YANIT
Öncelikle: Teta, uyuklama dalgasıdır ve kişi kendini bilmeden, kendi kendine çalışan, doğal bir sisteme (
quantum reduction) -değim yerinde ise- “parmak atamaz”.
Gerçekleri alt alta yazarsam daha kolay anlaşılır olabilirim:
-
Maji gerçekliği arzu yönünde yaratmaktır.
-
Gerçekliği arzu yönünde yaratmak kuantum uzay-zaman geometrisini iradi şekilde bükmekten (yani dalga fonksiyonunu arzu yönünde çöktürmekten) başka bir şey değildir.
-
Orch OR, gerçekliğin (bilincin) gama dalgasında oluştuğunu göstermiştir.
Gerekli gama frekansına 10.000 saat meditasyon ile ulaşılacağı son derece anlamsızdır. O söz büyük olasılıkla Tibetli Budist rahiplerden kaynaklanmıştır. Bu kişiler gama senkronizasyonuna söz konusu çalışma ile ulaşabilmişlerse bu onların sorunudur. Magic Johnson’un ve bazı başka yıldız sporcuların maç sırasında gama dalgasına ulaştıkları anlaşılmıştır. Sporcu kişilerin “biteviye” oturup meditasyon yapmaya uygun kimlikler olmadıkları halde söz konusu sonucu başarabilmeleri çok şey anlatmaktadır. Diğer yandan en sıradan insanların bile kaza anında yüksek gamaya ulaştıklarının bilinmesi meditaston/gama ilişkinin gereksizliğini ortaya çıkartır. Çalışan beyin bir süre sonra 40+ Hz'e ulaşır
Meditasyon, rahat ve sakin bir kimlik kazanmak için güzel ve başarılı bir yöntemdir. Ruh sağlığına iyi gelebilir, birçok yararı da bulunabilir; ancak meditasyonun hedefi durağanlıktır.
Maji ise dinamik bir yöntemdir. Ayrıca "rahat ve sakin kimlik kazanma" hedefi maji ile de elde edilebilir. Diğer yandan majinin “rahat ve sakin bir kimlik”ten daha ötesini de vaat ettiği hatırlanırsa meditasyona oranla daha rantabl olduğu düşünülebilir.
Zaten gerçekliğin oluşum süresi mili saniyedir; oysa beynin konsantrasyon süresi genelde kısadır. Çalışma uzadığı kadar beyne dolan gereksiz bir sürü düşünce olaya müdahil olacaktır. Bu yüzden işleri ne kadar detaylandırır ve uzatırsanız -ortamda çok hoş vakit geçirecek olsanız da- başarı oranınızı ciddi şekilde engellersiniz. Tabii ki ilk yıllarda bu yaklaşım olanaksızdır; ancak hedef bu olmalıdır.
Yukarıda söylediğim gibi maji, her gün yapılan sıradan bir eylemin, arzu doğrultusunda ifa edilmesidir (yani kişinin canının istediği şekle sokularak yapılmasıdır). Söz konusu gündelik eylem ise gerçekliğin yaratılmasıdır. Herkes (zır delisinden, geri zekalısına dek herkes) kendi gerçekliğini yaratır. Bu yüzden majiyi yaparken ve sistem yaratılırken öncelikle şu soru sorulmalıdır: “Gerçeklik nasıl yaratılıyor?” Bu sorunun yanıtı ise sadece kuantum bilimi ortamında verilebilir. Mekanizmayı anlayan, olayı (gerçeklik yaratılmasını) kendi arzuları yönünde çok daha kolay bükebilir.
Tüm bu bilgilere rağmen gerçekliğin yaratılmasında çakralardan, buhurlardan, majikal saatlerden medet ummak;
hala,
- kul eüzü suresi okuyarak,
- 2000 ya hu “çekerek”,
- elinde imajinatif kılıç ile “melek“ invoke ederek, “asi spirit çağırarak” (bu sözler de bana ait değil, Kabala'nın temelidir),
- on parçaya bölünmüş evrenin katları denilen sefiralara -ara patikalardan- yılanmış, tavukmuş, ördekmiş gibi garip şeyler imajine ederek geçip, apartman katı tırmanır gibi ulaşmaya çabalamak sağ kulağını sol el bile değil, sol ayak ile kaşımaya çalışmak, kaşıyamadığında ise ekipman yaratmak anlamındadır.
Kendini böylesi bir ortama tutsak edenlerin ise giderek ya yaptıklarından yılarak "yeteneksiz" olduklarına karar verecekleri, ya maji diye bir şey olmadığı sonucuna varacakları, ya da başarısızlıklarını gizli tutmak adına işin içine anlamsız gizemler katarak kendilerini bilinmezlik kisvesi gerisine saklayacakları açıktır.