Çok başarılı bir derleme… Kutlarım! (Nezaketen konuşmuyorum, ben oturup “kısa bir derleme yapayım da millet bizi daha iyi anlasın” diyerek bu işe soyunsam bunun yarısı kadar bile done toplayamam, düşüncelerimizi/inançlarımızı bu kısalıkta ve özde yansıtamam.) Ayrıca söylemimize dikkat ettiğinizi ve düşüncelerimize saygı duyup bu derleme için zaman ayırdığınız için ayrıca teşekkürler ederim.

Aslında bana söyleyecek bir şey kalmamış olsa da, satır aralarındaki sorulara yanıt vermem gerek.

Önce şu cümleye biraz detay girelim: ” Sadelik ve basitlik iyidir (çok derin düsünceler insani kisir döngüye sokar ve negatif enerji (NE) çagirir)”
Burada genelde yanlış anlaşılabiliyoruz. (Öyle değil mi Yağız? ;-) Basitlik sözcüğü illaki güney sahil kasabasında, parmak arası terlikle yaşamak değil. Örneğin ben lüksten, -yaşam tarzında da, giyim tarzında da- detaydan hoşlanırım. Yaşamımın hiçbir döneminde -önceden yaptığım outdoor sporu yüzünden uzun yıllar açıkta bile yatmış olsam da- sahil kasabasında yaşamaya merakım olmadı. Ayrıca yeri gelince araştırmak, derinlere inip orada neler var merak etmek, düşünmek de gereklidir. Bütün mesele bunları “yalın” ve “saf” diyebileceğimiz bir beyin elektriği ile yapmaktır. Seçimler farklı olabilir, ama -rahat, stressiz bir beyin ile- tehlikeli işlere (örneğin araştırmacılığa, düşünmeye, kurallı/detaycılığı temel alan yaşam tarzlarına) bile girilebilir.

7. (…)Burada sadece suna takildim ki mesela asiri iyi bir insan olmak da asirilik örnegi oldugu ve dengeyi bozdugu için NE celp eder mi?)
Kesinlikle eder! Aşırı iyi insan diye bir şey yoktur. Aşırılık yapan insan vardır. Aynı şekilde aşırı vatan/anne/aile sevgisi, hatta dindarlık bile NE celp eder. Sadece dengenin mutluluk vereceği, dengeli insanın cennete gireceği -bence- mükemmel şekilde Müslümanlıkta “Sırat Köprüsü” sembolizasyonu ile anlatılmıştır. Cennete (mutluluğa) sadece incecik bir köprü üzerinde düşmeden yürümeyi başaracak kadar dengeli insanlar kavuşabilecektir.

9. Bütünlestirici odak ile (Yaratan erk) senkronize olmak için beyin frekanslarindan gamma olanlar aktiflesmelidir, bunlar frekansi 40 hz civarinda olan en yüksek frekansli beyin dalgalaridir ve özellikle bunlari arttirici faaliyetlerde bulunulmalidir.(gama frekansi ile ilgili münferit bir soru sormustum, henüz cevaplanmadigi için bu faaliyetlerin neler oldugunu su an tam olarak bilmememkteyim)
Bütünleştirici odak olarak tanrıyı kastediyorsanız bu düşünce doğru değildir. “Rahat” (ki, bu kavramın içeriğini eğitimde açıyoruz) adlı beyin süredurumu (korku, acı ve öfkenin sıfırlanması) yaratıldığı anda yaratıcı ile kontak kurulur. Bu yüzden NE celbi “bir anda” bile olur diyoruz. Zaten gama dalgası genelde bütünleştirici değildir. Gama dalgası, Orch OR kuantum yorumuna göre dalga fonksiyonunu çöktüren frekanstır. BU YÜZDEN majide kullanılır. Ne de olsa maji, dalga fonksiyonunu iradi (adamın canının istediği) şekilde çöktürme ilmidir.

Gama frekansı ile sorduğunuz soru bana iletilmedi, bilmiyorum ne oldu. İsterseniz editör arkadaşlara ulaşarak onlara sorun. Ben bana verileni sıra ile yanıtlıyorum.

12. Bir insanin dogru yolda oldugunu ortaya koyan kriter kafaca rahat olmasidir. Bu tarz insanlari örnek alin, burada kafama takilan olay da mesela bazi vicdan duygulari zayif insanlar kötülük yapsalar da kafaya takmiyor, bunlarin kafa rahatligi nasil PE olarak kabul edilebilir?
Hiç, ama hiç kimse fark etmeden kötülük yapamaz; yaptığının kötülük olduğunu bilmiyorsa, kötülük yapmış olmaz, NE celp etmez. Yani kişiler yapıları (örneğin vicdan denen yetiye sahip olmamaları) nedeni ile FARK ETMEDEN kötülük olarak nitelenen şeyleri yapabilir, ama NE celp etmezler.

Ancak bu tip kimselerin alacakları kararlar -yukarıda söz ettiğim bilgisizlikleri yüzünden- DAİMA hatalı (NE celp edici) olacaktır.

Bu konu da anlaşılamıyor, biraz açalım:

Bohm ve bazı kuantum mekaniği dehalarına göre bir ana bilgi (“aktif bilgi” active information) vardır. Bu yapı mutlak ve tek tiptir, parçacık fizikçilerinin deney yaptığı (örneğin Hadron Collider) katmandan daha derinde ve farklıdır. Michael Talbot’un sözleri ile: “Bu EM seviyeye göre maddenin içine gömülmüş olan çok daha derin seviyede bir enerji”dir.

İşin önemli yanı, bu bilginin kuantum parçacıklarının hareketlerini organize etmekte olmasıdır! Orası ile foton olan düşüncelerle kontaktayızdır. Yani madde varlıklarının (bizlerin) davranışları orası ile senkronizasyonun varlığına/miktarına paralel şekilde olmaktadır.

722 Sistemi, söz konusu “bilgi” olarak nitelenen kavramın bilinçli yaratıcı, yani tanrı (Allah, Ana Tanrıça, Baba Tanrı, Buda vb.) olduğunu öne sürmektedir. Zaten İlk Çağ mitlerinin tümünde yaratıcının öncel evrenin hem kendi, hem yaratıcısı, hem de tanrısı olduğu öne sürülmüştür. Onun radyasyonları ise PE dediğimiz dalga boyundadır.

Söz konusu bilgide “başka canlının alanına müdahil olmayacaksın, onun yaşam hakkını elinden almayacaksın” vardır. Bu yüzden adamın (ya da başka canlının) kafasını kesen İslami cihatçı, o anda çok iyi bir şey yaptığına inanıyorsa an bazında NE celp etmeyeceği halde, uzun vadede, PE alanı ile kontağı olmadığı için başı dertten kurtulamayacaktır. (Bir kimsenin başının dertte olduğu yaşam standartlarına bakarak anlaşılmaz; bu konuda karar vermek için beynine girip, elektriğin yapısını incelemek şarttır.)

buradan benim çikardigim sonuç isik savasçilari, isik melekleri vs olarak kendini tanitan derneklere ihtiyat ile yaklasilmalidir
Bu gruba "Allah rahmet eylesin" yerine "ışıklarda uyu" sözcüklerini kullanan "aydınlar"ı da katalım mı? ;-)¹ İsim çok önemli bir belirleyici olsa da (sistemimizde akrofonoloji olarak öğretilmektedir), sadece isme göre kesin yorumlar yapmak hatalı olabilir; içeriğe “de” bakmalıdır. Bunun ötesinde anımsatayım: Biz çok, çok, çok gerekmedikçe aleyhte görüş bildirmeyiz.

Şimdi biraz hoşbeş edelim:

Söz ettiğiniz adlarla dernekler var mıdır, bilmiyorum; ama eğer varsalar onları tenzih ederek iki laf edeyim: Ben dernek-mernek gibi şeylerden hiç hoşlanmam. Bu inancımız nedeni ile bir grup kurmak gibi girişimimiz olmadı. Oysa böyle bir şeye karar versek maddi açıdan gelirimizin yükseleceği (katlanacağı) açıktı. Birleşmek (birlikte olmak) adına genelden ayırıcı sınırlar çizmek gereksizdir. Evet, biz bir grubuz ve de bu siteyi okuyan herkes bizim sözlerimizi doğru buluyorsa bizim gruptandır; zaman içinde değişirse (ya da biz değişirsek) ilgisini yitirdiği anda artık bizim grupta olmaz. Yani gruplarda kaçınılmaz olarak sınır çizmek vardır oysa düşünceler de zaman içinde illaki de değişir. Bir gruba üye olunca bu değişiklik asla hoş karşılanmaz. Bu yüzden zaman içinde bütün gruplar arasında değişmeler nedeni ile fraksiyonlar oluşur, millet ha-babam hırlaşıp, birbirini didiklemeye başlar.

Düşünce ortamları tehlikeli yerlerdir. Bu tehlikeyi bertaraf etmek için yapılacak şey bu tehlikeden uzaklaştırma amacı ile yazılmış düşüncelerle dolu kitaplar okumak değil; bir-iki arkadaş kırlara çıkıp, iki bira içmek (ya da semaverde çay demlemek), havadan-sudan (tercihen erotik ;-) konuşmak, kikirdeşmek, çocuklaşmak, çok hafiften saçmalamak, oynak müzikler dinlemek, iki omuz, bir kalça oynatmaktır.

Biz bu sayfalarda düşüncelerimizden söz ederken tehlikeli bir iş yaptığımızın bütünüyle bilincinde olduğumuz için bildiğimiz şeyleri çok hafifleterek -insanlarda derinlere dalma arzusu uyandırmayacak, onları gündelik yaşamdan koparmayacak şekilde- ve de elden geldiğince neşeli içerikte aktarmaya cidden büyük özen göstermekteyiz.

Güzel ve kolay yaşamak aslında çok kolaydır! Ama biliyorum, bazı Mr &Mrs Negative’ler şu anda bana “Sen ne diyon, bunca dertle (geçinemiyorum, sevgilimle aram açık, özgür olmadığım için istediğimi yapamıyorum, iş yerinde mobbinge uğruyorum, panik atak hastasıyım, doktor dedi ki hopçilidokus kokulus illetim var, vb. vb. vb.) gülüp oynamaya hal mi var? Saçmalama!” diyorlar.

Ben de onlara hemen yanıt veriyorum: Siz bu kafada olduğunuz için bu dertlerinizi var efendim. : )

Kafa yapınız nasılsa, kaderiniz öyle olur. Bu sözlerin gerisinde sevgi pıtırcığı bir kimliğin romantik içerikli iyi niyeti değil; kuantum mekaniği vardır.

Bir kez daha teşekkürler sevgili aprentisimiz!

[1] Şaka ediyorum tabii ki! :) Ama bu "ışıklar" ve "uyumakla" ilgili dileğin tehlikesinden önceki yanıtlarımda söz etmiştim, dileye aratıp okuyabilir.