722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI
3 Ekim 2018
Can Sıkıntısı, Hastalık Yaratma, Müziğin Ruha Etkisi (ve Dans)

Müzisyenim ve son dönemlerde biraz göz önünde olmaya basladim. Göz önünde olmaya baslamakla birlikte insanlardan aldigim tepkiler farklilasti, ben de zaman zaman bununla bas edemiyorum; o yüzden sizden fikir almak, size bazi sorular sormak istedim:

1- Tahmin edebileceginiz üzere internette çok acimasiz yorumlar alabiliyorum. Normalde bu tarz yorumlarin beni pek etkilemezdi, ya da nasil göründügümü çok kafama takmazdim, ancak geçtigimiz hafta büyük bir düsüs yasadim. Bu sizce savunmami düsürdügüm için mi oldu, yoksa tam tersi savunmaya geçtigim ve kendimi kapattigim için mi?

2- Çogunlukla olumlu bir insanim, aslinda anlattiginiz birçok seyi yasayarak deneyimleme firsatim oldu. Psikoloji egitimi aldim, kendi egitimim adina bu düsüslerin olabilecegini tahmin ediyor ve fiziksel/psikolojik yorgunluktan kaynaklandigini düsünüyorum. Ancak siz meseleye daha farkli bakiyor olabilirsiniz; zaman zaman böyle düsüsler yasamak normal midir? Ya da bu düsüsleri nasil engelleyebiliriz?

3- Birlikte çalistigim bir arkadasimla, birbirimizden hiç haberdar olmadigimiz bir anda; ayni gün ayni saatte benzer bir düsüs yasamamiz tesadüf müdür, yoksa bir anlami var mi?

4- Bu soru biraz merak:) Müzigimin dinleyenlere hissettirdiginin, dinleyenlerin enerjisinin benim enerjime etkisi var midir? Varsa ne sekildedir?

Simdiden çok tesekkürler.

YANIT

Korkak ve silik kişilerin bilgisayarlar ardına saklanarak savurdukları terbiyesizce, arsızca, hatta hayasızca lafları ile yaratılan beyin elektriğini pozitive etmek (yani bunlara aldırmayabilmek) duygusal, algıları açık, zeki, eğitimli bir kimse iseniz biraz zordur.

Ancak beyin, yapamayacağını sandığımızı çok şeyi öğrenme yeteneği ile yüklüdür ve bu kapasitesi aslında bir yetenek değil, doğal yapısının bir detayıdır. Yani beyne öğrenemeyeceğini sandığımız şeyleri öğretememe ve bunları ifa ettirememe nedenimiz SADECE ataerkil kültür tarafından bunları öğrenemeyeceğimize ve yapamayacağımıza yönelik inancımızdır. Gerçeklik, nano-saniyede kişinin kendi tarafından yaratılır ve “aldırmayacağım” dediğiniz anda, EĞER BUNA İNANABİLMİŞSENİZ aldırmadığınızı görürsünüz. En azından yirmi yaşında olduğunuzu varsayarsak, yirmi sene boyunca farklı bilgilerle doldurulmuş beyni iki üç deneme ile değiştirmek her ne kadar imkansız olsa da, kendine iki yıl veren herkes ciddi başarılar kaydetmeye başladığını fark etmektedir.

1 ve 2 numaralı sorunuza ortak yanıt vereyim:
Savunmaya geçmek ve kendini kapatmak sözleri ile ne kastettiğinizi bilemem; sanırım bunlar psikolojik terimler. Sadece şunu söyleyeyim: Nöronlardaki milyarlarca reseptör ile an bazında birbirinden katrilyarlarca farklı seçenek ile var olan bilinci birkaç modele (hatta birkaç bin modele bile) sokmaya çalışmak hatadır ve insanları rahata erdirmeyeceği açıktır. Bu yüzden bu kalıpları öncelikle kırıp atın.

Canınızı sıkacak olaylar olunca canınız sıkılır. An bazında güzel bir şey olur, sıkıntınız geçer gider. Canınızın sıkıntısına hastalık dediğinizde, beyninizdeki hastalık kavramı hakkındaki bilgileri o ruh durumuna yükler, o ruh durumu ile beyninizdeki "hastalık kalıbı"nı senkronize edersiniz.

Can sıkıntısı anındaki beyin nöron çakmaları ve NT salgılanmaları modeli bir hastalık adı ile etiketlendiğinde, o model bir hastalık olarak (bir kalıp olarak) küresel bilinç aracılığı evrene yayılır. Artık insanlar -basit can sıkıntılarında- o kalıptan etkilenme ve gerçekten hastalanma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.

Geçmişi sadece 100 yıl olan, laboratuvar deneyine dayanmayan, sosyoloji ve tarih benzeri “bilim” adlı statüde olup olmadığı son derece kuşkulu sayılabilecek (bu yüzden okültizmden pek az farkı bulunmasına rağmen geçmişi çok daha az olan) öğretilere gömülüp, anlık değişecek beyin elektriğinize ilginç isimler takıp bunlara gömülmeyin.

Her şeyin SADECE inanç ile değiştiği, kaderin SADECE kişi bilinci ile yaratıldığı, yani yaşanması aslında böylesine KOLAY bir doğada bulunduğunuzu fark edin. İnanç ile kendinizi nasıl rahatsız ettiğinizi (inanmasanız psikolojik çökme-mökme yaşamazsınız) izleyebilirseniz, inancın gücünü -böyle dolaylı bir yolla- da fark edebilirsiniz.

Bu gün insanları pençesine alan (ilginçtir, ruhun var olmadığına inanan bir disiplinin "ruh hastalığı" dediği) basit can sıkıntılarının -geçmişi 10.000 yıla dayalı- insanlık tarihinde sadece son 100 yılda görülmeye başladığını fark etmek de insan inancının hastalık yaratma gücüne "de" sahip olduğunu size gösterecek olabilir.1

3- Bence rastlantıdır. Gündelik olayları cımbızlayarak hikmet aramayın. :)

4- Müzisyenler paganizmde en kutsal insanlardandırlar. Yahveh tarafından lanetlen Kabil ve soyu müzisyendirler. Ana tanrıça tapımında müziksiz tapınma neredeyse hiç yoktur. Baba Tanrının görünümlerinden Şiva dansı ile evreni zehirden kurtarmıştır ve bu yeteneği elinde müzik aletleri ve davullarla betimlenir. Deliren Dionysos’u Anadolu Ana Tanrıçası Kibele dans ve müzikle iyileştirmiştir. Müzik, farklı bir akustik parçacıkla (phonon) yayılır ve bu parçacığın beyindeki elektriği biçimlendirme gücü vardır.

Müzik paganizmde kutsal olsa da, son yıllardaki değişimler (müziğin elektronikleşmesi) sonucunda tehlike de yaratabileceği görülmüştür. Örneğin benim devrimde Iron Madien’in Super Trooper adlı parçası intihar vakalarından sonra İngiltere'de yasaklanma eşiğine gelmiştir.

Bu yüzden müziğin içeriğine (kişilerde yarattığı hisse) dikkat etmek önemlidir. Yapığınız müzik ile bir beyinde frekans yaratmaktasınız. Bu bir çeşit majidir. Bu frekansın yaratıcısı olduğunuz için tıpkı önceki yanıtlarımda anlattığım gibi bir cin yaratmaktasınız. Bu cin, siz efendisi olduğunuz için öncelikle sizinle senkronizasyondadır. Ardından diğer beyinlerin EM alanlarını ekzite ettiğinde onunlarla rezonansa girebilir ve bu da size dönebilir.

Eğer insanları mutlu edecek, rahatlatacak, eğlendirecek, onları dans etmeğe teşvik edecek müzikler yapıyorsanız bundan pozitif yansıma alacağınız (majinizin başarılı olacağı) kesindir.

[Doğal serotonin adına çağdaş batılı tıp spor yapmayı önermektedir. Oysa ASIL serotonin salgısı DANS EDEREK yaratılır. Spor, ataerki tarafından ikinci plana atılmaya çalışılan dansın zayıf bir versiyonudur. Sporda -anaerkide makbul olmayan, batılı kültürlerce ön plana çıkarılan- rekabet vardır. Rekabet serotonini azaltır. Erkeklerin kadınlara oranla daha rekabetçi oldukları ataerkil bir yönlendirmedir. Erkekler daha dayanıklı, ruhsal açıdan daha zor örselenen, daha zor değişen (bu niteliklerin bileşkesine “daha sağlam duruşlu” diyelim mi?) cinstir, doğru; ancak erkeklerin dans, müzik ve sanattan çok spora ve askerliğe eğilimli oldukları çok tehlikeli bir ataerkil aldatmacadır.

Anaerkil mitolojide kutsal dansçılar -örneğin Daktiller, Koribantlar- kadın değil, erkektirler. Aynı zamanda savaşçı kimliklerdir, ellerinde kalkanlar ve mızraklarla dans ederler. Anaerkil kültürlerde de asıl dansçılar erkeklerdir. Ulu önder Atatürk’ün Türk olduklarını kanıtlamak adına araştırmalar yaptırdığı ve sosyal hayatlarında -kadına verilen değer açısından- çağdaş batıdan daha ilerde olan Etrüskler’de bu durum -erkeklerin soyunarak dans etmeleri ile- açıkça izlenebilir.]

DİP NOTLAR

[1] Psikoloji adlı disiplin hakkındaki eleştirilerimizde ülkemiz psikologları kesinlikle kapsam dışıdırlar. Görüşlerimize göre psikologların geneli pozitif enerji sahibi, insanlara daha kaliteli hayatlar sağlamaya istekli, iyi niyetli kişilerdir.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Makaleler    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -