Hayata -sanılanın aksine- maji ve ezoterizm değil, seks açısından bakan ve bu alanda deneyimli (ve aktif) biri olarak ilk başta şunu söyleyeyim: Bu seçiminizde yalnız değilsiniz! Dahası; bu seçim ülkemizde bana göre çok fazladır ve bir o kadar da gizlenebilmektedir.

Aslında olaya üstünkörü bakıldığında söz konusu yaklaşımın bir ikiyüzlülük olduğu düşünülebilir. Kimi kişiler ise bu yaklaşıma -kadınları kötüleyen bir eğilim ile- (örneğin “kadınlar çok şey istiyor, onlarla ilişki kurmak zor” benzeri sözlerle) hak da verebilirler.

Oysa kazın ayağı bence hiç de öyle değildir.

Öncelikle kadınlarla ilişki -kesinlikle- pahalı ya da zor DEĞİLDİR. Kadınlar, bir bebeği karşılıksız taşıyıp, dünyaya getirecek ve besleyecek özveriye sahip, beyin yapısı/elektriği bu tarz yaratılmış cinstirler. Kadınlar erkeklere, bebekleri kadar önem verirler. Kadınlar yaşama kariyer DEĞİL, annelik ve seks açısından bakarlar. Bu gerçekleri alt alta yazın ve toplayın. Yekun (sentez) yukarıdaki sözlerimin doğruluğunu (kadınların zor olmadığını) gösterecektir.

Kadınlar, onlara sorulmadan, danışılmadan, ihtiyaçları önemsenmeden erkeklerce yaratılan bir ortamda yaşamaya çabalamaktadırlar. Bu alandaki başarıları acı çekmediklerini göstermez. Ama kendilerine uygun bir ortamda olmadıkları için doğal olarak defansiftirler. Bir erkek, birlikte olmak istediği bir kadına ortamın HEM güvenli, HEM DE eğlenceli olduğunu gösterebildiğinde kapıyı açar ve vermeyi çok İSTEDİKLERİ ama veremedikleri şeyleri (örneğin, ilgi, alaka, karşılıksız vermek, şefkat, eğlence, bağlılık vb.) AKITMAYA başlarlar. Ben; çok eşli olduğunu asla saklamayan, dar gelirli ve YAŞLI bir erkek olarak eğer hala güzel ilişkiler kurabiliyorsam, yaşamım, sözlerime kanıttır.

Hayır; internetten eş aramam ve fazla önermem. Bu yaklaşım biraz tembellik, biraz da yetersizlik (ilişki kurma yetersizliği) belirtisidir ve hem objektif, hem sübjektif dünya koşullarında tehlikeli olabilir. Oysa alışveriş edilen dükkandan, karşı pencerede sıklıkla izlenen her uygun kişi bir partner adayıdır. Her insan gün içinde onlarca partner adayı ile karşılaşıyorken bunları değerlendiremiyorsa şapkasını önüne alıp düşünmeye BAŞLAMAMALI, hemen huyunu/karakterini/kafa yapısını/inançlarını değiştirmeye koyulmalıdır.

Sizi tanımıyorum, tenzih ederim. Sadece sözlerinizden yola çıkarak “ortaya” bazı laflar ettim.

İkinci olarak “Kadınlar zor olduğu için arada erkeklere yönelmek” düşüncesi -bence- bütünü ile gerçek dışıdır. Hiç kimse biseksüel (karşı cins kadar, kendi cinsinden insanlardan da uyarılan) eğilim taşımadan kendi cinsi ile ilişkiye giremez. (Ne yazık ki adını unuttum, paylaşamayacağım, ama bir fahişenin yaşam öyküsünde bu durum çok çarpıcı şekilde anlatılmaktaydı. Kadın, nemfoman denilecek kadar yüksek düzeyde cinsel arzu sahibi olduğu için sonunda eskort olmayı seçiyor, işinde ilerledikten sonra farklı bir neden yüzünden cezaevine düşüyordu. Bu ortamda lezbiyenlik yaygın olduğu ve meslek yaşamında sıklıkla -iş gereği- kadınlarla birliktelik yaşayabildiği halde, kendi ihtiyaçlarını kadınlarla asla doyuramadığını son derece gerçekçi ve biraz da rahatsız edici şekilde anlatmaktaydı.)

Bu paragraftan sonra sözlerimi sentezleyeyim: Sözü edilen yaklaşım bir ikiyüzlülük değil, ikincil bir seçimin, uyumakta olan bir eğilimin tetiklenmesidir ve ülkemizde bu yaklaşımın çok, ama çok fazla olma nedeni ülkemiz erkeklerindeki İKİNCİL seçimin varlığı, yani biseksüel eğilimin sanılanın misli ile fazla olmasıdır.

[Kişisel görüşümdür, fazla üzerinde durmayın; ancak ben reel gözlemlerime dayanarak Türk kadınları arasındaki biseksüellik oranının, Türk erkekleri arasındaki biselsüellik oranının 1/5i kadar olduğuna inanıyorum. Bu yüzden cinsel isteğinin zayıf olduğu düşünülen Türk kadınlarının erkeklere düşkün olma oranlarının, aslında erkeklerin kadınlara düşkün olma oranından misli ile fazla sayılması gerektiğini düşünüyorum.]

Şimdi sizin sorunuzda yer alamayan bir soruyu yanıtıma ekleyeyim: Biseksüellik bir sapma, yani doğaya (özgün yapıya) paralel olmama mıdır? Yıllardır her gün -sayıları bazen dokuzu bulan- köpek gurubumuzla dolaşan (köpekleri doğal ortamlarında çok iyi tanıyan), evinde bir zamanlar sayıları on sekize varan kedisi olan (benim değil, ilk eşimin seçimi idi) ve doğal ortamlarda çok kaldığı için keçileri izleme imkanı bulmuş biri olarak biseksüelliğin (eşcinselliğin değil, biseksüelliğin) hayvanlar arasında çok, ama çok yaygın olduğunu gözlemlemiş biriyim. Doğada ne varsa doğaldır.

Ve sonunda asıl sorunuz geleyim: Anal sekse (anal yolun darlığına) alışan penis, giderek vajina ile tatmin olmayabilir mi?

Bu sorunun yanıtı bence hem evet, hem de hayırdır.

Evet; eğer kişi sekste penis penetrasyonunu işin temel zevk veren kısım olarak görmekte ise belli bir sıkılığa (hatta belli bir tekniğe, stile, pozisiyona vb.) alışacak olabilir.

Hayır; eğer kişi sekste penis penetrasyonunu DEĞİL, partnerinin onda yaratacağı duygu kombosunu temel zevk veren kısım olarak görmekte ise belli bir sıklığı önemsemez; çünkü seçtiği kişinin sunduğu özelliklerin çoğunu otomatikman çekici bulma eğilimine girer. Bu durumu “sevilen arkadaşa gösterilen aşırı iyimserlik” eğilimine de benzetmek mümkündür. Eskilerin “gönül kimi severse güzel odur” sözünün kaynağı da aynı yapıdır. (Rahmetli -öz annem kadar sevdiğim- üvey annemin sözü ile: “İnsanın gönlü birine kayınca gözüne sihirli su sürülür.”) Sevgi (casual değil, acausal bazlı seks), seçilenin mükemmel olarak algılanmasına ortam -farklılığa/yeniye uyum- yaratır.

Evet ve hayır; anal sekse alışmış bir biseksüel erkek, bir kadın ile (daha doğrusu sadece vajinal seks yapan bir kadın ile) kurduğu ilişki aşk benzeri duygu yoğunluğu ile upload olunca beyin bu alışkanlığını unutacak, ya da aldırmamayı başaracaktır. Anaerkide bir sözümüz vardır: “Aşk, kendi sadakatini yaratır” deriz. Bu güzel sözü biraz bükeyim: “Yoğun duygular kişinin zevk/seçim skalasını baştan yaratır.”

Özetle: Plan yapmayın. Kaygı duymayın. Kimseyi tedirgin bile etmemeye özel önem vererek (örneğin; “Benim seçimimen doğrusu, herkesi buna özendireceğim” yaklaşımları) keyfinizi dibine dek ;-) yaşayın. Karşı cinsten, özel (EM alanı sizinle doğal şekilde senkronize olan) biri (bir aura) ile karşılaştığınızda dinamikler kendi kendine -farklı raylara atlamacasına- rayına otururlar. Canlıları tedirgin/rahatsız etmeyin, cansıza zarar vermeyin; içinizden geleni bildiğiniz gibi yaşayın. Rahatsanız, suçluluk duygularından arınmışsanız, size benzeyen ya da benzemeyen herkese kendinizmiş gibi yaklaşıyorsanız, celp ettiğiniz PE ile her ne yapıyor olsanız da işler yoluna girecektir.

Demek ki ne yapacaksınız? O özel hanım ile buluşana dek kökleme devam! (Durun yahu, hemen yanlış anlamayın! Yaşama alevinin gazını köklemeye devam diyorum! Pek kötü niyetlisiniz efendim. ;-)