YANIT
“Evren ötesi+evren” bütünü yapısından söz ederek başlayalım. Bu yapıyı bilimsel açıdan makrokozmos ve mikrokozmosun daha derinlerindeki katmanlar olarak ifade etmek mümkündür.
Makrokozmosta (1- Özel Rölativite - Zamanın İçindeki Her An Şimdiden Vardır) adlı yazımda anlattığım gibi) geçmiş ve gelecek zaten vardır, ancak katı ve değişmez yapıda değil, bir süperpozisyon halindedir. Bu yapıyı bilim adamları bir somun ekmeğe benzetirler.
Ruh adlı öz, diğer alemden makroya -yapısına senkronize bir yere- (ki, geçmiş ve gelecek zaten var olduğuna göre günümüzden geçmişe veya geleceğe) çekilir, orada bedenlenir. Bu çekim fizik bir olay olarak görülmelidir ve engellemenin olanağı yoktur; çünkü gerisinde rezonans vardır. Bu yüzden makrodaki kaderde hata olmaz.
Diyelim ruhta 100 üzerinden 60lık pozitif vibratif yapı, 40 değerinde negatif vibratif yapı varsa, 60ldeğerinde pozitif vibrasyon içeren bir genetik yapı/aile/ülke vb. ortamında doğar. Müslümanlıkta buna büyük irade denir. Gerisinde -yukarıda söz ettiğim gibi- fizik olduğu için değiştirmek olanaksızdır. (Ancak bilinçli yaratıcı inancında olan, yani iman eden kişiler, her şeyin yaratıcısının bu yapıyı da inşa ettiğini düşünebilirler.) Diğer yandan ruhta bir ölçüde değişim potansiyeli vardır. Bu potansiyel enkarnasyonlar boyunca elde edilen bir yeti de olabilir, sadece acı ile yüzleşerek bundan kaçmayı öğrenerek de elde edilebilir. Buna da küçük irade adı verilir. Özetle kimlik ve kader aslında kolay değişmeyen bir bütündür. Bu yüzden çekeceği NE ve PE bir anlamda (ciddi bir beyin eğitimden geçmediyse) bellidir, bir anlamda kişiye özel standarttadır. Yani aslında hata sonucu NE çekmek sözü pek de doğru değildir çünkü aslında baştan beri var olan bir yapı gereği davranılmaktadır.
Amaç ise bu yapıyı değiştirmek, yani hatadan, NEden korunmaktır. Bir diğer deyişle zaten doğum anında ruhta bir ölçüde NE vardır; bundan öte kontak kurmak diye bir oluşumdan söz etmek genelde pek de doğru değildir.
Bu noktada bir dipnot düşeyim: “Ciddi beyin eğitiminden geçmek” benzeri eğitimleri alarak söz konusu büyük olasılıkla kendi kendine akış, radikal biçimde değiştirilebilir. Ama bu eğitimi almak da kaderin bir parçası, yani ruhta bulunan PE ile elde edilen bir şanstır.
Bu noktada genelde yanlış anlaşılan bir yer vardır: NE taşımak kötü bir insan olmak demek değil, hata yapma potansiyeline sahip olmak demektir; çünkü öz kesinlikle kusursuzdur; amaç ise öze dönmektir.
Vegativite, öz yapıdan bölümler koparılınca oluşur. Bu durum “özün bozulması” değil, “öz ile kontağın kopması” gibi görülmelidir. Bu yüzden “hatadan arınmak adına NE ile kontak kuruluyor” düşüncesi hatalıdır; çünkü kurulacak kontak yoktur, o kontak doğum anında kimlik ve kader bütününde, ruhun yapısına korelatif olarak zaten vardır. Amaç onu sıfırlamaktır. Sıfırlamanın yolu ise pozitif odakla kontağı yeniden inşa etmektir.
Bu noktada sorunuzdan biraz uzaklaşmama ve olayın nedenselliği hakkındaki teoriler üzerine görüş bildirmeme izin verin.
Bazı araştırmacılar -ki aralarında hayata bakış açımız taban tabana zıt olsa da araştırmacı yazarlığına, ciddiyetine, derinliğine ve yazarlık yeteneğine büyük saygı duyduğun Burak Eldem’i bu kategorde görebiliriz) anaerkil yaratılış mitinin güneş sisteminin oluşumunu anlattığını öne sürmektedirler. Bu görüş bize göre kısırdır.
Bazı araştırmacılar ise evren ve evren ötesinin oluşumunu betimlediğine inanırlar. Ancak bu düşünce doğru ise yaratıcının da bölünmüş olduğu sonucuna varılır ki böyle bir şeyin gerçekliği mitlerdeki ve dinlerdeki yaratıcı hakkındaki farklı söylemlerle çelişmektedir.
Bizim görüşümüze göre ise madde evreni, madde ötesinin bölünmüş parçasıdır. Müslümanlıktaki insanın cennetten KOVULMASI söylemi de zaten cennetin (yani öncel evrenin) hala var olduğunu ifade etmektedir. Diğer yandan Orfizmde de amaç maddeden KAÇMAKTIR. Yani demek ki kaçınca ulaşılacak daha iyi bir yer vardır.
Bu bilgilerden yola çıkarsak doğum anındaki negatif yanımızın o koparılan parça olduğunu, bu yüzden onunla kontak kurmanın değerli olmadığı, bilakis bundan korunmak için orijinal yapı ile (ki dinsel litarertüde buna iyilik denir) kontağın yeniden tesis edilmesi gerektiği görülebilir.
Düşüncelerimi GÜZEL olarak nitelemenizden, vakit ayırmama gönderme yapmazdan ve sizde FARKLI (sanırım pozitif) bir bakış açısı var edebilmemden büyük mutluluk duydum. Açıkçası iş arasında soru yanıtlamak programımızı hayli örseleyen bir şey. (Kısıtlı zaman içinde yapıldığı için bazen hatalar da oluyor.) Bu durumun dile getirilmesi değil de, fark edilmiş olması son derece mutluluk verici. Ayrıca bu farkındalığa sahip olacak ve bunu dile getirecek bir elektriğinizin olmasının da takdire değer ayrı bir konu olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Teşekkürler…