x

YANIT

Bu yanıtım, mesajının yayınlanmasını istemeyen ve e-posta adresini vermeyen bir ziyaretçiye… Arzusuna saygı duyarak mesajını yayınlamıyoruz, ancak -aklına takılanları belki de giderebileceğimi düşünerek- mesaja yer vermeden yine de yanıtlıyorum. Bu yanıtımda önceden fazla üzerinde durmadığım (soru gelmediği için durmadığım) bir konuya açıklık getirmem gerektiği için mesajından bir cümle olsun alıntı yapmak zorundayım.

1- “oncel evren var olursa tekrar saldiriya ugrar.”
(İçerikte benzer başka eleştiriler var.)

Saldırıya uğrayan tüm bir evren değil, bir parçadır. Bu gerçek Kuran’da da “cennetten kovulma” olarak aktarılır. Anaerkil ezoterizmde saldırı bölünme olarak anlatılır. Öncel insan (dişi erkek birliği) androgynous “da” ortadan ikiye ayrılır. Bu gerçek de Kuran’da “Havva, Adem’den ayrıldı” diye betimlenir. Yani cennet hala vardır, olduğu yerde durmaktadır, orayı yitiren ya sadece insandır (androgynous’dur), ya da insan kopan parçada kaldığı için o da bölünmüştür.

Cennetin hala olduğu yerde durduğu kuantum bilimcilerince (tabii ki cennet olarak adlandırılmadan, derinlerdeki bir “derin kuantum uzayı” olarak isimlendirilerek) teorize edilmektedir. Bu düşüncenin en çarpıcı modeli Bohm’un Implicate Order’ıdır, ama Hameroff’un “estetik değerlerin kaynağı olan derin kuantum uzayı” düşüncelerinde de izlenebilir.

Bazı kozmologlar evrenimizin bir kara delik olduğunu öne sürmektedirler. Anaerkil ezoterizmde bölünmüş parça olarak ifade edilen söylem tam da budur. Bu konular gizli bilgilerdir ve bu aşamada bunlardan daha fazla söz edilmesi hatalıdır. Bu kadar laf etme sebebim ise sıkıntıdaki birinin sorularına belki bir ölçüde olsun yanıt verebilmektir.

Ve evet, yeniden bir parça koparılabilir. İncil'de söz edildiği gibi bir kez daha Yahveh ve melekleri, canavar/fahişe şu-bu şekilde betimlenen bir şeylerle kapışabilirler, ya da Yunan mitolojisindeki anlatım ile bir Titanomahkia daha yaşanabilir. Zaten yapmaya çabaladığımız bu tehlikeyi (olan biteni) ANLATARAK, bir daha aynı kazanın meydana gelmesine engel olmaya çabalamaktır. Engel olmanın yolu ise SADECE pozitif bakıştır. Pozitif bakış, öncel evrenle (buna -içinde yaşanan kültür ve beyin yapısı yönünde isteyen cennet der, dileyen inancına göre Allah, Ana Tanrıça, Baba Tanrı, Buda, evrenin fizik yapısı, kara deliğin dışı vb.) kontak kurmak, yani BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ BİRLEŞTİRMEKTİR.

2- Yaşamda bizimki dahil sözlere, sistemlere, izmlere vb. bağlanarak tüm sorularınıza asla yanıt bulamazsınız. Zaten yanıt aratmak, ataerkinin büyük bir tuzağıdır. Ne acıdır ki çağdaş kültürde bu tavır seçkinlikle eş görülür, teşvik edilir… bu yüzden de işin içinden çıkan görülmez.

Ataerkide (yani içinde yaşadığımız kültürde) “Büyük adam” diye kakalanan düşünür, sanatçı, yazar, bilim adamı, edebiyatçı ve bir çok üstün/yüce kişizade her nedense büyüklüklerine paralel oranda güzel hayatlar sürememişlerdir. Acıdır ki bu manzara görülemez, bu kimlikler ve çarpık bakış açıları on iki yaşındaki çocukların beyinlerine eğitimler içinde enjekte edilir. (Hemen bir örnek: Alelacayip hastalıkların bu kadar yayılmasına neden olan ilk hazret Freud’un aslında nevrozlu olduğunu onun ürünü nevrozcular söylemeye başlamıştır.)

Köylerde, ayak fetişti, seks kölesi, seri katil, ya da acayip adlı -kerameti kendinden menkul- ruh hastalıkları çıkmaz. (İşin komik yanı ise bu ruh hastalıklarını bulup çıkartan ve çağdaş adamın kafasına sokan ruh bilimin başta ruhun varlığına inanmamasıdır.)

Bu hayat,

• FAZLA DÜŞÜNMEDEN,
• KESİNLİKLE SORUMLULUK ALARAK (yani yapılması gerekenleri oflayıp püflemeden, istek, güç ve kararlılıkla yaparak, hatta kişilik açısından güçlenme yolu olarak görerek),
• HER FIRSATTA (hatta fırsat yaratarak) KENDİNİ ÖDÜLLENDİREREK (yani ödüllendirmeyi suçluluk duymadan, onun bunun engelleme girişime aldırmadan, yine “istek, güç ve kararlılıkla” yaparak)

yaşanması gereken, böyle yaşanırsa çok kolay olduğu görülecek olan bir yerdir.

3- Ben sigarayı ne zaman övdüm yav?

Sigara havadır. Bizde hava lanetlidir. Tarot'ta akıl ve beladır! Hava Şeytan’dır. “Adam sıyırttı” denmeden önce şu iki cümlemi de okuyun: Bu sözlerin bilimsel de denilebilecek temelleri vardır; zaten bizi tanıyan “Şu şeytan, bu bilmem ne” lafına secde etmeyeceğimizi bilir. Bu lafı söyleme nedenim ise asla hava ile ilgili bir şeyi övmeyeceğime gönderme yapmaktır.

Ancak itidal kutsaldır. Kişi canı istiyorsa, itidal ile çok da doğru ve yararlı olmayan şeyleri de YAPABİLİR. Bunları yasaklamak, lanetlemektir asıl (son nefesi vermek şeklinde değil, gerçek anlamı ile) öldüren…

Hem son nefesi vermek ölüm değildir ki? İsteyen bu son nefese varma zamanını kısaltır, sonra yeniden doğup-doğup ölmeye devam eder.

Süreyi kısaltan (örneğin “Canım istiyorsa ben günde bir paket sigara içeceğim” diyen, ya da farklı bir aşırılığı yapmayı sürdürerek zamanı kısaltmayı seçen) kısa zamanını, zamanını kısaltmayana oranda daha berbat bir şekilde yaşar. Karar vermeden önce bu kaçınılmaz durumu da göz önüne almak lazımdır.

4- Sitenin çıkar amaçlı olmadığını düşünmeniz (bu söz çok hoşumuza gitse de) doğru değil… çünkü hayatımızı bu siteden elde ettiğimiz gelir ile “idame ediyoruz”. Ha, işte tam de bu nedenle “dar gelirli” olduğumu söylüyorum. Sermayeyi bu kadar “aman herkes bilsin, öğrensin” diye beleşten dağıtırsak sonunda olacağı bu. ;-)

Şaka ediyorum tabii ki… Sitemize ve bizlere yönelttiğiniz tüm olumlu sözlere teşekkür ediyor, eleştirilerinize de biraz olsun yanıt verebilmiş olmayı umuyorum.