Çalışmalarımızı onurlandıran sözleriniz için çok teşekkür ediyorum. Bu sözler bizi gerçekten yüreklendiriyor, benim de yorgunluğumu unutturuyor.

Evet, başarı (yani öne geçmek, üstün gelmek değil, ilerleyerek mutluluk elde etmek) sadece sevdiğiniz işi yaparak ve pes etmeyerek elde edilir. (Bu yanıtı kendi kendine vermeniz beni sevindirdi.)

Bu noktada hemfikiriz.

İkinci soruna -severek yaptığınız iş olmamasına- gelelim. Aslında sorunuzun yanıtı sorunuzun içinde gizli; çünkü yapmak istediğiniz bir şey var… onu da “Sürekli yatmak ve tembellik istegim var” şeklinde dile getirmişsiniz. Yani asıl sorun belki de yapmak istediğinizin genelde “onaylanmayan bir eylem” olması nedeniyle yapmaktan çekiniyor olmanız.

Ancak yapmak istenen onaylanmayan eylemlerin gerisinde NE saldırısı olabilir ve durağanlık, NE kontağın tipik hallerindendir. Bu düşüncenin nedenini şöyle açıklamaktayız:

Şeytan evreni ikiye böldüğünde (doğrusu evrenin bir parçasını koparttığında, ki, kutsal kitaplarda “insanın cennetten atılması” betimlemesi ile yer alır) amacı tamamen ayırmaktır. Ama iyilik müdahale eder, ikiye bölünmüş parçanın tamamen birbirinden kopmasına engel olur, bu iki parçanın birlikte üretmesini sağlar ve evrenimiz böyle var olur. Elektrik ve manyetizmanın -iki AYRI güç olmalarına karşın- birlikte evreni “bir” tutan elektromanyetik kuvveti meydana getirmelerinin mantığı budur. Yine aynı neden yüzünden evrende -kadın/erkek dahil- zıtlar birbirini çeker. (Zıt sanılanlar aslında bütünün -yeniden birlikte olmak, orijinal yapılarına dönmek isteyen- iki parçasıdırlar.) Mutluluğu yakalamak bölünmüş parçaları birleştirmek ile mümkün olabilir. Bölünmüş parçaları birleştirmek, değişmektir (değişilmezse olduğu gibi kalınır). Değişmek ise hareket ile oluşur.

Bu yüzden NE durdurur.

Yine bu yüzden olduğu yerde durmak isteyen, ya da ilerleyecek gücü bulamayan NE ile kontakta demektir.

İyi haber odur ki, “onaylanmayan eylem” olarak nitelenen davranışlar farklı bir ilerleme yöntemi olarak kullanılabilirler. Yani tıkanmışlıklar bazen “onaylanmayan eylemler”i ifa ederek (daha doğrusu ifa etme sonunda yüzleşilen acıyı çekerek) aşılabilirler. “Acıda bilgi vardır” sözünün çıkış noktası budur. Yüzleşilmesi gereken acı ise genelde kişinin tolere edebileceği kadar olacaktır; çünkü kişi, acı taşıyamayacağı kadar büyük olunca gizli gücünü toplar ve geri adım atar. Basite indirgeyelim: Canınız sürekli yatmak istiyorsa yatın, yaşayacağınız olaylar sizi gerçekten rahatsız etmeye başlayınca kalkıvereceksiniz.;-)

Bu sözlerime rağmen, isteksizlik, gerçek arzuların ve ihtiyaçların -içinde yaşanan koşullarda elde edilmesinin imkansız olduğu hakkında kesin kanılar bulunduğunda da- meydana gelebilir. Böylece yapacak işi (ümidi) kalmayan kişi kendini kenara çeker, giderek NE celp etmeye başlar.

Yani kimi zaman ruhunuzu ameliyat masasına yatırıp gizli bir istek/hedef olup olmadığını -çılgınlık sınırlarına varacak bir spektrumda- yüreklilik ile araştırmanız gerekebilir. Böylesi bir trophy'de "sevdiğiniz hobiler"le ilgilisi olmayan şeyler ile karşılaşmanız pek de azımsanmayacak bir olasılıktır. Bütün mesele araştırma sınırlarını çok geniş tutmakta ve çevreye -kuralların/olağanın ötesine geçirecek- cesaretle bakabilmektedir.

Eğer bir sonuca varabilirseniz, atamanız gereken ikinci adım bu istekten korkup onu yeniden yok saymak değil, bu dünyanın bir mucizeler diyarı olduğunu anımsamak, doğru yöntem uygulamak ve zaman vererek pek çok ulaşılmaz isteği elde edebileceğinizi kabul etmektir.

Elde etme yolları genelde aynıdır ve istemediğiniz (örneğin yapmaktan korktuğunuz) bir dolu şeyi yapmayı göze almakla ilgilidir. Eğer -çılgınca olduğu için görmezden geldiğiniz şeyleri elde etmek adına- korkuların üzerine gider, istemediğiniz şeyleri yapmaya çabalar, vaz geçmeden/pişman olmadan direnirseniz, istediğiniz ne kadar çılgınca olsa da, sonuçta hem onu elde eder, hem de mutlu olursunuz.

(Ayrıca ülkülerinizi elde edemeseniz de harekete başlamış olduğunuz için negatif kontak zayıflayacak, hatta kopacaktır.)