722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

MAJİ

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM MAJİ SORULARI
31 Temmeuz 2019
eksik halka

Sayin Janus abime,
Tüm yazdiklarinizi tefekkür etmenin ardindan söyle bir sonuca vardim: yardim talebinde bulunmayan insanlara karsi nötr olun felsefesinden bahsetmistiniz.. Örnek olarak pazarda 40 derece altinda yüklerini tasimakta zorlanan teyzeye benden istenmese de yardim ediyorum..ya da ilaçsiz kalan bir insana istemese de iyilesmesi için ilaç veriyorum..ya da fitness salonunda aleti yanlis kullanan birine dogruyu ögretiyorum, vs..bu olay baskasinin enerji alanina gereksiz müdahale olabilir, evet, ama gene de bunlari yapiyorum...
Belki de sizin eksik halka dediginiz olgu baskasinin enerji alanina girme riskini göze alarak yapilmasi gereken karsiliksiz iyiliktir.. Bu durum hakkinda ne düsünmektesiniz?
Saygilarimla...

YANIT

Merhaba sevgili kardeşim...

Önce bir özlü söz: “En doğru davranış kimi zaman 'kendi haline bırakmak' olabilir.”

Ve yanıta geçelim.

Fizik planda sahip olduğunuz şeylerden karşılıksız olarak (ve de bundan gerçek bir hoşnutluk duyarak) pay vermek (ki, "sahip olunan şey" para da olabilir, fiziki güç de) PE celp eden bir davranıştır ve bildiğim kadarı ile tek tanrılı dinlerden sadece Müslümanlıkta “fitre ve zekat” olarak kurallaştırılmış durumdadır.

Bizim inançta ise -ünlü “çanak” benzetmemizde- yer alır: Çanaktakileri boşaltılmalıdır ki, yaratıcının yolladıklarına yer açılsın.

Benim söz ettiğim (kastettiğiniz sözlerim bir yanıtımda yer alıyorsa içeriği anımsayamadığım için “kavram olarak inandığım” diyeyim) olgu, “düşünceler”, yani belli dalga boyları olan radyasyonlarla (mikrokozmos ile) ilgilidir. Ayrıca, fizik planda yardım ederken bile zorlayıcı olmamaya çalışmak gerekli bir tavırdır; bunu da unutmamak gerek.

Kayıp halka konusu ise (yani araştırmasını yaptığımız konu, yanıt aradığımız soru, kısaca bizim ütopik "Searchig for lost paradise"), majikal ortamlarda dalga fonksiyonunun neden en iyi olasılıkla bile %80 oranında başarı ile çöktürülüyor olmasıdır.

[Bu arada bir açıklama yapayım: Majikal başarı olasılığını arttırma arzumuzun gerisinde her istediğini oturduğu yerden elde etmek hırsı asla yoktur. Bizler beyaz büyücüleriz ve (yardım isteyenler dahil) 3. kişiler üzerinde HİÇ BİR çalışmamız bulunmaz. (Herkes tek başınadır bir anlamda bu evrende ve herkesin doğru yola tek başına erişecek gücü vardır.) Bizim majikal başarı arayışımızın gerisinde diğer alem denen -bir anlamda somut- mekan ile kontak kurmak; Orfeus’un deneyip başaramadığı, son anda Eurydike’ye foton yollayıp dalga fonksiyonunu çöktürerek şansını yitirdiği şeyi yapmak, iki yaşam modelini bir ölçüde de olsa birleştirmek, ya da "Lost Paradise" ile arada minik bir köprü kurmaktır. Bilim adamları solucan deliğini uzayda aramaktadırlar. Herkesin ortak amacı zamanda yolculuktur. Oysa zaman önemli bir şey değildir ki aslında… Önemli olan madde ve madde ötesi, yani yaşam ve ölümdür. Oysa ölüm (daha doğrusu ölüm değil ölüm ötesi), bilim ortamında hiç ilgi görmez. Bir scientific heresy’dir bu konular. İşin çarpıcı yanı ise Hawking'in dediği gibi, bir zamanlar zamanda yolculuk konusunun bilim dünyasında scientific heresy olmasıdır. ]

Wigner ve von Neumann gibi dehalara göre gerçekliği yaratan yegane unsur olan bilinç neden “bilinçsizce” dalga fonksiyonunu %100 başarı ile (yani salt beyin elektriği yapısına paralel şekilde) çöktürmekte; ancak işin içine irade (özgür arzular, yani maji) girdiğinde bu başarı adept seviyesinde bile -en iyi şartlarda- %80lerde kalmaktadır? Dalga fonksiyonu sübjektif olasılıkların özeti olduğuna göre bunların arasından arzu edilen olasılık neden %100 başarı ile seçilememektedir?

Bu sorulara yanıt vermek için en gerekli altyapı bilincin nerede ve nasıl meydana geldiği hakkındaki kesin verilerdir… oysa bilim dünyasında bu soruya kesin yanıt verilememiştir.

Bizim altyapı olarak aldığımız model temelde Orch OR’dur (ayrıca ETC'dir, ancak bu ayrı bir konu) ve bu modele göre mikrotübüllerde meydana gelen süperpozisyon çöktürme olasılığı -klasik bir yaklaşımla- gama dalgalarındaki tetikleme ile olmaktadır. Peki bu başarı neden işini içine bilinç girince zayıflamaktadır? Bazı kişiler çözümün Zeno-effect ile daha seçilebilir hale getirilebileceğini varsayarlar. Dalga fonksiyonuna hükmetme başarısındaki etkinlik, çökmeyi dondurma (durdurma/geciktirme) imkanı ile arttırılabilir mi?

AP ve zaman okları tek yönlüdür. Peki; nöral elektriği DC’den (işe biraz hafiflik katmak adına Edison elektriğinden diyelim), AC’ye (buna da Tesla elektriği diyelim) çevirmek mümkün müdür? Beyin elektriğinde böyle bir kıvraklık yaratılarak süperpozisyonlar üzerinde bu kadar hakimiyet kurulabilirse, majikal çalışmaların başarı ölçütü ne kadar artar? AC/DC sözleri ile Çok mu uçtuk? Olabilir. : ) O zaman şöyle diyelim: Nöral senkronizasyon ve volüm transmisyon (yani kabaca belli nöronları gruplaştırıp çaktırmak diyelim) iradi şekilde yapılabilir mi?

Araştırdığımız konulardaki başarı ise ancak bazı tanrıları (majikal dünyada dalga fonksiyonunu iradi şekilde çöktürmeye aracı olan hipotetik parçacıkları) var etmekle mümkündür… ve işin traji-komik (ya da bizi çıkmazdan çıkartmayan) yanı, sözü edilen parçacıkların yine majikal pratiklerle var edilmeye çalışılmasıdır. Özetle işin aslı, ortamımızın sadece “tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan” paradox’ı ile sınırlı olmaması; birbirinden çıkan tavuk ve yumurta ile yumurta ve tavuğun kökenini aramakta olmamızdır.: )

Sözlerimi eleştirecek bilim sever arkadaşlara şunu anımsatayım: Geçmişte simya diye bir ilim olmasa, kimi çılgın adamlar bazı hülyalarını gerçekleştirmek adına gecelerini gündüzlerine katıp araştırmalar içinde ömür tüketmemiş olsalar (yüzyıllar boyu başarısızlığa uğramış sayılsalar bile) bu gün kimya adlı bilim dalı ve onun ile var olan yararlı çözümler, hatta iş olanağı sağlayan sanayiler olmazdı.

İyi niyetle sarf edilen her çabanın yararlı bir sonucu vardır; bu sonuç hedeften şaşmış olsa da hayrından bir şey kaybetmez. Bazı “çabacıların” ömrü verdikleri emeğin geri dönüşünü görmeye yetmeyecek olabilir; ancak “eskinin Magus simyagerleri, bu gün çok uluslu ve insan dostu ürünlere/eylemlere odaklı şirketlerin CEO’ları olabilirler” dersem ne demek istediğimi anlatmış olabilirim sanırım.

Tabidir ki bu yaşamda eksik halkayı bulamayacağımı bilsem bile arayışına bir katkı sağlayabilmiş olabiliriz: Bu satırları (siteyi) okuyan ileri görüşlü bilimsever arkadaşların majiye, majisyenlerin ise bilime eğilmelerine neden olabilirsem, bu bile bence azımsanmayacak bir başarıdır; çünkü yaratılış denilen süreçte bölünmüş iki dünya arasındaki bağlantı, maji ve bilim olarak bölünmüş iki dünya arasında bağlantı kurularak var edilebilecektir. Aslında işin garip yanı 1920lerden beri bilim adamlarının da aslında ölüm ötesi alanda araştırma yapmalarıdır. Kendileri ne kadar kabul etmeyecek olsalar da ölüm ötesi, Penrose'un "non-computable gerçeklik" (uzay-zaman geometrisine embed edilmiş [perkitilmiş] non-computable faktörler), Hameroff'un "Platonik değerlerle dolu derin kuantum uzayı" ve Bohm'un "implicate order" adını verdikleri mekandan başka bir yer değildir.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -