722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI
11 Eylül 2019
Ilahi adalet

Merhabalar, sizi ilgiyle takip ediyor ve verdiginiz bilgileri ufuk açici buluyorum. Diger yandan hep göz ucuyla bir çesit ilahi / evrensel adalete dair iz aradigimi farkettim, bu konuya bakisinizi merak ediyorum. Bu sadece entelektüel bir kaygi degil benim için, zor bir çocukluk geçirdim, özellikle son 5 yilda çok defa dibi gördüm, eger bu isimleri önemsiyorsaniz borderline kisilik teshisi aldim, kendimi ve kafami da hala toparlayabilmis sayilmam. Kimisi geçmis yasamlardan, kimisi çocukluktan, kimisi irsi yönlerimizden bahsediyor ama söyle bir ortak nokta var ki, sizin üstüne düstügünüz kisim zihinsel yeteneklerimiz bir nevi, söyledikleriniz uygun bir kapasite istiyor, ve belki bazilarimizda bu yok, bazilarimiz için de daha zor gibi görünüyor. Sizin görüsünüzde adalet nereye oturuyor ? Ve bana ayrica verebileceginiz bir tavsiye var mi ? Tesekkürler.

YANIT

Mesajınızdan bir alıntı ile başlayayım:

“eger bu isimleri önemsiyorsaniz borderline kisilik teshisi aldim”
Bizlere göre böyle bir şeyden söz etmek yanlıştır; çünkü evren nano saniyede İNANÇLARINIZ doğrultusunda, SİZİN tarafınızdan yaratılır. Teşhis denen yönlendirmelere inanırsanız, artık o yapıyı (“hastalık” sözcüğünü kullanamam) beyninizde (kaderinizde) kurarsınız. “Teşhis koymak, kesin kılmaktır”. İnanç ile “Yok” dediğinizde yok edebildiğiniz bir evrende yaşamaktasınız. Bu gerçek, kuantum mekaniği ile ortaya çıkmış, defalarca test edilmiş ve her defasında kanıtlanmıştır. Geleceğin şifa vermek için yola çıkan kimseleri (belki doktor ve psikologları) sadece bu konuda (evreni kurmayı öğretmek konusunda) yönlendirmeler yapacaklardır bana göre. Placebo adlı durum tıp ortamında kanıtlandığı halde, doktorların bu yönde değil, tam tersi yönde, yani kişileri hasta olduğuna inandıkları yönde davranmalarının gerisinde onların art niyetli kişiler olmaları değil, kuantum mekaniğinin olağan bir bilgi ortamı şeklinde halka yansımamış olması vardır. (Doktorlar üstün varlıklar değil, hepimiz gibi halkın parçasıdırlar.)

Önce bu konuda anlaşalım diye buradan başladım.

Ve devam edelim.

Yaşanan sıkıntılar kabaca;

  • Makrokozmos ile öncel senkronizasyonlarınızdaki (buna "öncel yaşamlarınızı iyi değerlendirememeniz" yüzünden diyebiliriz) hatalardan;
  • Bu yaşamda hatalı tutumlarınızdan (hatalı düşünme şekillerinizden);
  • Seçilmiş kişilerdenseniz doğum anında özellikle saldırıya uğramanızdan
kaynaklanıyor olabilir.

Bu üç şartın üçünde de NE celbi vardır ama NE’nin varlığı kötü bir insan olmaya değil, dikkatli davranmayıp (gerekli önlemleri almayıp) üşütmüş olmaya benzer. Bir terslik sonucu yaşanan acıyı, korkuyu ya da öfkeyi yaşamayı uzatırsanız NE celp olur, giderek -katlama usulü ile- artabilir.

NE celbinin nedeni üçüncü seçenek ise kurtulması kolaydır. Sıkıntı yaşanacak olsa da, seçilmişlik adlı yapı (güçlü bağışıklık sistemi), eninde sonunda hastalığı yener.

Neden ilk seçenek ise bu yaşamda geçmiş yaşamlarda edinilen bilgiler ile bedenlenildiği için yine atlatmak çok zor değildir.

İkinci seçenek ise (ki genelde böyledir) işler karışır: Ataerkil kültür tarafından yanlışların doğru olduğuna sürekli inandırılan bir kişi (hemen bir örnek: “Kadınlar erkeklerden güçsüzdür” dogması) doğru davranmaya çalıştıkça hata yapar!

Genelde yapılan hatalardan diğerleri

  • sorunları -dertleşmek dahil- 3. kişilere anlatmak,
  • çözüm aramak adı altında sürekli düşünmek,
  • yardımcı olmayan bir yaratıcıya öfkelenmek,
  • kendine acımak
benzeri yüzlerce davranıştır. Düşünmek ve konuşmak, fotonlarla EM alanların yeniden eksite edilmesi (geçmiş olayların canlandırılması) anlamındadır. Söz konusu eksitasyon dalga fonksiyonunun bu yönde çöktürecektir. Tanrı dahil herhangi bir odağa öfkelenmek, ya da (kişinin kendi dahil) herhangi bir odak adına acı duymak da NE celbine meydan verir.

Sizi tanımadığım için “zor çocukluk” sözlerinizin içeriğini bilemem; ancak bu söylem (inanç, konuşma/düşünme biçimi) bizim tarafımızdan hiç sevilmeyen bir ataerkil kalıptır (tuzaktır). Çocuklukta zor ve kolay günler; yaşamda zor ve kolay dönemler vardır.

İşi başka taraftan ele alalım: Beyninizde “Zor çocukluk geçirdim” inancı olduğu anda geçmişi zorlaştırırsınız! Geçmiş de esnek ve değişebilir bir yapıdır! Zamanın İçindeki Her An Şimdiden Vardır. Tarafınızdan zorlaştırılmış geçmiş, bu güne (“hal”e) yansıyacaktır.

Yaşanan bitmiştir. Sona ermiştir. Geride kalmıştır. Sanılanın aksine düşüne-düşüne ders alınmaz; sadece hatalar canlı tutulur. Gerekli ders, nöral yolaklarınıza -varlığı yeni yeni meydana çıkan beyin “alt yolları” ile- zaten işlenmiştir. (Detaylı bilgi için Beatrice de Gelder araştırmalarına göz atılabilir.)

En zorlu geçmişler bile “Ay dertlenmekten sıkıldım, bence o kadar da kötü diildi; ya, millet nelerle başa çıkıyor, üf, zaten bitti gitti, walla daha fazla hiiiiiiiç kendimi yoramam” benzeri neşeli, kolaycı, geniş düşünme tipleri (EM dalga boyları fışkırtmaları) ile pozitive edilebilir.

“sizin üstüne düstügünüz kisim zihinsel yeteneklerimiz bir nevi, söyledikleriniz uygun bir kapasite istiyor, ve belki bazilarimizda bu yok, bazilarimiz için de daha zor gibi görünüyor”
Zihni doğru düşünmeye programlamak bazıları için değil, insanların ezici çoğunluğu için zordur; çünkü hepimiz aynı ataerkil kültürde, aynı aldatmalar tarafından yönetilmekteyiz. Ancak hala da kararlı ve inançlı bir kişi için EN FAZLA bir senelik çabalama ile çok ciddi başarılar elde edilebilmektedir. Adı geçen süreç, majikal destek ile sürece kısaltılabilir, başarı oranı arttırılabilir, sonuç kalıcı kılınabilir. (Majiyi, komşudaki ultra mini etekli dilberi baştan çıkartmak, ya da nalet personel müdürünün ayağını kaydırmak için çalışmak sağ kulağı sol ayakla kaşımaya benzer. Majinin ana çalışma konusu beyin elektriği yapısını rafine etmek olmalıdır.)

“bana ayrica verebileceginiz bir tavsiye var mi ?”
Tabii ki var :) Pek prototip ve artık alışıldık olacak ama bildiğim yeğene yol da bu: Her ne yaparsanız yapın; kendinizi aldatın, güzel şeyleri bulup onlara odaklanın, Polyannacılık oynayın, ya da size özel bir yönetme geliştirin: Kendinizi keyifli kılın. Asla sorunların ciddiliğine ve büyüklüğüne odaklanmayın. Çözmek adına bile olsa odaklandıkça, büyüyecektir. Sorun yoktur; sorun denilen şeyi yaratan (gerçekliği o yönde çöktüren) beyin elektriği vardır. Elektrik düzeltilebilirse evren, yani kaderiniz, hatta geçmişiniz, yeniden inşa olur. Sadece gelecek değil, geçmiş de süperpozisyondadır.

Son olarak ilahi adalete gelelim:
İlahi adalet diye -standart şekilde anladığımız, bize belletilen (Yahudilik [Tevrat] çıkışlı olan, Kuran'da asla yer almasa da, Yahudilik tarafından etkilenen pop kültürün yarattığı, göklerden bizi gözleyen, despot, kuralcı, zalimliğe kayacak kadar sert yapılı, bir yandan adalet dağıtan, diğer yandan ürkütücü cezalar veren, lider tipli tanrı modeli) bir kurum olduğundan kuşkuluyum; çünkü aslında her şey mantıklı (ama rastlantıya dayalı!) fizik sistemler esasına bağlıdır. Bu gerçeği basitçe “Ne yaparsanız, aynı biçimde geri yansır” şeklinde rezüme etmek mümkündür. Yapılan (düşünülen) her şey -sadece alanlardan meydana gelmiş olan- evrende, bir eksitasyon yaratmaktır. Bu gün foton ve elektron dahil tüm parçacıkların alan eksitasyonu olduğu ortaya çıkmışken (detaylı bilgi için bkz. Kuantum Alanları Teorileri, QFT, Quantum Field Theroies) artık tanrısal adalet olmadığından söz etmek -bilim açısından bile- mümkün değildir. Bu sözlerde ise hiçbir bir tanrısızlık yoktur; çünkü asıl kumaş (bkz. Fabric of Cosmos) her ne kadar bölünmüş olsa da (ki aslında sadece bir parça kopuştur), yaratıcı tarafından dokunmuştur.

Önünüzde uzanan, ama görmediğiniz pırıl pırıl bir gelecek var… buna yemin edebilirim. Nereden mi biliyorum? Çok basit: Çünkü herkesin önünde uzanan pırıl pırıl bir gelecek var. Kuantum uzayının derinlerinde yer alan asıl yapı bu… Ona ulaşmayı engelleyen, ataerkil sözcüğü ile yorumladığımız, ama aslında bölen frekansın yarattığı şeyler yönünde evren yaratmamız. Bu hata aşıldığı anda, pop kültür değimi ile “hayata pozitif bakabildiğiniz anda”, bize göre “korkuyu gerçek anlamı ile sıfırlayabildiğinizde”, paralel evrenlere atlayacak, bir diğer görüşe göre doğal yapı ile senkronize oluvereceksiniz.

Oraya kimileri tanrı, kimileri cennet, kimileri derin kuantum uzayı diyor.

Orada size pırıl pırıl geleceği sunmuş, ona koşmanızı bekleyen bir şey var… Onu -beyin yapınıza, aldığınız eğitime, içinde yaşadığınız kültüre göre- ister bilinçli ve iyi bir yaratıcı, ister bilinçsiz bir fizik yapı/alan olarak görün… O var.

Hangi adı verirseniz verin, ona inanın. İnanarak (inancınızdan destek alarak) korkuyu, acıyı, öfkeyi yenin…

Hayır; Acı>Korku>Öfke üçlemesini yenmek çok, ama çok kolaydır. Size bu duyguları veren şeyleri düşünmezseniz, bu duygular UYANMAYA BAŞLADIĞI ANDA, gecikmeden sevdiğiniz bir işe atlarsanız, “şıp diye” sona ererler. Bunlara son vermeme nedeni onları yaratanları sürekli düşünmektir.

Ne acıdır ki ataerki kültür bizleri sürekli düşünmemiz yönünde şartlar.

Yanıtlarımı okuduğunuz için teşekkürler.:)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -