YANIT
“Kötü olaylar, kötü şeyleri görecek gözle bakanların dünyasında olur” diyerek başlayalım.
Kuantum Kopenhag Yorumu’na göre gerçeği sadece ölçüm meydana getirir. Bu yüzden şu anda arkanızdaki uzay ve içindeki her şey kesinlik içermeyen yapıda, yani dalga fonksiyonu şeklinde dağınıktır; siz bakana dek öyle kalacaktır.
Beyin titreşimleri (beynin vibrasyon frekansı) algıların patternler içinde yorumlanması ile olur. Pattern'ler ise kültürel, inançsal normların baskısı ve genetik yapı ile var edilirler.
Yani hangi aile ve sosyal ortamın kültürü/eğitimi/inancı içinde yaşıyorsanız aldığınız veriler genetik yapınız ile karışır ve beyninizde bazı şablonlar (brain maps) oluşur. Vibrasyon frekansını yaratan bu kalıplardır. Ölçüm, dalga fonksiyonunu “vibrasyonlar kalıbı” denilebilecek ortamda çökmesidir.
Bu yüzden pozitif bakış ile kötü şeylerin yaşanmadığı birçok paralel evren yaratılabilir. Ya da başka bir görüşe göre hayata bakış açısını, yaşam felsefesini (böylece thought formları ve brain mapleri, yani “patteren”ları) değiştirerek envoke edilen pozitif enerji desteği ile mutluluk dolu paralel evrenlere kuantum sıçraması yapmak mümkündür.
Farklı konuda olsa da burada paylaşmak istediğim bir bilgiyi ilgili linkten alıntı olarak yansıtayaım:
”Yaşamakta olduğunuz bu yaşamınızda, önünüzde, geçmiş ve geleceğinizin yer aldığı bir somun vardır. (…) Somunu kaderiniz gibi hayata bakışınızla var edersiniz. Yani bakış açınızla (gözlem/ölçüm biçiminizle) sadece yaşamınızı değil, “yaşamınızın durduğu uzay”daki –geçmiş ve gelecek şeklinde hazır olan- somunu da var edersiniz.”
Somut örnek vermek gerekirse bu soruyu sadece yöneltmenize neden olan frekans yüzünden olumusuz olaylarla yüzleşme oranınız yüksek olabileceğini düşünmek hatalı değildir.