YANIT
Sempatik öğrencime (nickiniz yüzünden az gülmemiştim) SELAM ile… :)
Fikir, şahane. Eski bir outdoor sporcusu olduğum için yıllarca (on yıla yakın sürede) defalarca çadırda, doğanın bağrında uyudum (hatta bir süre yaşadım). Kışları uyku tulumu içinde olduğunuz halde, üzerinize kalın deri ceketler örtseniz de, altınızdan gelen soğuk ile uyuyamadığınız gecelerin sabahında burnunuza dolan farklı kış kokusunun verdiği garip canlılığı; baharda yağan yağmurların çadırın tepesinde daktilo makinesi sesleri çıkartarak size değişik bir ninni söylediğini unutmadım. Bazen sabahları kıyafetinizi giymeye başladığınızda çorapların gece boyunca bir şekilde ıslak denecek kadar nemlendiğini fark eder, onları giymekte zorlanır, bir yandan titrerken, bir yandan da öfkelenir, ama başınızı çadırdan çıkartıp çimenlerden yükselen o garip ve doyumsuz kokuyu aldığınızda doğanın size damardan -adı sır gibi saklı- bir ilacı zerkettiğini hisseder, bir anda bambaşka biri olur, hayat alevi, yaşama arzusu, ruh heyecanı, beden uyarısı, neşe, şenlik, canlılık ve enerji dolarsınız. Kimi zaman arkamızda çadır, altımızda ve önümüzde (masa olarak) tahta sandıklar, Red Kit’de sıklıkla izlendiği gibi bir konserve fasulye (ve elde biralar) ile Brigadoon’a kısa yolculuklar yaptığımı da ekleyeyim. Bu -farklı bir büyü- yüklü olan etkiyi sadece doğa da meydana getirmez. Hava, her yerde aynı havadır. Ama bir TIR parkında, gecenin en yoğun saatlerinde bile koca TIR’ların geliş gidiş gürültüsü ve egzost dumanı içinde olsanız da, yaşanan o inanılmaz keyfin nedeninin doğa kadar, bir çeşit “kaçmayı başarmak” olduğunu da anlarsınız.
Şimdi bu manzara içine majisyen arkadaşlarla olmayı perkitin… Süper!
Bu ortamın akla ziyan mutluluğu kadar ne ölçüde majikal (majikal başarıya olanak veren yapıda) olduğunu en iyi kadınlar çözmüşlerdir. Nasıl mı? Witchcraft ekolünü yaratarak… Kabalistler Yahveh’in ışığı1 ile elde kılıç yaratarak, varlıkları korkutarak, iş yapmaya icbar ederek (ortada tabi ki onlardan korkacak varlık yoktur, adamların kafa yapısını göstermek adına bu örneği verdim), acasual’ı sınırlı on parçaya bölerek çalışırken; kadınlar doğaya çıkmış, Ay’ı onurlandırmış2, ot toplamış, çıplak dans etmiş (bu muhteşem pratik bizim eğitimde de var), kendilerini White Magician olarak yorumlamışlardır. 3
Bazı erkekler onları yakmak için ava çıkmış olsalar da; diğer bazı erkekler bu kadınlara destek vermişler, hatta uyanıklık ederek aralarına katılmışlar ve Warlock adı altında öğretiyi geliştirmişler ve kullanmışlardır.
Yani doğa ve özgürlük, gerçek majinin ortamı, majikal başarının anahtarıdır. Buna bir de arkadaşlığı (kamp arkadaşlarını) ekleyin… Bence o ortamda değil maji çalışmak, “Kuş sesleri ovalara yayılır” şarkısını bir ağızdan, keyif içinde söyleseniz bile, ertesi gün hava açacaktır. :)
Batılılar ise bu muhteşem ortamda -genelde aralarında çocuklar varken- korku hikayeleri anlatırlar (bu durum onlarda gelenektir); çünkü ataerki, gece ve karanlığın korkunç olma palavrasını bi’ güzel onların kafasına “geçirtmiştir”. :D
Oysa doğa ve gece (karanlık), hem de Ay (mehtap) varsa, o ortam acasual’a kapıların açıldığı, yani yarım porsiyon da olsa ışık hızının engellerinin aşıldığı mekandır. Yukarılardaki (illaki üsttedir) hazret de bu yüzden, “aman ha, bir türlü yok edemediğim bu insan bilinci buralara gelmesin” diye korkutur zaten.
Şimdi arkadaşlığı geçelim… O ortamda sevgili ile olunduğunu ve güvenli bir ortamda bulunulduğunu (örneğin kamp alanında çadır atıldığını ve kamp alanından biraz uzakça ücra bir köşe bulunduğunu) farz edelim… Soyunulduğunu… Ruha (beyine) cinsel uyarı dolduğunu… Birliktelik yaşandığını… Bülent Kısa ekolüne göre bu anlar kaçırılmayacak maji yapma ortamlarıdır. Kendisi -önceki yanıtlarımda söz etiğim gibi- seks maji üstadı idi. Biz ise bu işe hiiiiiç prim vermeyiz. Seks, sadece tadı eze-eze çıkarılacak, başka işlere bulaştırılmayacak bir ortam, insanlara verilmiş bir şanstır. (Hıristiyanlık ve Yahudilikte yasak olduğunu, Müslümanlıkta -edep/adap içinde- özendirildiğini anımsayın.)
Yapın bunu sevgili öğrencim ve sizler beni okuyan arkadaşlarım, ya da sanal öğrencilerim (kendinizi her nasıl görüyorsanız). O ortam öyle hayırlı vibrasyonlar taşır ki, zaten maji yapılmakta, yani beyinden çıkan PE, geleceği şahane şekilde biçimlendirmektedir. Majiye ne gerek var, yaşamayı bilirken, becerirken? Maji, ayağımız kırılarak yasaklanan yerlere yeniden varmak adına edinilen koltuk değneğidir.
Şimdi asıl sorunuza geleyim: Böyle bir kamp yapmayı ister miyim?
Öneri güzeli sevgili kardeşim. Oralarda beni, bizi, majiyi anımsamanız da çok değerli. Teşekkürler ederiz. :) Ama organizasyonlar için çok yorgunum. Bazen siteyi kapatma noktasına geliyorum… ya da oraya doğru ilerlediğimi hissediyorum. Kurtarmadık evreni bu kere de sanırım vesselam. Belki de son günlerimi dinlenerek (yani her zamankinden misli ile azgınlık içinde ;-) geçirme vakti geldi.
Bakalım neler olacak.
Biz sizi tabi ki unutmadık, siz de bizi unutmadığınız için mutluyuz.
DİP NOTLAR
[1]
Işık kavramını fazla onurlandırmayın, ışık, cennete geçmemize engel olan ve Yahveh tarafından yaratılan bir engeldir (bkz. ışık hızı).
[2]
Ay, Müslümanlıkta da onurlandırılır, bu yüzden dar görüşlü bazı Batılı yazarlar Müslümanlığa “Ay Tapımı” derler
[3]
Evrende beyaz kutsaldır (hayırlıdır); çünkü tüm renklerin birleşimidir. Farklı dalgaboylarını birleştirendir. Ama siyah da kutsaldır; çünkü o da ışık hızına geçit vermez. Ataerkil “biri doğru ise diğeri illaki yanlıştır” düşüncelerine inanmak hatadır. Evrende kimi zaman birbirine zıt şeylerin her ikisi de hayırlı olabilir.