TANRI JANUS KİMDİR?
Bölüm 3- TANRI JANUS'UN GİZLERİ
1- Tanrılar Nedir?
|
2- Mitolojideki Kimliği
|
3- Tanrı Janus'un Gizleri
|
4- Angelina Jolie'nin Janus Tarifi (Video)
Araştırma ve yazı: |
|
Bazı araştırmacılara göre Janus'un "kapıların tanrısı" olarak algılanması zaman içinde var olmuş, ona "yakıştırılmış" bir durumdur ve bunun gerisinde Janus adının janua yani "kapı" sözcüğüne benzerliği ve Janus'un dialektik gerçekliği (değişimi, yani bir anlamda "geçiş"i) yönetmesi vardır. Janus aslında çok farklı gerçekleri yansıtmakta olan bir tanrıdır!
Makrobius ve Çiçero’dan Janus hakkında bu inancı doğrulayacak ilginç bilgiler alırız:
Janus'un çift yüzlü olma nedeni, aslında eşi Jana ile tek bir varlık olmasıdır. Yani yüzünün diğer yarısı gerçekte diğer yüzünü değil, içinde barındırdığı (ve de içinde barındığı) eşinin çehresini göstermektedir ve bir kadın yüzüdür.
Bu konu, Laura Rahme tarafından kaleme alınmış okültizm ve tarih konulu "Amazon Best Seller"ı olan The Mascherari: A Novel of Venice adlı romanda etraflıca işlenir.
Aynı evrensel bilgi -ataerkil aryanların Hindistan'daki uygar anaerkil krallıkları yıkarak kendi inançlarını (Vedizmi) yaymadan önceki inancın- gerçek Hinduizmin yaratıcı tanrısı Şiva'da da görülür. Şiva'nın da diğer yarısı dişidir; bu yan eşi Şakti'dir. Bu kimliği Ardhanarishvara adını alır.
Janus'un eşi Jana ise doğa, hayvanlar, ormanlar tanrıçası, hayvanlarla konuşma ve onları kontrol etme yeteneği olan Roma tanrıçası Diana’dan başkası değildir. Tabidir ki avcı değil, havyan-severdir. Yanında kimi zaman köpeği ile betimlenmesi köpeklerin pozitif enerjisini sembolize eder.
Janus’un bir diğer adının Dianus olması bu gerçeği doğrulamaktadır.
Bu bilgiler ise bütünü ile tek bir gerçeğe gönderme yapmaktadır:
Janus, öncel bütünlüğün insani yanını simgeleyen "androgynous bütünlüğü"nü sembolize etmekte olan bir tanrıdır.
Söz konusu durum ise bir ölçüde gerçek yaşamda (yani maddesel yaşamımızda) da izlenmekte gibidir: Satürn'un aylarından biri adını tanrı Janus'tan alır.
Ay Janus ise yörüngesinde Epimetheus adı verilen bir ay daha içermektedir! Yani aynı yörüngede iki ayrı ay vardır!
Astronomlar böyle bir durumun var olabileceğine (yani iki ayın çarpışmadan aynı yörüngede olacağına) uzun süre inanmamış olsalar ve iki ayı tek olarak algılasalar da, 1980 yılında Voyager 1 adlı uzay aracı çektiği resimlerle bu inanılması güç durumu doğrulamıştır. Yani -esprili bir dille- Janus'un uzayda bile yanında bir eşi bulunmadan olamadığı söylenebilir.
Satürn, Roma mitolojisinde evrenin Jüpiter'den önceki lideridir. Onun zamanında evren “Altın Çağ” adlı bir dönem yaşamıştır ve bu çağda yiyecekler kendiliğinden yerden bitmekte, hayvanlar birbirleri ile dost yaşamakta, savaşın ne olduğu bilinmemektedir.
Pietro da Cortona - Golden Age (fresk)
|
Ancak bir gün Satürn'ün oğlu Jüpiter babasına savaş açar ve onu yener; evreni yeniden biçimlendirir ve içinde yaşamakta olduğumuz dönemi başlatır. Araştırmacılar Jüpiter'in Yunan karşılığı olan Zeus'un, Yahveh'in maskeli hali olduğuna inanmaktadırlar.
Pietro da Cortona - Iron Age (fresk)
|
Janus, Altın Çağ'ın kurulmasında rol alan tanrılardan biridir.
Mitoloji Sözlüğü, Azra Erhat - Satürn
İtalya’nın en eski tanrılarından biri. (...) Jüpiter (yani Zeus) onu tahtından atıp Olympos’tan kovunca Saturnus ilerde Roma’nın kurulacağı yere gelmiş ve Capirollium tepesinde Saturnia diye surlarla çevrili bir yerleşme yeri kurmuş. Orada onu kendisinden daha eski bir tanrı, İanus karşılamış. O çağ Latium bölgesinde Altın Çağ diye anılırdı.
Yeniden androgynous bütünlüğe dönelim ve konuyu açalım:
Aralarında binlerce kilometre ve yüzyıllar olan mitolojilerin yaratılış mitleri (örneğin Babil, Yunan, Roma, Hint, Nordik, Anadolu, Yakın Doğu, Mısır yaratılış mitleri) garip benzerlikler gösteriler. Ortak anlatım gereği evren kurulmadan önce herşeyin büyük bir mutluluk içinde var olduğu bir farklı evren bulunmaktadır. Söz konusu “tamlık” evreni ("sonsuz su", "engin", "derinler" ya da "deniz") şeklinde ifade edilmektedir. Bu evren ne yazık ki saldırıya uğrar. Her şey ortadan ikiye bölündür ve bu bölünme, içinde yaşadığımız evreni bina eder. (Söz konusu söylemin bilimsel karşılığı Big Bang'dir.) Evrenin, birbiri içinde eriyemeyen, yani birleşemeyen, ama birbirleri ile ilişkide olan zıtlıklarla var olması bu düşüncenin kanıtı sayılır.
Örneğin;
- insan, erkek/dişi,
- atom, elektron/çekirdek,
- enerji, elektrik/manyetizma,
- ruh, içgüdüler/akıl
şeklinde "iki ayrı" gerçeğin birleşemeden, birlikte olmaktadırlar!
Janus'un vermek istediği asıl gizli bilgi içeren mesaj ise bundan sonra başlamaktadır:
Eski yazarlar androgynous bütünlüğünün ve öncel mutluluk tamlığının, hala denizlerin dibinde bir şekilde var olduğunu öne sürmüşlerdir!
Örneğin Babilli yazar Berossus, çok ilginç bazı olaylardan söz eder: Alexander Polyhistor aracılığı ile elimize geçen parçalardan birinde evrenin önceden sadece su olduğu ve bu ortamda iki kafalı insanların (androgynous bütünlüğün) yaşadığı bilgisi vardır.
Ancient Fragments - I. P. Cory
FRAGMENTS OF CHALDÆAN HISTORY, BEROSSUS: FROM ALEXANDER POLYHISTOR. OF THE COSMOGONY AND DELUGE.
Bir zaman vardı, sadece karanlık ve derin sulardan başka şeyn olmadığı. O diyarda iki-kat prensibinin var ettiği korkunç varlıklar yaşarlardı. Erkekler vardı, iki kanat verilmiş, kimine ise dört, ve de iki çehre. Bunların tek bir bedeni, ama iki kafası vardı: biri erkek, diğeri kadın: aynı şekilde organları da hem erkek, hem kadındı. Diğer insan biçimlerinin bacakları vardı ve de keçi boynuzları: (...)
Onları yöneten kişi Omoroca adlı bir kadındı; bu isim Kalde dilinde Thalatth, Yunancada Thalassa, yani deniz demekti; ama aynı zamanda Ay olarak da yorumlanırdı. Her varlık bu durumdayken, Belus geldi, kadını parça parça etti: bir parçası toprak oldu, diğer parçası gökler; ve aynı zamanda kadının sinesindeki hayvanları (varlıkları) de mahvetti.
(Bu sözler "onun hükümranlığı olan derinliği" şeklinde de çevrilebilir.)
Yukarıdaki anlatımın (önceden söz edildiği gibi) neredeyse tüm antik yaratılış mitlerinde yer almakta olan hikayenin farklı versiyonu olduğu söylenebilir.
Asıl inanılması güç yan bundan sonraki satırlarda yer almaktadır:
Metine göre bu bilgileri veren Oannes adlı bir yaratıktır. Ona yaratık denme nedeni ise insan-balık karışımı olması, insanlar gibi konuşsa da, sözlerinin biraz zor anlaşılması ve en önemli nokta, denizlerin dibinden geliyor olmasıdır. Her gün denizden çıkmakta,
insanlara -tıpkı düşen meleker (nefilimler) gibi- hayatlarını kolaylaştıracak bir çok bilgi vermekte, sonra yine denizin dibine gitmektedir. Kimi görüşlere göre geldiği yer, denizin dibinde olan ve öncel evrenden gerçekler taşımakta olan gizli bir ülkedir.
Çağdaş araştırmacı Willam Betham bu garip anlatımla Janus arasında bağ kurar! Betham'a göre Janus’un orijini Orta Doğu'dur, kendisi gerçekte orijinal olarak Baal-anus ya da Kalde’deki gibi Belinus adını taşımaktadır, Baal-anus ya da Belinus ise Berossus’un Oannes’inden başkası değildir!
Berossus'un metninde Oannes'in anlattığı dünyada yaşayan bazı insanların boynuzlu olduğundan söz edilmektedir: Janus'un da bazı ikonlarında tek kafasında boynuz vardır.
Özetle Janus; "Vahiy" adı verilen bir çeşit iletişim ile çoktan unutulmuş bir antik yazara aktarılan bir sırrı yansıtmaktadır: O, denizlerin dibinde, hala bir şekilde varlığını sürdüren öncel mutluluk evreninden gelen bir canlının tanrılaşmış versiyonudur.
Tanrı Janus bizlere "Öncel evrenden ya parçaların, ya frekansların, ya da evrenin bölünmekten kurtulmuş bir kısmının, denizlerin dibinden uzanan bir yol ile varılabilecek bir yerde hala var olduğunu" anlatmaya çalışmaktadır.
Söz konusu veriler ise ne yazık ki hiç bir araştırmacının dikkatini çekmemektedir.
|