YANIT
Kısa cevap mı? Ben mi? Ne yazık ki bu mümkün değil; çünkü soru yanıtlamaya başlayınca transa girer gibi oluyorum... tüm işler aksıyor. :) Orta uzunlukta bir yanıtı kabul eder misiniz acaba? Siz kabul etseniz de, bakalım bu zor işi becerebilecek miyim? :D
“kuantum mekanigine geçtigin günden itibaren astrolojiyle arana bir mesafe koydugunu söylemistin, ama ara sira da olsa baskalarinin haritalarina baktigini ve astrolojinin ise yaradigina sahit oldugunu yazmistin.”
Çok doğru. Ama ben biraz da yaygın astrolojideki –bana göre- iticilik yüzünden (“şu, şuysa; bu, budur” yaklaşımı nedeni ile) astrolojiden uzaklaştım.
Ayrıca bilimi öğrendikçe de astrolojiden koptum.
Ama şu da var! Bilimi daha iyi öğrendikçe “Ya, acaba astroloji doğruları mı söylüyor?” diye de bir düşünce üretmeye başladım. :)
Konuyu açayım: Bunun nedeni Einstein’ın Genel Rölativitesi…
Genel Rölativite, Newton’un dediği gibi cisimlerin birbirini ÇEKEMEDİĞİNİ, cisimlerin (kütlenin) uzayı BÜKTÜĞÜNÜ ortaya çıkarttı. Kütle uzayı öyle bir büküyordu ki, zamanı bile değiştiriyordu. Bu yüzden HERKES FARKLI ZAMANLARDA YAŞAMAKTAYDI. Bu sözler varsayım değil, deneysel olarak kanıtlanmış gerçeklerdir. (Bu konuda bilgi edinmek adına GEÇMİŞ VE GELECEK ŞU AN VARDIR (ÖZEL RÖLATİVİTE) adlı yazımı okuyabilirsiniz.)
Peki uzayı bükmek nedir? Sitedeki Majikal Eğitim tanıtımımızda majiye “Maji, uzayı iradi olarak bükmektir” diyoruz; beyin elektriği ile uzayı bükerek kader üzerinde etkin olduğumuzu öne sürüyoruz. O zaman uzayı kütlesi ile büken kütleler de kader üzerinde etkin olabilir.
Sizin haritanıza gelelim: Merkür’ün Balık burcunda pozitif olmayacağını düşünmenizin nedeni ataerkil yorumlardır; çünkü Merkür, ataerkil bakış açısı ile “akıl” olarak nitelenir ve aklın ne olduğu pek yaldızlanarak hap yapılıp sunulur. (İste standart astrolojiyi pek sevmememe neden olan bir nokta daha.)
Oysa Merkür akıl değildir, evrende “akıl” diye bir şey, yani ataerkinin sunduğuna benzer bir kavram, yoktur! Akıl diye moda gereği kakalanan "şey" NE üreten düşünce sistemi, düşünme biçimi, beyni kullanma yöntemidir.
[Ne acı ki bu akıl modası kadınları da etkisine adım-adım almakta. Çile çekmekten sersemlemiş kadınlar, ataerki ile başa çıkmak için1
önlerine atılan zarfa kaymakta, böylece gerçek güçlerini (hiçbir şey bilmeden PE ile kontak kurma ve doğru karar alma yeteneği olarak nitelenebilecek "içgüdülerini") zayıflatmaktalar. (Bilinir; akıl ile içgüdüler hiç anlaşamazlar.) Akıl, ne yazık ki erkek beynine uygundur. Sürekli hata yapma nedenimiz bu olabilir. Kadınların (ve zencilerin, siyah renkli tenler anaerkide daha tutulur, aryanlar süt gibidir) neden bilimde fazla yer almadıklarının ve de en önemlisi, bilimin ürettiği bir dolu yararlı şeye rağmen insan mutluluğuna zırnık etkisinin neden olamadığının, açıklamasıdır. Akla yönelen kadın, ona orijinal biçimde sahip olanın zahiri görüntüsü, taklidi olmaktan öte gidemez. Oysa bilinir, taklitler aslını yaşatır.
Hanımlar: Tanrı aşkına "Ben içgüdüyüm! Kendimi zorlarsam akıl denen şeyi de beceririm, ama içgüdüsü olmayan, kendini yırtsa da bu niteliğe sahip olamaz. Bilimde nereye gidileceğini bir bize sorun… sorun da bakın bilimde ağırlıklı cins kim oluyor!" diye kalksanıza ayağa yahu. :)
Çivi ve haçları kuşanıp, sözlerim yüzünden beni çarmıha germeye gelenlerle karşılaşmadan tabanları yağlayayım. :D]
Merkür, beynin işleme sisteminin yapısını gösterir. Buna ETC açısından bakarsak “beyin elektriğinin yapısı, ya da beyin EM alanının frekansı” diyebiliriz. Bu frekans ataerkide “akıllı” da sayılabilir (ne de olsa akıl bir kalıptır oralarda), “aptal” da.
Ataerkil laf-ı gezafı geçelim, Balık’a gelelim.
Astrologlar darılmasın, SADECE dünyadan bakınca grup (takım yıldız) gibi görünen; farklı bir galaksideki bir planetten bakınca birbiri ile ilgisiz, birbirine yakın bile olmayan yıldızlara “burç” der, bir de bunlara kişilik yakıştırırsanız çok yanlış bir iş etmiş olursunuz; çünkü birbiri ile alakasız kütlere grup demek saçmadır. Ayrıca bu yaklaşım ile ortada 12 tanecik kişilik olur; oysa insan kişiliği –şu anda dünyada soluyan her insanın- parmak izi sayısındadır, yani özgündür.
Öz-Burç yorumlarının doğru çıkma nedeni İNANÇTIR. Hemen sözlerimi kanıtlıyorum: Hiç kimse uzun süredir kendi burcunda değil, BİR ÖNCEKİ BURÇTA! Bunun nedeni ekinoks noktalarının dünya eksenindeki salınım nedeni ile geri kayması! İnsanların kişiliğinin hala ait olmadığı burç yorumu gibi çıkme nedeni inançtır. Bizi (kaderimizi) asıl yöneten inançtır. İnancı, beyin elektriği; beyin elektriğini ise celp edilen PE veyea NE oluşturur.
Takımyıldız saptamak, astronomik (astrolojik değil, astronomik) kerterizler için "nirengi noktası" saptama anlamında, gerekli ve yararlıdır. Ama bu gruplamaya kişilik ibla etmek fıkra gibi bir iştir.
İşte astrolojiyi pek sevmeme nedenlerimden biri daha…
Ancak evet, bu kalıplar var edilmiştir ve etkindir. Yani fazla yapacak bir şey yok…
Ama durun; var! Onlara inanMAMAK. ;-)
Örnek gelsin: A burcundasınız ama F burcuna özeniyorsunuz. Yeterince uzun süre F burcunda olduğunuzu düşünür, bilincinizde bu konuda thought form yaratırsanız o burca atlarsınız.
Düşünce kalıbı yaratmak ETC temelli bilimdir.
O zaman bir de yorum döşeneyim: Balık, makroya uygun olmayan (uyumsuz değil, yapısı ile fazla örtüşmeyen) ama çok da değerli olabilecek bir enerjidir.
Bana diyeceksiniz ki, “Balık insan yaratısı bir kalıp (bir atmasyondur) dediniz, şimdi değerli diyorsunuz? Atmasyonsa nasıl değerli oluyor? Değerli bir yalan mı? Çok saçma!”
Ben de size “Balık BURCU uydurma; ama madem ki bilinçler onu gerçek bir şey olan (gerçek etkileri olan) Neptün adlı kütle ile ilişkilendirmiş (Balık, Neptün tarafından yönetilir) ve kalıbı böyle yapmış, o zaman Balık yorumları gerçeğe yakın olabilir” diyeceğim. Anımsayın; yukarıda söz ettiğim gibi, Genel Görelilik yüzünden kütleler (burçlar değil, kütleler, yani planetler) kaderde etkin olabilirler.
Bu bilimsel gerçeklikten yola çıkarak biraz daha ilerleyeyim ve psuedo-science’a geçelim. :)
Neptün bilime göre uzayı büküyordur, tamam; ama bunun ötesinde ezoterik açıdan (sallama serbest dünyasında ;-) ) astrolojide iddia edilen (Neptün'e ibla edilen) nitelikleri yaratarak (var ederek) UZAY ZAMANI BÜKÜYOR olabilir!
Teoriyi açalım.
Neptün gazdır, yüzeyi yoktur, içinde amonyak okyanusu (su, water-ammonia ocean) vardır. (Amonyak’ın temizleyici olması, roket yakıtı olarak kullanılması ve özellikle Müslüman simyacılar tarafından saygı duyulması anlamlıdır.) Ve bilim, Neptün derinlerinde çok şaşkınlık verecek, Dünya planeti gerçeklerine uygun olmayanşeyleri sakladığını giderek ortaya dökmektedir.
Bu yüzden Balık için (Balık adlı martavaloz yorumlar, Neptün adlı gerçeklik bazında var dildiği için) Balık burcu; rüyalar, hayaller, diğer alem benzeri dünya dışı olan her şey ve su üzerinde söz sahibi (yönetici) olabilir.
Artık eminim ki “Merkür, Balık burcunda” yorumunu Orta Çağ iddialarından arınmış şekilde, en reel biçimde yapabileceksiniz.
Yine de ben ipucu vereyim: Sizin bilinciniz, makroda çok güncel olmayan (maji, spiritüalizm, mikrokozmos, rüyalar; hatta su, sıvılar, okyanuslar ve de amonyakla ilgili) her şeyde egemendir. Ataerki "akıl-da-akıl" ittirmecesine boyun eğip, yorumu akıl bazında yapalım: “Saydığım kavramlar ve Neptün’ü araştırırsanız, sentezlerseniz, elde edeceğiniz konular (ya da yaşam alanları) çerçevesinde son derece akıllısınız.”
DİP NOTLAR
[1]
Ataerki dediğimiz sistem illaki erkek cinsi ile ilgili değildir; anaerkil erkek de vardır. Sürekli yanlış anlaşılıyor, altını çizmek istedim: Bu erkek hala da erkek kimliğindedir, yani lider ve önderdir; ancak inanç ve doğruları farklıdır. Anaerkil imparatorlukları -zaman zaman çok etkin kraliçeler görülse de- genelde krallar yönetmiştir. Bu krallar tarihe barışseverlikleri, ülkelerinin gelişmiş kültürü ve benzersiz zenginliği ile geçmiştir. Örneğin Anadolu Lidya imparatoru kral Karun ve Girit'te benzersiz Minoen uygarlığını yaratan kral Minos.