YANIT
Sizi kırmak istemem, ama ya yanıtımın uzunluğu yüzünden içinize fenalık gelmiş ve metnin tümünü okumamışınız (ya da atlayarak okumuşsunuz), ya ezbere konuşuyorsunuz (yani bazı kavramlar baskı ile beyninizde kalıplaştırıldığı için bu sınırlara dokunulunca sözlerin içeriğini tam olarak algılayamadan, transa geçmek benzeri bir tavırla tepki veriyorsunuz), ya da ben gerektiği kadar açıklayıcı olmayı becerememişim. Bu yüzden bir kez daha sözlerimi özetleyeyim:
"Cennetteki güzellik sarap, kadin vs sembolleri maddesel oldugunu nerden biliyorsunuz onlar mecazidir."
Zaten ben; “Belki oralarda (cennete) hanımların üzerine abanacak Best Model'ler, ya da beylerin üzerine abanacağı çıtırlar veya MILF'ler, hatta ayakları öpülecek Mistressler yoktur... Belki içileceği vaat edilen şarap Chardonnay, Merlot, ya da Sauvignon blanc değildir; ama tüm bunlara dünyada sahip olunduğunda HİSSEDİLECEK DUYGULARIN AYNISI YAŞANACAK, YA DA TADILACAKTIR.” dedim.
“Erdem size göre yeyip icip seks yapmak mi, bu mu PE.”
Zaten ben; "Dünyasal güzelliklere de (dahi) erdem ile varılır mealinde “En güzel seks hayatına, en şahane geçici partner ya da kalıcı eşlere (kişi hangisine eğilimli ise), sahip olmanın yolu ERDEMDİR.” dedim.
"Yani özverili, hoşgörülü, paylaşımcı, anlayışlı, efendi, şefkatli, güvenilir, dengeli vb. kişilerin hayatında en özenilen unsurlar (örneğin keyif, neşe, bolluk, cinsel doyum, eğlence vb.) kolayca elde edilir. (İstedikleri her ne ise o kolayca elde edilir.)" şeklindeki sözlerimi de yineleyeyim. Zaten Allah "Biz, dünya yaşayışında da size dostuz, ahirette de ve burada, canınız ne isterse var ve burada dilediğiniz her şey sizin" demektedir. (Fussilet 31.)
“Maddesel zevklerden uzaklasmak maddenin kiymetini ve degerini daha iyi anlamak icindir.”
Dengeli ve PE sahibi insan sahip olduklarının değerini bilecek kapasite taşır; acı çekmesine gerek yoktur. Acıdaki bilgi, NE celp eden beyinlere gereklidir.
Yaşamın amacı, ya da var olma nedenimiz, beyinde bizim PE olarak nitelediğimiz süreduruma (dalga boyuna) erişmek ve onu kişisel ana alanın dalga boyu haline getirmektir. Yaratıcı ile (Allah, tanrı, Ana Tanrıça, Baba Tanrı, Buda, kuantum evreni geometrisi, her neye inanıyorsanız) ile senkronizasyon bu dalgaboyu ile mümkündür.
PE, bizce “rahatlık” olarak nitelenir. Rahatlık ise salt gevşeme değildir. İçinde dinginlik kadar heyecan, neşe, coşku, doyum benzeri bir dolu farklı nitelediği içeren bir durumdur. Bu duruma erdem sahibi olmak ile ulaşılabilir. Ancak bu durum erdem sahibi olmadan, kişisel çaba (beyin antrenmanları) ile de yaratılabilmekte, işin daha ilginç yanı, eğer bunu yaratmak başarılırsa, söz konusu beynin sahibi erdem sahibi olmaktadır! :)
Bu ilginç gerçeği somut biçimde şöyle örnekleyeyim: Kuantum mekaniğine göre gerçeklik (yani çevrenizde gerçek diye gördüğünüz, yaşadığınız her şey) mikrotübüllerde (nöronların içinde) yaratılan gama dalgaları ile var olmaktadır (bkz. Orch OR yorumu). (Tahmin edersiniz ki bu yüzden majide gama dalgası üretmek başarı için önemli bir gerekliliktir.)
Gerçekliği var eden gama dalgalarının en üst seviyesine ise Wisconsin Üniversitesindeki bir araştırmaya özel olarak yollanan meditasyon uzmanı Budist rahipler ulaşmıştır. Gama dalga boyu ortalama 40 Hz.'dir. Rahipler ise ortalama 100 Hz.'e çıkmışlardır! Rahiplere söz edilen seviyeye ulaştıklarında ne hissettikleri sorulduğunda -sözlerini kendi cümleleri ile aktarayım- “Tüm canlı ve cansızlara yönelik şefkat ve karşılıksız bir yardım etme arzusu” şeklinde yanıt vermişlerdir.
"Şefkat ve yardım etme arzusu" duygularını PE; yüksek gama dalgası salınımını "beynin üstün çalışması" olarak nitelersek şöyle sonuçlara varabiliriz:
-
beyindeki PE oranı ve beynin üstün şekilde çalışması arasında pozitif korelasyon vardır,
-
beyin, ancak PE ile majide başarı sağlayacak düzeye ulaşabilmektedir,
-
beyin zorlanarak (meditasyon ya da maji eğitimindeki antrenmanlarla) üstün çalışma düzeyine getirilebilmektedir,
-
üstün çalışma düzeyine getirilince PE kendiliğinden doğmaktadır.
“Majide başarı ancak PE sahibi kişilere gelir, kara büyücü birkaç geçici etki yaratsa da, temelde sadece kendini lanetler” sözümüzün nedeni budur.
Rahatlık olarak nitelediğimiz beyin süredurumu ise kişiye göre çok farklı alanlarda hissedilebilir. Güzel bir manzara seyredilirken, yüzülürken, spor/seks yapılırken, dans edilirken, yardım edilirken, tapınılırken… hatta beyin yapısına göre belki de Kabalistik haç çizilirken bile bu dalga boyuna erişilebilir. :)
Yahveh; “dünyasal arzu” başlığında lanetlediği OLAĞAN insan mutluluklarını yasaklayarak rahatlık celbine ulaşan yolun yarısından fazlasına bozuktur levhası asarak girişi yasaklama peşindedir. Oysa onların DA cennetten yansıyor olmalarından öte; onların verdiği mutluluklar, cennetteki orijinal dalgaboylarının suyuna tirit yansımalarıdır. Ama hala da cennette tabidir ki ne şarap sunan oryantal genç kızlar vardır, ne de Best Model of the Year de ilk ona girmiş erkek mankenler. :D
Negatif enerjiyi celp eden -seks dahil- insanlara zevk veren şeyler DEĞİL, HER ŞEYİN -ki, bunların içinde hayırlı kavramlar, örneğin sevgi bile olabilir- AŞIRI VE DENGESİZ KULLANIMIDIR. Sigara bile az kullanıldığında zarar değil, güzel duygular yaratıcısıdır. Yahveh nice kavrama "zararlı" levhası takmayı, onların AŞIRI ve DENGESİZ modellerini öne sürerek becermiştir.
Fazla dağıldık, konumuza dönelim.
Her şey beyindir: Diğer alemin gerçekliğinde kız, kadın, MILF, mature, hunk, twink, manken, gılman, huri, Merlot vb. değil; dalga boyları vardır. Yani her şey aslında alanlardır. Beyin, bu alanlarla -makrokozmos varlıkları olduğumuz için- yaşarken kontak kurmanın yegane istasyonudur.
Bu alanlar son derece zevk ve keyif verici dediğimiz yapıda olabilirler. Kişi diğer aleme geçince kişisel alanı (yani ruh, aura, ya da sizin değiminizle ışık beden1), PE taşıyorsa (radyasyonları pozitif dediğimiz dalga boyundaysa) bu alanlarla (cennet ile) senkronize olacak ve adı geçen güzellikleri -zamanın olmadığı ortamda- (geçici olmadan) realize edecektir. Bu durum, "bir elde sıcak, diğerinde soğuk bira ile Uludağ’da karı seyretmek" ;-) benzeri bir eylem değildir tabi ki. Ama hala da hissedilecek olan, dünyada bu işi yaparken beyinde uyanan duygunun (beyin süredurumunun EM dalga boyunun) benzeri, hatta fazlasıdır.
Şahsıma yönelttiğiniz güzel yorumlar için kucak dolusu teşekkürler ediyorum. Hoşunuza gitmeyen şeyleri söyleyen bir kişiyi eleştirmek adına mesaj yazarken bu onurlandırmaları yapmak dengeli (güzel) yüreğinizin kanıtıdır. Umarım -belki değişik diller kullanarak da olsa- sizinle aslında büyük ölçüde aynı şeyleri söylediğimizi gösterebilmişimdir.
DİP NOTLAR
[1]
Işık kavramı hakkında -size yönelik olmadığının altını çizerek- genel kültür çerçevesinde bazı bilgiler paylaşayım. (Siz, ya da inandığınız öğreti, ışığı pozitif şekilde, ya da size iyi gelecek biçimde yorumlamış olabilirsiniz. Niyet, yani inanç, herşeyden önemlidir. Olumsuzluklar, pozitif yaklaşımla, yok edilebilirler.): Işık Yahveh tarafından -öncel bütünlüğün bölünme sürecinde- yaratılmıştır. Işık ve karanlık adlı iki zıt kavram böylelikle, bu yüzden, meydana gelmiştir. (Bu bilgi Tevrat- Yaratılış bölümünde yazmaktadır.) Gerçek ışık kavramını çevremizi rahatça izlememize yardımcı olan bir kavram olarak algılamak yanlış olabilir. Işık, Yahveh’in insan mutluluğunu (özgürlüğünü) engelleme aracıdır. Örneğin bu gün cennet olduğu varsayılan Takyon evrenine geçememe (en azından makrokozmosta hapis kalma) nedenimiz ışık hızı denen engeldir. Yahveh’in ışık diye yarattığını söylediği şey, aslında bir engel yaratmaktır. Ayrıca -bu konu çok derin, basite indirgiyorum- Yahveh’n benzersiz hedefi olan aseksüelliğin belirtisi olarak azizlerin başında (beyinlerinin üzerinde)
halo işareti vardır; bu da ışık saçan bir halkadır. Hz. İsa, sıklıkla başından (beyninden) ışınlar saçarak resmedilir. İlk tek tanrılı dinin kurucusu Akhenaton (ki, başarılı olamamış, bir sürü isyan çıkmış, Mısır ekonomisi zor sürece girmiş, sonunda iktidardan indirilmiştir) daima eline ve başına giren ışınlarla resmedilmiştir. Meleklerin başında -halo dışında da- ışık ile daima bağlantı vardır zaten. Örneğin Tarot XIV
Temperance karında yer alan melek figürünün başında Akhenaton'un başındaki ışınların benzeri bulunur. (Işık kavramına yaklaşımımız konusunda daha detaylı bilgi edinmek için Sorular ana sayfada yer alan
AÇIKLAMALAR başlığı altındaki sözler okunabilir.)
Özetle; günümüzde -belki de gizli lobilerin propagandası ile- bilinçlere mıhlanan akıl ve ışık kavramlarına karşı dikkatli olmak bize göre gereklidir.
(Bir şey daha geldi aklıma: Diğer aleme geçenlerin arkasından “Allah rahmet eylesin” dememe inadı ile “ışıklarda uyusun” niyetini yollamak bizlere göre çok doğru bir şey değildir. Rahmet sözcüğünün "ilahi cevher/öz" anlamında olduğunu belirteyim. Halkımızın içgüdüsel biçimde yağmura "rahmet" demesi ne kadar hoş bir durum...)