YANIT
Verebileceğim yegane bilgi, “Üçüncü göz (pineal merkez), bazı yanıtlarda sıklıkla değindiğim ‘majikal ortama ve çalışmalara zarar verecek okült bilgiler’dendir” sözleri ile sınırlı olacaktır.
Çalışmalarda kullanmamanızı öneririm.
Pineal bez, imajinasyonla bile dokunulmaması gerekli bir bölgedir. İmajinasyonda “pineal’den bakmak” da aslında fazla gerekli değildir. Beş duyu ile başarılı şekilde yapılan imajinasyon (bakmak değil, içinde yaşamak) beyinde zaten nöronal senkronizasyonla (gama senkronizasyonu ile) neredeyse her alanı dolaşacaktır. Nereden bakarsanız bakın, beynin gama hertz’ini 60’ın üzerine çıkaramıyorsanız zaten o çalışmadan başarı beklemeniz zordur.
DMT benzeri kritik hormonlarla (psychedelic’ler ile) “halvet olmak” benzeri pratikler ise kalıcı ve zarar verici sonuçlar yaratabilir. Doğal denilen olağan halinizde ne varsa fazlası ile yeterlidir. Yetmiyorsa ya sahip olmanız gerektiğinden fazla istiyorsunuz, ya da var olanı NE yüzünden kullanamıyorsunuz demektir. Maji doğaldır. Dengeli bir insansanız majikal yeteneğiniz fazlası ile vardır.
Var olanı başarı ile kullanmak ve zaman içinde geliştirmek değil, “daha fazlası”nı istemek yüzünden majikal sistemlere sokulan aracıların (örneğin Aleister Crowley’ın sıklıkla majikal başarı adına kullandığı uyuşturucular ve seks) riski ise iyice gereksizdir; çünkü majikal başarının ana argümanı yöntem ya da aracı değil, inançtır. İnançlı ve dengeli ruhu olan bir kişinin tanrı dediği bir odak karşısında -korku, acı, ezilme duygusu, ümitsizlik gibi- olumsuz duygular içermeyen, sesinin tanrıca duyulduğuna tüm kalbi ile inanarak ettiği duası; Kabalistik “lesser bansihing ritual”, yok efendim “invoking bilmemne ritual”, koruyucu speller, antite celbi sicillerini papağan gibi yineleyen saf aprentislerin çabalarından daha başarılı sonuçlar yaratacak olabilir. Bilgi tabii ki önemlidir, hatta çok önemlidir. Ancak bilginin işe yarar olup olmadığı dikkatle belirlenmelidir. Öğrenilen her şeyin başarıya götüreceğini sanmak hatadır.
[Bütün dürüstlüğümle söylemek isterim ki, son 10 yılda yaptığım ritüelistik majiyi geçin, talisman çizme sayım 4-5’i geçmez. Oysa yıllardır her gece istisnasız olarak majikal çalışmalarım vardır.]
Başarılı olmak isteyen aprentis,
- Crowley’in -en çok sadece kendinin anladığı kermaeti kendinden menkul, gizli ataerkil, “her şey hakkım”cı yöntemini,
- heyecan verici adları olan ve öğrenilmesi hayli zor olan Seven Fold Way benzeri yöntemleri,
- bütünü ile Tevrat ve erkek tanrıya, bu yüzden de üst/alt hiyerarşisine (boyun eğmeye ve eğdirmeye) yönelik Kabalist doktrinleri,
- iyilik empoze eden yüzlerce güzel söz yüklü Kuran’ı -falanca dilberin gönlünü çelmek veya işteki rakibinin ayağını kırmak benzeri yollarda kullandıran- bazı İslami yöntemleri
öğrenmeye çalışacağına, beynin nasıl çalıştığını ve kuantum mekaniğinin temel gerçeklerini öğrenmeye yönelmelidir. Bir aprentisin sahip olması gerekli bilgi, insan usunun Kova Burcu çağında ortaya çıkarttığı beş bin yıllık ataerkiyi yerle bir eden devrimci kazanımlardır . Ama bilirim, ümit içinde karman çorman şekilleri çizmek, can sıkıntısından patlayarak Arapça dualar okumak, imajinasyon sanılan hayaller içinde bedendeki gizemli deliklerden enerji denilen bir şeyleri sokup çıkararak şifa aramak kolay; depolarizasyonu öğrenmek ya da dalga fonksiyonun farklı şekilde nasıl çöktüğünü ve çalışma sırasında nasıl çöktürüleceğini kavramaya çalışmak 10.000 zikirden daha bunaltıcı gelir.
Ancak majide işe yarayacak bilgi bunlardır.
Böylesi bir ortama (çok da kolay değildir kuantum mekaniğini uzaktan da olsa öğrenmek) girmek istenmeyebilir, bu da doğaldır. Herkes kendine neyin iyi geleceğini rahat bırakılırsa bilir. Bilgi ve öğrenme ortamı ile fazla içli dışlı olmak istemeyen kişiler için de yapıcı bir yol vardır sonuç almak, istekleri elde etmek adına:
Pozitif bir insan olun; gözü kara ihtirassız, “olmazsa da olur, ama olursa muhteşem olur” mood’unda heyecan ile isteyin… büyük olasılıkla olacaktır. Arzuları en kolay gerçekleşen kişiler bendeniz dahil adeptler DEĞİL, PE envoke eden bir beyine sahip insanlardır.
PE enerji taşıyan insan; -
Dost ve uyumlu,
-
özveride bulunmayı seven ama bunun sınırlarını da bilen,
-
mantıklı ölçüde paylaşabilen,
-
diğerlerinin yaşam alan ve gerçeklerine saygılı ve gerekince koruyucu,
-
kendi yaşam alanını da aynı ölçüde koruyucu,
-
dengeli,
-
temiz,
-
tertipli,
-
güzel kokan,
-
düşüncelerini sürekli doğru, çevreyi sürekli düşman görmeyen,
-
kendine ters konumdaki kimselerdeki olumlu yanları inatla görmezden gelmeyen,
-
hiç kimseyi, hiç bir şeyi KÜÇÜMSEMEYEN (küçümsemek, bana göre en ürkütücü NE tuzaklarındandır ve bir kapıdan felakete geçmek anlamındadır),
-
zorlu durumla karşılaşınca “vah çileli başım” ağıtları yakacağına “burası dünya, olur o kadar, herkese oluyor, hem bir hatam elbet var, ona odaklanayım, bir daha başıma bu derdi açmayayım”
diyebilen bir kimliktir.
Bir hoca olarak iddia ediyorum: Saydığım niteliklere zorlama değil, içtenlikle sahip olanlar, pinealmiş, dmt imiş, sicilmiş, zikirmiş, talismanmış, buhurmuş, suymuş buymuş demeden hayatın ne akıl almaz ölçüde güzel bir yer olabileceğini göreceklerdir.
Eğer sayılan niteliklerin birçoğuna sahip bir kişi iseniz isteğiniz olmayınca yerlere yıkılmaz, “demek ki hakkımda hayırlı değilmiş” deyiverirsiniz.
Eğer diyemiyorsanız, arzunuzun hayırsız olduğu için değil, NE celb eden beyniniz yüzünden olmadığını da anlamış olursunuz!
Maji çalışmaya başlamanın zamanı ise işte sadece bu andır.