722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI
6 Kasım 2019
Her seçiş, bir vazgeçiştir.

Sevgili Janus, her seçis bir vazgeçis sözünü anliyorum fakat hayatta yaptigim bazi büyük seçimler bana mutsuzluk getirdi ve kendim için dogru olani hiç seçemiyormusum gibi geliyor. Hayatim avucumun içinden kayip gidiyor gibi hissediyorum. Hayata bakis açim ve negatif enerji mi bunlara sebep oluyor?

YANIT

Evet, öyle; bunlar sebep oluyor!

Giderek sorularda, sorunun yanıtının -soru olarak da olsa- verilmesi beni mutlu ediyor. :)

Sorunuzun cevabını bildiğinizi gördüğüm için yanıtımda QFT (Quantum Field Theories) teorisini özetleyeyim. Bu açıklama doğrudan bir yanıt olmasa da, belki daha işinize yarayacak önemli bir veridir: Yaşam, bir alanlar dansıdır. Kendinizi 1800lerde bir İngiliz Hall’unda verilen bir baloda farz edin. Bir dolu davetli ile dans etmeniz bir görgü kuralı gereğidir. Erkekseniz dansa kaldırmak, hanımsanız davetlere icabet etmek nezaket icabıdır. Dans edeceğiniz kişilerin çoğundan hoşlanmayabilirsiniz, ya da hoşlanabilirsiniz. Hoşlanma oranı kişilik/hayata bakış ile ilgilidir. Nasıl biri iseniz, benzer kişileri çekici bulursunuz. Ayrıca balo boyunca kendinize zevkinize göre bir sevgili edinme şansınız yüksektir.

Yaşam denilen süreçte de beyninizdeki nöron çakışlarının yapısı ile meydana gelen EM alanınız, diğer kişilerin ve parçacıkların alanı ile sürekli dans etmektedir. Bunlarla ya senkronize olur, ya da olamazsınız. Amaç, pozitif alanlarla mümkün olduğu kadar çok senkronize olacak bir alan sahibi sayılmaktır… çünkü -işin can alıcı noktası burasıdır- senkronizasyon, rezonans (yani alan genliği güçlenmesi) manasındadır. Hatalı modelleri doğru diye benimser ve hayata bu açıdan bakar, bu yönlendirmelerle düşünürseniz elektriğiniz negatif olur ve dans etiğiniz kişilerden en tehlikelilerini çekici bulursunuz. Negatif alanlar ile kontağa geçince beyindeki negatif alan güçlenir ve süperpozisiyondaki olumsuz seçenekler çökmeye (kader adı altında realize olmaya) başlar.

Beyin elektriğinizi konuşmanızdan, mesajlarınıza dek deşifre etmek -bu konuda bilgili kişiler için- çok kolaydır. Bu alanda danışmanlık yapan biri olarak elektriğinizi negatif olmaya yatkın sayabileceğimi söylemek isterim. Örneğin hayata “önemli seçişler, vazgeçişler” benzeri ağır ve bunaltıcı kalıpların güdümünde bakmak, yaşam adlı heyecanlı baloya (hengameye ;-) daracık ve rahatsız kostümlerle (hatta belki de ayağa bağlanmış güllelerle) katılmak anlamındadır. Seçmeyi, seçerken vazgeçmeyi falan-filan unutun. Ağır ve köşeli planlardan hemen vaz geçin… çünkü işe yaramayacaklardır. Geleceğe dikkatle bakıp, bir genel ama esnek kerteriz yapmak ile önemli seçimleri, bunun için yapılan fedakarlıkları kafaya takmak birbirinden çok farklı şeylerdir. Kimliği ve beklentileri korkusuzca (hatta kuralsızca deyip yine milleti kızdırayım) analiz edip ne yapmak istediğinizi ve bunların getiri/görürlerini ana hatları ile ve KABACA belirleyin. Sonra da AKMAYA koyulun.

Sözün özü: Yaşamda “büyük seçimler” olarak ifade edilecek kararlar almaya soyunduğunuzda mutsuz olma katsayınızı arttırırsınız. Yaşam felsefesi esnek ve HAVAİ olmayan herkesin başına öreceği bir dar çoraptır bu yaklaşım. Yaşam; “derin, birikimli, pek önemli bir beyin” olarak katılacak bir balo değildir. Balolarda kasıntı kimlikler ne dansa kaldırır, ne de dans tekliflerini kabul ederler. Biraz delişmen bir kız, neşeli bir delikanlı olun. Çok dans edin… ama etkileneceğiniz kişileri de doğru seçin. Yaşam; bir çocuk saflığı ve (birazcık da dangalaklığı ile) katılacak eğlenceli bir panayırdır. Evet, o panayırda sizi kolunuzdan çekip dansa kaldıracak ama alıp götürmeye de kalkacak tehlikeli harlequinler ve kazıkçı at tüccarları da vardır. Ama eğer -her ne olursa olsun- eğlenmeye odaklı ve çocuksu bir saflığınız (olan-biteni fazla kafaya takmaz bir esnekliğiniz) varsa, yani beyin elektriğiniz pozitif ise, sizi bir şey (adına ister iyilik dolu bir yaratıcı, ister bilinçsiz ama kesinlikle pozitif bir derin fizik katman deyin) koruyacaktır… nasıl kendi kendini koruyacak kadar güçlü ise, ona yaklaştığınız oranda korunacaksınız.

Tarot kartlarının “üç uyanık Kabalist”in uydurması olduğu artık bilinmektedir. Çevrede bu konuda bilgi paylaşan pek çok saygın araştırmacı vardır. Milyonlarca insanın bu bilgileri ilginç bulacaklarına, gidip-gidip tarot kartı almalarını ve/veya tarot açtırmalarını gülünç bulduğumu bu siteyi izliyorsanız bilirsiniz. Ama destede çok sevdiğimiz bir kart da vardır: Fool’dur adı. 0 numaralı karttır.

Kabalistler bu kartın "Yahveh’in göklerden inen ilk yansıması" olduğu benzeri gerçekten garabet itip kakmalarla baş tanrıları olduğunu öne sürerler. (0, ilk kart olduğu için mecburdurlar bunu yapmaya :’) çünkü her karta meşhur ağaçlarında bir yer vermişlerdir.) Oysa araştırmaların kanıtlarla ortaya koyduğu gibi Fool kartı, Tarot kartları İtalya’da asillerin oyun kartı olarak ortaya çıktığında basbayağı panayır “üç kağıtçısı”sıdır. (Üç kağıtçı terimi negatif anlamını sonradan edinmiştir.) Şen adamlardır bu üçkağıtçılar, herkese takılır, milleti eğlendirirler. Bu kimliği ben bizim panayırlardaki Maraş dövme dondurmacılarına benzetirim. Adamlar sadece muhteşem dondurmacılar değil, aynı zamanda çok da matrak kişilerdir. Müşteriye dondurmayı uzatırlar, sonra bir sürü mandepsi ile almasına izin vermezler, herkesi kikir-kikir güldürürler.

İşte Fool kartı (Yahveh’in “göklerden inen o güçlü ışığı” olarak empoze edilmeden önce) bu üçkağıtçılardan türemiştir. Oyundaki kimliği ise peşinde daima köpeği ile dolaşan saf, hafiften kaçık sanılsa da aslında çılgın denilebilecek bir kişiliktir. Resimlerde hep uçurumların kenarında dolaşırken betimlenir. Zaten verdiği mesaj bu, yani çılgın denen kimselerin uçurumun kenarında yürüseler de, her nedense(!) hiç aşağı düşmemeleridir.

Size de önerim “havalı havalı” seçişleri/vazgeçişleri kafaya takacağınıza pencereyi açıp sokağa (hayata) içten ve KESİNLİKLE çocuksu bir gülücük atmaya çabalamanızdır. Bunu başardığınızda size kakalanan ataerkil düzene de bir “parmak atmış” olacak, Fool’un çılgınlığından nemalanmaya başlayacak ve her şeyin giderek (kendi kendine) düzelmeye koyulduğunu şaşkınlıkla göreceksiniz.

“Sevgili” sorucu, kusura bakmayın, yine uzattık lafı vesselem… :DDD Şimdi gel de, kolaysa astrolojiye inanma: Ne de olsa “Asc. İkizler ben!”

Anımsatayım: İkizler çenebazların burcudur. En başarılı dolandırıcılar ile diplomatlar bu burçtan çıkarlar. Örnek: Galata kulesini “Bakmak on, kurmak yirmi kuruş” diye satan Sülün Osman ve 1973 Nobel Barış Ödülü sahibi Amerikalı Dış işleri Bakanı Henry Kissinger İkizlerdirler. Bendenizin Asc.’ı İkizler, bu kadar lafebesiyim… varın siz anlayın İkizler çene enerjisini. Aklıma geldi, Alex Comfort’ın çok komik bir lafı vardır: “İkizler ile asla grup seks yapmayın. Grup seksin yararları ve önemi hakkında bir başlar konuşmaya, lafı bittiğinde millet çoktan yerlerde, birbirinin üstündedir… sıkıntıdan bayılmış veya uyuya kalmış olarak!” Altını çizeyim: Benim sadece yükselen burcum ikizler, arada kündeye gelmeyelim. :D


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -