YANIT
İnanmıyor değilim. İnanmasam çok yakın gelecekte tanıtılacak Astroloji Eğitimi verecek olmam. Ben sadece "Gelecek ile ilgili kararları SADECE haritaya bakarak vermek doğru değildir" diyorum.
Gelecek, hatta kader, kesin çizgilerle belirli olmadığı için, harita kesin yanıtlar veremez. Harita -adı üzerinde- bir HARİTADIR. O sadece definelerin, ejder saldırıları olabilecek bölgelerin, güç verici iksirlerin, gizli silahların bulunduğu yerleri -yani ülkenizi- gösterir. Harita, sizin o yollardan geçip geçmeyeceğinizi bilemez. Ancak iyi bir astrolog o haritaya bakarak kişinin o yollardan geçme potansiyelini (yani geçip geçememe olasılığını) kestirebilir.
Astroloji çağdaş astrologlar tarafından bilim kapsamına alınmaya gayret ediliyorsa da, astrolojik haritalarda açıklanamayan, yani uncanny bir yan vardır... çünkü kader değişince harita da değişmektedir! Yani harita asla kesin sonuçları söylememektedir.
İnanılması güç olsa da -kendi haritam ve çok yakınım olan kişilerin haritası dahil- pek çok kişinin haritalarının değiştiğini müşahede etmişimdir. Bir yeni sistem bulunur, yapılan basit bir hata fark edilir, gözden kaçan bir nokta göze batar, bilgisayar çöküp ve yedeklenmemiş haritalar yok olduğu için yeniden çıkartılmak zorunda kalınır... ve bir bakılır... harita değişmiştir!
Bu konuda bir anımı aktarmak isterim. 40 yıl kadar önce hem bir satanist, hem de maço denilebilecek bir erkektim. Maçolar benim gibi midir? Kimsenin günahını almak istemem, olmayabilirler. Ben kendimden söz edeyim: Erkeklerin kadınlardan “üstün” olduklarına inanırdım. O zamanlar bir dergide köşe yazarıydım ve küçük bir şöhretim vardı.
Gün geldi, bir mesih çıktı ortaya ve aynı dergide yazmakta olan ben dahil üç kişi hakkında kehanetlerde bulundu. Sözleri hepimizi çileden çıkartacak gibiydi. Benim için “O aslında kadınlara çok yakın, kabul edemiyor” mealinden laflar etti. Çok uzun zamandır öfkelenmediğim kadar öfkelendim. Eve döndüm, astrolog olan eşime (ki, benden çok daha yetenekli olduğunu eklemem gerek) olanları anlattım. Eşimle birbirimizi çok, ama çok sevsek de benden çekinirdi. Sözlerimi duyunca yüzünde her zamankinden fazla kaygı ifadesi ile bir süre sustu; sonra çok büyük çekingenlikle: “Belki de tamamen yanlış değildir adamın dedikleri” diye mırıldandı. “Ne demek istiyorsun?” diye sordum; “Korkma, rahat konuş!..”
Bir süre ne yapacağına karar vermedi; sonunda -söylemek istedikleri çok önemli olduğu zamanlardaki- kararlı ifadesini takındı ve “Senin Ay’ın Terazi bucunda, hem de full pozitif aspect; ama 12. evde ve (söylediği diğer sözleri aktarmak istemiyorum). Bu yüzden bence o yanın var, ama gölgede kalıyor!” diye konuştu.
O anda bir alev seli beynime doldu. Ben? Kadınlarla eşgüdüm içinde olmak? Onlarla eşit durmak? Bu sorular alev selini beynimden kanıma akıttı ve refleksif bir hareketle karıma vurdum.
Böyle bir konumdaydım her şeyimi yitirmeden önce.
Bu olaydan sonra uzunca bir zaman geçti. Eşimi kaybettim. Majiden ve satanizmden imtina ettim. Kendimi toparlamak için çok acı çektim; ama sonunda bazı şeyleri başardım. BU değişimimde yeni inancımın, anaerkil ezoterizmin etkisi büyüktü. Sayfalar boyunca, bıkıp usanmadan, arkadaşlarımın işler kaldığı için “kısa yaz” uyarıları ile boğuşmayı göze alarak sizlere yansıtmaya çalıştığım bilgileri o süreçte elde etmekteydim.
Gün geldi; bazı kaynaklardan doğum saatim hakkında değişik bilgiler aldım. Kaynak güvenilirdi, ama fark önemsizdi. Yine de yeni baştan horoscope çıkarttım... ve gördüm ki ayım 12. evden 1. eve gelmişti. Yani kadınlığı sembolize eden Ay artık kişiliğime direkt olarak yakındı.
İşin gizem ve anı yanını bir kenara bırakayım ve yere biraz daha sağlam basarak konuşmayı sürdüreyim...
Kişisel olarak kuantum mekaniğine büyük saygım olduğu için öncelikle neye inanılırsa onun olduğunu biliyor, bu konuda eğitim veriyorum. Bu yüzden tüm astrolog ve astroloji öğrencilerine çağrı yapıyorum: Horoscope, eğer elinizde geleceği okumak adına duruyorsa lütfen aklınızdan "bakışın dalga fonksiyonunu çöktürdüğü" (hayat felsefesinin [örneğin -kabaca- iyimser, ya da kötümser olmanın] kaderi yarattığı) gerçeğini çıkartmayın ve haritaya pozitif eğilimle bakın.
Bunu başarabilirseniz elinizde geleceği gösteren bir kristal küre değil, geleceğin ana çizgilerini çeken bir tılsım tutmakta olduğunuzu kısa sürede anlayacaksınız.