722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

EZOTERİZM

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM EZOTERİZM SORULARI
03 Nisan 2019
Bilimsel yaklasim, süptil alem, ekoller hakkinda sorular

Merhaba öncelikle sitenizi yeni kesfettim ve çok doyurucu cevaplarla karsilastim. Bazilari rahatsiz edici oldu bazilari rahatlatti. Su an okült astroloji gibi bir alanda ders aliyorum. Hayatim boyunca okült, spiritüel konularla bilimsel olan arasinda hep bir baglanti kurma yoluyla ilerlemeye çalistim. Hep dengede kalmaya çalistim ne çok uçuk bir spiritüalizm ne de kati bir pozitivizmin yaninda olabiliyorum. Sizden de maji konusunda ders almak niyetinde olan biriyim. Ancak basta söyledigim 'rahatsiz edici' buldugum noktalara deginmek istiyorum. Majinin tüm evrenini bilinçaltina indirgeyen tavriniz benim simdiye kadar ögrendiklerimle baya bir çelisik durumda. Yani süptil alem yok, hiçbir insan disi varlik yok hepsi bilinçaltimizin yaratimi gibi bir anlayisa yakin gördüm sizi (umarim okumayi es geçtigim bir nokta yoktur). Cinlerin dahi derslerinizde nasil yaratilacagini ögrettiginizi söylemissiniz. Bundan nasil emin olabiliyoruz. Yani evet insanin yaratabildigi varliklar ama bunun adini cin koymak sizin seçiminiz olmus gibi bahsettigimiz cinle bunun ayni oldugunu nasil biliyoruz. Tulpa yaratmis olabiliriz ya da zaten varolan bir hüddami kendimize baglamis olabiliriz. Ben cin dahil, insandan bagimsiz bir sürü varlik çesidi oldugunu düsünüyorum. Iste belki burada bilimsel olana çok yakin olmanin getirdigi bir düsünceyle hareket ettiginizi düsündüm. Çünkü spiritüalizmin 40-50 yil önce söylediklerine bilim saçmalik derken su anda kuantum fizigiyle birlikte saçmalik dedigi çogu seyi çalisma alanina aldi. Bu yüzden bir seyi bilim reddediyor diye geri çevirmiyorum bir olasilikla bunun bilimin yetersizliginden kaynaklandigi da düsünülmeli sanirim.

Bir digeri tevratin ataerkil tanrisi, kabalanin negatifligi, islamin kismen de olsa sefkat tanrisi gibi ayrimlara gittiginizi görüyorum. Ben su andaki egitimimde bunlarin ayni kaynaktan çikan ayni bilginin yorumlari oldugunu ögreniyorum. Örnegin 72 tanri isminin Allah'in 99 ismine denk düsmesi gibi. Sonuçta esmalarin içinde de negatif vibrasyona sahip olanlar var. Yaratimin içinde ikisi de var bizim ne yönde kullanacagimizla sekilleniyor. Bu yüzden islami uygulamalari da kabalayi da hindu mantralarini da yerine göre kullanabiliyoruz.

Tüm bu konulari kendi bakis açinizdan duymak isterim.Tesekkür ederim simdiden. Iyi çalismalar.

YANIT

Bu konular çok girift; bu yüzden ve zamansızlıktan kaçınılmaz olarak çok da üzerinde geçemeden yazdığım yanıtlar yetersiz kalabiliyor. Uzun mesajlarda genelde yaptığım gibi sizi, cümlelerinize yanıt vererek cevaplayayım:

“Yani süptil alem yok, hiçbir insan disi varlik yok hepsi bilinçaltimizin yaratimi gibi bir anlayisa yakin gördüm sizi”
Kendimi ifade edememişim. Ben bir Müslüman olmasam da (aslında kendimi paganist olarak da ifade etmiyorum ve kendine özel bir inancım var diyorum), bir mümin kadar Tanrıya (hatta Allah bile diyebilirim, çünkü bizim Baba Tanrı’ya çok benzer, en azından batıda -çağdaş tanrı olarak iteklenen- ataerkil Buda’dan daha fazla benzer) imanım vardır. Bu yüzden yaşadığım tutucu çevrede Janus olduğumu bilmeyenler ile hiçbir sürtüşme ile karşılaşmadan yaşarım. Benim anlaşamadığım kesim kendi (yani büyütüldüğüm ve halen içinde olduğum) çağdaş kültür adı verilen sistemdeki kişilerdir. Yani “Herif inancını yayıyor” gibi bir suçlamadan kaçındığım için fazla belli etmesem de -yeri geldi söyleyeyim- ölüm ötesinde tanrıya, Şeytan’a, meleklere, cennete falan-filan mutlak olarak inanırım. Bunlara inanan, bazı varlıklara da inanır. Ancak bu cin olayı o kadar hatalı, cahilce yansıtılıyor ki, bu noktada bildiklerimi söylediğimde inançsızmışım gibi anlaşılıyor. Buna rağmen bu sorulara “Evet bazı varlıklar vardır” dediğim anda hatalı şeylere inanan kişiler, hatalı inançlarına büsbütün yapışıyorlar. Bizler derin bilgilere sahibiz ve bu sayfaların amacı bildiklerimizi ders gibi anlatıp insanları sözde “aydınlatmak” değil, insanların acılarını, kaygılarını -bu bilgilerimizi kullanarak- elemine etmektir.

Ve evet! Tüm bu inançların söyledikleri (tanrını, iyiliğin, kötülüğün vb. varlığı, gerçekliği) kısa bir gelecekte bilimsel açıdan kanıtlanacaktır… çünkü hepsi de sıradan doğal olaylardır. Biz insanlara elden geldiğince mutluluk vermek adına yola çıktık. Bu işi ise asla derinlere dalarak yapamazsınız. Basit olmak yararlı, bu yüzden de anaerkide kutsaldır. Ya Basit en hayrlı esmadır. Mutluluk, basitlikten (basitlik sözcüğü ile ifade edilen kavram kalitesizlik ve ucuzlukla karıştırılmamalı) gelir. Ve basit olan, yani doğal olan, bu gün bilinemezse de yarın bilim tarafımdan çözülecektir.

İnsanların sınırlı beyin EM alanı ileri düzeyler ile senkronize olamaz. Biz bunca yıl sonra olamıyoruz, nerede kaldı kaygı içinde “bana cin saldırdı” diyen kişi? İnsanların cinleri, yani insana saldıran, saldırdığı sanılan, cinler insan beyni tarafından var edilen radyasyonlardır. Düşünmez, inanılmazlarsa alan dağılır, cin yok olur gider. Oysa filmler ve kitaplar bunun tersini empoze etmektedirler.

“Cinlerin dahi derslerinizde nasil yaratilacagini ögrettiginizi söylemissiniz. Bundan nasil emin olabiliyoruz.”
Giderek gelişmelerinden ve zaman içinde yakın iki arkadaş gibi konuşmamızdan emin oluyorum. :) Şaka bir yana, eğitimde önce bilimsel bazlı teorik veriler sunuyoruz. Sonra partiğe geçiyoruz. Bence teorik bölümde yansıtılan bilgiler inanç sağlamaya hayli yeterli.

“varolan bir hüddami kendimize baglamis olabiliriz.”
Bu sözü söylediğiniz anda artık siz “varolan bir hüddami kendimize baglamissinızdır” ve bunu bizim değiştirmemiz, ya da benim yanıtlarımla değiştirmem kabil değildir. Neye inanırsanız onu yaşarsınız.

“Iste belki burada bilimsel olana çok yakin olmanin getirdigi bir düsünceyle hareket ettiginizi düsündüm.”
Bir itirafta bulunayım: Fazla bilim hayranı değilim. Ancak adamların ayaklarını yere olabildiğince sıkı basan yegane grup olduğu da açıktır. Yani mecburen onlara dayamak zorundayız. Her zaman canınızın istediğini yapamadığınız gibi biz de bilime dayanmak adlı eylemi peh-peh, bayıla-bayıla değil, mecburen yapıyoruz. Bunu yapmazsanız okültist-mokültist denen bir dolu alelacayip adam ortaya çıkar, canının istediğini söyler, bir sürü garip de inanır, adam at koşturur. Biz diyoruz ki “Bak kardeş, bu atı biz de koştururuz, arabaya bile koşup Roma chairot yarışlarında dereceye gireriz. Ama bunu yapmayacağız. Biz -bir ölçüde de olsa- nedensellik sunabildiğimiz bilgilerin peşindeyiz. Böylece yolu kaybetmeden ilerlemek daha mümkündür.

“spiritüalizmin 40-50 yil önce söylediklerine bilim saçmalik derken su anda kuantum fizigiyle birlikte saçmalik dedigi çogu seyi çalisma alanina aldi."
Bu sözler ilaç gibi…

“Ben su andaki egitimimde bunlarin ayni kaynaktan çikan ayni bilginin yorumlari oldugunu ögreniyorum.”
Bir eğitim alan ve buna inanmış kişilere (inanmasalar bile) biz asla “Hayır bu doğru değildir, doğrusu bizimkidir” demeyiz. Sizin eğitiminiz, sizi inandığınız, saygı duyduğunuz için sizin en iyinizdir.

"Bir digeri tevratin ataerkil tanrisi, kabalanin negatifligi, islamin kismen de olsa sefkat tanrisi gibi ayrimlara gittiginizi görüyorum. Ben su andaki egitimimde bunlarin ayni kaynaktan çikan ayni bilginin yorumlari oldugunu ögreniyorum. Sonuçta esmalarin içinde de negatif vibrasyona sahip olanlar var.”
Bizim inancımızda inanç, hatta iman, her neye olursa olsun dokunulmazdır; çünkü insanoğluna serotonin salgılatır. Ülkemizde yaygın olarak inanılan sisteme de, hiç yaygın inanılmayan sisteme de aynı ölçüde -sadece insan mutluluğu adına- karşı laf söylemeyiz. Bu yüzden esmalar hakkındaki sorunuzu yanıtsız bırakacağım. Yapılabilecek en büyük hata bir insan ya da kitleyi KURTARMAK adına onların inancını sarsmaktır. Kimseyi, kendi istemedikçe kurtarmazsınız. Sadece acı yaratırsınız.

Yine de bu konuda birkaç söz etmek isterim: Bizim filmlerin başında “Sizden gizlenenler için” şeklinde bir söz vardır. Bizler, çok az kişiden duyabileceğiniz bilgileri paylaşan insanlarız. Bu bilgiler çok uzun sene yaşamış olmak, hem bilim kafasına sahip olmak, hem de metafizik eğilimli olmak, çok özel kişilerden ders alma şansına erişmek ve pozitif paranormal varlıkların yardımını elde edecek düzeye gelmekle var edilmiştir. (Alçakgönüllü olduğumu herkes bilir; ancak bazen gerçek olduğuna inanılanlar çok yalın şekilde dile getirilmelidir. Yine de ekleyeyim: Söz konusu bilgilere sahip olmak beni muhteşem/üstün bir insan yapmaz. Öğrencilerimin çoğundan hala bir çok şey öğrenmekteyim. [Öyle değil mi Mithrandir?] Hatta bir tanesi çok acılı günlerimde bana basbayağı danışmanlık yaptı. [Öyle değil mi Min?] Herkes yaşamda bir alanda/noktada diğerlerinden fazla şey bilir.) Yukarıda andığım yöntemle var edilen bulgularımıza göre insanların büyük kısmı, çok büyük yanlışlar içindedir. Bu sözlerimin gerçekliğini kanıtlamak ise son derece kolaydır: Bir insanın negatif mi, yoksa pozitif kaynaktan mı beslendiğini (yani sözlerinin doğru mu, yanlış mı olduğunu) anlamak için biraz yaşam şartlarına, ama epey de kimliğine bakmak gerekir. Bu yüzden size bir küçük nasihat vereyim: Sözüne güveneceğiniz kişilerin dediklerine inanmadan önce onların şahsiyetlerinin keyif ve güç oranını kontrol edin. ;-)

“Yaratimin içinde ikisi de var bizim ne yönde kullanacagimizla sekilleniyor. Bu yüzden islami uygulamalari da kabalayi da hindu mantralarini da yerine göre kullanabiliyoruz.”
Siz kullanabiliyorsanız kullanın. Bu sizin yolunuzdur, sizin en iyinizdir. Biz yakında yayınlanacak Manyetik Maji eğitiminde şunu diyoruz: “Sisteminizi SİZ yaratın, bu en doğrusudur.” Okültistlerle bilim adamları kadar bile anlaşamama nedenimiz genelde onların nedensiz ve katı kurallar koymalarıdır. Esnek olmayan doğal değildir… Bu yüzden keyifli, hele ki mutlu, hiç değildir. Keyifli ve mutlu olmayan adamdan hayr gelmez. Kendinde mutluluk yaratamayanın başkalarına akıl vermeye hakkı olabilir mi? Klasik büyücü, okültist, magus, druid ve de bu mealdeki adamların imajında keyifli bir hal var mıdır?

“bizim ne yönde kullanacagimizla sekilleniyor.”
Aslında bu cümle önemli… Evet, evren inançla şekilleniyor.

Toparlayayım: Açıkçası bizim eğitime uygun olduğunuz hiç düşünmüyorum. Siz kendi yolunuzu çizmişsiniz. Belli bir inancınız/sisteminiz/yönteminiz olduğu sorularınızdan belli. Yolu olana farklı şey öğretmek onu yolundan çıkarmak DEĞİL, çıkması için -fark etmeden- zorlamaktır. Zorlama, her ortamı gerer… ruh gerilince öfke doğar. Şeytan, demonlarını cinlerini toplar, NE ziyafeti verir. :)

Bizim dünyada bilgi sahibi bir kişi olarak yanıtlarımı okumanız, hele ki doyurucu bulmanız, beni gerçekten mutlu etti. Bunu dile getirme inceliğiniz için de şükranlarımı kabul edin. Kalpte uyanan güzel duyuları bildirmek onların katlanmasına nedendir. Sizde bu haslet var, demek ki majikal yeteneğiniz var; çünkü pozitif enerji olmazsa büyü yapılmaz.

Yok, ne delirdim, ne bunadım. NE, onu celp eden kişinin tüm eylemlerini, arzularını, hedeflerini engeller. Majikal başarı da -kara büyü ortamında bile- bir istek, bir hedef, bir ülküdür. Bu yüzden bu istek de engellenecektir.

Bana “Şeytan, kara büyücüleri yardımcı olarak tutar, kullanır” diye yanıt verenler hep olmuştur, olacaktır da. Ben de bu kimselere “Madde evreninin yarısına yakınını zaptetmiş bir gerçekliğin zarar vermek için zayıf EM alanlı (insan adlı) varlıklara mı ihtiyaç duyacak? Güldürmeyin yahu!” diye yanıt vermeyi sürdürdüm, sürdüreceğim. Onun gücü, sadece insana verdiği acı ile artar. Kendinde "kul" etmek için değil, acı çektirmek için kandırır.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -