Cevabiniz olursa tesekkür ederim.
YANIT
Evet ve hayır!
İman ortamında Şeytan olarak ifade edilen, bizim sistemimizde sadece “alarak beslenen” (alanı ile rezonansa girince bölen, böylece tüketen) bir frekans şeklinde görülen ve bilinçli olduğuna inanılan enerji koparttığı parçayı biçimlendirdiği için kendini yaratıcı tanrı olarak tanıtır; oysa o sadece “var etmiştir”, yaratmış değil. Onun bu “aldatmacası” en açık şekilde gnositkler tarafından sezilmiştir. Onlar makrokozmosta erk sahibi olan bu güce Demiurgos (şekil veren mimar) adını verirler (var olanı bölüp biçimlendirmek gnostiklerce mimarlık olarak yorumlanmıştır).
Aslında negativitenin "tanrıyım" iddiası pek de yanlış sayılmamalıdır; çünkü makrokozmosta Şeytan (negativite) -eğer seçilirse- Tanrı (yaratıcı, pozitivite) kadar güçlü olabilir! Unutulmamalıdır ki makrokozmosta bilinç, seçim yapma kapasitesi taşır. Bu durumun bir diğer anlamı ise bilincin hatalı kararlar alabileceği, negativiteyi seçebileceği ve bölücü vibrasyonu aktive edeceğidir. Pozitif taraftan ayrılıp, zıt bir güç ile senkronize olma durumunun mümkün olması NEnin gücüne kanıttır.
Olayın vehameti, Müslümanlığın kutsal kitabı Kuran’da bizzat Allah tarafından vurgulanmıştır. Allah, insanları Şeytan’a karşı uyararak bunu (yani bilincin onun çekim alanından çıkıp, bölücü frekans ile rezonansa girebileceğini) apaçık dile getirmiş ve bu konudaki defalarca uyarılar yapmıştır.
Makrokozmos bir seçim alanıdır. Yaşam, yapılan seçimlere paralel var olur; çünkü makrokozmosu (bu yüzden de kaderi) yaratan insan bilincidir. Cennetten insanın kovulması teması, bir şekilde insan olarak parçacık şeklinde çöken formun hatalı seçme şansının olduğu hakkında uyarıdır. Kötülüğü ya da acıyı yaratan sadece aldanmış bilinçtir. Aynı bilinç aldanmadığı zaman -dinlere göre iyi insan olduğu, bize göre PE celp ettiği zaman- aynı ortamda cennete benzer yaşam sürecektir; çünkü pozitif (birleştiren, bölmeye karşı koyan) alanın frekansı ile senkronize olacaktır.
Peki; bu bölücü güç Yahveh midir?
Bu kadar iddialı bir sözü söylemeye (yani “bu böyledir” biçiminde baskın bir cümleye kurmaya) hakkım olduğuna inanmıyorum. Söyleyebileceğim; Tevrat’ta, Yahveh'in evreni var ettiğini anlattığı bölümde sadece bölmekten söz ettiğidir. Ayrıca o bölemeye başlamadan önce farklı bir gerçeklik de vardır: Söz konusu gerçeklik ise Türkçe Tevrat’ta “engin” (ya da deniz, okyanus) olarak çevrilmiş abyss’dir (derinlerdir).
Yahudiliği ve Yahveh’in kimliğini bir kenara bırakalım ve soralım: “Sözü edilen aldatmacadan insani bilinç nasıl kurtulur/sakınır?”
Bize göre kuantum mekaniği ile!.. Kuantum mekaniği ile ortaya çıkan gerçekler dindar ve/veya pozitif kimlikler yaratacak olabilir!
Unutulmamalıdır ki en az 1000 yıl öncesinden kalma sözler, Kova Burcu Çağındaki insan bilincine çok fazla inandırıcı ya da açıklayıcı, en azından ikna edici gelmeyebilir. Oysa kuantum mekaniği ile yanıtları (evren gerçeklerini) aramak, eğer çok güçlü önyargılı kalıplar yoksa yaratıcıya yaklaştıracaktır... çünkü gerçekten de evrenin -bütünüyle pozitif olan- bir yaratıcısı vardır ve kuantum mekaniği giderek bu gerçeği ortaya koymaktadır.
Kuantum mekaniğini çekici bulmayan kişiler yaratıcı rolüne girmiş negativiteyi şöyle deşifre edebilirler: O; “iyilik” olarak empoze ettiği kavramlarda pozitiviteyi (iyiliği) “boğucu” hale getirir. Örneğin iyiliğin çekiciliğinden (iyiliğin; sadece mutluluk ve huzur değil, aynı zamanda şenlik, neşe, heyecan, keyif, aktivite vb. kaynağı olduğundan) hiç söz etmez. Bu yüzden insanlar kaliteli aşk ve seks ilişkilerinin (bir diğer deyişle “aşk ve seks ilişkilerindeki başarı dahil, insana keyif veren her kazanımın") DAHİ iyilikle geldiğini bilemezler.
Kişisel görüşüme göre, gerçek anlamı ile kötülük yapmaktan hoşlanmayan kişiler arasında satanizmin var olma nedeni budur. Pop kültür aracılığı ile Müslümanlığın içrek (spiritüel, kavramsal, öz) kısmı değil, Sadece (ya da en çok) tapınma ritüelleri (şeriatı) empoze edildiği için; inancı salt kurallar olarak gören ve bu kurallarla kafa yapısı örtüşmeyen nice kişi inançsızlığa yönelebilir.1
Detay konuların abartılarak kültüre pompalanması ile ortaya çıkan "yarım Müslümanlık" ile kollabore olamayan, bunları rasyonel görmeyen beyinler, “İyi, iyi değilse, o zaman demek ki kötü denilen iyi olmalıdır” benzeri düz ve hatalı mantık geliştirebilirler.
Oysa kuantum mekaniği ile elde edilen veriler kişilere (onların iman ettikleri inanç içinde, ya da inançsızlık ortamında) ek bilgiler sunarak gerçek (pozitif) yapıyı somut verilerle gösterebilir. Sözün özü; çağdaş insan için -imanlı olsun, ya da olmasın- Şeytan'dan gerçek anlamı ile sakınmanın yolu somut bilimsel verilerin ezoterik yorumudur belki de... Zaten bu durum (yani ezoterizm, din ve bilimi karmak), birbirinden ayrılmış üç alanın yeniden birleşmesi manasındadır.
Saygı duyabilmek; kişisel bilinçte var olan, teşekkür edebilmekten çok daha köklü ve kalıcı bir pozitivitenin varlığına kanıttır. Ataerki saygı kavramını da çarpıtır ve ürküntü ile eş tutar. Oysa gerçek saygı, sevgi ile sentezlenmiş bir hayranlık duygusu içerir. Bu yüzden sevgi kadar (hatta belki de sevgiden bile) yüce bir duygudur.
Bu güzel kelimeyi kullanacak beyin elektriğine sahip olduğunuz için sizi kutlar, bu kavramı bize yönelttiğiniz için ayrıca teşekkür ederim.
DİP NOTLAR
[1]
Oysa “iman”ın insanlara mutluluk verdiği deneysel ortamda kanıtlanmıştır. Bu konuda bilgi için SEROTONİN, İNANÇ VE MUTLULUK adlı yazımı okuyabilirsiniz.