722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI
13 Kasım 2019
Sevgiyi çok önermiyorsunuz. Tam olarak kast ettiginiz nedir?

Janus merhabalar. Yazilarinizi ilgiyle takip ediyor, her bir aile üyesi korkunç negatif olan aile bireylerime cevaplarinizi sesli olarak okuyorum... Bu sorumu onlara okumayacagim çünkü sizle fark ettim ki sevgi ve sorumluluk duygulari bir insanin en büyük zindani olabiliyormus. Siz sevgiyi takdir ediyorsunuz elbette ama sevgiyi çok önermiyorsunuz. Bir kaç cevabinizda belirtiniz bunu. Tam olarak kast ettiginiz nedir? Ben yine de size sevgilerimi sunmak istiyorum, emegi geçen tüm arkadaslariniza da saygilar:)

YANIT

Bazı yanlış anlaşılmalar olmuş gibi… Biz sorumluluk duygularını vazgeçilmez ve çok değerli buluruz. Pozitif Enerji eğitiminde kendini şımartma işin bir yarısı ise, diğeri “yapmak istemediklerin” başlığı altında sunulan sorumluluklardır. Sorumluluklar zindan değil, kurtarıcıdır. Onları zindan olarak gördüğünüz anda NE celp eden ortama, isteyerek inançla ifa ettiğinizde sizi “güç ve karizma dolu yaşam cengaveri”ne dönüştürecek eğitim metotlarıdırlar.

Ayrıca sevgiyi önermememiz, sevgiyi gereksiz bulmamız olarak anlaşılmamalı. Ana tanrıça olarak 10.000 yıldır neredeyse her mitoloji (Hıristiyanlıkta bile Meryem Ana kimliği ile) görülen figür genelde Venüs gezegeni ile ifade edilir ve Venüs gerek ezoterizm, gerek astrolojide sevgi ve aşktır. Yani sevgi temeldir… ancak sevgiyi elde etmek, bunu genelde duyma neredeyse olanaksızdır. Olanaksız olan bir şeyi ütopik olarak kovalamak gereksiz vakit kaybı şeklinde yorumladığımız için belki yanlış anlaşıldım.

Sevgiyi duyabildiğiniz herkese duymanız çok güzel bir şey… Benim önerim, duyamadığınız kişiler ya da şeyler için kendinizi zorlamamanız; çünkü insanoğlu kendini istemden zorladığı konularda başarı gösteremez, bilakis strese girer ve NE celp eder. Yani bize göre insan adlı yaşam formuna sadece istediği şeyleri yaptırabilirsiniz; ya da düzelteyim: İnsan adlı yaşam formu sadece istediği şeyleri yaparsa, istediği şeyler konusunda kendisini zorlarsa, PE celp eder. Yasaklama bu nedenle suçun tetiğidir. Yine aynı nedenlerle baskıcı rejimler sonunda hep yenilirler.

Biz sistem olarak sevgi yerine rahatlığı öneriyoruz. Rahatlık adlı fenomen yakalanbilirse, sevgi kadar olmasa da, ciddi oranda PE celp eder. Ayrıca, rahatlık ile önceden sevgi duyulamayan biri çok şeye gidrek sevgi duyulacak olabilir.

Rahatlık nedir peki? Çağdaş insan öncelikle bu kutsal kavramla bağını kopartmış, rahatlığı -belki de sonunda miskinliğe varacak- atıllıkla eş görür olmuştur. Oysa rahatlık (en azından bizim kastettiğimiz rahatlık), son derece canlı bir duygudur. Rahatlık, bir dağılmadır. Eğitimlerde anlattığımız üzere yeniden dalga fonksiyonuna geçiştir. Mikrokozmosla “bir” olmaktır. Cennetten esintilere uzanmak , olabildiğince onlarla kollabore olmaktır. Rahatlık kesinlikle sadece gevşeme değildir. Rahatlık bir fabirka ayarlarına dönüştür; içinde şenlik, uyanıklık, canlılık, keyif ve dağılma vardır. Dağılarak yakalanan bir tamlıktır. Dağılarak cennet frekansı ile olabildiğince senkronize olma yarışıdır. “Cennet frekansı” bizim düşüncelerimizde yaratıcının kendisidir. Zaten ilksel mitolojilerde yaratıcı Ana Tanrıça ve Baba Tanrı cennetin, öncel evrenin hem kendisi hem yaratıcılarıdır. Yaratıcının tabi ki dişisi erkeği olmaz. Bu model ilkçağ insanının beyin yapısının gerçeklerle kontağı ile ortaya koyduğu modeldir ve adına vahiy denir.

Bizler bu gerçekleri, daha doğrusu biraz ilkel şekilde dile getirilen bu gerçekleri, kuantum alan fonksiyonları ile açıklıyoruz.

Şöyle düşünün: Beyninizin bir EM alanı var. Bu alının doğal olarak, fizik kuralları gereği, bir frekansı da var. Frekansı belirleyen bilinciniz, yani kimliğiniz. Kimliğinizi değiştirdiğiniz (pozitif yönde değiştirdiğiniz) oranda cennet, ya da tanrı veya yaratıcı olarak ifade edilen dalga boyu ile kontağa geçiyorsunuz, senkronize oluyorsunuz, onun evreninden pay alıyor ya da onun evrenine atlıyorsunuz.

Onun evreni bizim beyinlerimizde koşulsuz sevgi olarak ifade edilen frekans… Ancak biz bölünmüş, makrokozmos varlıklarının bunu hissetmesi son derece zor, hatta belki de olanaksız. Bu yüzden biz sevgi yerinde, sevgiye götürecek aracın bileti olan rahatlığı öneriyoruz.

Demek ailenize yanıtlarımı okuyorsunuz? :) Tabi ki çocuk gibi sevindim… ama yaptığınızın doğru olduğunu pek düşünmüyorum. Yukarıda söylediğim gibi, zorlama ile kimseye bir şey yaptıramazsınız. Zamanı gelen, hak eden, hak ettiğine, mikron hata olmadan sahip olur.

[Bu son cümlem ile ifade ettiğim gerçeğin gerisinde ilahi ve ulaşılmaz güçlerin akıl almaz eylemleri yoktur. Söz ettiğin durum, basit fizik kuralları ile kendi kendine gelişir. Bu sözlerimde ilahi güçleri küçümseme aranmamalıdır; demek istediğim şudur: İlahi güçler ile iyilikle, ya da pozitif ortamlarla sadece fizik kuralları ile işleyen bir ortam aracılığı ile kontağa geçersiniz. Yani asında kontak için ne yapmanız bellidir. Ortada gizem-mizem yoktur. İşler (yan iyi insan olmak, mutlu bir hayata ulaşmak, yaratıcı tanrı ile yakınlaşmak, ya da adına ne deseniz) aslında kuralları belli, ulaşılması basit durumlardır.]

Ayrıca herkes rahat bırakılırsa kendine neyin iyi geleceğini, ne yapması gerektiğini bulacak yetenekte doğar. O yüzden onları rahat bırakın.

Yahu aklıma geldi… Ben de sizi rahat bırakayım. Yanıtlarımı okumak istiyorsanız okuyun. :D En iyisini siz bilirsiniz.

Siz bize sevgi yolladınız; bizden size yürek dolusu SELAM!


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -