YANIT
Berhetiyye'ye1 80’li yıllarda bir süre ilgi duymuştum, fazla çalıştığım söylenemez. İçinde olduğum grubun genel eğilimine uyarak esmalara yoğunlaştık.
Esmalar, tanrı adı olsun ya da olmasın, İslam’ın kuruluşundan beri kullanıldığı için okült dili ile “astralda güçlü kalıplar (ki, kalıp denilenler aslında thought form’lardır) yaratmışlardır”. Onları, üzerinden sürekli geçildiği için neredeyse asfalta dönüşmüş patikalara benzetebilirsiniz. Bu nedenle esmaların Berhetiyye isimlerine oranla daha işlevsel oldukları düşünülebilir. Yine aynı nedenle sistemimizin temeli esmalara dayalıdır.
Kişisel görüşüm, Berhetiyye’nin İslam öncesi kaynaklı olduğu yönünde; çünkü Hz. Süleyman’ın tahtında yazıldığı ve kendisi tarafından kullanıldığı hakkında epey söylenti var. Kanımca bunlar -İslami majikal literatüre göre konuşursak- “türetilemiş melek isimleri”.
Konuyu biraz açalım:
İslami majideki tradisyonel çalışmalarda “ulvi” ve “süfli” melek bulma eylemleri vardır. Bazı metotlarla saptanan bir kelime öbeğinin sonuna ayil veya tayş, ya da tayşin benzeri bazı ekler getirilerek melek adı saptanır. Berhetiyye esmalarının genelinin şin ve lin takıları ile bitmesi bana -aynı mantık gereği- bunların bir zamanlar yaratılmış isimler olduklarını düşündürmekte.
Bizim sistemde melek diye bir şey yoktur. Bize göre bildik anlamda insana benzer, kanatlı varlıkların bulunduğunu düşünmek çağdaş bilimle ortaya çıkartılan gerçeklere uymaz. Doğrudur, biz okültistler teorileri genelde “sallarız” (uyduruk atarız anlamında). Ancak unutulmamalıdır ki tüm keşifler, mantığın kabul etmediği şeylerin var olduğuna inanan düş gezginleri ile tetiklenmişler, onları izleyen “coğrafyalarda gezen gezginler” tarafından keşfedilmişlerdir.
[Çok da “kopuk” adamlar olmadığımıza, lafımızı dinleyen bir allahın kulu bilim adamı olsa el-ele vererek bazı farklı yerlere varılabileceğine vurgu yapmak adına bir bilim adamının sözlerine yer vereyim:
Teroik fizik ikiye ayrılır. Deneysel ve teori. Cern, Hadron çarpıştırıcısında görevli teorik fizikçi David Kaplan şöyle demektedir: “Biz olmasak deneyselciler karanlıkta kalır. Ne var ki onlarsız da gerçeği asla bilemeyiz.”2
Biz okültistleri de -çok az da olsa- teorik fizik teorisyenlere benzetmek olasıdır.
]
Biz -pozitif ya da negatif yapılarına göre- henüz keşfedilmemiş fermiyonların dalga fonksiyonlarının beyin CEMI alanı ile senkronize edilerek bazı farklı yapılar oluşturulabileceğine inanırız. Hatta bunlar sadece foton benzeri -düşüncelerin farklı yapılarını taşıyan- keşfedilmemiş bozonlar olabilirler. Bunların vibrasyon frekanslarına ya da taşıdıkları radyasyonun yapısına paralel olarak aktivite alanları da bulunabilir. Bu yüzden klasik açıdan bakan kişiler onları melek ya da cin (hatta majikal pratiklerden ürken kişiler Şeytan) şeklinde yorumlayabilirler. (Bizim eğitimde bu mantık üzerine kurulu bilgiler de yer almaktadır.) Özetle esmalardan cinlere (cağdaş okültizmdeki adı ile varlıklara) dek her türlü yapılar/nesneler "yaratılır"; sağda solda gezinen farklı bir ortamın/dünyanın sakinleri denilebilecek tipler yoktur.
Peki, kuantum uzayı ve ötesinde bu yaratılan varlıklardan öte başka bilinçli varlıklar var mıdır? Bunu bilemem; elimde biraz olsun bilimsel dayanak yoksa düşünmem, kullanmam; ama bilimsel dayanağım olduğu için bildiğim şudur ki, doğal EM alanlara senkronize olarak varlık yaratılabilir ve majide kullanılabilir.
Yukarıdaki bilgiler sentezlenerek bir sonuca varalım: Kişisel beyin radyasyonları ile bazı aktif alanların kontağı sonucu oluşan özgün enerjilere çeşitli adlar verilmiş ve bunlar Berhetiyye adı altında toplanmış olabilir.
Ancak burada sorulması gerekli soru, (ya da cevaplanması gerekli soru, yani aşılması gerekli sorun) “yaratılan bu enerjinin fonetik (foton değil, fononlara ilgili) karşılığının saptanıp saptanamayacağı” olmalıdır. Basit bir anlatımla adı geçen sorun, sentezlenen enerjinin isminin bulunup bulunamayacağı ile ilgilidir. Fonitonu ya da fonunu yaratmak majikal ortamda pek de zor değildir; zor olan onun adını (ses karşılığını) bulmaktır.
Bu engel aşılmış olsa adeptin karşısına ikinci olarak bu sesi kelimeye dökme sorunu çıkar. Örneğin köpek havlar, ama bu İngilizcedeki gibi “arf arf” şeklinde mi yazılır, yoksa Türkçe’deki gibi “hav hav” şeklinde mi? İşin kötü tarafı bunların ebcet değerini bulmak adına harflendirdiğimizde arf ya da hav şeklinde yazılmalarının bambaşka iki adet verecek olmasıdır.
Peki ilk çağlardaki okültistler tüm bu sorunların üstesinden gelebilmiş midirler?
Kim bilir?
Ama Hz. Süleyman’ın emrinde varlıklar olması, bu varlıkların Süleyman tarafından, yukarıda özetlediğim gibi yaratıldığını düşündürüyor bana.
Ayrıca Mısır’dan çıkmış Yahudilerin dini liderinin -kahinlerin- sanılandan çok fazla şey bildiğini ve bu bilgilerin bazılarının fononlarla ilgili olduğu hakkında da bazı ipuçları Tevrat kanalı ile elde edilebilir. Örneğin seks ve içki ile tapınan uygar Jeriko kentine saldıran yersiz yurtsuz ve sefalet içindeki “kurtarılmış ırk” savaşarak ele geçiremediği kenti Lord'un (Tevrat tanrısı) garip emirleri ile zaptetmeyi başarır. Lord'un emri, kahinlerin kentin etrafını yedi kez dolanmaları ve boru çalınması içermektedir. Emir yerine getirilince kentin duvarları yıkılmış, kent alınmıştır. Bu durum çağdaş yorumlarca rezonans fenomenine bağlanır; ancak gözden kaçan nokta boru çalınmasına ek olarak Yahudilerin bağırmasının da buyurulmasıdır!
Tevrat - Yeşu 6
5 Kâhinlerin koç boynuzu borularını uzun uzun çaldıklarını işittiğinizde, bütün halk yüksek sesle bağırsın. O zaman kentin surları çökecek ve herkes bulunduğu yerden dosdoğru kente girecek.”
Tevrat’a “bağırmak” olarak geçen eylem acaba belli bir sözcüğün, (düş gücümüzü biraz esnetelim, belki de berhetiyye isimlerinden bir ya da birkaçının) yüksek sesle tekrarı olabilir mi?
Yukarıda kullandığın sözcüğü yineleyeyim: Kim bilir?
Sonuç olarak size “bu isimleri kullanmayın” demeyeceğim; yerine, öğrencilerime sıklıkla verdiğim (onları düş kırıklığına uğratan) ve benim de yıllar boyu hocalarımdan duyduğum (ve o zamanlar beni düş kırıklığına uğratan) yanıtı vereceğim: Kullanılabilir (işlevsel) olup olmadıklarını deneyip göreceksiniz.
DİP NOTLAR
[1]
İslami majide çeşitli eylemcilik alanları olduğuna inanılan ve bu alanlarda dilekleri yerine getirmek adına zikir yolu ile kullanılan bazı isimler.
[2]
Particle Fever.