722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

EZOTERİZM

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM EZOTERİZM SORULARI
21 Kasım 2018
Adolf Hitler ve ezoterizm

Selamlar. Adolf Hitler'in ezoterizmle iç içe oldugu, Thule örgütüyle baglantida oldugu vs gibi seyler dönmekte. Bunlar birer komplo teorisi mi yoksa dogru mu bir bilginiz var mi? Bir okkültist gözüyle Hitler nasil biri? Sonuçta insanlik tarihinin en büyük savasina sebep olan birisi. Oldukça da ilginç bir hayati var. Bazilari onun özellikle yetistirildigini vs de söyler. Sizin bu konular hakkinda bilginiz var mi acaba? Tarihe ilgili biriyim o yüzden soruyorum eger gereksiz veya saçma geldiyse vaktinizi aldigim için özür dilerim simdiden. Iyi günler, iyi çalismalar.

YANIT

Düşünceli tavrınız için gerçekten çok teşekkür ederim; ancak sorunuz hiç de gereksiz ve saçma değil. Yaşam içinde var olan pek az şey gereksiz ve saçmadır zaten. Bu inancımız gereği arzu eden hanımlara ve beyefendilere (hızlı yaşamımda edindiğim deneyimlere istinaden) cinsel tüyolar olarak da veriyorum. ;)

Aslında Hitler konusunda doğrudan yaptığım hiçbir araştırma yok. Ancak 40+ sene önce üyesi olduğum okült grupta verilen flying papers’larda bu konuda bilgi vardı. Yıllar içinde diğer konularda yaptığım araştırmalar sürecinde elde ettiğim bulgular bu bilgilere tamamen paralel oldukları için hepsinin de doğruluklarına inanmaktayım. Öncelikle sorunuza yanıt vermek adına bunları paylaşayım.

Thule örgütü gerçektir. Asıl hedefleri yerin altındaki (ve diğer aleme kapı olan) bir eski uygarlığın canlandırılması (daha doğrusu ele geçirilmesi) yönündedir. Bir varsayıma göre yer altı uygarlıkları iki adettir (Agartha ve Shamballa) ve biri pozitif, diğeri negatif evren ile rabıta içindedir. Ancak ben sadece bir tane bulunduğunu ve bunun da pozitif evrenle bağlantılı olduğu düşüncesindeyim. (Bu konuda kapsamlı araştırmalarımız var.) Yahudilik ve Hıristiyanlıktaki “Şeytan’ın yer altına bin yıl için kapatılması” teması bu gerçeğin sembolizasyonudur. Ataerki şeytanı ise aslında sadece anaerkidir.

Adı geçen yeraltı ülkesi Türklerin bir dişi kurt eşliğinde çıktıkları mekandır. Türkler bu yüzden seçilmiş ırktırlar.

[Ancak kanımca bizler tam olarak türki uluslardan değil, içeriğimizde anaerkil Lidyalılar, hatta Luwiler bulunan kozmopolit Anadolu halkıyız. Etrüsklerin (kabaca İtalyanların) atasıyız. Bu konuya ulu önder Atatürk de inanmış ve teori hakkında geniş çaplı araştırmalar yaptırmıştır. Ölümü sonrası “farklı konularla ilgilenme” zenginliği yok olmuş, liderler salt politikaya yönelerek onun devrimlerinin gerçek yönünü (hatta hedefini) yok etmişlerdir. Boyumdan büyük laf etmek istemem ama yaşlı olduğum için duyduğum değil, bizatihi yaşadığım konular bunlar, söylemeden duramayacağım: TV’un ve telsizin CHP hükümetleri tarafından -anaşistler kullanır- gerekçesi ile onlarca yıl yasaklandığını kaç kişi bilir? (Bu yüzden amatör uçakların telsizsiz uçmak zorunda kaldığını?) Ya da daha yeni CHP iktidarlı zamanında (Ecevit zamanında) dolar taşımanın gözaltına alınma nedeni sayıldığını, yurt dışına -seyahat acentalarının sahiplerinin bile- üç yılda çıkılabildiğini, çıkarken sadece 100 dolar taşımaya izin olduğu için nice kişinin ayakkabısı, peruğu altında dolar taşımak zorunda kaldığını? Yine haddimi aştığımı bilerek kişisel bir düşüncemi ekleyeyim: CHP icraatlarının Atatürk düşünceleri ve idealleri ile her zaman koşut olduğunu sanmak hata olabilir. ]

Bu nedenle anılan örgütün aslında bu dünyayı değil, iyiliğe kapı olan mekanı ele geçirmeyi hedeflediği söylenebilir. Ancak her zamanki gibi başaramamışlardır.

Dietrich Eckardt ve Alfred Rosenberg’in Hitler'i eğittiği hakkında bir inanış vardır. Bu konuda hiçbir yorum yapamayacağım; çünkü fazla bilgim yok. Ancak Hitler’in yaşamına bakacak olursanız kurtulduğu bombardımandan sonra kişiliğinde meydana gelen bariz değişiklikleri izleyebilirsiniz. Bu dönemde bazı güçler tarafından posede olmuş mudur? Bence bu da mümkündür; çünkü göz okuma ile resimlerini incelediğimde sürekli hipnoz altında olduğunu, ya de en azından kendinde olmadığını, düşündürecek bir göz enerjisi vardır.

Buraya dek, yıllar içinde elde ettiğim bilgilerle doğruladığım öncel bilgilerimi aktardım. Şimdi izninizle yönümüzü biraz çevirelim ve kısaca kendi bildiklerimden söz edeyim.

Bu adamlar her kimlerse, onlar hakkında değil araştırma yapmak, onları düşünmek bile önereceğim bir iş değildir. Bilirim, yaşamın akışı genelde gençlere (gençler derken 38-40 yaşına dek olan kişilerden söz etmekteyim) tekdüze gelebilir; heyecan çıtası yükseltmek istenebilir. Böylesi ihtiyaçlarda karanlık konular insanları fazlası ile cezbeder. Oysa kötülük, üzerinde düşünülmesi ile bile egzite olabilecek bir alandır. Kötülük, karanlık-maranlık değildir. Karanlık, yaşamın doğduğu (derin deniz dipleri ve rahim) ortamdır ve bu yüzden korkulacak bir şey değildir. Karanlıktan, her şeyden korkan ve her gerçeği tehlikeli gösteren ataerki korkar.

Dışarıda gündüzleri parlak bir güneş, geceleri ise ya parlak bir ay (Müslümanlıkta da kutsal sayılan dolunay), ya da Yunan mitolojisine göre evren ilk yaratıldığında meydana gelen dişi ve sıcak gücün yansıması karanlık bir gece vardır. Onların altında olunduğunda, ruhta biraz da iyi niyet ve aynı oranda yüreklilik varsa, ihtiyaç duyulan heyecan en doğal, en uygun, en zararsız, hatta en keyifli biçimi ile beyni dolduracak ve elektriği pozitive edecektir.

Bu yüzden canı sıkılan herkes kitaplar açmak yerinde, bir cebine olumlu bakış, diğerine de cesaret doldurarak hemen kendini dışarı atmalıdır. Bir bira firmasının reklamında dediği gibi: “Sokakta hayat vardır.” Yaşamın temeli bilgiye değil, eyleme dayalıdır.

“Dışarısı” olarak anılan ortam ise bir arkadaşla laflamak veya kikirdeşmekten, yalnız başına iki tek atmaya; bir taksi ya da otobüse atlayıp en yakın deniz kenarına üşenmeden gidip deniz kokusunu içine çekmekten, alışveriş merkezinde uzun zamandır özlemle bakılan o ayakkabıyı yüreklice almaya dek uzanan yelpazede olan her eylemdir.

Birçok kişiyi rahatsız edeceğimi (hafiften cin-ifrit edeceğimi) bilsem de söylemek zorundayım: Kitaplar, tek bir kişinin (kitabın yazarının) obsesyon aracı olabilir. Deneyim ise kişinin -yaşamın dokusundan kendi gücü ile çekip aldığı- bir kazanım… daha doğrusu kendi kendine verdiği armağandır. “Fazla okumayı/düşünmeyi bırakın, gezmeye/yaşamaya bakın.”


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Makaleler    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -