GEÇMİŞ VE GELECEK ŞU AN VARDIR
(ÖZEL RÖLATİVİTE)
Yazı: |
|
Özel Rölativite (Görelilik/İzafiyet) kuramı bizlere sadece her insanın bir diğerinden farklı hızda geçen bir zamanı olduğunu söylemekle kalmaz; geçmiş ve geleceğin aslında var olmadığı, daha doğrusu, geçmiş ve geleceğin çoktan oluştuğunu da kanıtlar. Binyıllarca süren ataerkil şartlamalar nedeni ile kabul edilmesi çok güç olan bu teori aslında şunu ortaya çıkartmıştır: Uzay ve zaman arasında temel ve değiştirilemeyecek bir ilişki vardır.
“Hareket etmek” (ki, buna “uzayda hareket etmek” diyebilirsiniz) ile “zamanın geçişi” arasında temel bir bağlantı bulunmaktadır. Biraz daha basit bir anlatımla: “Biri ne kadar fazla ise, diğeri o kadar azdır; birini ne kadar arttırırsanız, diğeri o kadar eksilir.” Bu ilişki o kadar güçlüdür ki, Einstein ikisinin ayrılamayacağını öne sürmüş ve bu yüzden “uzay ve zaman yoktur, ‘uzayzaman’ vardır” demiştir. Özel Görelilik yasasından beri bilim çevrelerinde dünya üç değil, dört boyutlu olarak kabul edilmektedir ve dördüncü boyut zamandır.
Hareketsiz, hatta hiç kımıldamadan duran bir insan bile aslında hareketsiz değildir; uzay ve zaman ayrılmazlığı nedeni ile uzayda değil zamanda hareket etmektedir.
Herkes doğal olarak birbirinden farklı şekilde hareket etmektedir. Kimi güzel bir yemek üzerine "şekerleme yapmakta" olsa da, bir diğeri bir yere geç kaldığı için “koşturmaktadır”. Ancak madem ki hareket ve zaman arasında ayrılmazlık bulunmaktadır (biri artınca diğeri eksilmektedir), o zaman herkesin zamanının hızı yaptığı hareketin hızına göre diğerinden farklı olacaktır! İşte bu yüzden de birinin zamanı, ondan farklı bir hızda hareket eden bir diğerininkinden farklı hızda akmaktadır.
William Philips (Amerikalı Fizikçi. 1997 Nobel Fizik Ödülü Sahibi)
Zaman, hareket eden insan için daha yavaş akıyor. Bu muhteşem bir şey…
Yine aynı yasa nedeni ile bu evrende ulaşılabilecek en yüksek hız olan ışık hızına ulaşan bir insan için zaman durur! Işık hızına yakın seyreden bir araçta bulunan canlılar neredeyse hiç yaşlanmazlar!
Bu ilginç gerçeklerden öte, Özel Görelilik sonucu şöyle bir noktaya varılmıştır:
Geçmiş ve gelecek yoktur; geçmiş de, gelecek de şu anda vardır!
Zamanın akışı sanılan olay bilincin -birer film karesi gibi- yan yana durakta olan olayların üzerinde ilerlemesinden kaynaklanır… yani bir illüzyondur.
Teoriyi daha iyi anlatmak adına Amerikalı fizikçi Brian Greene bir düşünce deneyi yapar: Zamanda her anın yan yana dizili olması durumunu imajine etmemizi ister: “Uzaydaki tüm mekanlar, zamandaki tüm anlar, on dört milyar küsur yıl önce evrenimizin büyük patlama sonucu oluşmasından, Samanyolu galaksisindeki yıldızların oluşmasına, dünyanın dört buçuk milyar yıl önce yaratılmasına, dinozorların zamanına ve bu gün dünyada meydana gelen olaylar ve yaşanmamış geleceğe kadar…” var olan her şeyi bir ekmek somunu olarak düşünmemizi önerir. Her an ve olay somun boyunca, somunun bir başından sonuna, boydan boya dizilidir. Somunun başlangıcında Big Bang; bitiminde geleceğin (evrenin) son günü bulunmaktadır.1
Ardından somunun ortalarına, günümüze gelir. Somunun ortalarında ama bir kenarında imajinatif olarak dünyamızı bulur ve şu anda yaşadığımız anı -diyelim öğle saat 12’yi- belirler. Sonra tam karşımızda bir diğer nokta daha saptar, bu noktada da dünyada 10 milyar ışık yılı uzaklıkta bir galakside, ama bizimle aynı zaman anını (bize göre öğle 12yi yaşayan ) bir uzaylı vardır. Yani uzaylı da, biz de şu anda aynı anı yaşamaktayızdır. Uzaylı, sahip olduğu bir uzaylı dürbünü ile dünyaya -diyelim- Türkiye’ye bakınca bizi görecektir; çünkü ekmek somununun aynı zaman dilimindeyizdir.
Oysa uzaylı birden dürbünü bırakır ve hareket etmeye karar verir. Hareket etmeye başladığı için Özel Görelilik Yasasına göre onun zamanının geçiş hızı, hala olduğumuz yerde durmakta olan bize göre değişecektir. Hareket, zamanın geçişini azalttığı için uzaylı hareket ederken yine dürbünü alıp bize baksa -saati hala öğlen 12’yi gösterdiği halde- artık göreceği biz değil başka bir zaman parçasıdır. Uzaylı bizden uzağa gidiyorsa geçmişimizi, yakınımıza geliyorsa geleceğimizi görecektir. Oysa bizim de, uzaylının saati hala bu gün öğle 12’yi göstermektedir. Yani bu gün öğlen 12 de -uzaylı geçmişimizi ya da geleceğimizi görebildiğine göre- geçmişimiz de, geleceğimiz de var demektir. Biz hala bu gün öğle 12’de olsak da, uzaylı bizden uzaklaşırken dünyada biz daha doğmamış; bize yaklaşırken ise çoktan öldüğümüz bir dünyaya bakmaktadır.
İnanılması güç değil mi?
Bu gerçeği bilim adamlarından duymak inanmayı kolaylaştıracak olabilir:
Sean Carrol (Amerikalı Fizikçi ve Kozmolog - MIT)
Geçmiş de, gelecek de en az şu an kadar gerçektir.
Max Tegmark (Amerikalı Fizikçi ve Kozmolog - MIT)
Geçmiş geride kalmamıştır, gelecek ise meydana gelmiştir. Geçmiş, gelecek ve şu an hep aynı şekilde vardır.
Albert Einstein
Geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek arasındaki fark sadece bir illüzyondan ibarettir. Ama o illüzyon çok güçlüdür.
Michael Lockwood (Birçok ödül sahibi İngiliz Fizikçi ve Kozmolog)
Dört boyutlu evrende insan bedeni gibi bireysel ve kalıcı bir nesne uzayzamandaki (uzanan veya yer alan) dört boyutlu bir solucan olarak düşünülmelidir. Her üç boyutlu zaman dilimi objenin zamandaki bir anına tekabül eder. Bu yüzden evrensel bir zaman akışı yoktur. (…) Hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini iddia etmiyorum. Tersine, rölatif bakış açısı ile, kozmik dalga fonksiyonunda bulunan ve kesinlikle gerçekleşebilecek her şey gerçekleşecektir.
DİP NOTLAR
[1]
Evrenin Dokusu - Brian Greene
|