30+ yıl önce eğitim aldığım majikal gruptaki hocalarım bana ayna teorisini öğrettiler. Yani yapılan her şeyin aynen geri yansıdığı teorisini… Ancak o zamanlar gökyüzünde bir ayna olduğu fikri bana ne inandırıcı, ne de cazip gelmişti. Bu yüzden 722 Sisteminin temelini, benim gibi beyin yapısına sahip kişilerin maji konusunu iyi anlamaları ve kabul edebilmeleri üzerine kurudum.

Bizim sistemde kuantum mekaniği ve EM Field of Consicouness teorilerine dayandırılarak ayna teorisi basitçe şöyle açıklanır: “Kader (yani dalga fonskiyonunun çöküşü ile meydana getirilen kişiye özel gerçeklik), beyin EM alanı ile var edilir. Bu alan beyin “elektriği” olarak da görülebilir, çünkü EM alanı elektrik yaratır. Bu yüzden elektrik negatif ise (yani NE celp edecek davranışlarda bulunulmuşsa) kader kaçınılmaz olarak acı verici şekilde gelişir.

Bu evrende yapılabilecek en ürkünç kötülük (buna günah da denilebilir, NE celp etme yöntemi de) bir diğerinin yaşam alanına, kişisel çıkar için müdahalede bulunmaktır. Bunun nedenlerini diğer yanıtlarımda (bölünen evren teorisine gönderme yaparak verdiğim yanıtlarda) bulabilirsiniz.

Başka bir canlının alanına müdahalenin vahametini -görmeye alıştıkları için veya görmezden gelmek kolaylarına gittiği için- göremeyenler, şöyle bir düşünce deneyi yaparak insanların sağlıklı yaşaması için hayvanlara eziyet vermenin nasıl enerjiler çekeceğini anlayabilirler:
İnsan ırkından çok üstün bir uzaylı ırkın dünyayı istila ettiğini varsayın. Bu uzaylılar topladıkları insanları laboratuvarlara tutsak ediyorlar, kendi sağlıklı yaşamları için onlarda çeşitli hastalıklar yaratıyor, defalarca ameliyat ediyor, acı verici yaralarla yaşatıyor, sonunda “sakrifiye ediyorlar” (bu pek bilimsel tabir günahsız bir hayvanı işkence etikten sonra öldürmek anlamında). Bir insan olarak sorun kendinize: Sadece beyin yapılarını sizinkinden gelişmiş olarak niteledikleri için böyle bir şey yapmaya hakları var mıdır? Ve sormayı sürdürün: Sizce bu üstün uzaylılar üstün müdürler, yoksa basbayağı cani mi?

Tıp ve ilaç sanayii bu akıl almaz hatası yüzünden (üzerinde temizlenmesi çok güç bir NE alanı bulunduğu için) insanların ömürlerini uzatmayı başarsa da, insan yaşamındaki mutluluk oranını arttıramamıştır.

[NE olarak ifade edilen gerçek bu yapıda bir alandır. Eğer celp edilmişse en seçkin ortamlarda acı vardır; ama PE celp edilmişse, olumsuz sayılan ortamlardaki kişiler basbayağı rahat, hatta mutlu olabilirler. Mutluluk, şartları değiştirerek değil, senkronize olunan enerjilerle var edilebilir; çünkü şartları sadece enerjiler değiştirebilir. İnanç ortamında Allah’ın (tanrının) mutlak hükmedici, ya da Şeytan’ın aldatıcı olarak görülme nedeninin gerisinde bu fizik gerçek (senkronizasyon) vardır. Senkronize olunursa Şeytan’ın da belirleyici olabileceği Kuran’da “Şeytan aldatması” uyarıları ile anlatılmaya çalışılmıştır.]

Çıkarcılık ataerkinin en belirgin vasfıdır. Biz bu yüzden (yani tıp ve ilaç sanayii ataerkil olduğu için) “bilim adamları” yerine genelde “bilim insanları” tabirini kullanmayız. Kadınlar bu ortamda mecbur oldukları için çalışmaktadırlar. Bilimle uğraşan insanlara “bilim insanları” deneceği zaman bu ortamda kadınlar erk sahibi olmuşlar ve ortada böyle akıl almaz günahlar kalmamış demektir.

Yapılan hatalar (örneğin bir türün keyfi için diğer bir türe uygulanan ıstıraplar) büyük çaplı ve süreğen olduğunda çok güçlü bir negatif alan doğar. (Ne yazık ki tayfın üstündeki EM alanların dalga boylarının frekansı daha yüksektir.) Celp edilen negativite, bu enerjiyi celp edenlerin yakınlarının (özellikle evlatlarının, hatta soyun) alanına (kaderine) dek yansıyabilir.

Bu gerçek Tevrat’ta Yahve'nin sözleri ile şöyle yer alır.

Tevrat Çıkış 20:5
5 (…) Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrı'yım. (…) babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.

Bizim inancımızda Yahveh, İlk Çağ inançlarında evrenin yaratıcı Baba Tanrı'sı olarak görülen tanrının evrimselleşmiş modeli olan ve Müslümanlıkta Allah olarak adlandırılan güç değildir.