YANIT
(Bu soru dün -9 Ağustos 2019- günü geldiği halde, güncelliğini yitirmemesi için yanıt sıralamasına alınmamış ve yanıtlama kuyruğunda çok fazla soru olduğu için, sayıyı fazlalaştırmamak adına yayın günü dışında yayınlanmıştır.)
Kurban geleneğinin kaynağı paganizmdir ve Azteklerde insan kurbanına varan bu uygulama Yakın Doğu'daki kimi pagan uygarlıkta izlenmektedir. Hz. Muhammet öncesinde bölgede kurban kesilmesinin en çarpıcı örneği hz. Muhammet’in babası Abdullah’ın bile dedesi Abdülmuttalip tarafından kurban edilecek olmasıdır. Yani Müslümanlık öncesi kurban olayı vardır ve yaygındır.
Farklı bir alana geçelim: En eski mitlerin çıkış noktası antik Mısır’dır. Yahudilik ise Hz. Musa tarafından -artık birçok incelemecinin kabul ettiği gibi- seçilmiş ve üstün bir ırk değil, Mısır’a mevsimlik işçi olarak gelen ve genelde kentlere sokulmayan- göçerlerin Musa’nın büyük vaatleri sonrasında onu izlemeleri ile başlar. Bu yüzden Yahudiliğin ortalama Mısır uygarlığı kadar eski olduğu belki düşünülebilir. Olaya hz. İbrahim’in oğlunu kurban etmeye kalkması değil, Eski Ahit’te yüzlerce sayfa boyunca okunabilecek somut tarihsel olaylar bazında bakalım: Tevrat’tan okunabileceği gibi Yahveh kavimden sürekli kurban istemekte, kimi suçları da kurban kesimi ile affetmektedir.
Ancak garip olan kurbanların etinin yenmesinin değil, kurbanların "yakmalık sunu" adı altında yakılmasının emredilmesidir.
Yakılırken çıkan dumanlar ise hayli vurgulanan bir kavramdır kutsal kitapta.
Tevrat, Çıkış 29
18 Sonra koçun tümünü sunağın üzerinde yak. Bu RAB'be sunulan yakmalık sunu*, RAB'bi hoşnut eden koku, O'nun için yakılan sunudur.
25 sonra ellerinden alıp sunakta yakmalık sunuyla birlikte beni hoşnut eden koku olarak yak. Bu, RAB için yakılan sunudur.
Kırk yıl boyunca sadece “manna” (man) adlı -gökten indirilen- bir besin ile beslenen insanlardan kurban etlerinin yakılmasının istenmesi hayli garip bir uygulamadır. Üstelik Yahudiler bu manna’yı yemekten çoğunlukla bezmiş, isyan etmiş, yeniden aşk tanrıçası Astarte tapımına dönmek istemiş, ama sonuçta yine gökten inen ateşlerle yakılarak ya da hasta edilerek cezalandırılmışlardır.
Tevrat, Sayılar 11
4 Ve onların arasında olan karışık halkın iştahları çok arttı; ve İsrail oğulları da yine ağlayıp dediler: Bize kim et yedirecek?
5 Mısır’da parasız yediğimiz balığı, hıyarları, ve karpuzları, ve pırasaları, ve soğanları, ve sarımsakları hatırlıyoruz;
6 fakat şimdi canımız kurudu; hiç bir şey yok, ancak bu man’ı görüyoruz.
Tevrat, Yeremaya 44
16 Bize Rab’in ismiyle söylediğin sözde seni dinlemeyeceğiz.
17 Fakat gökler kraliçesine buhur yakmak ve ona dökülen takdimeler dökmek için ağzımızdan çıkan her sözü mutlaka yapacağız, nitekim biz ve atalarımız, krallarımız ve reislerimiz, Yahuda şehirlerinde ve Yeruşalim sokaklarında yaptık: o zaman ekmeğe doyuyorduk ve iyilik görüyor, kötülük görmüyorduk.
18 Ve gökler kraliçesine (Babililerin tanrıçası İştar) buhur yakmayı ve ona dökülen takdimeler dökmeyi bıraktığımız vakitten beri her şeye muhtaç olduk ve kılıçla ve kıtlıkla telef olduk.
19 Ve bizler gökler kraliçesine buhur yakarken ve ona takdimeler dökerken kocalarımızın haberi olmadan mı ona tapınmak için pideler yaptık ve ona dökülen takdimeler döktük?
Tevrat, Yeremaya 7
16 “Sana gelince, ey Yeremya, bu halk için yalvarma; onlar için ne yakar ne de dilekte bulun; bana yalvarıp yakarma, çünkü seni dinlemeyeceğim.
17 Onların Yahuda kentlerinde, Yeruşalim sokaklarında neler yaptıklarını görmüyor musun?
18 Çocuklar odun topluyor, babalar ateş yakıyor, kadınlar Gök Kraliçesi'ne (Babililerin tanrıçası İştar) pide pişirmek için hamur yoğuruyor. Beni öfkelendirmek için başka ilahlara dökmelik sunular sunuyorlar.
19 İncittikleri ben miyim, diyor RAB. Hayır, kendilerini inciterek utanca boğuyorlar.
20 “Bu yüzden Egemen RAB diyor ki, ‘Buranın üzerine, insanın, hayvanın, kırdaki ağaçların, toprağın ürününün üzerine kızgın öfkemi yağdıracağım. Yakıp yok edecek her şeyi, sönmeyecek.’
Bu iki gerçek sentezlenirse Müslümanlığın kurban olayını -fakirlere et dağıtılması- biçimine dönüştürerek rafine ettiği söylenebilir.
Şimdi kurban olayına okült açıdan yaklaşalım: Kırk yıl kadar önce eğitim aldığım, şimdi bildiğim kadarıyla hepsi diğer alemde olan hocalarımın ekolünde -kurban sırasında yaşam enerjisinin boşaldığı, bu enerjinin “tanrılara” (ya da yaratıcıya) yaradığı, insan kurbanında ise bu enerjinin çok daha güçlü olduğu, kurban buyrukları gerisinde böyle bir ihtiyaç olduğu- bilgisi vardı. Var eden bir gücün (tanrının/yaratıcının), beslenmek için var ettiklerinden (insanlardan), diğer var ettiklerinin (hayvanların) öldürülmesini emretmesi gibi bir düşünceye inanmak bana göre saçmadır. Ancak bu düşünce (teori) çağdaş bilimsel bilgiler ile temizlenebilirse içeriğinde gerçeklerden parçalar olduğu görülebilir:
Manyetik Maji eğitiminde anlattığımız gibi kanda manyetizma vardır. Orta Çağ boyunca inanılan bu düşünceye 1800lerde bilimin uyanışı ile bilim adamları karşı çıkmış, hemoglobin demirinin manyetik özelliklere sahip olmadığı (celp edemediği) gösterilmiş, ama son yıllarda yine bilim adamaları kandaki manyetizasyonu bir kez daha kanıtlamışlar ve Orta Çağ müneccimlerinden Mesmer’e dek, bir dolu kişinin sözlerinin ve çalışmalarının gerçeği yansıttığını göstermişlerdir. (Bu bilgiler bilimsel veriler olarak ve raporlara dayandırılarak eğitimde verilmektedir.)
Bu nedenle kırmızı kanı olan bir canlının ana atar damarı kesilerek büyük bir kan akışı ortaya çıkarıldığında söz konusu manyetizma bir alan şeklinde var olabilir. Bu alanın fotonları beyindeki alan ile senkonizasyon, ya da en azından eksitasyon yaratabilir. Senkronize olmuş iki alan ise beyin CEMI alanının frekansına göre (okült açıdan pozitif veya negatif oluşuna göre) sonuçlar var edebilir. Bilim dışı bulgulara göre dalga fonksiyonunu çöktüren alanın yapısı, mikrotübüllerdeki vibrasyonun dalga boyudur. (Burada söz edilen dalga boyu, bilim ortamındaki mikrotübül gama dalgaları değil, okült teorilerin ortaya attığı EM tayftaki keşfedilmemiş dalga boylarıdır.)
Eski Ahit'te de kanın önemi vurgulanmaktadır. Yahve ile ilk anlaşmada ciddi miktarda kan dökülür.
Çıkış 24
5 Sonra İsrailli gençleri gönderdi. Onlar da RAB'be yakmalık sunular* sundular, esenlik kurbanları olarak boğalar kestiler.
6 Musa kanın yarısını leğenlere doldurdu, öbür yarısını sunağın üzerine döktü.
Bu bilgilerin bazı kaygı verici sonuçlar yaratacağı düşünülebilir, ancak endişe yersizdir: Bir kara büyücü, hayvan keserek (bir canlının yaşam alanına en yok edici biçimde müdahil olarak) majikal gücünü arttıramaz, çalışmaya başarı katamaz; çünkü kişisel çıkarı, ya da zevki adına bir hayata son verebilen beynin elektriği kesinlikle negatiftir. NEsi olan bir beyin NE celp eder. NE celp olunca hedeflenen (arzulanan) her şeyin tersi gerçekleşir.
Ancak kendi çıkarı için hayvan öldürmeyen, bir geleneği, ya da dinsel buyruğu uygulamakta olan bir kişinin beyin elektriğinin yapısı (kendisi bilincinde olmasa da) negatif ise sorun yaşayacak olabilir mi?
Olabilir.
Bu riskin elemine edicisi olan davranış ise kurban etme anındaki beyin elektriğini rafine etmek, örneğin yardım etme arzusuna kilitlenmek ve bundan mutlu olmaya çabalayarak elektriği evirmektir. Müslümanlık, kurban geleneğini -yardım saikası ile- kapsamına alarak bu amacı gütmekte, kurban anının riskini azaltmayı hedeflemekte olabilir.
Kişi diğer zor durumdaki insanlara gerçek bir yardım isteği ile, gerçek bir tanrı sevgisi ile, kurban keser, onun etlerini bizzat -belki de önceden kendi saptadığı- yardıma muhtaç kimselere ulaştırır, onları mutlu eder ve bundan gerçek bir mutluluk duyarsa yukarıda sözü edilen tehlike -beynindeki pozitif yapı oranında- azalmış olur. Bu nedenle kurban kesmekte olan kişilerin beyin elektriklerine azami dikkat göstermeleri gerektiği düşünülebilir. Özellikle yardım arzusu ile değil, birkaç aylık et ihtiyacı adına birkaç arkadaş birleşerek bir danayı kesmenin (özellikle derinlerde hayvan öldürmenin olumsuz bir davranış olduğu bilgisi/inancı varsa) riskli bir eylem olduğu söylenebilir.
Herkese iyi bayramlar! İnançlılar için mübarek bayramlar, inançsızlar için keyifli tatiller…