Cevabınız evet ise bence ''Dolanıklık'' ile süperpozisyonlar arasında da doğrudan ilgi olduğu anlaşılıyor, sizin fikriniz nedir bu konuda?
Eğer ikisinin farklı olduğunu düşünüyorsanız, süperpozisyonlar dolanıklık aracılığı ile mi çöktürülüyor, yoksa stringler (bkz. String Theory) vasıtasıyla oluşan doğal bağla mı?
YANIT
Bizler parçacık fizikçisi değil, hakim olduğumuz ezoterik teorileri çağdaş bilim bazında açıklamayı ve bunların nedenselliklerini kavrayarak daha güçlü şekilde kullanmayı hedefleyen
okültistleriz. Bu yüzden sözlerin bu aspektten bakarak okunmalı.
Bizlere göre öncel bir tek dalga fonksiyonu vardı; evren bölününce (Big Bang) makrokozmos denen parçacık durumu oluştu; ama her şey tam olarak ayrılamadı. Elektrik ve manyetizma bu yüzden EM olarak dünyayı bir arada tutarlar, ama iki ayrı unsurdurlar. Dişi ve erkek bölünmüş olsa da birleşip can yaratılar. Yani öncel bütünlük tam olarak ayrılamadığı için dolanıklık BİR ÖLÇÜDE vardır. Dinsel ortamlarda Şeytan şeklinde isimlendirilen bölücü vibrasyon bu dolanıklığı da bütünü ile ayırmaya -Büyük Yırtılma’yı yaratmaya- çalışır. İyilik ise daha da bütünleştirerek önceki tek dalga fonksiyonuna ulaştırıp, öncel dolanıklığı yeniden inşa etmeye çabalar… ki, bunun anlamı cennetin yeniden kurulmasıdır. Bohm gibi teorik fizikçiler dalga fonksiyonunun tek bir tane olduğunu ama bunun derinlerde bulunduğu teorize ederler. Bu ve buna benzer hipotezler ise aslında Şeytan'ın öncel evreni asla bölemediğini, bölünmüşlüğün -aldatılan insanlar tarafından yaratılan- bir ilüzyon olduğunu düşündürmektedir.
Majide kullanılan vibrasyonlarla dolanıklık YÜZÜNDEN bağ kurulmaz. Eğer böyle olsa her çalışmada başarıya ulaşılır. Bağı kuran, beyin dalgalarının (yani nöron zarlarındaki iyonize elektiriğin potansiyelinin) gama frekansına ulaştırılabilmesidir. Bu dalga boyu yakalanmazsa kontak kurulmaz, mikrotübüllerde (nöronların özleri denilebilecek yapılar) gerekli vibrasyonlar oluşmaz, yani dalga fonksiyonu çökmez. Dalga fonksiyonunun çökmemesi ise gerçekliğin arzular doğrultusunda var edilmediği (majikal çalışmanın başarısız olduğu) anlamındadır. Mikrotübül vibrasyonları 90 Hz. üzerine çıkınca, majikal (bilim dışı) pratiklerle dalga fonksiyonu arzular doğrultusunda çöktürülmeye (gerçeklik, arzular doğrultusunda yaratılmaya) çalışılır.
Maji yapmak ile kısmi dolanıklık yüzünden evrenin hala bir arada durabildiği gerçeğini karıştırmamak gerekir; çünkü temel mekanizmalar farklıdır. Birinde kendi kendine işleyen bir sistem vardır. Şeytan tarafından tam olarak bölünecekken iyiliğin müdahale edip, bir "orta nokta" yarattığı (ki, bu nokta evrendir) işleyen bir düzen. Diğerinde ise -af buyrun- işleyen sisteme “parmak atmak”… ;)
Farklı bir söyleyişle, maji yapılan ortam dolanıklık sayesinde vardır; ama majide dolanıklıktan değil, beyinden yararlanılır. Yani amiyane tabiri ile biz büyücüler “Bir ölçüde dolanıklığın var olduğu bir ortamda kendi atlarımızı oynatmaya çalışıyoruz.”