Sorunuzu tam anlayamadım; bu yüzden yanıtım ile sorunuza değil, farklı bir soruya yanıt veriyor olabilirim. Eğer bu hataya düştüysem lütfen sorunuzu bir kez daha, daha açık olarak sorun.

Anladığım kadarı ile imajinasyon olayında kendinizi başarılı görmüyorsunuz. Ayrıca hayal kurmayı aşırı önemsemeniz yüzünden majisyen olduğunuzu varsaymaktayım.

Sizi hemen rahatlatayım: Eğitimimizde imajinasyon dersleri olsa da (yani imajinasyonun gerekliliğine bir ölçüde inansak da) majikal çalışmalarda sonuç yaratacak olanın SANILDIĞI ŞEKLİ İLE imajinasyon olmadığına inanmaktayız. Bana göre en üst düzey maji ANLIK bir uygulamadır. Aprentislerin yaptığı uzun çalışmaların amacı bu çalışma içinde -sözü edilen- o işlevsel anı yakalama sürecidir. Yani çalışmanın aslında sadece bir anı “işe yarar” yapıdadır.

Bu anı en kolay inanç meydana getirir. (Söz konusu hipotezin nedenselliği eğitimimizde açıklanmaktadır.) İmajinasyon ise o inancı yaratma aracısı olmaktan öte değer taşımaz. Bu yüzden beş duyu ile yapılan mükemmel bir imajinasyonun -eğer majisyende sonucun gerçekleşeceği hakkında inanç yaratmıyorsa- fazla bir etkinliği yoktur. Oysa “karman çorman”, ya da hedeflenen arzuyu net bir şekilde değil de, majisyenin beyin dilinde, onda inanç yaratacak şekilde üretilen imajinasyon gerçekliği çöktürecektir.

Zaten aprentislerin ortak kaygısı olan imajinasyon yapamayacak olma korkusu aslında asılsız bir kaygıdır. Derslerde altını çizdiğimiz ve örneklerle anlattığımız gibi herkes imajinasyon yapar; her insanın düş kurabilmesi bunun kanıtıdır. Ayrıca insanların çoğu hiçbir eğitim almadan visualizasyon bile yapabilecek yetenektedir. Bu düşüncenin kanıtı ise aşık olunduğunda “nereye bakılsa sevgili görmek” şeklinde özetlenen durumdur.

Majideki başarısızlık imajinasyon gücünün zayıflığına değil; ya maji adlı sisteme, ya da kişisel başarı miktarına yönelik inançsızlıktan kaynaklanır. Bu inançsızlıklar aşılınca imajinasyon kişinin kendi beyin dilinde (yaşamı sürecinde biriktirdiği edinimler ve sembolizasyon sistemi yönünde) oluşacak ve sonucu yaratacaktır.

Ben -açık konuşayım- kimsenin uzun zikirler boyunca konsantre kaldığına inanmıyorum. Bu aşamada Budistlerin saatlerce meditasyon yaptığından söz ediliyor. Ancak meditasyonun hedefi gama dalgaları -üst düzey meditatörlerde çok yüksek olsa da- değildir. Majinin hedefi ise gama dalgalarıdır; çünkü bizim sistemimizi dayadığımız kuantum yorumu olan Orch OR’un ortaya çıkarttığı hali ile gerçeklik mikrotübüllerde gama dalgaları İLE çökmektedir.

İster siyah ekran görün, ister halı deseni halı saha… Eğer çalışma sırasında gördüğünüzün (imajinasyonunuzun) hedef alan (okült jargonda tanrı denilen alan) ile kontağı sağladığına İNANIYORSANIZ kontak sağlanmıştır. Maji ortamının ünlü ve standart “beş duyu ile imajinasyon” hedefi beyinde belli bir gerçeklik ortamı yaratmak (böylece dalga fonksiyonunu çöktürmek) amacını taşır. Oysa majisyen hiçbir his duymadan kendini bir ortamın içinde var etse bile -bence- başarılı sonuçlar alamaz. Dalga fonksiyonunu çöktüren kabaca “duygusal heyecan” olarak nitlenebilecek hisler yaratan gama dalgasıdır. Standart bilgilere kafayı takmayın.

Hem neydi? “En başarılı majisyen ‘Ben yaptım oldu’ mantığını güden majisyendir”di.

Teşekkür etme inceliğine sahip olduğunuz için ben de size teşekkür ederim "sevgili" ziyaretçi. : )