KURBAN KANI VE MAJİ
Araştırma ve yazı: |
|
Bu yazımda kurban kanının majikal başarıya destek olup, olmadığı hakkında konuşacağım. Kurban olayı bizlere olduğu gibi size de uygun değilse bile makalem ile kurban olayının mantığını kavradığınızda farklı bazı nedenselliklere de ulaşacağınız için çalışmalarınızda başarı oranınızı arttırabilirsiniz. Unutulmamalıdır ki güçlü inançlar ancak bilgi ile var olurlar.
Yazıya iki standart fizik konusu olan manyetizma ve elektromanyetizma (EM) ile girelim.
Manyetizma, yani manyetik çekim, atom altı evrende (atomdan küçük nesnelerin yer aldığı kuantum uzayında) daha fazla bölünemeyen unsurlar olan temel parçacıklardaki manyetik spinlerle ilgilidir. (Spin, minik oklarla sembolize edilen bir kuantum özelliğidir.) Güçlü bir manyetik alan, bir cisimdeki (bu "cisim" bir insan da olabilir; çünkü insanlar da elektron adlı temel parçacıklardan yapılıdırlar) spinleri "hizalayabiliyorsa" (okların ucunu aynı yöne bakar şekilde paralel konuma getirebiliyorsa) manyetizma (bir diğer deyişle "senkronizasyon") var olmuş demektir. Demir benzeri bazı elementler manyetiktir, yani spinleri manyetik alanlara kolayca hizalanır ve onlara ferromanyetik denir.
EM ise varlığını elektrik ve manyetizmaya borçludur; çünkü nerede elektrik varsa, orada manyetizma; nerede manyetizma varsa orada elektrik vardır. Ve bu iki zıt kardeşler birbirilerini tetikleyerek elektromanyetizmayı var ederler.
EM dalgaların birbirlerini etkiledikleri bilinir: İki dalga, frekansları ve dalga boyları ne olursa olsun birbirlerine girişimde (interferans) bulunabilirler. İnterferansta üst üste geldiklerinde genliklerinin miktarı, bireysel genliklerinin toplamı kadardır.
Bilinç konusuna gelelim.
Standart nörolojiye göre bilinç, nöronların ateşlenmesi ile meydana gelir. Yani bilinci beyin var eder.
Oysa modern ETC teorilerine göre bilinç nöronların var ettiği bio-elektrikten türeyen EMdır ve bilinç beyni yönetir!
ETC ve benzer teorilere göre bilinç, uzayzamanda yer alan bir realitedir.
Quantum Mind Website Articles - Quantum consciousness
Michael Lockwood, approached quantum consciousness from a different angle. He argued that special relativity meant that mental states must be physical states. Mental states existed in time, and because space and time were part of the same thing, mental states must also exist in space.
Google çeviri
Michael Lockwood kuantum bilincine farklı bir açıdan yaklaştı. Özel göreliliğin zihinsel durumların fiziksel durumlar olması gerektiği anlamına geldiğini savundu. Zihinsel durumlar zamanda mevcuttu ve uzay ve zaman aynı şeyin parçası olduğundan, zihinsel durumların da uzayda var olması gerekir.
Field theories of consciousness - Susan Pockett
(..) consciousness is conceived as being identical with a field in the general sense in which the term ‘field’ is used in physics. This means that in these theories, consciousness is seen as having not only duration, but also extension in space. In most of the theories discussed, consciousness is proposed to be identical with some aspect of a physical field.
Google çeviri
(..) bilinç, fizikte 'alan' teriminin kullanıldığı genel anlamda bir alanla özdeş olarak düşünülür. Bu, bu teorilerde bilincin yalnızca süreye değil aynı zamanda uzayda yayılıma da sahip olduğu anlamına gelir. Tartışılan teorilerin çoğunda bilincin, fiziksel alanın bazı yönleriyle özdeş olduğu ileri sürülmektedir.
The Nature of Consciousness: A Hypothesis - Susan Pockett
Consciousness is not material in the usually accepted sense, but neither is it some kind of non-physical spook (which, being non-physical, is therefore not accessible to scientific investigation). Consciousness (or at least normal human consciousness) is a local, brain-generated, configuration of, or pattern in, the electromagnetic field. A brain-sized spatial pattern in the electromagnetic field is not matter as such, so the hypothesis escapes the main objection to materialism. However, the electromagnetic field does have the easily observed property of affecting matter.
Google çeviri
Bilinç, genel olarak kabul edilen anlamda maddi değildir, ancak bir tür fiziksel olmayan hayalet de değildir (bu, fiziksel olmadığı için bilimsel araştırmaya açık değildir). Bilinç (veya en azından normal insan bilinci), elektromanyetik alanın yerel, beyin tarafından üretilen bir konfigürasyonu veya modelidir. Elektromanyetik alanda beyin büyüklüğündeki bir uzaysal model madde değildir, dolayısıyla hipotez materyalizme yönelik ana itirazdan kaçmaktadır. Ancak elektromanyetik alan, maddeyi etkileme konusunda kolaylıkla gözlemlenebilen bir özelliğe sahiptir.
Benjamin Libet, bilinç bir alan olsa da, bilinen fiziksel alanlardan daha farklı bir alan olarak algılanması gerektiği hakkında bir rapor yayınlamış ve söz konusu alana Conscious Mental Field (CMF) “Bilinçli Akılsal Alan” adını vermiştir.
Benjamin Libet - A testable field theory of mind-brain interaction. Journal of Consciousness Studies 1(1) 119-126.
Bu alan; EM, gravitasyon vb. benzeri bildik fiziksel alanlar kategorisinde değildir. (…) Bilinen fiziksel alanları andırabildiği düşünülebilir, ancak CMF, bilinen fiziksel araçlarla doğrudan gözlenemez, gözlemlenemez.
Piero Scaruffi ise "Bilinç, tanımlandığı gibi fizik biliminden ayrı olarak görülür, ancak yine de fiziksel bir özelliktir" (Consciousness is seen as separate from physical science as described, but still a physical property) demektedir.
Bu nedenle Manyetik alanlar ve bilinç arasında bir bağlantı vardır. Bilinç ile EM alanların birbirlerine ile senkronize olup rezonansa geçmeleri mümkündür. Bilinç, EM alanlardan etkilenmektedir.
Söz ettiğim gerçeğin en basit ve gündelik kanıtı ise MRI makinesi operatörlerinin tarama sırasında ortaya çıkan sorunlarla ilgilenmek için tarayıcı odasına gitmek zorunda kaldıklarında bilişsel süreçlerinin etkilenmesidir. Bu olaya "Mag Lag" denir.
Ayrıca bu konuda hayli rapor da vardır.
Electromagnetic Theories of Consciousness – Wikipedia
McFadden cites recent experiments in the laboratories of Christof Koch and David McCormick which demonstrate that external EM fields, that simulate the brain's endogenous EM fields, influence neuronal firing patterns within brain slices.
Google çeviri
McFadden, Christof Koch ve David McCormick'in laboratuvarlarında yapılan ve beynin endojen EM alanlarını simüle eden harici EM alanlarının beyin dilimleri içindeki nöronal ateşleme modellerini etkilediğini gösteren son deneylerden alıntı yapıyor. Bulgular, beynin endojen EM alanının (bilincin) beyin fonksiyonunu etkilediğini öne süren yarı alan teorisinin öngörüsüyle tutarlıdır.
Endogenous Electric Fields May Guide Neocortical Network Activity - Flavio Fröhlich and David A. McCormick
Recently, however, externally applied EFs have been shown to modulate pharmacologically evoked network activity in rodent hippocampus.
Google çeviri
Ancak son zamanlarda harici olarak uygulanan EF'lerin, kemirgen hipokampusunda farmakolojik olarak uyarılmış ağ aktivitesini modüle ettiği gösterilmiştir.
Neurostimulation - Wikipedia
Neurostimulation is the purposeful modulation of the nervous system's activity using invasive (e.g. microelectrodes) or non-invasive means (e.g. transcranial magnetic stimulation or transcranial electric stimulation, tES, such as tDCS or transcranial alternating current stimulation, tACS). Neurostimulation usually refers to the electromagnetic approaches to neuromodulation.
Google çeviri
Nörostimülasyon, sinir sistemi aktivitesinin invaziv (örneğin mikroelektrotlar) veya invazif olmayan araçlar (örneğin transkraniyal manyetik stimülasyon veya transkraniyal elektrik stimülasyonu, tdcs veya transkraniyal alternatif akım stimülasyonu, tacs gibi) kullanılarak amaçlı modülasyonudur. Nörostimülasyon genellikle nöromodülasyona elektromanyetik yaklaşımları ifade eder.
Buraya dek elde ettiğimiz bilgileri toparlayalım.
Bilinç, farklı EM alanlarla senkronize olacak, rezonans yapacak bir EM alandır. Olağan koşullarda karşılıklı interferans ile genliğini arttırabilir. Oysa MRI cihazındaki gibi güçlü frekanslara ulaşırsa spinleri etkileyebilecektir.
Konumuz kan olduğuna göre artık ana soruyu soralım: Bilinç kandaki EM alan ile etkileşime geçebilir mi?
Soruya "evet" şeklinde yanıt verebilmek için kanın manyetik özellikler taşıması gerekir.
Oysa eğer kanda manyetik özellikler olsa, manyetik rezonans tekniği ile çalışan cihazlara (MRI) girildiğinde, yani bedene güçlü bir manyetik alan verildiğinde, kanın manyetize olması gerekir. Böyle bir sonuç vuku bulmamaktadır. Ortaçağ okültistleri kanda manyetik özellikler olduğunu çok iddia etmişlerdir. Düşüncelerini savunurken kullandıkları argüman ise kanda demir olması, demirin ise ferromanyetik bir element sayılmasıdır. Ancak bilimsel açıdan araştıran bilimadamları kanda manyetik özellik bulamazlar. Örneğin Michael Faraday 1800lü yıllarda kurumuş kan üzerinde çok çalışma yapar… ama sonuç alamaz. Kan diamanyetiktir.
Kanda manyetizma olduğu ise çağımızda bir keşifle anlaşılır. Fizikçi Rongjia Tao (Temple University - Philadelphia) ve medikal fizikçi Ke Huang (University of Michigan) kalp krizi ve felci önlemenin yeni bir yolunu aramaktadırlar. Amaçları kanın viskozitesini (akışkanlığa direncini, bir anlamda yoğunluğunu) azaltacak ilaç bulmaktır. Deneyleri sonunda güçlü manyetik alanların eşliğinde kanın kalınlığını veya viskozitesini önemli ölçüde azaltabildiğini, yani kanın manyetik alanlarla senkronize olduğunu ortaya çıkarırlar.
Bunca zaman kanın manyetik alanlardan etkilendiğinin ortaya çıkmama nedenleri;
- kandaki manyetizmanın demirde aranmasıdır; oysa manyetize olan unsur, kırmızı kan hücrelerinin bir maddesi olan, oksijeni ciğerlerden dokulara, dokulardan ciğerlere ulaştıran hemoglobindir,
- hemoglobin ise sadece oksijen taşımadığında manyetiktir (yani "paramanyetik"tir; kısmi olarak, zaman zaman manyetik olan unsur kategorisindedir),
- hemoglobin spinlerinin hizalanması için kanın akmakta olması ve kan akışının tek bir yönde bulunması gerekmektedir (oysa MR cihazına giren bir insanın kanı damarlarda farklı yöne akmaktadır).
Bu bilgilerden sonra belki de ortaya şöyle bir teorem atılabilir:
Güçlü bir beyin dalgasına sahip CMF, kandaki manyetizma ile rezonansa girip genliğini büyütebilir; bu sonuç ise majikal metotlarla kullanılırsa majikal çalışma başarısını önemli ölçüde arttıracaktır.
Güçlü beyin ise yüksek gama dalgasına çıkabilen beyindir; çünkü gama dalgaları beynin en yüksek frekanslı dalgalardır.
[Gama dalgalarının -biraz teatral açıdan olsa da- gücü, baş rollerini Richard Burton, Lee Remick, Lino Ventura’nın paylaştığı 1978 yapımı The Medusa Touch adlı filmde izlenebilir. SPOILER İÇERİR!
Filmin son dakikalarında majinin ana argümanı olan gama dalga boyunun neler yapmaya kaadir olduğu çarpıcı şekilde (abartılı şekilde ) görülebilecektir. Bu nokta ilgili filmin tanıtım afişine bakılabilir.
]
Majsiyen olmanın yegane anlamı ise garip teknikler uygulamak, acayip kelimelerden medet ummak, geniz yakan buhurlar tüttürmek, mesnetsiz sözlere inanmak değildir. Modern majisyenler (dilerseniz buna Kova Burcu Çağı majisyenleri diyelim) ; evrenin fizik çalışma prensibine haiz, bu kuralları amacına yönelik yorumlayarak kullanabilen ve kullanabilmek için yüksek gamaya sahip kişilerdir.
Sonuca gelelim.
Yüksek gama sahibi majisyen kurban kesildiği an akan kanda bulunan manyetizmayı çalışmada kullanabilir.
Janus'tan not:
Bir canlının yaşam hakkını kişisel çıkarlar için elinden alabilen beyin elektriği (CMF) kesinlikle negatiftir. Kurban kanı ile güçlenen negatif alanı Ondan daha negatif alanlar(!)
celp edecek; bu negatif alanlar majisyen negatif alanı ile senkronize olacaktır.
Söz edilen durumun anlamı ise kurban edenin eninde sonunda kurban durumuna düşeceğidir.
|