Eleştirilerim. Kusura bakmayin ama yazmadanda edemiyorum.
Size yüklenmek istemiyorum :) Kusura bakmayin ama yazmadanda edemiyorum. Niyetim asla incitme degil. Ama yani simdi bütün insanlar üremeyi durdursa, dünyadaki üreme dursa yeniden bedenlenmesi gereken eksik ruhlar napacak:) Bedenlenemiycek..Böyle bi sistem olabilir mi? Bu sistem yani reenkarnasyon gerçekten çok dar bir inanç degil mi? Ayrica bi yazinizda ''artik buraya gelip sürünmeyiz demissiniz.'' Ruh olup uzay boslugunda salinmaktansa dünyada sayisizca nimetleri tatmak daha güzel degil mi:):) Ayrica ruh neye göre bedenden daha üstün? Ayrica eksigini tamamlayan insan bir daha dünyaya gelmeyecekse, bakiyorumda insanlardan eksigini tamamlamiyoki..Dahada kötüye gitmis her geçen gün, ahlak kavrami çökmüs daha fazla.. Yani herkes dünyaya sürekli gelecek gözüküyo..Ama anlamsiz gibi.Ve bu arada eksikten kastiniz ne yani dünyalik tarafimiz mi? Nefsimiz mi? Ama eksik taraflarimizi sadece dinler söyler ve inançlar, asla kuantumcular degil. Sizin bu dediginiz ahlaka girer ve iyilige, kuantumsa iyilikle ilgilenmez ki....
YANIT
Mesajınızı cümle-cümle yanıtlamak sanırım daha aydınlatıcı olacak.
Evren madem dengedeydi neden patladi? Dengede olan sey patlarmi?
Biz patlama değil, saldırı diyoruz; çünkü eski mitler böyle anlatıyor ve elimizdeki bazı veriler bu sözleri doğruladığı için saldırıya uğradığına inanıyoruz. Kuran’da bu durum kötücül bir varlığın aldatması ile insanın cennetten atılması olarak ifade edilir. Anaerkil ezoterizmde de bir -alt tanrının- negatif değişikliğe uğrayarak düzene saldırması inancı hakimdir. Olaya fizik açıdan bakarsak bilemediğimiz bir şekilde ortaya çıkan bölücü (örneğin serbest radikaller benzeri) bir frekans ya da radyasyon diyebiliriz.
(Bigbang) Patlamayi kim olusturdu? Patlamanin öncesindeki evreni gene kim yaratti?
Yukarıda söylediğim gibi öncel mutluluk evrenine saldıran metamorfoza uğramış bir alt tanrıdır. Nasıl ve neden değiştiği de mitlerde hikaye edilir. Saldırı öncesi evreninin yaratıcısı da, kendi de aynı güçtür. Müslümanlıkta Allah, paganizmde Ana Tanrıça ve Baba Tanrı adını alır.
Bigbang in yalan oldugunun çoktan ispatlandigini duymadinizmi?
İspatlanmadı, sadece karşı-tezler geliştirenler oldu… ki, bilim ortamında bu durum doğaldır, olması gerekli bir şeydir. Biz, öncü ve yol gösterici olarak aldığımız bilim adamları inandıkları sürece doğru olduğuna inanacağız.
Insanin kendisi bir varlikken, yoklugun bile ötesindeki bu sorulari cevaplayabilirmi?
Cevaplayacak olabilir. Bilgiyi gizleyen şeytandır; çünkü elde edilecek bilgi yaratıcıya bağlanmanın (onun değerlerine paralel yaşamanın) yaşamaktan imtina ederek meleğe dönmeyi hedeflemediğini; bilakis, son derece keyifli ve kolay bir yol olduğunu ortaya çıkartacaktır.
Ayrıca kuantum mekaniğinin gidişatına bakılırsa -kişisel görüşümdür- gelecek 200 yılda tanrının formülünü yazacaklar gibi geliyor… ya da bize kendini tanrı olarak tanıtanların… Eğer bizler birkaç kişinin (en azından kendimizin) olsun beyin elektriğinde rahatlama yaratabildikse bunun nedeni insan usunun araştırmasıdır. Araştırmak şart mıdır? Hayır. İsteyen koyun gibi bir çayırın güzelliğinde bilmeden yaşar ve göçer. Bizde bu konum da kutsaldır ve sözlerimde en küçük bir küçümseme yoktur. Bu konumda da PE celp edilebilir, hatta PE bu konumda araştıranlardan çok daha fazla celp edilebilir. Yani sorgulamak kişiye özel bir seçim işidir. Beyin yapısı ile ilgilidir. Kimi örgü örer, kimi maç izler, kimi hilkatin sırrını arar. Ben sadece araştırarak rahat edebiliyorum diyeyim.
Dengede olan bi evren olabilirmi?
Evet, olur.
Denge dengesizlikten dogmazmi.
Denge dediğiniz anda bu kavramı bir kısas sonucu var etmektesiniz. Öncel tamlık -ortada dengesizlik olmadığı için- denge olarak nitelenemez. O sadece vardır. Bizler ortamı bu yüzden “tamlık” sözcüğü ile ifade diyoruz. Dengesizlik, tıpkı denge gibi evren bölününce ortaya çıkan bir kavramdır.
Dalga fonksiyonu çöktügünde insanin bedenlenip dünyaya gelmesini kim ispatladi? Göremedigimiz bu seyleri tam ispatlanmis gibi inanirsak ve..Ya yalansa?
Teorilerimizde hiçbir zaman kesinlikten (ispattan) söz etmedik ve her adımda “sadece kendi inandıklarımızdır” diye uyarmaktayız. Yalan adlı kavram ise çıkar elde etmek adına art niyet taşıyan bir durumdur. Amaçları karıştırmış olabilirsiniz. Kurtuluş “rahat” adlı beyin elektriğini yaratmakla ilgilidir. Bizim sözlerimize tam tersi şeyleri savunanlar birilerini GERÇEK ANLAMI İLE rahatlatıyorsa onların laflarının da bizim lakırdılardan bir farkı yoktur. Önerim, sizde rahatsızlık yaratacak yazıları okumamanız, böylesi siteleri (örneğin bizimkini) ziyaret etmemenizdir.
Tek bi kuramla tüm kainat nasil açiklanabilir? Reenkarnasyon kuantumdan öncede vardi tekrar gelecegimizi söyleyen inanç binlerce yil öncesine dayanir.Bunu kuantumcular mi buldu?
Hayır, ama bilimin -bir ölçüde de olsa- doğrulaması ile “uhrevi” sözler birçok beyine daha kolay kabul ettirilir. Aynı hedefe isteyen inanç yolundan ilerler, dileyen bilimle güçlendirlmiş inanç yolu ile, dileyen bilim ile...
Cinleri inanmayan insanlar göremezse ben inanmayipta gören insanlari biliyorum. Ve ben görebilecegime inaniyorum neden görmüyorum?
Beyinde yer alan “inanç” olarak nitelenen kalıpları ne yazık ki en az kişinin kendisi değerlendirebilir. Majikal başarısızlığın başlıca nedenidir bu. İnandığınızı sandığınız nice şeye aslında inanmıyor olabilirsiniz. Ayrıca cin olarak nitelenen varlık %50 oranda kişinin beyin enerjisi ile var olur. Varlık görülmez (yani sağda sola varlıklar var da, bunlar görülecek diye bir şey yoktur), varlık yaratılır. Korku olunca bu yaratı en negatif şekilde oluşur. Korku olmayınca ise emek ister. Bu traji-komik bir durumdur aslında!.. Nedeni de korkuyu hakim duygu kılan “ataerkil doğrular”dır! Yani korku duygusu dünyasal yaşamda, her kültürde, öylesine baskın ki, en baskın duygu olduğu için, "en kolay cin üretme ortamı"na dönüşüyor.
Majiyi kötü gösteren ataerkil toplum mu? Yoksa majisyenler mi kendine topluma kötü gösterdi?
Majiye zararlı görünüm ne yazık ki biraz da ataerkil majisyenler tarafından verilmiştir; çünkü her konuda olduğu gibi majide de ataerkil olanlar ön plandadır ve yönlendirirler. Anaerkiller ise cadı-madı diye lanetlenip en acımasız şekilde yok edildiler.
En basitinden sitenizdeki yazilar olumlu ve pozitifken, site tasariminiz neden bu kadar karanlik? Niye pembe degilde siyah siteniz mesela?
Bu güzel bir nokta… Sitenin yumuşak karnı burası işte. ;-)
Sitenin siyah renk temelinde olması kesinlikle bir hatadır ve bu hata tamamen bana aittir. Şunu hiç saklamadım ve sitede (kendi linkimde) olduğu kadar, yanıtlarımda da yeri geldikçe belirttim: Ruhumun bir yanı az da olsa hala karanlık. Ancak ben, bu yapım gereği aslında diğer öğrencilerim için bir ümidim; çünkü ideal bir kimlikte OLMASAM DA, zararlı olmadığım gibi, güzel bir yaşam sürebiliyorum.
Cinler yoksa eger, büyüde kullanilan o rakamlar ve semboller ne için? Kime etki ediyo? Uzay boslugundaki birtakim enerjiler itibar edip o sekillere mi geliyor?
Bu soruların yanıtı için eğitim almanız gerek. Sermayeyi daha fazla kediye yüklemeyelim.
Size yüklenmek istemiyorum :) Kusura bakmayin ama yazmadanda edemiyorum. Niyetim asla incitme degil.
İçinde olduğunuz fırtınayı hissedemeyecek biri değilim. Sözleriniz değil, yaşamakta olduğunuz -ve iyi anladığımı sandığım- beyin süredurumunuz beni üzüyor olabilir.
Ama yani simdi bütün insanlar üremeyi durdursa, dünyadaki üreme dursa yeniden bedenlenmesi gereken eksik ruhlar napacak:) Bedenlenemiycek..Böyle bi sistem olabilir mi?
Başka bir evrene çekilecek, yani orada doğacaklar diyeyim. Ruh, bir frekans taşıyor ve evrenin bir yerinde, ya da madde evreni dışında (örneğin cennette veya cehennemde) senkronize olacağı bir alan mutlaka var. Umalım da evrende (ya da başka evrenlerde) dünya benzeri başka okullar olsun.
Bu sistem yani reenkarnasyon gerçekten çok dar bir inanç degil mi? Ayrica bi yazinizda ''artik buraya gelip sürünmeyiz demissiniz.'' Ruh olup uzay boslugunda salinmaktansa dünyada sayisizca nimetleri tatmak daha güzel degil mi:):)
Burada bir anlaşmazlık var. Aslında hataya düşme nedeniniz bizim teorileri açıkça anlatan bir sayfa ya da dokuman hazırlamamamız ve teorileri yanıtlardan “parçık-purçuk” elde etmeniz. “Buraya gelip sürünme” sözüm bir şakalaşma niyeti taşıyordu. Ancak bu düşünce Orfizmin temelidir. Yani evren (makrokozmos, sadece bizim evren değil, EVRENLERİN YER ALDIĞI BULK [hyper space]) aslında cehennemin bir katıdır. Amaç, evrimselleşerek (yani PE celp ederek) buradan kaçmaktır. "Kaçmak" oarak nitelenen eylem beyin elektriği frekansını (yani bunu yaratan ruhu) rafine ederek olur. Ruh hangi frekanstaysa o alana çekilir ve asla uzayda dolaşmaz. Ruh, valens elektron gibi bir yapıda değildir. Ve evet: Dünya -pozitif bakışı olana- nimetler sunabilecek bir yerdir.
Ayrica ruh neye göre bedenden daha üstün?
Üstün değil, gerçeğin yarısı. Hatta yaratıcının bölünmüş (ondan koparılmış) hücresi… PE enerji denilen frekansa ulaşınca aslında bütüne -dinlerdeki tanımı ile “kovulduğumuz cennete”- geri dönüyoruz. O zaman ruh tamlaşıyor. Yarımlığından kurtuluyor.
Ayrica eksigini tamamlayan insan bir daha dünyaya gelmeyecekse, bakiyorumda insanlardan eksigini tamamlamiyoki..
Eksiğini tamamlayan bu dünyaya bir daha çekilmez, yani madde frekansları ile senkornize istese de olamaz. O yüzden dünyada onlardan örnek göremezsiniz.
Dahada kötüye gitmis her geçen gün, ahlak kavrami çökmüs daha fazla.. Yani herkes dünyaya sürekli gelecek gözüküyo..Ama anlamsiz gibi.
Bu durum bizleri sizden daha fazla üzüyor ve -özellikle benim- karşı koyamadığım şekilde anlatma gayretimin gerisinde bu var. Bilimsel bulgulara göre evren bölünüyor; jeomanyetik alan (ki, bizde kutsaldır) gücünü yitiriyor. Bu durumlar sürerse ve korkulan “Büyük yırtılma” olursa madde ortamı çok daha acı verici bir yer olacak.
Ama eksik taraflarimizi sadece dinler söyler ve inançlar, asla kuantumcular degil. Sizin bu dediginiz ahlaka girer ve iyilige, kuantumsa iyilikle ilgilenmez ki....
Yine aynı noktayı yinelemem izin verin: Amacımız inanç sahibi olmayan kişilere (bu grupta “bilimsel kafalı” denilebilecek yapılar vardır ve adım okültist olsa da aslında ben de bu gruptanım) inanç ortamının söylediklerinin gerçek olduğunu göstermektir. İnanan beyin, inanmayana göre daha fazla serotonin salgılar. Serotonin, kişiyi mutlu kılan bir kimyasaldır. Konu hakkındaki yazımı buradan okuyabilirsiniz.
Biz, spiritüel ortamı (ve değerleri) elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince, sırtımızı bilime dayayarak (sadece imana dayalı olmadan) anlatmayı hedefliyoruz. Aslında ortada tek bir gerçek vardır. Herkes farklı konumlarda dursa da, doğru yere bakmayı becerirse ortak ve tek gerçeği görebilir. Bir dolu insan beyin yapısı ya da aldığı eğitim nedeni ile iman edemez. Oysa bu kişilere -bir ölçüde de olsa- kanıt (ya da kanıt demeyelim “nedensellik” diyelim) gösterilebilirse onlar daha rahat edecekleri bir vibrasyona geçecek olabilirler. Çünkü "gerçeklik" denenle kontağa girmek, aslında orijinal yapı ile YENİDEN buluşmak anlamına gelir; tabii ki bu durum da kesinlikle rahatlatır.
Siteyi izlediğiniz belli, bunun için teşekkür etmeme izin verin. Ancak içerik size uygun mu? Açıkçası size bu mesajı yazdıracak kadar öfkelendirdiği için uygun olduğunu düşünmüyorum. Genelde keyif verici şeyleri izlemek daha net şekilde PE celp eder. Sorgulamak, sorulara yanıt arayarak doğruyu bulmak (ki, asıl hedef rahat ve mutlu olmak, yani PE celp etmektir) zor bir yoldur ve tehlikelerle doludur. Asıl beyin gücü, öfke yaratan kişi/düşünce/ortamlardan uzaklaşıp, keyif veren kişi/düşünce/ortamlara atlayabilmekle ilgilidir... ki, bunun anlamı paralel evrene atlamaktan başka şey değildir!