722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI
2 Kasım 2018
Evrendeki Adalet

Iyi aksamlar. Benim sorum evrendeki adalet sistemiyle alakali. Dogarken fiziksel ve zihinsel özelliklerimizi biz seçmiyoruz. Kimileri çok zeki, güzel, zengin, saglikli, güçlü, yetenekli vb. birçok olumlu gözüken özelliklerle doguyor. Kimileri ise hasta, engelli, zeka geriligine sahip, pek bir yetenegi olmayan, fiziksel olarak pek de hos olmayan, hatta itici olan , kaza ve belaya ugramis, fakir, kisacasi olumsuz gözüken özelliklere sahip. Peki sizce bir insana bir özellik verilirken bir DENGELEME sistemi varmi? Yani bir insan gerçekten sansli ve iyi, digeriyse sanssiz ve kötü yaratilabilir mi? Yoksa bir dengeleme sistemi var ve görünürde o insana ne kadar kötü özellik verilmisse ardinda o kadar iyi özellik verilmismidir. Özetle yaratilisimizda ADALET varmi sizce?

YANIT

Evrende, insan aklı tarafından yaratılmaya çalışan adalet ile ölçülemeyecek oranda güçlü bir adalet sistemi vardır ve kaynağı evren/evren ötesi (mikro/makro kozmos) etkileşimdir. Yani evrensel adaletin gerisinde ilahi bir güçten çok, bir fizik etki-tepki mekanizması ile oluşan sistem bulunmaktadır.

Adaletsizlik kavramı hakkındaki gözlemleriniz, çevrenizde ve kişisel yaşamınızda izlediğinizi adaletsizlikler olarak iki platformda incelenebilir.

Öncelikle kişisel yaşamınızda yüzleştiğiniz adaletsizlikler üzerine konuşalım:

Ruh, öz yapısı ile ilintili dalga boyu olan bir çeşit radyasyondur. Buna “dalga fonksiyonu” da diyebiliriz. Doğum öncesindeki dünyamızda (makrokozmosta) yer alan bir vibrasyon ile senkronize olunca “çöker” ve parçacık olarak makroda doğar. Senkronize olma nedeni diğer alemde kalacak kadar oraya uygun olmaması, yani dünyadaki frekanslarla senkronize olacak “dünyevi” bazı nitelikler taşımasıdır. Bu durum “evrimini tamamlamamış olmak” şeklinde yorumlanabilir.

Özetle ruh, kendi yapısına paralel ortama çekildiği için olaya adaletsizlik demek hatadır.

Dileyen bu mekanizmayı görmezden gelir; çekildiği kaderde sızlanarak yaşamda yapması gerekli ilerlemeleri ifa etmez ve aslında ona verilmiş değişim şansını elden kaçırır. Önceki yapısı ile ölüp diğer aleme geçtiğinde, ruhunda bir reform sağlayamadığı için yeni baştan makroya, benzer bir kadere çekilir. Aynı şeyleri baştan yaşar.

Uyanık kimlikler ise bu yaşamı aşılması gerekli manialarla dolu (ayrıca her mania sonunda ödül olan) bir kulvar; ya da her sınıf geçişte mutluluk verilen bir eğitim programı şeklinde algılarlar. Hatalarını görürler ve aşmaya odaklanırlar. Eğer başarırlarsa, ölüm sonrasında ya bir daha makroya çekilmez, ya da daha alacakları ek dersler kalmışsa -yine otomatik olarak, bir fizik tepki şeklinde- çok daha kaliteli bir okulda yazılır, yani kaderde bedenlenirler.

İyi haber şudur ki; “çabalayan daima başarır”. Fizikçilerin entropisi, iş evrime gelince koca bir palavradır. Ruh dünyasında evrim daima ileri -yani düzene, Big Bang öncesine-gider. Crowley in sözü ile “Yeterince uzun dövüşen daima pazarı yener.”

Sözün özü; işin gerisinde eli yıldırımlı tanrılar ya da kahpelik eden felekler değil, sadece sempatizasyon yasası vardır: Benzer, benzeri çeker.

Öyle şaşmaz bir işleyiştir ki bu, Crowley buna “Adalet” demenin yanlış sayılması gerektiğini, çünkü adaletin sınırlı kapasitesi olan insan beyni ile yaratılmış bir sistem olduğunu vurgular. Ona göre evrendeki adalet sistemi bir Adjustment’tır. Bu yüzden kendi destesi olan Thoth Tarot’ta “Adalet” kartının adı “Adjustment” olarak değiştirilmiştir.

Çevrede izlenen adaletsizlikler ise aslında yoktur. Many Worlds adlı kuantum teorisine göre (ki efsane bilim adamı Lockwood’da bu görüştedir) dalga fonksiyonu çökmez! Her branş kendi başına var olmayı sürdürür. Kişi ise (yine sempatizasyon kanuna göre) kendi beyin elektriğine (vibrasyon frekansına) uygun evrende yaşar.

Peki bu paralel evrenler nasıl meydana gelir? Bir diğer deyişle, haksızlıkların izlendiği dünyaları kim bu biçimde haksızlıklarla dolu yaratmıştır?

Wigner teorisine göre tabii ki kişinin kendi!... çünkü bu yorum, dalga fonksiyonunun sadece kişisel bilinç ile çöktüğünü varsaymaktadır. Basit bir anlatımla “gerçekliği (kaderi ) yaratan beyin elektriğidir”. Çocuklar ve hayvanlara eziyet benzeri kabul edilmesi hayli güç olan olaylar beyindeki NE tarafından kişide daha fazla NE yaratmak adına hazırlanmış birer illüzyondurlar. Bu da onların beslenme şeklidir.

Bu yüzden kişiler çevrelerinde olumsuz olaylar izlediklerinde bunları negatif evren içine girdikleri hakkında birer uyarı olarak algılamalı, yaşadıklarını bir şans olarak değerlendirmeli ve beyin elektriğini pozitive etme çabasına girişmelidirler.

Sizi tenzih ederim; ortaya söylüyorum: Olumsuz olayları izleyince yanıp yakılan, “Nerede adalet? Adalet yok işte” mealinde monologlar okumaya başlayan, haklılığını çevresine inandırma gayreti ile dünyayı kötüleyip duran kişiler onları bekleyen şahane paralel evrenlere götürecek uçuş biletleri yırtıp çöpe atmaktan başka şey yapmamaktadırlar.

Kaçmakta olan uçağa yetişmenin, yani paralele zıplamanın yegane yolu ise OLAYLARLA UĞRAŞMAYI (kendini yemeyi) BIRAKIP, an bazında beyinde şu/ya da bu yöntemle (ki, bu yöntemlere kendini aldatmak dahildir, ama çok gerekmedikçe anti-depresan kullanmak hariçtir) mutlu, en azından rahat olmayı becermektir. Beyninde pozitif elektrik yaratamayan hiçbir soruna çözüm bulamaz; çünkü çözümü bulacak olan, kontak kurulan pozitif ortamdır. Söz konusu ortama "insan beyninde olumlu düşünceler yaratacak bir EM alan", ya da "tanrı", hatta "Allah" da denilebilir. Seçim, kişilerin kimlikleri doğrultusunda belirlenir.

[Beyninde fazla serotonin reseptörü olduğu için iman etmeye yatkın olanların daha mutlu olacakları bilimsel bir araştırma ile kanıtlanmıştır. Serotoninin self-incused (öz-kaynaklı) salgılanabildiği unutulmamalıdır. ]

Özetle; adalet, PE celbi ile hak edilen bir ortamdır. Hak edemeyen, hak edene dek negatif evrende yaşar.

İşin ilginç yanı ise “Hak”ın Müslümanlıkta -anlamı “Varlığı değişmeden duran” olan- çok hayırlı bir esma olmasıdır. Zaten evrensel adalet (ya da Adjustment’ın varlığı) evrende HAK olarak, değişmeden durmaktadır.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Makaleler    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -