722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI
15 Nisan 2019
“???” korkusu

selam janus, sorumu ve sorunlarimi NE celp etmeden nasil aktarabilirim gerçekten bilmiyorum ve bu noktada sunu merak ediyorum: durum tespiti yapmak da mi NE uyandiriyor? suyum buyum var dendiginde zihin yapisini anladiginizi söylüyorsunuz ya o açidan soruyorum.

asil konuya gelirsem (METNİN BU KISMI SORUCUNUN ARZUSU İLE SİLİNMİŞTİR) korkum var. (METNİN BU PARAGRAFI SORUCUNUN ARZUSU İLE SİLİNMİŞTİR.)

psikolog konusuna da sicak bakmiyorsunuz halbuki hatali goruslerimi bana farkettirmesi ve yerine yenileri koyabilmemde yardimci olmasi için bir uzmanla görüsmeyi düsünüyordum. psikoterapinin tam olarak dogru olmayan kismi neresi, ögretinize göre açiklayabilmeniz mumkun mu?

sizinle, yazilariniz ve sundugunuz bakis açisiyla kendime bir kapi açmis gibi hissediyorum. sorunlarimi asabilecegimi biliyorum neseli kaygisiz ve varligimi sevgiyle kabul ederek yasamak istiyorum hayatimin bu andan sonrasini. ve bunun için çabaliyorum. çok sevgilerimle.

YANIT

Yine cümle-cümle ilerleyelim:

“durum tespiti yapmak da mi NE uyandiriyor? suyum buyum var dendiginde zihin yapisini anladiginizi söylüyorsunuz ya o açidan soruyorum.”
Kelimeler, fotonlar olduğuna inandığımız düşüncelerin ses olarak karşılıklarıdırlar, ancak beyin kelimeleri yönetebilir!

Sözlerimi biraz açayım: NE veya PEyi uyandıran (celp eden) düşüncelerdir. Bu düşünceler kelime olarak daha net şekilde belirirler; ancak beyin kelimeleri belli hislere kapılmadan, bazı yorumlar yapmadan da kullanabilir.

Biraz daha basitleştirelim: “Bu gün hava çok güzel” cümlesini “bu”, “gün”, “hava”, “çok” ya da “güzel” sözcüklerine vurgu ile söyleyerek aynı cümleye çok farklı anlamlar yükler, bu vurgularla (vurgulanan sözcük beyinde düşünce olarak da vurgulanacağı için) ether’e farklı vibrasyonlar yayarsınız. Bu yüzden konuşurken kanılara kapılmaz, öncel yargıların sözlerinizi etkilemesine izin vermezseniz (danışmanlık ve eğitim sayfalarında altını çizdiğimiz gibi, sorularınızı tarafsız bir merak ile sorarsanız) konuşmakta, (yani olanları anlatmakta ve soru sormakta) bir tehlike yoktur.

“psikolog konusuna da sicak bakmiyorsunuz halbuki hatali goruslerimi bana farkettirmesi ve yerine yenileri koyabilmemde yardimci olmasi için bir uzmanla görüsmeyi düşünüyordum”
Psikologlara değil, geçmişi anlatmaya yönelik tedavilere sıcak bakmıyoruz. Psikologlara ise -bilakis- “sıcak” bakıyoruz. Tanıdığımız, bildiğimiz, gördüğümüz kadarı ile birikimli, sözü-sohbeti dinlenir, iletişim kurmayı bilir, dostlukları değerli kişilerdir. Seans ücretlerini karşılamaya maddi imkanım olsa çeşitli konularda "hasbihâl etmek" için onlardan randevu isteyebilirim.

“psikoterapinin tam olarak dogru olmayan kismi neresi, ögretinize göre açiklayabilmeniz mumkun mu?”
Çok yeni ve sistemimizi üzerine bina ettiğimiz bilimsel teorilere göre bilinç bir EM alandır. Bilinçaltı (yani derinlerde duran, anımsanamayan, ama insanı yöneten) diye bir yerin olduğu ise hayli kuşkuludur. Dalga boyları kortekse erişemeyecek kadar kısa olan EM alanlar konuşarak YENİDEN aktive edilirse bu alan dalga fonksiyonu çöküşlerini etkileyecektir. Anılar olumsuz duyguları içeriyorlarsa, süperpozisyon olasılıklarından olumsuz olanların çökeceğini varsaymak zor değildir. Terapide hedef “sorunların anlatılması” olduğu için, seçilen anılar genelde acı-korku-öfke duygusunu tetikleyecek olanlardır. Onları yeniden anımsamakla hepsinin de dalga fonksiyonu çöküşlerine -neredeyse yeniden yaşanmış kadar- etkileri olacağı hipotetik olarak öne sürülmektedir. Hemen eklemek isterim, bunlar teoridir. Siz kime ve neye inanırsanız iyilik oradan gelir. Neden?.. Çünkü -eğitimlerimizde bilimsel nedenlerini öğrettiğimiz gibi- inanç PE celp eder.

Sitede yayınlanmasını istemediğiniz korku ise birbirinden farklı korkulardan biri değildir. Korkuların hepsi aynı kaynaktan gelir ve yapıları tektir. Bu kaynağa dinler Şeytan adını takmışlardır; okültizmde ise “bilinçli bir negatif vibrasyon frekansı” denmektedir. Dileyen (atesit kimseler) ise bunu bilinçsiz bir vibrasyon çeşidi olarak görebilirler. (Unutulamamalı ki bilinci olan canlı türlerinin tümü “de” vibrasyondur.) Demek istediğim şu ki, tüm korkular, farklı yapıda olsalar da, aynı odaktan yayılırlar, aynı arzuya hizmet ederler. Hangi ismi verirseniz verin, bilinçli olsa da, olmasa da, negativitenin beslenme yolu korku adlı duygunun vibrasyonudur sadece; çünkü onunla senkronize olarak güçlenir. Bu yüzden korkudan kurtulmanın bir yolu belki bu gerçekleri kendi kendinize fısıldamak olabilir; ne de olsa kimse olumsuz bir varlığa (ya da yapıya) yem olmak istemez. ;-)

Korkuları aşmanın yolu (bizlere göre) ise yaygın kültürün öne sürdüğü gibi “korkunun üzerine gitmek” değildir. Korku, öncelikle korku yaratan olayların/ortamların/kişilerin/anıların vb. düşünülmemesi ile KENDİ KENDİNE dağılabilir. Daha aktif bir şekilde sadece çok, ama çok minik adımlar atılarak yenilebilir. Amaç, o minik adımda başarı sağlamak ve mümkün olduğunca geri adım atmamaktır. Her minik adımdaki başarı, Neil Armstrong’un Ay yüzeyine ayak bastıktan sonra söylediği sözünde dile getirdiği "büyük bir adım"dan1 çok daha büyüktür; çünkü o adımla paralel evrene atlanmaktadır.

Minik adımlar ise sadece kişinin kendi tarafından saptanabilir; dikkat edilecek tek nokta, adımın gerçekten çok-çok küçük olması ve her uygun anda bir yeni adım atılmasıdır.

Somut örnek vermek adına birçok kişiyi şoke eden bir konu olan Urine Theraphy (Shivambu, “Şiva’nın suyu”) alanından çok hoşuma giden bir örneği vereyim: Ürin terapisi, idrarın şifa yaratıcı olduğu ve içilmesi gerektiği hakkındaki bir alternatif tıp alanıdır. Ancak bir çok istekli kişi ataerkil baskılar yüzünden bu işi becerememektedir. Bu korkunun yenilmesi için ürin terapi uygulayan Hintli bir doktorun önerisinden korkuların nasıl yenilebileceği, ya da “minik adımlar”ın manası/içeriği/süresi çözülebilir. Doktor, öncelikle duşta idrar yapmaya yönlendirmektedir. İkinci aşama idrara el sokmakla sınırlıdır ve bu denemenin EN AZ iki ay süresince yinelenmesi istenmektedir. Bundan sonraki -her biri EN AZ iki ay sürmesi gereken- periyotlarda uygulanması istenen basamaklar sırası ile ıslak ve idrarlı eli koklamak, sonraki dönemde dudaklara değdirmek, sonra dili dokundurmak ve böyle ilerlemeyi içermektedir. Görülmektedir ki küçük bir korkuyu bile aşmak adına gerekli zaman bir yıla yakındır.



DİP NOTLAR

[1] "Bu attığım adım benim için küçük, insanlık için büyük bir adımdır".


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -