YANIT
“Yalnız ve saf” tamlaması, hatalı davranan kişilerin kendilerini temize çıkartma ve yaşanan kayıpların hatasını başkalarına yükleyerek rahata erme metotlarındandır. Böyle bir yaklaşımda olabilirsiniz.
Uyuşturucuya alışmayı geçin, kullanmaya başlamak bile belli miktar gözükaralık içeren bir davranıştır. Söz konusu eğilimi olmayanı bu konularda ikna etmek neredeyse olanaksızdır. Ayrıca arkadaş seçiminde başarılı olamamak da başlı başına bir hatadır.
“Gözlerine bakamayacağınız kadınlar”ın taşıdıkları PE katsayılarını ve onların gözlerine bakanların hayatlarına ne ölçüde kazanım (örneğin zevk ve mutluluk) kattıklarını uzaktan bilmenize olanak yoktur. Ayrıca kolay iletişim kurmak mutlak bir başarı kriteri değildir, hatta art niyetli insanlarda sıklıkla görülen bir nitelik bile olabilir. Herkesin kendine özgü bir yapısı vardır ve öz yapısı ile -moda tabir ile- "barışmak" (doğal niteliklerini fark edip, bunları hem sevmek, hem de saygı duymak) başarıyı ve rahatlığı tetikler.
"Kadınlarla yatmak” (sözcük size ait) ise ne “büyük başarı”, ne de “mutlu edici hedef”tir. Kiminin karmasında evrim tek bir kadın ile uzun süreli birliktelikle kurmaya dayalıdır; kiminin karmasında ise çok eşlilik kurmaya… Doğru yol sadece sakince şartları değerlendirmek ile elde edilir; ataerkil kültürün yarattığı yalancı manzaralara özenerek değil. Gençlikte cinsel arzularla başa çıkmak zordur; ancak ilişkileri “boşalmak” amaçlı görmek büyük hatadır. Boşalmak adına seks işçileri ile -yine aklı başında ve dengeli şekilde- ilişki kurmakta hata yoktur. Özetle “hırs içinde” istenen şeylere -hırs negatif enerji demek olduğu için- genelde hem ulaşılmaz, hem de bu istekler kişiye zararlı olurlar.
Şimdi “seçeneklerinize” gelelim: Olaylara, kişilere ve ilişkilere kısır kavramlar penceresinden bakarak onların şans ve başarı katsayıları ölçülemez. İnsanların içinde oldukları enerjinin vibrasyonunu (yani mutlu olup olmadıklarını) anlamak için beyinlerine girmekten başka yol yoktur.
Ancak “iliskiler konusunda basarili olacaklarina yeterince inaniyorlarsa, kötülük yapmak veya kötü bir insan olmak bu basariyi etkileyemez.” şeklindeki cümlenizde doğruluk payı var: Başarıya İNANÇ, başarı getirir; çünkü inanan insan kuantum mekaniğine göre evrenini “başarılı olacağım” temelinde kurmuştur. Ancak kişinin başarı olarak nitelediği sonuçlar negatif ise istediklerini elde edip bir anlamda başarılı olsa bile (beyinde doğru elektrik bulunmayacağı için) mutlu olamayacak, başarı şeklinde adlandırdığı şartlarda acı çekecektir. Altyapısı PE olmayan kişiler beyin güçleri (inançları) ile hangi evreni kursalar da, eğer PE celbi sağlayamadılarsa, pırıltılı görünümlerde keder, korku, tedirginlik, elem, kaygı, öfke, hırs benzeri hislerle yaşarlar. Bu hislerinin dışarıdan bakarak izlenebileceğini sanmak ise bir diğer hatadır.
Mutluluğun ilk yolu evren (ya da Allah/tanrı) tarafından bahşedilmiş olan nitelikleri fark etmektir. Herkes kendine özel bir şans ile dünyaya gelir. Size özel şans belki de güzel bir aile, güzel bir yüz ve cinsel güçtür. Estetik sorunlar, ailesizlik ve yalnızlık, iktidarsızlık gibi durumlar kişilere ciddi ölçüde acı verebilirler. Doğal şekilde sahip olunan nitelikler içinde öncelikle rahat edip, belki şükredip (yani güçlü bir PE altyapısı sağlayıp) , sonra ilerlemeye başlanacağına; olur olmaz adamların “yattıkları kadınlara” takılarak evrensel dengeleri sorgulamak kişiyi önemli ölçüde çıkmaza sokacaktır.