722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

MAJİ

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM MAJİ SORULARI
15 Mayıs 2019
Maji kitabi etkisi

Merhabalar, ben geçen günlerde iki adet maji sanati kitabi almistim, son zamanlarda maji, kuantum, ezoterik ve okült ilimler hakkinda web.ten arastirma yapiyordum. Kitaplari aldigim gün sadece bir tanesinin önsözünü okudum. Sabaha karsi çok kötü bir kabus gördüm; 2 adet kötü enerji bana musallat olmus sapikça etrafimda bana nüfuz etmeye çalisiyorlar ve hep bir ürperti hissediyordum sabah ezaniyla uyandim ve tam o anda ensemden kuyruk sokumuma kadar inen ve ordan da beni titreterek çiktigini hissettigim garip bir sey oldu, akabinde de kulagimda biri mirildanarak sarki söylüyordu. Gözümü çoktan açmistim ve o kitaplardan kurtulmam gerektigini hissettim birden. Sonra kalktim ve esimi uyandirdim aglama krizine girmistim çoktan, malesef kitaplari da çöp konteynirina attik. Daha önce defalarca etkileyici kabus gördüm ancak bu defaki oldukça farkliydi ve anlattigim gibi uyandiktan sonra da birseyler hissettim. Sizce gerçekten maji kitaplarinin etkisi olabilir mi? Hiç maji yapmaya kalkismadim aslinda sadece hayal ettim pozitif seyleri. Yasadigim sey neydi bir fikriniz var mi? Tesekkürler.

YANIT

Büyük olasılıkla kitap büyü kitabı gibi yazıldığı içindir! Ben bile eski kitapları karıştırdığımda "Yahu nasıl bu ortamda kalabilmişim sıyırtmadan?" diyorum. :))

Şaka ediyorum tabii ki... ama çok da etmiyorum! Okült-mokült, esrar/gizem/bilinmezlik (lafları salla gitsin ;-) işlerini bu yüzden pek sevmiyor; kendimize majisyen demekten hiç-mi-hiç hoşlanmıyoruz. Bizler beynini kuantum mekaniğinin sunduğu bilgilerle çalıştırmayı beceren kişileriz, hepsi bu. (Öğrettiğimiz de sadece bu kadar.) Şimdi ciddiyetimizi takınıp sorunuzu yanıtlamaya koyulalım.

Beyin bir olgunun, olayın, düşüncenin veya davranışın nedenselliğini kavrayamadığı zaman korku duygusu çok daha kolaylıkla etkin olur. Bu yüzden korkudan arınmak (mutlu olmaya adımlar atmak) adına yapılması gereken şey evreni gerçek şekli ile (bu yüzden OKÜLT DEĞİL, bilim bazında) anlamaya çalışmaktır. Korkunun yenilmesinde, eğer aktif bir beyaz büyücü değilseniz, okültizm ve ezoterizmin hiçbir yararı yoktur bence… Bu yüzden yanıtımızda bilim+okültizmden söz edelim.

Siz, ben ve bu yazıyı okumakta olan insan adlı her yaşam formu birer vibrasyondur ve herkesin vibrasyon frekansı farklıdır. (Bu konuda eğitimlerimizde detaylı bilgiler yer almakta.) Vibrasyon, sadece benzeri ile senkronize olabilir. Eğer böyle olmasa, eğer frekanslar tek olsa, herkes yaratıcı ile -onun tarafından, onun frekansına benzer şekilde yaratılmış oldukları için- onuna senkronize kalır, dünyada kötülük var olamaz. Ancak anlatılması hem uzun olması, hem de sorunuz ile ilgili olmadığı için açıklamayacağım nedenler yüzünden frekanslar yaşarken değişir… ve tanrıdan farklı odaklarla (varlıklarla demiyorum, EM alanlarla diyorum, ama illaki işe teatral hava katmak ısrarınız varsa bunlara cin deyin) senkronize olunur. Kuran’daki “Şeytan aldatması” (olumsuz odaklarla kontak kurulup, tanrısal esinden uzaklaşılabileceği) hakkında uyarıların nedeni budur.

Asıl demek istediğim şudur: “Onlara yol vermezseniz, size ulaşamazlar, bir diğer deyişle negatif alanlarla kontak kurmazsınız.” Her şey sizin geçit vermenizde biter ve başlar. Radyasyonların -sizin onayınız olmadıkça- hiçbir etkinlikleri yoktur. Değil mi ki siz istemedikçe, yaratıcı bile sizinle kontak kuramıyor (siz Şeytanı seçerseniz bir şey yapamayacağını açıkça söylüyor), diğer alanların siz istemedikçe size ulaşmaları olanaksızdır.

İşin ikircikli yanı ise şimdi başlar: Korku, negatif alanlarla kontağın başlangıcıdır.

Negatif alan ile kontak varsa, pop kültür ya da inanç beyninize hangi olumsuz kalıbı (thought form'unu) yerleştirmişse, o kalıp aktive olur. Günümüz popüler kalıbı “cin saldırısı”dır, bu yüzden korktuğunuz anda kendi cininizi yaratmış olursunuz.

Bu nedenle, evet, cinler (öfff, cini-mini geçin, varlıklar) YARATILIR. Bu konuda bizim eğitimde dersler vardır.

Artık teorileri geride bırakıp doğrudan sizden söz edelim: Yaşadıklarınızın nedeni büyü korkunuz yüzünden beyninizdeki bir alanın aktive olmasından başka bir şey değildir. Astralda, ya da kitaplarda gizli, onlar okununca içinden çıkıp insanları rahatsız eden cinler yoktur. :) Uğursuz kitap, uğursuz eşya kavramı SADECE içinde yaşanan kültürde “uğursuz kitap, uğursuz eşya” kavramı VARSA etkindir (vardır). Uğursuz bir kitabı, ya da eşyayı, bu kültürden olmayan birine, diyelim bir Afrika yerlisinin yatağına döşek yapsanız yerli gece boyunca horlaya-pırtlaya uyur. Aynı yerliye kabile büyücüsü kitap ya da eşyanın uğursuzluğundan söz ettiğinde -eğer yerli büyücüye inanıyorsa- yerlinin canını sıkacak olaylar silsilesi yerliye dünyayı dar etmek adına yola koyulurlar. Büyü, ataerkil dinlerin bulunmadığı kültürlerde yasak değil, şifa aracıdır (örneğin eski türk kavimlerinde şaman büyü ile iyileştirir). Bu yüzden o ortamlarda ilgili kitapları okuyan kimsenin başına da terslik gelmez. ;-)

Lütfen evreni -içinde eli mızraklı, keçi kafalı- cinlerin cirit attığı bir yer değil, bir dolu parçacığın var olup kaybolduğu, bunlar birbiri ile çarpışınca bazı gerçekliklerin oluştuğu (Hadron Collider’da yaptıkları sadece budur), bu gerçekliklerin bilincinin OLMADIĞI, bu gerçekliklerin SADECE beyniniz ile kontak sonrası aktive oldukları (giderek bilinç kazandıkları), beyninizde korku/kaygı/acı/elem/öfke hırs yoksa, çok da güzel şeyleri var edecek varlıkların yaratılabileceği bir alem olarak görün.

Sözlerimize destek olan bilimsel bilgiler henüz 1920lerde ortaya çıktılar, katlanarak büyümeye başladılar. Sistemimizi dayadığımız bilgilerin bazılarının geçmişi ise sadece 1990lı yıllara (hatta biri 2013’e) dayalı! Yani (gerçekte 10.000 yıl, ama 6.000 yıl diyelim) 6.000 yıllık insanlık tarihi geçmişinde ilk kez ortaya çıkan temel gerçeklerin döneminde yaşarken -çağdaş ortamın beyin yapısına göre- “kuş beyinli” kalan eski insanların, af edersiniz, saçmalamaları ile yaşayarak kendi cehenneminizi hazırlamayın.

[Beyinlerimiz giderek gelişmektedir ve ünlü Space Odyssey adlı kült filmin son sahnesinde bebeğin gözlerinin açık doğması bu gerçeğe gönderme yapar. Ayrıca kuşların kendilerine özgü -diğer hayvanlardan- güçlü bir zekaları vardır. Bu gerçek Tevrat, Yaratılış bölümünde ve Aristofanes “Kuşlar” tragedyasında ifade edilir.]

Ve fark edin: Bu sözleri size ne bir öğretmen, ne hayata pozitif bilim ya da aydınlanma denilen aspektten bakan bir aydın, ne bir din adamı, ne en yakın yakın arkadaşınız, ne de sevdiğiniz biri aile bireyi söylemekte. Bu sözleri size sizin belki de yaşınız kadar “bu alemde” sürekli araştıran, haftanın yedi günü bilinmezlikleri kurcalayan, bir yandan bilimsel raporları okuyup bunları birbirine perkitmeye çalışan, her gün 4-5 majikal çalışması olan kimseler söylemekte… Bırakın da sözümüzün diğerlerinden biraz daha fazla kıymet-i harbiyesi olsun. :)

Şimdi bir gülümseyin, hemen çöp konteynerinin başına gidin ve kitapları geri alıp gönül rahatlığı ile okumaya koyulun.

Nasıl? Kitaplar çoktan toplanmıştır, ya da böyle anti-hijyen bir iş yapmaz mısınız? Tamam, sorun yok; o zaman bizden majikal eğitim alın, ya da sorular sorarak majiyi tanımaya çalışın.

Ve unutmayın… bu evrende birçok kavram, hem olumlu, hem de olumsuz biçimde kullanılabilir. Bir araçla drift yapıp baş belaya da sokulabilir, ama aynı araçla ulaşılacak yerlere güvenlik içinde, kolayca ve çabucak ulaşılabilir de... Her aracı kullanırken ya şeytanı seçersiniz, ya da yaratıcıyı. Hata, araçta değil, seçimdedir.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -