için- düş kırıklığına uğratabilir.
Maji, şamanizmin gelişmiş koludur. Doğada var olduğuna inanılan enerjileri çekip yönlendirmektir. Bu enerjiler, ya da majikal tanrılar vb. aslında birer bozondurlar. Majikal yetenek, doğal -yemek yemek uyumak kadar doğal- bir yanımızdır. Bu yetenek inanca göre tanrı ya da evrim ile insanoğluna bahşedilmiştir. Ataerkil kültür bu yeteneğimizi köreltmiştir.
Gerçek majinin (Şamanizm temelli diyebileceğimiz bir türün) kaynağı insanın ilk uygarlıkları ile Hindistan ve Anadolu; yani burada meydana gelen anaerkil kültürdür. Anadolu'daki etkinlik nedense yok olur (ya da izi pek sürülememektedir), Hindistan kolu ataerkillerce yıkılır. Sonra yeniden Yakın Doğuda filizlenir ve gelişir. Zaman ilk Çağ olsa da artık bir anlamda moderndir… ve adına "tapım" denmektedir. Bu ekol Anadolu'ya yansır ve en benzersiz halini alır. Söz etiğim benzersiz hal Kibele ve Dionysos kültleridir.
(Editörün notu:
Kibele konusunda bilgi edinmek için Janus'un Ana Tanrıça KİBELE adlı yazı dizisini okuyabilirsiniz.)
Kibele, sözde Anadolulu olsa da, öncelikle Yunanlı, ardından Romalı mitograf uydurmasıdır. Kibele diye biri yoktur; onun gerçeği çift cinsiyetli tanrı olan Agdistis'tir… ve Anadolu'da unutulan zamanlarda ona böyle tapılmıştır. Çift cinsiyet tabidir ki bir mesajdır: Yaratıcının bir bütün olduğunu anlatmaya çalışmış, Grek ve Romalı mitograflarca pespaye edilmiştir. Bu gün artık HERKES onun özgün çıkış yeri olan Anadolu mitlerinin gerçeğinin elimizde olmadığını, Grek ve Romalı yazarlarca yeniden yazıldığını kabul etmektedir.
Dionysos ise (ya da bu tanrının özgün hali) Helen panteonu ile tamamen ilgisizdir; Baba Tanrı'nın ataerkil Greklerce basit ve sarhoş bir şarap tanrısına dönüşmüş halidir ve Yakın doğuludur. (Şiva'nın kendidir. Bu konuda soru gelirse kapsamlı anlatırım.)
Bu gerçekler de artık HERKES tarafından kabul edilmektedir.
Bu her iki tapım da beyaz maji temellidir. Aslında tapım yoktur, Anadolu beyaz majisi vardır!
Bana çok yerinde olarak "Dionysos Grek panteonuna ait değil, kabul, ama Anadolulu da değil; böyle bir bilgi bir yerde yer almıyor" diyebilirsiniz… Haklısınız. Ancak mitlerde şu bilgi vardır: Dionysos delirtilir… ve Anadolu'ya gelir… onu iyileştiren Kibele'dir. Üstelik ona tüm dini hakkındaki (bunu majisi hakkındaki diye okuyalım) bilgileri öğretir.
Özetle bu iki tanrı da beyaz majiyi savunur (ya da olaya daha çağdaş konuşalım: Bu iki tanrı denen imaj ile verilmek istenen gerçek tanrısal mesaj beyaz majinin varlığı ve etkinliğidir), onların tapımları denen şeyin temeli majikaldir.
Tapımlarına Kibele ve Dionysos "mysterleri" denir ve bu gün bile bu iki tanrının "gizemli ayin" olarak da isimlendirilen tapımlarının içeriği bilinmemektedir. Bulunamamıştır. Çözülememiştir. Ancak her iki BENZER tapım da esrikliğe (kendinden geçmeye), daha doğrusu içki, müzik ve dans ile elde edilen esrikliğe; daha-daha açığı "DOZUNDA içki, müzik ve dans ile ulaşılan esriklik ile ilahi güçlerle kontağa"dır.
Maji sadece bir "karışmadır". Bu durum Müslümanlıkta çok güzel şekilde "fenafillah" olarak adlandırılır. Yaratıcı ile kontak olduğunda, kontağa koşut olarak majikal çalışmaların en çılgınca konusundan harikası gelmektedir. Ancak bu "mertebeye" erişmek, -bize göre- mümkün değildir; çünkü yaşadığımız ortam olan makro kuralları bunu engelleyicidir… İşte gerçek maji, Anadolu beyaz majisi, bu noktada yüceliğini gösterir. Anadolu majisi ile beyindeki ataerkil dediğimiz şeytan kalıpları silinebilir. Ulaşılan sonuca dileyen "ruh sağlığı"; dileyen "dengeli kimliğe ulaşmak" adını verebilir. Kibele'nin deliren Dionysos'u kendi gizemli (ve dansa dayalı) ayinleri ile iyileştirmesi sözlerinin gerçek mesajı budur.
Eğer yaratıcıya benzeyebilmişseniz (ki bunun yolunu erdemleri izlemek olarak algılıyoruz), yani beyninizde ağırlıklı olarak PE varsa, kendinizi delirium'a (bu sözcüğün tam Türkçesi yok. Bence "Hezeyan ve sayıklamaya varan çılgınlık") kaptırabilirseniz imajine ettiğiniz hedef gerçekleşir. Bu kadar net dile getiriyorum. Ancak beynimizdeki ataerkil engeller yüzünden realize edilmesi son derece zor bir sonuçtur bu.
Anadolu Pessinus'taki Kibele'nin dansçı rahipleri Galliler (bu ekolde her tapınıcı erkektir) bu sonucu tüm ritlerde yaşayabilmektedirler.
Dionysos'un çılgın kadın tapınıcıları Bakantlar (bu ekolde her tapınıcı kadındır) bu sonucu tüm ritlerde yaşayabilmektedirler.
O zaman onların eylemlerini izleyerek belki işe yarar sonuçlara varabiliriz.
Bu iki tapımın ortak noktaları (ki tıpkıdır);
Doğa,
çıplaklık,
DOZUNDA içki,
müzik ve
danstır.
Editörün notu: Konu hakkında daha kapsamlı bilgi almak için Janus'un Pagan-Dancer.com adlı sitesindeki bloğunda yayınlanan Çıplaklık, Dans ve Pagan Dans adlı yazısını okuyabilirsiniz.
Dans eyleminde ise;
- Dionysos'çu kadınlar koşarlar ve garip hareketler yaparlar,
- Kibele'ci Galluslar ise aynı semazenler gibi tek yana dönerler.
Anadolu majisi sadece budur.
Bu maji çeşidinin kökeni Anadolulu bu iki tanrıdır dedik. Ancak onların da kökeninde Yakın doğunun unutulmuş Ay tanrısı Sin ve Dagon benzeri tanrıları vardır. İşte bu bilgiler İS 600lü yıllarda yeniden çıktığı yere dönmüş, Müslümanlık doğmuş; Mevlana ve Sema törenleri ile eski din yeniden bir ölçüde yaşanır olmuştur. (Camilerin kaynağı Dagon tapınaklarıdır ve o zamanlar minareler penisi; kubbeler rahimi simgelerdi.)
Dans ve müzik tapımda (yaratıcıya ulaşmakta) çok önemli bir aracıdır. Ancak dans deyince pek çok kişinin aklına teknik gelir. Oysa dans SADECE MÜZİĞİ DUYUMSAYIP BEDENİN ONA GÖRE HAREKET ETMESİNE (motor sisteme) İZİN VERMEKTİR. Bu bir baş sallama da olabilir, bir omuz oynatma da, bir yerinde sallanma da… hatta diğerlerine anlamsız, belki de gülünç gelecek hareketler de...
Herkes dans edebilir. Herkesin dansı kendine özgüdür. Dans edebilenin beynindeki negativite duvarları yıkılır, kapılar açılır, yaratıcı ile senkronizasyon sağlanır. Bu birleşmeyi hisseden kişinin isteği, (imajine ettiği hedef), muhakkak kabul olur (kuantum çöküşü yaşanır). (Eğer senkronizasyon kuruldu ise, tanrının gerçeklerine iyiliğine ters düşen şey zaten istenemez.)
Biraz daha pratik öneriler verelim:
>li>
Önce PE celp edin ve bundan mutlu olun. (Atıyorum, müstear durumda olan birine, ya da bir yakına (para vermek de dahil) yardım edin, onu mutlu edin bir şekilde, bir hayvan doyurun, bir kalp kazanın, bir şabalak tipin attığı kazığı affedin, onu anlayın ve kendinizin de hatalı olduğunu görün, bir rahatlama yaşayın.) -
Doğaya çıkın. (Tercihen geceleyin güvenli bir yere. Balkon da olabilir. Kirli hava bile evdeki atmosfere tercih edilebilir.)
-
DOZUNDA içki alın,
-
Sevdiğiniz müziği açın. (Kulaklıkları takın, komşuları kapıya getirmeyin.
-
Müziğin motor sisteminize ulaşmasına izin verin.
-
Hareket edin (dans edin dersem ataerkil dolduruşlarla "ben yapmam" diye düşünecek çok kişi olduğunu biliyorum. )
-
Coşun.
-
Esrik hale geçin, ekstaziye ulaşın, çıldırın ve evrenin gizli ritmi ile kontak kurun. (Bu sonucu var etmeyi kolaylaştırmak adına -tabidir ki sağlık sorunu ya da boyun ile ilgili bir sorun yoksa- rockerların head bang'ini öneriyoruz.)
-
Bu noktaya geldiğinde yere çökün. (Tercihen sukhasana pozu alın) ve imajinasyon yapın.
Editörün notu: Sukhasana pozu hakkında bilgi almak için aşağıdaki linkleri ziyaret edebilirsiniz.
7 - Sukhasana (Sevinç, zevk, mutluluk, rahatlık pozu)
8 - Sukhasana'nın Yararları (Seks ve cehenneme yaklaştıran poz)
9 - Sukhasana Pozunun Uygulanışı (Spor/yoga sevmeyenler için de! )
Pozitif duygular için çıldırıp tanrıya (ya da pozitif kuantum katmanına) ulaşabildiyseniz gerçeklik -kontağınızın yoğunluğuna koşut olarak- istediğiniz yönde çökecektir.
(Bu ritin küçük çaplı bir şekli Temel Maji Eğitiminde "Çılgınlık Majisi" olarak yer almaktadır.)
Tutun ki başaramadınız… Lütfen inanın: Söz ettiğiniz "Saglikli, Dinç ve Neseli yasama enerjisi" adına büyük bir adım atmışsınızdır.
[Bana yıllar boyu "Grup kur, tarikat kur" gibi şeyler söylendi… Hiç bana uygun şeyler değil bunlar. Hocalığa bile inanmıyorum, ne grubu?
Ama ÖZEL GÜNLERDE, dileyenlerle, yanımızda köpeklerimizle (kurt soyundandırlar) mehtap altında dans etmek gibi bir hayalim vardır.
Durun yahu, çıplak filan diiil. O iş eve dönünce, manita ya da eşle…
Manita ya da eş yok mu? Ne keder? O zaman mis gibi yatar, harika bir uyku çekersiniz. Efendim? Siz manita ve eş mi istiyorsunuz? Yine yatar uyur, bir gün sizin manita ya da eşiniz olacağını, manitalı ve eşlilerin ise tek yatıyor olabileceklerini; çünkü makroda değişmeyen tek yasanın her şeyin değişeceği olduğunu bilir; kendinizi üzmez, biraz beklersiniz.
Evet; böyle bir grup kurmak isterdim. Dozunda içki, müzik, car-car laf yok, memleket kurtarma yok, hastalık anısı geveleme yok, düşman çekiştirme yok, pahalılık şikayeti yok dans…
Adını da ne olsundu? Hımm??? "Dans ve müzikle Tanrıya ulaşanlar."
Arkadaşlar: Tanrı eğlencedir. Neşedir. Coşku ve heyecandır. Cinselliktir. (Can denen yaşam cinsellikle var oluyor, hepimiz kadının vajinasından, yani en "ayıp" "ve yasak yerinden çıkıyoruz; ataerkillerin göz bebeği Athena gibi kafadan değil) ve huzurdur. Dengeden gelen dinginlik ve bilinemez, tanımayan bir mutluluktur.
Tehomdur.
Sakin denizdir.
]
" bize Miras biraktiniz egitimlerle soru cevaplarla"
Ah canım benim yaaa… Ne muhteşem bir söz bu! Bilmem hanım mısınız? Mitolojide iki Galatea var, ikisi de kadın (bir üçüncü de vardı sınırım… anımsayamdım). "post modern kültürde ki gibi güçlü bir erkek takintisinda değilim" sözleriniz ise erkek olabileceğinizi düşündürdü. Ama hangi cinsten olsanız da sizi kucaklamam izin verin.
(Umarım hansımsınızdır; bu ihtiyar halimde bir hanımı -fırsat bu fırsat- kucaklamış olurun. )
" Yilin son ayindayiz nedense Kislari hep sevmisimdir yaz ayinda dogmus olsam bile içimi isitir kis ayi benim için Bambaska büyüsü vardir ve yeni yil kutlamalari süslemeleri bunlar çok hos seyler Mutlu Yillar"
Ben de! Ayyyyneeeennn! En sevdiğim ay Kasım ve Aralıktır; bunu gerisinde Yılbaşı, Winter Solstice ve pırıltılı süsler vardır.
Unutmayın. Yılbaşımız iki tane:
Biri herkesle kutlayacağımız (genel ile kucaklaşmak çok iyidir, geneli ukala dümbeleği paganlar kötüler ve küçümser);
bir de biz paganların (paganizm bir din değildir; her doğa tutukunu -kendi de bunu kabul ediyorsa- pagandır) yeni yılı; Kış Gündönümü. 21 Aralık, ülkemiz için tam saati öğle 12:20.
Ne yazık ki pek çok tanıdığım bu süslemeleri tepkiden korkarak alenen uygulamıyor. Oysa çam süsleme de (dahi anlamında) Anadolu'muzun geleneğidir. Zeus tarafından öldürülen Kibele'nin kocası Attis'in yeniden çam ağacı olarak doğuşunun kutlanmasıdır. (Onu da Romalılar kaparozlayıp Megalensia'ya ve kanlı bir bayrama dönüştürmüşlerdir.)
(Editörün notu:
Bu konuda bilgi edinmek için Janus'un Pagan-dancer.com sitesinde yayınlanan Çam ağacı süslemenin gerisinde Kibele tapımı vardır adlı makalesini okuyabilirsiniz.)
Size ve nezdinize beni okuyan herkese keyif, eğlence, müzik ve dans dolu bir yeni yıl diliyorum. Bu yıl biraz yorucu ama kesin geliştirici hareket yılı olucaaakkk... Hazır Olun.