722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

YAŞAM ve İLİŞKİLER

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM İLİŞKİLER SORULARI
31 Mayıs 2019
femme fatale nedir ?

Bu tarz kadinlar ne kadar korkutucu olsa da derin bir cazibe sahibi geliyor bana.. Femme fatale kadinlarin aurasi nasil hissedilir?Karakter özellikleri nelerdir ? Ve neden bana bu kadar çekici geliyorlar acaba? Mazosist duygusal egilimler bazi erkeklerin bu tarz kadinlari çekici bulmasinin sebebi olabilir mi ?Merhamet ve bilgelikle esleslesen kadin bazen karsi cinse karsi hangi enerji ve motivasyonla gaddarlasir ? Ilginç olarak neden bazi erkekler bu tavri çekici bulur ?Tesekkür ederim Janus..

YANIT

Femme Fatale; anaerkide “gerçek kadın” olarak yorumlanan modelin ataerkil inançlar tarafından lanetlenen şeklidir.

Kadının doğru düğmelerine bastığınızda, yani onunla etkileşime girebildiğinizde, karşılıksız vermeye başlar. Göğüslerinden bu yapı nedeni ile zamanı geldiğinde süt akmaktadır. O süt, kadın bedeni tarafından, kendiliğinden üretilmekte ve karşılıksız akıtılmaktadır. Bu nedenle bile kadının fatale’ının olmadığı; onun gerçek halini kabul edemedikleri için lanetleyen erkeklerin bulunduğu söylenebilir.

Kadın bilgelikle de eşleşmez. Kadın doğaldır. Daima olması gerektiği gibidir. “Olması gerektiği gibi olmak” bir bilgelik değil, içgüdü meselesidir, bilgelik gibi sonradan öğrenilemez; sadece NE ile kontak varsa vardır. Ataerkil erkekler kadını bu üstün yeteneğinden uzaklaştırmak için kadının “akıllı” denilen şey olmadığını vurgulayarak onu akıl eksenine çekmeyi hedeflerler. Kadının "içgüdü" olarak -biraz da hatalı yorumlanan yapısı- onun ahmak ya da dangalak olduğu anlamına da gelmez. Anılan beyin enerjisi dilenirse bilim, mantık, felsefe alanlarında da aktive edilebilecek güçtedir. Ancak "edilebilir" ile "edilmek istenmez" sözcükleri farklı manalar taşıyan şeyleri anlatırlar.

Kadının "baştan çıkarıcı + acımasız şeytan" olmasına (ya da olmamasına) en güzel örnek Yahudiliğin ürkünç şeytanı (demoness’i) Lilith’dir. Batıdaki feminist araştırmacı yazarlar ya onu demoness olarak desteklemekte, ya da savunmaya çalışmaktadırlar. Oysa her iki yaklaşımın yegane anlamı onu Yahudiliğin sunduğu kimlikte benimsemiş olmaktır.

Oysa Lilith -İlk Çağlarda aralarında binlerce kilometre olan uygarlıklarda yaratıcı olarak görülen- Ana Tanrıça’nın Yahudilikteki lanetli halidir. Yavruları Yahveh tarafından sürekli öldürülen annedir. Çok şefkatlidir. Çocukları çok sever. Onları bebeklikte gıdıklar, güldürür. Bu yüzden Yahudi hahamlar annelere, bebekler kendi kendine gülümseyince burunlarına vurmalarını ve "Defol Lilith” demelerini öğretiler. Lilith de her olağan kadın gibi, EŞSİZ OLAMAZ. O her mitinde kocası Samael ile birliktedir ve ikisi yılan şeklinde birbirlerine dolanmış olarak resmedilirler. (Şeytan olarak tanıtılan Samael’in de karısını geride bırakıp zamparalığa gitmediğini, onun da eşsiz olamadığını ekleyeyim. ;-)

Sözün özü, her kadın sevince (onunla kontak kurulduğunda) özverili, cilveli, sıcak, koruyucudur. (Baskın karakterli kadınların özverili, cilveli, sıcak olamayacağı ataerkil yalanların en kötüsüdür. Bunun nedeni hem baskın, hem cilveli ve hem seksi kadın kimliğinin erkeklerin ezici çoğunluğu tarafından karşı konulmaz bulunabileceği korkusudur.) Geçmişte, kadınlar ataerkil sistem yüzünden, hayatta kalmak adına bu denli erkekleşmek zorunda olmadan önce, Yahudilik Lilith’inin orijinal hali sayılabilecek fahişelerin her birinin bakıp beslediği bir erkek olduğu bilinir. Hepsinin ötesinde, kadın özgün yapısı gereği “seksapel” diye sunulan (yani seks güdüsü+acımasızlık duygusu) kötülük kimliğinde olsa, evreni kurtaracak cins olmaz. Kadın, içinde ataerki tarafından seksapel diye sunulan kötülük OLMADIĞI İÇİN seçilmiş cinstir. Kadının seçilmiş cins olduğu mu nereden bellidir? Basit: Bazı sistem/kültür/inançlar tarafından -akla sığmayacak- acımasızlıkta yöntem/kural/kanunlarla durdurulmaya çalışılmasından belli değil midir?

Ancak bence siz bu genel bilgilerden çok kendi içinizdeki ideal kadın modeli hakkında konuşmak istiyorsunuz ;-) Peki…

Freud’un sözde ortaya çıkarttığı ancak bir yandan da karaladığı gibi, her erkeğin içinde annesi ile birlikte olma arzusu vardır ve anaerkide bu arzu -dayatıldığı gibi- bir sapma değil, doğal bir eğilimdir. Seks, aslında yasak ve ayıp bir duygu sayılmaz; hem "var edici", hem de "bir edici" bir frekansın madde evrenine yansımış halidir. Anne ise daima belirleyicidir, kural koyucudur, son sözü söyleyicidir, özgürlükleri veren ve kısıtlayan taraftır. Bu iki gerçeklik bir çok erkeğin beyninde birleşir ve hem güzel (ataerkide aseksüel kimliğe itildiği için anneyi anımsatmayan bir model), hem otoriter kadınlar bazı erkeklere çekici gelirler.

Ancak bu durumu BDSM ile karıştırmak, hele ki mazohizme bağlamak, çok hatalıdır bence. Bu doğal bir arzudur. Güzel ve otoriter kadınlardan uyarılan erkeklerin illaki kırbaçlanmak, ya da kelepçelenmek (kısıtlanmak) istediğini düşünmek yanlıştır. Gerçek mazohistlerin genelde çirkin ve yaşlı kadınları yeğleyebildikleri, en azından kadınların fiziksel görünümleri ile pek ilgilenmedikleri bu alanda yaşayanlarca bilinir. Kürklü Venüs, Masoch adlı hazretin (kötü niyetli ve seksi kadın modelini bu kadar popüler eden bu adamdır belki de) kendi kişisel zevkini millete bir güzel yutturmasından başka bir şey değildir. (Ama adamın da günahını almayayım, Wanda da önceleri sadece aşık bir kadındır ve kötü bir kişilik sergilemeye epey direnir.) Söz ettiğim -sanat yolu ile "de" yapılan yönlendirmeler- baskın (dominant) kimlikli kadın isteyen nice erkeği “Ben otoriter ve güzel kadın istediğime göre mazohistim, o zaman kendimi kırbaçlatmam filan lazım… Hımmm… ama bunu istemiyorum, o zaman ben neyim?” ikilemine itmiş, arzularının son derece olağan olduğunun farkına varmasını engellemiştir. Ayrıca otoriter karakterli nice kadın da “Hımm… herhalde ben sadistim, ama partnerime BDSM uygulamaları da istemiyorum, o zaman neyim?” ikilemine de düşmüştür. Buradaki önemli ayrım "dominant" karakter ile acımasızlık ve gaddarlık arasındaki apayrı yapıdır. Dominant kadın -dengeli bir kimlikteyse, PE ile doğal kontağını yitirmemişse- eziyet etmeye merak duymaz. O otoritesini seks sırasında erkeği kendi zevkine göre YÖNETMEYİ becererek yaşar. (Bu sözlerimi anlamlı bulan hanım okurlarım dominant olup olmadıklarını sınayabilirler.)

Bir kadının içinde NE bombardımanı yoksa gaddarlaşmaz. Gaddar olan kadın ile ise -içinde NE olmayan- hiçbir erkek keyifli birliktelikler yaşayıp eğlenemez. Gaddarlık ile uyarılan erkekte neden mi NE vardır? Yine basit: Seks gibi bir ortamı eğlence değil, acı çekmek olarak niteleyen beyin elektriğine pozitivite olduğunu söylemek zordur. Kısaca, otoriter ve belirleyici olmanın, gaddar olmayı gerektirdiği düşüncesi anlamsız olduğu kadar, tehlikelidir de...

İnanılması güç gelebilir ama gerçek BDSMciler (BDSMyi yaşam tarzı olarak üstlenen çiftler dahil) gaddarlığı hiç onaylamazlar. Şahsen tanıdığım ve de bizzat BDSM yaşamı süren nice kadının kölelerine basbayağı aşık olduklarını, bu alanda senelerdir var olan biri olarak kişisel şekilde izlediğimi söyleyebilirim. BDSM ortamında Master ve Mistress'ler kölelerinin istek ve ihtiyaçlarına öylesine duyarlıdırlar ki; söz edilen ortamın başlıca tartışma konusu "Efendi olan taraf, köle olan tarafa hizmet mi ediyor?"a ulaşmıştır.

Yazarken bir örnek daha aklıma geldi: İlk bölümünü (Fifty Shades of Gray) ilgi duyup izlemediğim, ilk bölümün devamı olan ve izlemek ZORUNDA KALDIĞIM “Fifty Shades of Freedom” adlı filmin beğendiğim tek sahnesi şudur: Master eşini bağlar, seansa başlarken eşi “Kırmızı” diyerek olayı durdurur. Bu tavrını ise şöyle açıklar “Sen bu ortamı beni gerçekten cezalandırmak için kullanıyordun!” (Bu sahnenin bir noktasına daha dikkat çekeyim: Master olan koca ise “Kırmızı” sözünü duyar duymaz, tüm uyarılmış haline rağmen, olayı bitirebilmektedir.) BDSM kötü ve gaddar insanların ortamı değil, KARŞILIKLI OLARAK farklı şekilde uyarılan çiftlerin dünyasıdır.

İşte böyle arkadaşım...

Umarım ideal kadın diyebileceğim baskın, yürekli, şık, bakımlı, özverili1, kendi kendine yetebildiği halde aşık olunca eşleşen (eşi ile bütünleşen) gerçek bir kadınla yollarınız kesişir.

“Nerede bende o talih?” mi diyorsunuz?

Sakın ha!

Birlikte olduğunuz her kadın bu prototip kadın modelinden izler taşımaktadır. (Böyle olmasa çocuk yapma ayrıcalığına kadınlar değil, erkekler sahip olurdu.) Bu yüzden yapmanız gereken belki de böyle bir kadın aramak değil, partnerinizin içindeki gerçeği gün ışığına çıkartma çabasıdır.

Yeni kıtaları hep erkekler keşfeder, bunu unutmayın. Kaşif erkeklerin yatak odasında nasıl sevişecekleri ise kendi bildikleri bir şeydir. :D

Çok küçük detaylandırma (adam almış kalemi eline, kendi zevkini millete "daktürlüyor" demeyin diye bu detayı vermek istedim :) Bendeniz dahil, bazı kişilerin genel eğilimlere ters düşen zevkleri de bulunabilir. Evet, erkeklerin çoğu -henüz fark etmemiş olsalar da- yukarıda söz ettiğim ve anaerkide idealize edilen modeli uyarıcı bulurlar. Buna rağmen bazı erkekler Master eğilimlidirler, bazıları Master eğilimli olmasalar da aşırı edilgen kadınlardan hoşlanırlar, bazıları erkeksi tipleri çekici bulurlar… Hiçbir şey -genellemeler yapılabilecek olsa da- mutlak olarak “tek tip” değildir. Ancak "gaddarlık" bu modellerin hiç birinde yer almaz. Gaddarlık, eziyet etme arzusu, yani kötü niyet, daima NE'nin ürünüdür.



DİP NOTLAR

[1] Baskın olan çok da özverili olabilir. Ataerkil olmayan (yani kadını ezmeye, mahrum bırakmaya, önemsiz olarak algılamaya inanmayan) "normal erkekler" (evet, bu sözüme şaşmayın, etraf bu yapı ve düşüncede erkek kaynıyor) yıllardır bu konumdadırlar.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -