Site editörleri ile bir sorun yaşanmış sanırım. Sorunuzu kabul etmemişler, sonra sorun aşılmış. Ancak yanıtlamada aşırı gecikme olduğu için sorunuzu sıralamaya almadılar, öncelik verdiler, ben de hemen yanıtlıyorum. Yaşadığınız ve bundan üzüntü duyduğunuz aksaklık yüzünden -genelde böyle bir uygulamam kesinlikle olmasa da- bir kereye özgü olarak haritanıza baktım.

Önce harita bazlı bir yorum yapayım; çünkü yaygın inanış (kültürel eğilim) haritaya sözlerimden daha fazla güvenmeye yöneliktir.

Haritanızda iş konusunda en küçük bir terslik yok. Hatta çok güzel de konumlar var: Güneşiniz (ki, girdiği evi ışıltır derler) meslek evinde, negatif tek bir açısı yok. İnternette yorum var mı bilmiyorum ama isterseniz “Güneş, 6. eve yorum” ve “Merkür, 6. evde yorum”, Güneş ve Neptün kavuşum yorum” şeklinde aratın ve sonuçları kendiniz okuyun. İmkanınız varsa bunu İngilizce (“kavuşum” yerine conjunction, “ev” yerine house vb. yazarak) yapın. Ayrıca bir dipnot olarak maaşlı ve elemen konumunda iş armanızı önerebilirim.

Kötü haber ise aşk ve seks konularında… üzülerek söylemem gerekir ki aşk/seks konuları ve serüvenci kimliğiniz -iş hayatına olmasa da- genelde kaderinize fazla güzel şeyler getirmiyorlar. Bu konuda internetten bilgi almak adına ise
Venüs kare açı Mars,
Venüs kare açı Uranüs,
Venüs kare açı Jüpiter,
Mars 5. evde,
Uranüs 5. evde,
gibi aratmalar yapabilirsiniz.

Şimdi astrolojiyi bir kenara bırakıp, kendi konumdan söz edeyim ve bazı önerilerde bulunayım: Başınız gelen TÜM sıkıntıların nedeni kendi beyin elektriğinizdir. Eğer elektriğinizi pozitive edebilirseniz ve bir süre bekleyebilirseniz, olumlu değişikliklerin görülmemesi olanaksızdır.

Yapmanız gereken, NE sahibi olduğunuz için kötü biri olmadığınıza inanmak, ama elektriğin ilk bozulduğu yeri ve nedeni bulmaktadır; çünkü “ipin ucu” ancak böyle yakalanabilir.

Farklı şekilde şöyle anlatayım: NE bir hata sonucu envoke edilir. Evet, bilerek ve isteyerek bir kötülük ettiğinizde envoke tabii ki olur… ancak onu envoke etmek, fark etmeden yapılan bir hata sonucu daha yaygın şekilde gerçekleşmektedir. İnsanlar hataları fark etmeden genelde ataerkil kültür aracılığı ile öğrendikleri HATALI DOĞRULARI uygularken, yani bilmeden, iyi bir iş yapıyorum diye hatalı işler yaparken envoke ederler.

Basit bir örnek vereyim: Azgın bir kimlik, kış günü, çok dayanıklı olduğunu arkadaşlarına kanıtlamak adına korunmasız şekilde soğuğa çıkarsa hasta olur. Ama diğer yandan aynı kış günü, bir arkadaşı ile konuşmaya dalan, soğukta fazla kalan bir insan da üşütebilir. NE celp etmek üşütmek gibidir. Azgınlıkla (art niyetle) de envoke edilir, dikkatsizlikle de…

Başınıza gelenler bir yerde dikkatli olmadığınızı, fark etmeden NE celp ettiğinizi düşündürüyor. Size “ipin ucunu yakalamanız için” ip ucu vermek adına şöyle sorular sorabilirim:
- Olayları fazla mı büyütüyorsunuz?
- Yaşadığınız gündelik (olağan) sıkıntıları fazla mı düşünüyorsunuz?
- Diğer insanlara öfke/korku mu duyuyorsunuz?
- Yaşamınızda en fazla hissettiğinizi duygu öfke veya korku mu?

Bu soruları sorduğum öğrencilerim bana karşılaştıkları olayların olumsuz yapıları nedeni ile öfke/korku duyduklarını söylerler genelde. Oysa olumsuz hisler olaylara DEĞİL, beyin elektriğinin yapısı bağlıdır!

Bu sözlerimi şöyle kanıtlayayım: Olumsuz şartlarla yüzleşmek ve bunları taşıyamamak yüzünden anti-depresan kullanan kişiler, olumsuz duygularını geride bırakırlar. Oysa anti-depresanlar olayları DEĞİL, beyin elektriğini (beyin elektriğinin salgılattığı kimyasalları) değiştirmektedir. Demek ki kaderi pozitive etmek adına olayların akışı kadar (hatta olayların akışından çok) beyin elektriğini düzeltmeye çabalamak gereklidir. Anti-depresanlar ise kalıcı bir değişiklik yaratamazlar, elektriği tedavi edemezler. Elektriği var eden sizin bilinciniz, yani kimliğiniz, yani-yani kimliğinizin yarattığı bakış açısıdır.

“Maddi durumum çok bozuk acaba gelecekte Iyi ve saygin bir yerde isim olur mu mi iyi bir kademede olur muyum”
Biliyorum ki ümit içinde benden somut, kalıcı, ivedi çözüm yaratan bir formül beklemektesiniz. Oysa ne yazık ki bu yaşamda böyle kolay çıkış yolu yok. Söyleyeceğim şeyler ise -beğenmeyeceğinize emin olsam da- kesin çözümü yaratacak denklemlerdir. Umarım inanır, uygularsınız.

Yaşam adlı dinamikte değiştirilmesi çok-çok zor yapılar (kalıplar) vardır ve genelde herkes bu yapının kuralları içinde ilerler veya geriler. Söz konusu yapının biri de “ilerlemek adına çaba/emek vermek”tir. Bu davranışı “karşılıksız vermek” olarak da niteleyebilirsiniz. Ve karşılıksız vermek, eğer diş sıkılarak yapılmıyorsa, yapılırken bundan heyecan ve keyif duyuluyorsa DAİMA, kural olarak PE celp eder.

Yıllar önce hocalarımdan birine satıştaki evimin satılamadığını söylemiş, ondan işleri hızlandırmak adına çalışma istemiştim. O ise “Majiye gerek yok, her ev kolayca satılır, yapman gereken fiyatı indirmendir” demişti. :)

Aynı şekilde işsizlik diye bir şey yoktur; şartlara göre olağandan az maaş isteyen ve olağandan fazla çalışan daima iş bulur.

Söz konusu gerçeği duyan bazı kişiler “Az ücret istenince işverenin güveninin sarsılabileceği” gibi bir argüman üretirler. Oysa bu mentalitede olmayan işverenler de tabii ki vardır; ayrıca cüzi ölçüde kuşku bulunsa bile elemanların işe girdikten sonra gösterecekleri yeterlilik ve çaba, bu gibi kuşku kırıntılarını giderecektir.

“Keyif almak x (emek+çaba)” formülünü uygulayarak (direnerek, zorlu bir sürece girerek) VAZGEÇİLMEZ olmak sonrasında yapılacak ise giderek talep etmeye (zam istemeye) yönelmektir. ;-)

Sözün özü, ilerlemenin, başarının yolu açıktır… sorun kimsede bu niyet ve mecal olmamasındadır. :D

Söyleyebileceklerim ne yazık ki bu kadar. Sitemiz aracılığı ile -elimizde olmayan- hata ve yaşadığınız gecikme yüzünden umarım sizi teselli edebilmişimdir. Yanıt, redaksiyona sokmadan yayınlanacak. Sürç-ü lisanlarım olursa affola.

(Ve son bir dipnot: Sorunuzda anne adınızı vermişsiniz. Oysa majikal çalışmalarda ana adı, dana namı, bacanak lakabı gibi şeylere gerek yoktur. :) Ancak başvurduğunuz majisyen buna gerek duyuyorsa verin; çünkü inancı gereği bunu bir gereklilik şeklinde görüyorsa, anne adı yokken başarı şansı düşecektir.

Sistem yoktur, inanç vardır. Sistemler, inancın olmadığı ortamlarda -ki, sistem yoksa genelde majikal başarıya inanç da yoktur- yer alması zorunlu aracılar, desteklerdir.)