YANIT
Nedeni her zamanki gibi ataerkil kültür… Çocukluktan başlayarak hatalı (doğa dışı, evrenin pozitif yapısında yer almayan) kavramları gerçek diye ezberleten sistem…
Bu sistemde mutluluk belli şartlar sonucu elde edilen bir duygudur. Ebedi gençlik, güzellik, zenginlik, şöhret, çok fazla eş, tek ve sadık bir eşle kurulacak uzun süreli birliktelik şeklinde uzayan bir listede yer alan manzaraların mutluluk vereceği öğretilir. Asıl mutluluğun şartlar değil, beyin elektriğinin pozitif yapısı ile meydana getirilmekte olduğu bilgisi ise ortada yoktur.
Beyin elektriğinin pozitif olmasının -her şartta- mutluluk vereceği gerçeğinin nedeni bu tür elektriğin pozitif enerji denen odakla senkronize olacak yapıda vibrasyonlar taşımasıdır. Söz konusu odak ise vererek beslendiği/güçlendiği için sözü edilen kontak kurulabilirse her şartta mutluluk duygusuna ulaşılır, şartlar “veren vibrasyon” tarafından giderek iyileştirilir. Veren vibrasyon Müslümanlıkta Allah, paganizmde Ana Tanrıça/Baba Tanrı, Budizmde Buda vb. gibi isimler alsa da, inançsız kişiler bu vibrasyonun evrende temel var edici (ama bilinçsiz) bir frekans olduğunu düşünebilirler.
Yani bütün iş (ana hedef) kontağı kuracak kimliğe (vibrasyona, beyin elektriğine) geçmektir.
Bu temel bilgilerden sonra ilişkiler ortamına gelelim. Yukarıda söz ettiğim hatalı doğrular yüzünden ilişkiler “de” belli prototip şablonlara bağlanmıştır. İlişki bu şablonlara uymadığında -tıpkı zengin, güzel, şöhretli, karizmatik, akıllı vb. olunmadığında mutlu olunamayacağı düşüncesi benzeri- ilişkinin değersiz, eksik olduğuna inanılır, ciddi bir düş kırıklığı yaşanır, hissedilen korku öfkeye ve eşi suçlamaya varır.
Oysa her alandaki mutluluk gibi, ilişkilerdeki mutluluk da pozitif enerji ile kontak sonrası var edilebilir. Yani ilişki içinde pozitif enerji denen odağın yapısına paralel davranarak onunla senkronizasyon kurulmazsa, oradan enerji celp edilmezse, ilişiklerden hayr (mutluluk ve huzur) beklemek yersizidir.
İşin kötü yanı ataerki -yukarıda söylediğim gibi- “ilişkilerdeki temel beklentiler” kriterlerini “de” hatalı ezberletmiştir. Bu hatalı beklenti ve doğrularla yola çıkan insanlar böylece değil pozitif kontak, basbayağı negatif enerji celbine başlarlar… zaten gizli amaç da budur.
Gerçek aşkın yapısı, yani pozitif enerji ile kontakta olan bir kişinin tavrı (tıpkı kontakta olmayan ve sürekli hatalı davranan kişilerin tavırlarının ortak olması gibi), her kültür ve insanda ortaktır: Pozitif enerji ile kontaktaki kişi, pozitif enerji "vererek beslendiği" için, karşılıksız verme tavrı içindedir. Bu durum halk tarafından “Aşığın, sevdiğini mutlu görünce mutlu olması” şeklinde özetlenmiştir.
PE sahibi kişiler eşlerini OLDUĞU GİBİ kabul edip onun gereksinimlerini karşılamaktan zevk almaya koyulurlar. Örnek verelim: Bazı kişiler duygularını az belli eder, bazı kişilerin eli sıkıdır, bazı kişiler sosyal ilişkilerde zayıftır, bazıları işlerine düşkündür, bazıları sürekli armağan almaya ya da okşanmaya/sarılmaya ihtiyaç duyarlar, liste yine uzundur. Beklentiler ve ihtiyaçların çeliştiği yerde vermek yerine almak (eşi,"ideal" olarak nitelenen şablona sokmaya çalışmak) tavrı dominant olduğunda bunun anlamı isteneni yaratmak, yani alarak beslenmek olduğu için NE ile kontağa geçilir.
Pozitif enerjinin diğer önemli özelliği dengedir. Bu yüzden "pozitif enerji aşkı" vererek beslense de, kötü muamele gördüğünde, ya da kendi ihtiyaçları verilmediğinde, dengesizliği fark eder ve kontağı koparır. Doğa olaylarında doğa ana olarak ifade edilen denge unsurunun fazla zorlandığında sona erdiğini ve ortamı negativiteye bıraktığı hatırlanmalıdır. Bu yüzden PE ile kontaktaki kişi vermekten mutlu olsa da, denge kavramı giderek zayıflamaya başladığında kontağı ortamın ivmesine paralel ölçüde koparır. Kötü muamele gördüğü halde partnerinden ayrılamayan kimselerin NE kontrolunda olduklarını (kara sevda) söylemek zor değildir.
Sözün özü; PE ile kontak, yani pozitif enerjinin yapısına benzemek ya da en azından benzemeye çalışmak ile ilişkilerde benzeme oranında gelişme ve mutluluk artışı görülecek, sorunlar kısa sürede sihirli bir el devreye girmiş gibi çözülmeye başlayacaktır.
İlişkiler kişiler evrimselleşsin, yani daha mutlu olsun diye sunulan bir mutfak, ya da atölyedir. Amaç aslında ilişki değil, o mutfaktaki ya da atölyedeki malzeme ve gereçlerle yemek, ya da cihaz yapmayı öğretmektir. Oysa ataerki -mutlak mutluluk manzaraları sunarak- hedefi bunları elde etmek şeklinde sunduğu için yemekler ya tatsız, ya tuzlu olmakta, mekanizmalar çalışmamakta; kimi zaman üretilen motorlar da, yemekler de yanmaktadır.
Yanıtlarımı “ilgi ile” izlemeniz ve bunu dile getirmeniz beni gerçekten mutlu etti. Çok teşekkür ederim. Önerilerimi esirgemek ne demek? Sorduğunuz sürece yanıtlamayı sürdüreceğim. Sevilen konularda sohbet etmekten, hele ki güzel duyguların dile getirilmesini işitmekten güzel ne var? (Var, var... daha güzel şeyler var! Çaktırmayın ;-)