722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

EZOTERİZM

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM EZOTERİZM SORULARI
26 Temmuz 2019
Aura

Auramizin insanlar yaydigi enerjini nasil anlariz. Olumsuz ile olumluya nasil donustururuz

YANIT

Sorunuzu tam anlayamadım ve izninizle “İnsanların aura yaydığını ve bunun enerji taşıdığını nasıl anlarız? Olumsuz aura olumluya dönüşür mü?” şeklinde algılayarak yanıtlayacağım.

Aura, her okült teoride olduğu gibi binyıllarca ezoterik ortamlarda varlıkları öne sürülese de bilimsel kanıt eksikliği yüzünden okült ortamın dışındaki insanlar tarafından ciddiye alınmamış bir diğer olgudur. Oysa Kova Burcu Çağı’nda atılan dev bilimsel adımlar sonrasında elde edilen buluşlar sonucunda bir ölçüde de olsa kanıtlanması mümkündür.

Aura, bedenden yayılan EM alandan başka bir şey değildir. Bu gerçek, henüz 90lı yıllarda ortaya atılan ETC (Electromagnetic Theory of Consciousness - “EM Bilinç Teorisi”) ile kanıtlanmış olabilir. EM alan elektrik ile oluşur: Elektronun yükü vardır, bu elektrik akımını yaratır. Elektrik (elektrik akımı) , manyetizmayı (manyetik alanı), manyetizma da elektriği (elektrik alanı) meydana getirir; sonuçta bu ikisi birbirlerini oluşturarak EM alanı var ederler. BU durumu “yazı-tura atmak” için fırlatılan bir metal paranın, yan yüzünde dönmesine benzetmek mümkündür. Yani nerede elektrik varsa, orada EM alan vardır.

Standart bilimde beyin elektrikle “işler”. Beyin hücreleri olan nöronların içinde ve dışında farklı iyonlar bulunur. Bunların zar dışında olanları içeri girip, içerdekilerin dışarı çıkması ile oluşan elektrik (beyinde elektrik, metallerde olduğu gibi elektron akışı değildir) ilerler, iki nöron arasındaki sinapsa (boşluğa diyelim) gelince bu aralığı NT salgıları ile atlar. İşte bu NTler ruh durumumuzu yaratan kimyasallardır. Bilinç böyle meydana gelir.

ETC ise bilincin basit nöron ateşlenmeleri olamayacağını öne sürer. (Henüz hiçbir yöntem ile bilincin ne olduğu ve nasıl meydana geldiği bilinememektedir.) Bilinç, ETCye göre -farklı dalga boyları olan- bir alandır.

EM dalga boyları ise renkleri meydana getirirler. Yani renkler (aslında hepsi ışıktırlar), aslında farklı dalga boyları olan EM dalgalardır. Bu yüzden aura modern okült teroilerde “EM dalga varsa, renk de vardır, insanın EM alanı ne renkse, aurası da o renktir” mantığı ile yer alır. Çok basite indirgediğim bu teori Adept Majisyen (Üstat Büyücü) Eğitimimizde detaylı olarak anlatılmaktadır.

Bu okült teori (okült olduğu için bilim dışıdır) New Age ortamında daha ileri götürülür ve bedende her bir organda bir alan olduğu, her bir organın farklı frekansı bulunduğu (EM dalga varsa, bunun hem dalga boyu, hem de frekansı bulunur) ortaya atılır. Bu frekansların bileşkesine biorezonans denir. Gerçekten de farklı organlardan EM yayılım olduğu gerçektir. Ancak bizim 722 sisteminde -sistemin temeli elden geldiğince bilimsel nedenselliklere dayandırılabilen teoriler üzerine kurulu olduğu için- New Age teorileri yer almamaktadır.)

EM dalgalar (elektrik ve manyetik alanlar nedeni ile) enerji taşırlar. Bu enerji, bir kuantum temel parçacığı olan fotonlar tarafından taşınır. Foton, tüm temel parçacıklar gibi hem dalga, hem parçacıktır (yani hem katı, hem dalga fonksiyonundadır; ki, bu kuantum mekaniği ile ortaya çıkarılan ve kanıtlanmış bir mucizedir). Bu kuantum fiziği gerçeği yüzünden okült ortamda düşüncelerin foton olduğu görüşü temeldir. Düşünceler dalga fonkisyonunda oldukları için duvarlardan geçerler… yine dalga fonksiyonunda oldukları için gerçekliği -çökerek- meydana getirebilirler.

Şimdi bu bilgileri okültist olarak (bilim dışı şekilde) sentezleyeyim:

  • Beyinde -elektrik varlığı yüzünden- EM alan vardır,
  • Bu alan, düşüncelerin yapısına (dalga boyuna) bağlı olarak renk alır,
  • Alanının rengini değiştirmek isteyen, düşünce yapısını değiştirir.
Sorun, alanı değil, düşünce yapısını değiştirmektedir; yani işin başarılamayan tarafı fizik yanı değil, “pozitif düşünme” şeklinde özetlenebilecek olan kişisel tarafıdır. Neden pozitif düşünmek zordur? Zordur; çünkü doğum anından başlayarak hatalı bilgiler “doğrudur, temeldir, iyidir” diye insanlara öğretilmekte; böylece thought formlar, neural pathways (sinirsel yolaklar) meydana getirilmektedir. Yani hatalı düşünmek, bir şablon şeklinde beyine yerleştirilmektedir.

Bunlara hemen birkaç örnek vereyim:

  • Mutluluk şartlara bağlıdır; şartlar belli bir formda (bu form gençlikten, güzelliğe, parasal zenginlikten, üstünlüğe dek farklı prototip hedeflerin bulunduğu bir spektrumda yer alır ve kişiden kişiye değişir) değilse mutlu olunamaz.
  • Başarı, bir diğerinin önüne geçmekle elde edilir.
  • Güç, üste çıkma kapasitesidir.
  • İlişki, bir eğitim değil, yaşamdan kaçıp tatile çıkma ortamıdır.
  • Elde etmek, rahat etmekten önemlidir.
  • Sorumluluk, istekle alınacak değil, başkalarınca yüklenince taşınacak bir şeydir.
  • Erdemler kişiliğe gözlem değil, öğütlerle perkitilebilir.
  • Kırmızı çizgileri aşan ile kavga edilmezse kişi ezilir.
  • Hayattaki ana hedef zorluklardan asude bir emeklilik yaşamı sürmek, ya da balo/parti ortamında yaşamaktır.
Bu liste uzatılabilir.

Bu klasik “doğrular” listesine bir de bizim sistemden -gerçekten doğru olan- bir done ekleyeyim:

  • Fazla konuşmak sadece güç kaybı değil, aynı zamanda tehlikelidir. İletişim kurmanın (beden dili, bakış dili, iletişime ara vermek benzeri) çok daha etkin ve kalıcı yolları vardır. ;-)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -