YANIT
Evet, tam da öyle. (Bu arada merhaba.:)
Söz konusu “gerçek ölçüme dayalıdır” şeklinde basitleştirilebilecek kuantum modeli Nobel ödüllü fizikçi Neils Bohr'a aittir; “Kopenhag Yorumu” adını alır. Çift Yarık Deneyi (Young Deneyi) ile kanıtlanmıştır.
Ancak unutulmaması gereken, gerçeğin nasıl oluştuğu (olasılıklardan hangisinin, nasıl gerçeğe dönüştüğü) ile ilgili başka modellerin de bulunduğudur.
Örneğin Many Worlds yorumuna göre ölçüm gerçeği belirler… ama diğer olasılıklar (süperpozisyonlar) çökmezler! Paralel Evrenler olarak varlıklarını sürdürürler. Ünlü fizikçi Max Tegmark'ın açıkladığı gibi "siz bir yolda ilerlerken önünüze gelen kavşakta sağa dönseniz de, doppelganger'ınız (paralel dünyadaki ikizinin) sola dönmüş olabilir."
Orch OR yorumu ise gerçeği bilincin çöktürmediğini, çöküşün bilinci yarattığını savunmaktadır.
Kopenhag Yorumu kapsamında dalga fonksiyonunun kuantum sisteminin tüm bilgisini içerdiği görüşü hakimdir. Oysa Henry Stapp “bilginin sadece matematik bir teoriyi içerdiğini, parçacıklar ve alanlar tarafından var edilmiş GERÇEK DÜNYAYI içermediğini” öne sürmüştür; ki, kişisel görüşüm de bu merkezdedir. Yani Schrödinger’ın denklemi ve Kopenhag yorumu, gözlemcinin önemini vurgulayarak büyük bir devrim yaratmış olsalar da, yüzlerce yıllık (Newton ile ortaya çıkan ve ataerkil kültürün üzerine kurulduğu) klasik fiziğin saltanatını yerle bir etmiş sayılsalar da, Kopenhag modelinde de matematik fomüller bilinçli insanın bilgisinin yerini almıştır. Stapp benzeri dehalardan sonra Kopenhag yorumu özellikle 20. yüzülün ikinci yarısında tartılışmaya (bir anlamda geliştirilmeye) başlanmış, ölçüm adlı kavramın yerine salt "insanın özgür seçimi" (insan ve hayvan bilinci) konmaya başlanmıştır.
“Dalga fonksiyonu sadece insan bilinci alternatif kuantum olasılıklarının (süperpozisyonların) arasından seçim yapınca çöker” (Wikipedia - Stapp). Bu sözlerin anlamı ise evreni, HER KİŞİNİN kendi dünyasında CANININ İSTEDİĞİ GİBİ YARATTIĞIDIR!