YANIT
Önce kısaca octahedron’dan -yani “sekizyüzlü”den- söz edelim ve Platon’dan başlayalım:
Batı dünyasını yüceltmeyi ve doğuyu küçümsemeyi "gelişim" olarak algılayan kimselerin çok beğendiği Platon aslında ataerkil olarak nitelenen düşünce sisteminin ana kurucularındandır. Ona yönelik yüceltmeyi -yine batı dünyasında adaletin büyük mimarı olarak algılanan- Hammurabi’ye gösterilen saygıya benzetmek mümkündür. Oysa bu iki kişi, doğadışı kuralları yüceltip norm haline dönüştürerek Büyük Yırtılma’ya adım adım değil, ışık hızında yaklaşmamıza neden olan sistemi yaratan kimliklerdendirler.
Platon’un ataerkilliği doğadaki her şeye sınır çizme (giderek katı kurallar koyma) eğiliminde izlenebilir. Ona göre elementler cisimlere tekabül etmektedirler: Timaus adlı diyaloğunda yazdığı gibi "dört yüzlü" (üçgen piramit) ateşi, "sekiz yüzlü" (oktahedron) havayı, "yirmi yüzlü" (ikosahedron) suyu, "küp" dünyayı, "on iki yüzlü" (dodekahedron) ise evreni temsil etmektedir. Hava, elementlerin en belalısıdır. Tarot kartlarında akıl ve acıdır. Akıl olarak insanlara dayatılan şeyin ne olduğu belki buradan anlaşılabilir.
[
Yüzyıllar boyunca kadınları “geri zekalı” (düşünsel açıdan yetersiz) olarak karalayan sistemin hatalı olduğunu anaerki savunmuş, kadınlarda “içgüdü” olarak isimlendirilen ve yaşarken daha “işe yarar” olan bir unsur bulunduğunu ön sürmüş, son yıllarda bu gerçek (“illa zeka olacak” inadı ile, duygu ve zekanın birbirine karılamayacağıı görmezden gelerek) “duygusal zeka” adı altında popülarize edilmeye koyulmuştur.
]
Oktahedroncular;
-
priamitlerden birinin (sanırım Giza idi) altında bir piramit daha olduğunu savunurlar, en büyük oktahedron olan bu piramit “enerjiktir”,
-
nöronların bilinç yarattığına inanılan tiplerinin “piramit nöronlar” olarak adlandırıldığının altını çizerler (oysa bu nöronların piramite -görsel açıdan- benzerlikleri yoktur),
-
astronomide bizim galaksinin (samanyolunun) üyesi olduğu 40 galaksilik “lokal grup”un, 2000 galaksilik “Virgo (Başak) supercluster”ını oktahedrona benzetirler (yine bir dipnot; anaerkide Başak burcu, Terazi ve Boğa ile birlikte en kutsal burçtur ve ataerkil astrolojinin dokundurduğu gibi “sinameki” bir yapısı yoktur).
Anaerki ise evrende sınır, ya da "sınırlı şekil" şeklinde bir yapı olmadığını savunur. Bu gerçek, evrende hiçbir şeyde kesinlik olmadığını (her insanın aslında canının istediği her şeyi yapma kapasitesi ile doğduğunu) ortaya koyan kuantum mekaniği ile ortaya çıkmıştır. Anaerkide (aslında doğada) -tıpkı kesin kural olmadığı gibi- köşeli ve sınırlı hiçbir şey yoktur. Köşeli ve sınırlı olan, ataerki tarafından köşeli ve sınırlıya çevrilerek insanların doğal olandan ayrılması (acı çekmesi) için yaratılmış şeylerdir.
Şimdi de piramit konusundan yola çıkarak felaket/komplo teorilerine atlayalım ve bazı önerilerde bulunalım:
Rich Terrell benzeri, bazı bilim adamları evrenin kozmos ötesi bilgisayar programcıları tarafından yönetildiğini (bir simülasyon olduğunu) öne sürmektedirler. Bunun kanıtını da evrenin piksellerden meydana gelmesinde aramakta, yani kuantları piksel olarak görmektedirler.
Bu programcı evrenin yaratıcısı ise, evrenden silinmeyen kötülük yüzünden öncel evreni bölenin ve istediği gibi (buna “işine yarayacak gibi” diyelim mi?) yeniden yaratanın kendisi olduğu; dahası, derinlerde doğa dışı (öncel evrenin yapısına ters) simetrik düzen (oktehedron benzeri somut/kompakt yapılar) bulunabileceği düşünülebilir.
Söz konusu kuşkunun gerçekliği bağlamında ise anaerkil ezoterizmin gösterdiği yolda ilerlemek, köşeli/simetrik şeylere itibar etmemek bir çözüm (kurtuluş) olabilir; çünkü bu yaklaşım, kozmik bilgisayarcının gizli simetrik dokusunda yırtılma yaratacaktır.
Belki de anaerkil düşünceler (şekiller/renkler vb.) bu yüzden lanetlenerek yok edilmeye çalışıyordur… Kimi bilir?