“Ordaki içkiden kasit ne onuda bilmiyoruz ki günümüzdeki ickiler mi?”
Basit bir yanıt vererek, çok derine inmeden, başlayayım: İçki adlı “aracı” hakkında (ve onun -bir diğer lanetlenen odak olan- kadınlarla ilişkisi hakkında) en net mesajlar evrenin İlk Çağ yaratıcısı Baba Tanrı’nın ataerkil Yunan mitolojisine önemsizleştirilerek yansımış hali olan şarap tanrısı Dionysos ile verilir. Bu inaçta ve mitlerde söz edilen içki ise bildiğimiz şaraptır. (Bizim inançta damıtma değil, fermantasyon ile elde edilen içki kutsaldır, en azından “daha” kutsaldır.)

“içki, sigara ya da uyustururcu bagimlilik yapabilen seylerdir.”
İçkinin bağımlılık yaptığı ataerkil bir inandırmacadır. Yararlı olan pek çok şey de -aşırı kullanımda- bağımlılık yapar, yani zarar verebilir. Örneğin “taam” denilen besinler (ki, sonucu obezitedir) ve ilaçlar (ilaç ile intihar bile edilir) buna dahildir. Sağduyu kişiye daima -sigara dahil- her şeyi yerli yerinde (ölçüsünde) kullanma yolunu fısıldar. Ataerki ise -özellikle erkekleri- bu yüzden gerçek dışı ve tehlikeli kavramlarla doldurarak erkekliğin ana teması (özü) olan sağduyuyu yok etmeye çalışır. ("Aklıselim" ve "sağduyu" sözcükleri doğrudan maskülen niteliklerden söz etmektedir: Anaerkil okültizmde akıl da, sağ yön de erkeklere aittir.)

Bir diğer deyişle bu sistemde erkeksi güç sınırlaMA DEĞİL, sınırlaMAMA ile ilgilidir. Söz konusu yapı alkole de yansır. Alkol alma miktarının fazlalığı cesaret, yüreklilik, gözüpeklik benzeri “erkeklik” olarak empoze edilen kavramlara bina edilir. Artık çok can sıkıcı olayların yaşanması (ki, buna bağımlılık da dahildir) kaçınılmazdır.

“Ve baslayipta bagimli olmayan da çok azdir.”
Bu bir kalıp düşüncedir ve gerçekleri yansıtmadığı kolayca görülebilir: Birçok batı ülkesindeki insanlar yaygın biçimde alkol kullanmaktalar. Örneğin Bulgaristan, Polonya, Rusya gibi ülkelerde gün boyu çok yüksek alkollü votka, Fransa'da öğle yemeklerinde bile şarap yaygın olarak tüketildiği halde alkole bağlı kazalar, olaylar, bağımlılıklar görülmez.

[Bir de “matrak” anektod ekleyeyim: Schwarzenegger ve Belushi’nin Kızıl Ateş adlı filminde Arnold bir Rus polisini canlandırır. Ortağının ölümüne sebep olan suçluyu yakalamak için Birleşik Devletler polis teşkilatına yollanır. Orada birlikte çalışacağı bölümün şefi olan polis büyük stres altında olduğundan söz etmektedir. O kadar ki, polis merkezindeki odasında bile sakinleşmek için doktorların öğütleri yönünde nefes alıp verme egzersizleri yapmakta, tansiyonunu sıklıkla kontrol etmekte, dinlendirici müzikler dinlemekte, akvaryumda balık beslemektedir. Ancak diğer yandan da “bunların hepsinin saçmalık” diye düşünmekten geri duramamaktadır… çünkü hala da stres altındadır. Rusların (özellikle Arnold'un) soğukkanlılığını görünce ona Rusya’da stres ile başa çıkma yollarını sormadan duramaz. “Bak” der, “Sadece meraktan soruyorum. Sanırım dünyanın her tarafında polisler aynıdır. Siz Sovyet polisi yüksek tansiyon ve strese karşı ne kullanıyorsunuz?”

Arnold’dan gelen yanıt kesin ve tek kelimeliktir: “Votka!”]

Kendi yaşamımdan da söz edeyim: Ben, ailem, arkadaşlarım, tanışlarım vb. gençlikten beri alkol alırız. Kişisel olarak alkol ile ilgili ters bir olay yaşamamamın ötesinde en bağımlı sayılmayacak kişilerdenim. 40+ yıldır HER GECE, alkol alsam da, dozum, hala birçok ataerkil erkeğin küçümsemesi ile karşılaşacak kadardır. Bu doz yıllar içinde pek az artmıştır. Az alkol alarak hoş bir ruh haline geçebilmek GÜÇSÜZLÜĞÜMÜN DEĞİL, beyin GÜCÜMÜN belirtisidir.

“Eski destanlar da içki övülmüs diye yararli demek dogrumu ?”
Eski destanlar olarak ifade edilen bilgiler ataerkil kültür bu kadar tetiklenmeden önceki (yani gerçekler Yahudilik tarafından unutturulmadan önceki) gerçekleri dile getirdikleri için değerli olabilirler. Bizim -bu sitede yayınlanmayan- nice incelememize yol göstericilik yaptıklarını ve önemli gerçeklere ulaşmamızı sağladıklarını ekleyeyim.

Sonuç olarak: İçki, bir “yaşamı kolaylaştırıcı”dır; ama sadece kullanmayı bilenler ve bu tarz kolaylaştırıcılara karakter olan uygun olan insanlar için kolaylaştırıcıdır; tıpkı maji ve taşıt araçları gibi... Buna rağmen yaşamı kolaylaştıracak başka bir dolu yöntem de bulunabilir. Bu konular kişiye özeldir ve herkesin kendi doğrusu kendine iyidir.

Yanıtlarımı izlediğiniz için teşekkür ediyorum. Sorunuza yanıt verdiğim gün bu ikinci soruyu yöneltmeniz beni gerçekten sevindirdi. İkinci sorunuza yanıtım gecikti, kusura bakmayın. Ve lütfen şunu unutmayın: Doğru bulmadığınız şeylerin -bunların tersine sunulan argümanlar çok güçlü olsa da, olmasa da- üzerinde durmayın. Herkes -eğer rahat bırakılacak olursa- kendine neyin iyi geleceğini seçecek kapasitede doğar. Hoşunuza gitmeyenler ile ilgilenmeyin -diğerlerinin iyi ve doğrularına saygı içinde- size iyi ve doğru olana odaklanın.