3. Göz
YANIT
Pineal ile ilgili inançlarımızı madde-madde yansıtayım:
-
Pineal önemli bir yerdir, gerçektir. İlerde yayınlanacak yeni eğitimde bilimsel açıdan az da olsa bu bilgi paylaşılacaktır. Bu bölge kullanılacaktır.
-
Pineal tehlikeli bir yerdir. Zırt-pırt oynamaya gelmez. Dikkat ve bilgi ile yaklaşılmalıdır.
-
Pineal açılıp kapanacak bir yer değildir. Evet, buradaki yapı tetiklenebilir; ama bunun da yolu-yöntemi vardır… ve hala da tehlikelidir.
-
İyi varlık, kötü varlık, çirkin varlık… hatta tehlikeli varlık, yardımcı varlık (bu liste uzatılabilir) diye bir şey yoktur. Olsa, Hadron çarpıştırıcısında nüveleri olsun bulunurdu. Varlıklar, beyin EM alanı ve çevredeki (özellikle kuantum uzayındaki) alanlarla, dalga boyları ile, parçacıklarla senkronizasyon yaratılırsa (bu durum kendi kendine de gelişebilir) var olurlar. İşin kötüsü beyindeki alan korku dolu ise yaratılan alan (varlık) NE yapıda olacaktır. Bu yüzden bu işlerden korkmak, varlık yaratmanın ve de bunları başa bela atamanın kusursuz metodudur.
-
Fal ve falcılık hakkındaki görüşlerimizi ve bu işin bilimsel dokunuşlarla açıklamasını buradan öğrenebilirsiniz.
Gelecekten haber almaya çabalamak bu konulara odaklanmak, bu dünyadaki enfes nüansları kaçırmanın mükemmel yöntemidir. Geleceği bilmek sadece felaket yaratır; ayrıca hiçbir olumlu katkısı da olamaz. Doğru davranmak için geleceği bilmek değil, AN BAZINDA yapılması gerekli şeyleri bilmek ve bunları yapabilmek YEGANE yoldur.
Dışarıda sizi bekleyen bir yaşam var. Mucize bir yaşam. Sizin oraya ulaşamıyor olmanız olmadığı anlamına gelmez. Diyoruz ki, okültü, majiyi, maji ve okült diye DEĞİL, o paralel evrene atlama yolu, o evrene atlatacak beyin elektriği kazanma yolu, böylece daha iyi eğlenme yolu, hatta sorumlulukları daha olgunlukla ve rahatlıkla taşıma yolu olarak kullanın. (Sorumlulukları olgunlukla taşıyabilmek, korkuyu yenmekle ilgilidir.)
3. Gözün uzmanı olsanız, bu konuda 3-4 ciltlik çok satan bir seri yazsanız ve banka hesabınız kabardıkça kabarsa… siz aynı beyin elektriğinde kaldığınız sürece mutluluk oranınızda bir şey fark edecek mi sanıyorsunuz? Siz, siz olarak kaldığınız sürece etmeyecek. Siz, üçüncü gözü, dokuzbuçuğuncu göbek deliğini, gödel teoreminin çakrasını sizi rahata erdirecek şeyler olarak gördüğünüz sürece mutluluk düzeyiniz aynı kalacak.
Kötü varlık neymiş? Yok böyle şeyler! “Yok” dersiniz, yok olurlar. Ne kadar “var” derseniz o kadar güçlenirler. Geçmiş ve geleceğin bilirseniz ne yapacaksınız? Bilseniz siz kendi beyin elektriğinizde kaldığınız sürece bu bilgi size yarar sağlamayacak ki?
Bakın, ne yapın biliyor musunuz? Şu anda rahat olun, hemen şu anda… gözleri kapatıp evrene dağılın, zorlama olmayan bir tebessüm yayılsın yüzünüze. Sonra biraz az düşünün… ve inanın: Size ulaşmaya çabalayan bir şeye inanın. Her şeyi -akıl almaz şekilde iyi biçimde vermek isteyen- bir şeye… Silin atın eski doğruları ki, o size ulaşabilsin.
O şeye ister Allah deyin, ister Ana Tanrıça, ister Baba Tanrı, ister Buda, ister birçok bilim adamı gibi evrenin özünde olan ve özgün olan, hem de tüm estetik değerleri de içeren bir dalga boyu. Kafanıza göre; ister tanrı ile, ister doğal yapı ile kontağa uğraşın. Güvenin. Ve biraz, azıcık sabredin…
Gelecek!
Verecek!
O, her ne ise o olan, öyle bir şey ki, hiçbir kuralı yok. Sadece sizin ona benzemenizi, korkulardan arınıp diğerlerine (sorumluluklar) ve kendinize (kendini ödüllendirmek) görevlerinizi yapmanızı istiyor. Ona benzediğiniz anda kontak kuruluyor ve kapı açıldığı için vermeye başlıyor. Plan yapmayın mutluluk adına. Sadece yukarıdaki iki seçeneği realize edin ve sakince bekleyin.
Gelecek!
Verecek!
Ondan almaya bir başladıktan sonra dilerseniz hala 3. göz hakkında düşününebilir, varlıkları merak edebilirsiniz. Ama önce kontağı kurun ve gökten yağacaklarla cebi doldurun, sonrası istediğinizi yaparsınız.