YANIT
Öncelikle eski öğrencime merhabalar.
Gerçek “irade” aslında yaygın şekilde irade olarak adlandırılan kavram ile ilgisizdir. İrade, insanın temel yapısında (pattern’inde) doğal (ve de mutlak) biçimde yer aldığı için iradesizlik diye bir şeyin mümkün olması söz konusu değildir.
Kendini zorlama da, tıpkı sözde irade gibi, “yaşamda kalma” itilimi kalemlerinden olan bir yetidir.
“İradesizim” yaklaşımı tıpkı “depresyondayım” , hatta “panik atak hastasıyım” yaklaşımlarına benzer. [Oysa değil “kerameti kendinden menkul şehir efsanesi” depresyon, klinik deneylerle kanıtlanan şizofreni, hatta kanser benzeri hastalıkların bile “bir şeyim yok” denildiğinde (denilebildiğinde) aşıldığına tanık olmuşumdur. Bu durumda bir mucize değil, kuantum mekaniği gerçekleri vardır.]
İradesizlik, kendini zorlayamama, “depresyondayım” benzeri kalıplar -acımasız olacağım- tembellerin “yorgan altı cenin konumu”dur.
Bu gibi gerçek dışı kavramlara sığınmanın -tembelliğin- nedeni ise
ifa edilmesi gerekli işlemin yararına/gerekliliğine/mutlu edeceğine/zevk yaratacağına inanmamak; yapılması gerekli görülen eyleme yönelik isteğin bulunmamasıdır. Söz konusu işlem (eylem) bir meslek de olabilir, bütünü ile bir hayat tarzı (yaşanan ortam) da…
Yani aslında kimse ne iradesizidr, ne kendini zorlayamaz yapıda, ne de tembel; sadece hayatında sevebileceği, tatmin bulacağı bir ortam yaratma ümidini yitirmiş, bu yüzden tembelleşmiştir.
Bu yüzden herkes canı isteyince (canının istediği alanlarda) iradeli olma, kendini zorlama, tembellikten kurtulma ve depresyonu kırma kapasitesine sahiptir. Her zaman söylediğim sözü yineleyeyim: “Şu anda bulunduğunuz odaya uzaylı bir dev örümcek girse, hayatta koşmadığınız kadar kızlı koşar, böylece de kapasitenizin büyüklüğünü anlar, şaşarsınız.”
Hiçbir eğitim -kişi eğitimden çok kendi eğilimlerine/inançlarına/arzularına bağlı ise- etkin olamaz. Bu durum bir kişinin vücut yapmak için bir gym’e yazılmasına benzer. Kişi halter kaldırmayı değil, vücudunun güzel olmasını istiyorsa -hocanın yazdığı program ne denli verimli olsa da- (aslında halter kaldırmakla hiç de ilgili olmadığı için) programdan yarar göremez. Bu yüzden güzel vücutları gym’de olmaktan gerçekten zevk alanlar yaparlar.
Bu bilgiler ötesinde sözlerinizi kuantum mekaniği açısından değerlendirelim: “Kollarım yok” dediğiniz anda kollarınız artık yoktur. Nobel ödüllü bilim adamı Bohr’un ortaya çıkarttığı ve laboratuvar deneyi ile kanıtlanan bu gerçeği Stapp daha da ileri götürmüş, “ölçüm yok, seçim vardır” demiştir. Yani içinde yaşayacağınız gerçeği yaratan kavram “gözlem” bile değil, gördüğünü yorumlama biçimidir. Nasıl yorumluyorsanız o evrende yaşarsınız. (New Age gurusu Deepak Chopra yaşlanmanın bile inanç tarafından meydana geldiğini öne sürmektedir.) “Benim iradem yok, kollarım yok, bu yüzden ben eğitimden yararlanamam” benzeri hatalı düşünceler ise dalga fonksiyonunu başarılı şekilde inançlarınıza benzer şekilde çöktürecektir.
Eğitimden yararlanamayanların, ya da eğitim almaya istekli olmayanların NE’den kurtulma yolları ise bir adım (daha doğrusu iki adım) ötelerindedir.
Bu iki adım ise;
1- Hayatın içinde -acısı ve tatlısı ile- var olmak,
2- Fazla düşünmemektir.
[Nice ataerkil inanç (örneğin Hıristiyanlık) din adamlarını seks ve yaşamdan uzakta “inziva” içinde, sadece bilgi (düşünceler) ile yaşamaları gerektiğini bu yüzden empoze eder. Acı çekmemek (beğenmediği ortamlarla yüzleşmemek) adına hayattan kopuk yaşamak derin düşünceleri; düşünceler de NE’yi envoke eder. Kişi artık kendi kendini tetikleyen bir çıkmazdadır.
Yine bu yüzden eğitimimizin “kendini mutlu et” bölümünde, “Benim mutlu olma yolum evde oturup kitap okumak” diyen öğrencilere karşı çıkmamın ve onlarla tartışmak zorunda kalma nedenim budur. :) İnanarak (olumlu duygularla) da olsa bir adamın kafasını kestiğinizde nasıl PE envoke edilemiyorsa, evde bir başına oturup sürekli beyin işleterek de -ne kadar mutlu olunduğuna inanılsa da- beyin, mutluluk yaratacak nöromodülatörleri salgılayamaz.]
Yukarıda söz ettiğim iki adımı bile atamayanlar için NE’den kurtulma yolları tükenmemiştir ve onların NE’den kurtulma yolları ise bir adım ötelerindedir.
Bu bir adım ise;
1- Sadece kendi bildiğini yapmayı (hatalı yerde kalmayı) sürdürmektir!
Çünkü böylece çekilen acı giderek artacak; ama sonunda dayanılmaz ölçülere varınca beğenilmeyen eğitime ya da yöntemlere bağlılık meydana gelecektir.
Evren bir döngüdür. Kimse olduğu yerde (bulunduğu yer iyi de olsa, kötü de olsa) çakılı duramaz. “Gidişat” kötü tarafa ise bu yüzden acı zamanla artar; kişinin dayanamayacağı ölçüye ulaşınca adam birden ters yöne koşturmaya başlar. Sözünü ettiğim an ise, odaya uzaylı örümceğin girme anıdır.
Bilirsiniz, “Acıda bilgi vardır” denir. Ancak kanımca sözü şu şekilde söylemek daha akılcıdır: “Uzaylı örümceği bekleyen kişiler için bilgi sadece acıda vardır.” :)
"Yapacağım" deyince her şey yapılır (paralel evren milisaniyede kurulur). Sorun yapamamakta DEĞİL, "yapacağım" dememekte, yani yapacağım demeyi istememektedir.
Bu yüzden "'yapacağım' demeyi isteyin"... Her şey düzelecek!