722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

EZOTERİZM

SORULAR ANA SAYFA | TÜM EZOTERİZM SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

26 Ekim 2020
Vampirler, kurtadamlar ve diger mit yaratiklari, efsaneler.

merhabalar SN. JANUS, eger astral yahut çesitli boyutlar ve varliklar (gerçi hep diyoruz da bilinçli enerji nedir, enerjinin bilinci olur mu) yoksa, neden hep mitlerde garip yaratiklar var? Ben sahsen mitlerin ortak bir gerçekligi ifade ettigine, tipki sizin gibi inaniyorum. Bir de genel olarak tanrilara ifade edilen yönler, elementler, bölgeler vs. neye göre verilmis? Gerçekten Zeus var midir, yildirim firlatir mi, bilmem ne zamaninin oglu müdür?

YANIT

Sorunuz kısa olsa da çok kapsamlı. :) İçerikte ayrı ayrı yanıtlanması gereken üç konu var ve her biri bir kitap olabilecek önemde. Mecburen kısaca yanıtlamak zorundayım.

Ancak önce, işi kolaylaştırmak için sorunuzu üç soru haline getirecek ve öyle yanıtlayacağım:
1- Okült kimlikler nedirler, kimdirler?
2- Majikal yönler, elementler gerçek midir?
3- Zeus kimdir?

1- Okült kimlikler adı verilebilecek karakterler de farklı şeyleri anlatırlar, ya da sembolize ederler. Tanrılar, çeşitli boyutların / mekanların varlıkları ve de mitsel karakterler birbirinden farklı şeylerdir.

Tek tek kısaca tanıyalım:

1.1 - Tanrılar sözcüğü bir okült değimdir ve genelde evrenin yaratıcısı anlamındaki Tanrı sözcüğü ile karıştırılmaktadır. Bunlar kuantum düzeyinde yer alan, henüz keşfedilmemiş olan ama evreni meydana getiren parçacıklardır. Maji bunlarla, daha doğrusu bunlara yön verebilecek bir beyin ile yapılır.

1.2 - Çeşitli boyut ve mekanların varlıkları bize göre Ortaçağ lehçesidir ve gerçeklerle pek uyuşmaz. Yukarıda söz ettiğim parçacıklara insan imaj ve kimlikleri (beden, görüntü, huy vb. tarzı biçimler) verilmesinin mimarı Hesiodos’tur. Evreni meydana getiren gerçeklikleri -vahiy ile- algılamış ama onlara insani biçimler vererek bir çuval inciri mahvetmiştir. Hesiodos öylesine köklü bir temel atar ki, bu anlayış ortaçağa, hatta günümüze dek uzanır, okült ortamı ele geçirir. Çeşitli boyut denilen yer kuantum uzayının katmanlarıdır ve burada varlık-marlık değil, parçacıklar, bunların eksitasyonları ile meydana gelen radyasyonlar ve radyasyonların hareket ettikçe (çok kabaca anlatıyorum) var ettiği alanlar vardır.

[Konu dışı bir parantez açayım: Majide palavra çoktur. Pek çok tanınmış majisyenin bir halt yapamadığına (beter şartlarda yaşadığına) ben şahsen seneler boyu tanık oldum. Hemen bir örnek vereyim: Büyük büyücü Crowley o kadar güçlü ise neden o hale gelmiş, yıllarca hastalıklarla boğuşmuş, sefalet çekmiştir? Olayı kişiselleştirmek istemem ama bu gün büyü kitabı yazan “Golden Dawn’cı ustalar”ın yaşamına bakın, sizin benim gibi hastalıklarla, sorunlarla, parasızlıkla, ayrılıklarla, ihtiyarlıkla, vb. uğraşan insanlardır.

İşte majideki başarısızlıklarının nedeni yukarıda söz ettiğim safsataya inanmaları, bunları da kitaplar yazarak insanların kafalarına sokup durmalarıdır.

Bu -gerçekten insan aldatanlara sinir olduğum için bir terbiyesizce laf edeceğim- dangalaklıklara yıllardır pabuç bırakmamayı öğrendiğimiz için majikal başarı düzeyimizi %65-70lere çıkarabildik ve hepsi bu kadardır. Yani her on çalışmanın en iyi şartta 3ü foslar. Kayıp halka diye arayıp durduğumuz zaten bu durumdur.]

1.3 - Mitsel karakterler ise -yine yukarıda söz ettiğim gibi- Hesiodos’un -tıpkı hz. Muhammet gibi- vahiy ile bilgiye ulaşması ile yarattığı modellerdir. Söylem doğrudur, yani mitin içeriği (özellikle Yaratılış mitleri) gerçektir, ama yorum hatalıdır. Daha basite indirgeyeyim: Nyks adlı kavram gerçektir, ama onu kız yapmak bir de analı-kızlı soy yaratmak çok da yerinde bir iş değildir. Ancak şu da vardır: O zamanın adamı kuantum ortamını başka nasıl anlatır ki? Bu açıdan bakınca da adamı fazla suçlamamak gerekir. Ne de olsa nice bilgiye ulaşmamızı sağlamıştır. Bu yüzden fazla ukalalık etmeyip, ruhuna bir teşekkür, bir şükran duygusu yollayalım.

2- Majikal yönler ve elementlere gelelim. Majikal yön belki kullanılabilir. Ancak her tradisyonda -tıpkı renkler ve sayıların anlamı gibi- farklıdır. Bizim eğitimde -alçak gönüllü olamayacağım- sayı ve renklerin içeriklerinin bilimsel nedensellikleri -elimizden geldiğince- verilmektedir ve çoğu okült öğreti ile (okült öğreti dedikleri şeylerin neredeyse hepsi Kabala temelli olduğu için) çelişiktir.

[Yine dilimi tutamayacağım ve konuyu dağıtacağım. Geçenlerde bir arkadaşın baskısı ile Sherlock Holmes (2009) diye film izledim. Orada bir kara büyücü var. Aktör Max Strong’un performansı çok başarılı olsa da, adama verdikleri karakter insanı gülmekten yerlere yatıracak acemilikte ve bilgisizlikte. Efendim, bu büyücü felaket kötü biridir. Şeytan’ın adamıdır. Gerçekten de asılır, ama dirilip mezardan kaçar. Zaten döneceğini söylemiştir. Öyle kötüdür ki, asılmadan önce hapiste elinde İncil Vahiy bölümünü okumaktadır… hani yerden çıkan Şeytan’ın, Beast’in, ejderin, zevkten kendinden geçmiş ve krallarla içki içen fahişenin (kötülük illaki seks ve içkidir), şunun bunun hakkındaki bölümünü... Yani senaristler, yapımcılar gibi pek önemli zevat, bu kimliklerin İlk Çağ uygarlıklarının Yahudilikçe lanetlenen bereket tanrı ve tanrıçalarını olduğunu düzeyine gelememişler. Dahası; filmde dirilen bu hazret sonradan büyü filan yapar, çizdiği şekillerin tümü İbranicedir, Kabala’dan alıntıdır. :)

Batılılar Kabala’dan başka maji bilmezler. Aynı laf-ı gezaf’ı evrirler, çevirirler farklı sistem yapar, aynı sistemi yayıp dururlar. Yahudiliğin gücü bu kadar fazladır. İncil’i yazdıran güç Yahudiliktir. Çok, ama çok üzülerek söylemem gerekir ki Müslümanlığa bile sızmıştır. Bu gün nice gencin, hatta aydının, inançsız olmasına neden Yahudiliktir. Yahudilik, Yahudi kişiler anlamında değildir. İnsanlar her inançta pozitif ya da negatif olabilirler. Elmalar ile armutları karıştırmamak lazımdır. Özetle, 2009 yılına ait gişe başarısı olan filmlerde HALA bu -af edersiniz- çocukça zırvalar ısıtılıp-ısıtılıp bizlere dayanmaktadır, pardon, dayatılmaktadır. :D ]

Elementler ise gerçektir. Çalışmalarda kullanılabilirler. Ancak renklerden, sayılara; saatlerden, elementlere nice bilgi sadece aprentisler için gereklidir. Onların yeni girdikleri alanda koltuk değnekleridir. Nasıl ki iki tekerlekli bisiklete binerken arka tekerin iki yanında iki küçük, ama tekerlekten kısa, ek teker vardır; işte saydığım ekler sadece geçici süre kullanılacak ek tekerlerdir. Yıllar var ki ne vefk, ne majikal kare çizdim, ne saat kontrol ettim, ne belli yöne döndüm… hatta ne de toplaşıp ritüel yaptık. Bunlar majiyi hobi olarak gören kişilerin eğlenceleridirler ve onları majiye bağlıyorsa çok da iyi ve yerinde şeylerdir. Ama belli bir düzeyden sonra, yani o düzeye gelinebilinmişse, gereksizdirler. Diyeceksiniz “Koca adamlar toplanıp cübbeler giyiyor, rit yapıyor, bunlar salak mı?” Asla değiller. Ancak şu var: Hesiodos’ın yarattıkları ve Kabalistlerin uydurukları öyle inanılmaz güçte etkindir ki, bu kalıplar -inisiyasyon- denilen (bizlerin hiç sevmediği, majikal eğitimi tanıttığımız bölümde sevmediğimizden söz ettiğimiz) süreç ile beyinlere kalıp olarak bir alındı mı artık zor temizlenir. Bu kişiler beyinlerine sokulan söz konusu kalıplar nedeni ile artık ritüelsiz başarı gösteremeyeceklerdir.

3- Ve Zeus’a gelelim: Pek çok araştırmacının apaçık ortaya koyduğu gibi Zeus, Marduk, Buda, Brahma, Odin ve batıda pek bayılınan bir dolu İlk Çağ mitolojileri baş tanrıları Yahveh’in maskeli halidir.

Yıldırım fırlatması metafordur; Yahveh’in de silahı yıldırımdır, insanları yok etmek için kullanır (bu sözler araştırmam değil “silahım” sözcüğü dahil, Tevrat’tan alıntı). Oğul olma nedeni Ana Alan’dan KOPMUŞ olmasıdır, bize göre bölünmeye gönderme yapar. Önemli nokta: Bence Yahveh yoktur. Ana Alan’dan çıkan bir çeşit virtual photon benzeri fışkırma vardır. Bunu elektron eksitasyonu ile orbitalinden fırlamaya benzetebiliriz.

[Meraklısı için bölünme olayını biraz ele alayım. Bölünme, kuantum gravitesi ile açıklanabilir.

Konuyu biraz açalım: Nasıl ki Einstein’ın genel görelilik prensibi gereği her kütle uzay zamanı büküyorsa (Newton’un martavalozu gibi cisimler birbirini çekmemektedir; yani yer çekiminin kaşifi sanılan hazret, yer çekimini en anlamayan kişizadedir, çeken bir şey olmasa da, etkinin adı hala "yer ÇEKİMİ"dir :D), Planck seviyesindeki parçacıklar da kuantum uzayını bükerler.

Buraya kadar bilim adamları hemfikirdirler; bundan sonra "Sir" ünvanlı matematikçi ve parçacık fizikçisi Penrose ortaya bir teori atar, herkes birbirine girer! Penrose der ki; "Süperpozisyondaki (olasılık dalgalarındaki) olasılıklar da uzayı büktüklerine göre kimi zaman kuantum uzayında bir bifuraction (“çatallanma” diyelim) meydana gelir. Böyle bir durum olunca sistem az enerjili tarafa çöker… bunun anlamı "dalga fonksiyonunun çökmesidir. Bu yüzden demekteyim ki, her zaman çöküşü bilinç yaratmaz, bazen çöküş bilinci yaratır!" Biz ise "Bunun anlamı maddeleşme, makrokozmos varlığı olma, Ana Alan’dan kopmadır" diyoruz. Bu çatallanmaya dileyen Şeytan der, dileyen “Ana Tanrıça ve Baba Tanrı’nın mutluluk evreni egemenliğine saldırıp, herşeyi bölen alt Hava Tanrısı”, isteyen ise “İnsanoğlunun yanlış seçim yaparak Cennet’ten kovulması”…]

Bu negatif (bölme ve bölünmeye yatkın) frekansa sahip beyinler kutsal kitap yazma işine soyununca kendi beyin elektriklerini (bilinç yapılarını) Yahveh diye kişiselleştirerek Yaratıcı Tanrı olarak kaleme almaları doğaldır.

Bu konuda benim de naçizane kapsamlı bir araştırmam var. Önümüzdeki aylarda bir fırsat bulursak sitede "Hava Tanrıları" gibi bir başlıkta yayınlayacak olabiliriz. Kitap olarak Remzi ve bir-iki saygın yayınevine PRım (sevgili dostum) verdi, ilgilenmediler; biz de siteden yayınlamayı düşünüyoruz.

Yine Müslümanlık diyeceğim: Müslümanlığa pop kültür ile sokulan eklemeleri bir derin nefes alıp aşabilen, öfkesini yenip Kuran’ı -af buyrun, imanlı bir kişi değil, bir araştırmacı gibi- okuyacak cesareti bulabilen nice beyni entelektüel yetenek sahibi kişi, eğer arka cebine “Kim bilir, belki Kuran toplanırken araya Yahudiler, kendi inançlarını sokmuşlardır?” düşüncesi koymuşsa, bazı ayetleri görmezden gelebilirse, Müslümanlık tek tanrısı Allah’ın -bu baştanrılar ve Yahveh’ten- bambaşka, İlk Çağ mitolojilerinin -yukarıda saydığım baş tanrılarca saldırıya uğramış olan- Baba Tanrısı ile benzerliğini göreceklerdir. Pagan inançların neredeyse tümünde Baba Tanrı ideal erkektir; hem inanılmaz şefkatli ve koruyucudur… hem de bütünü ile maskülen. Hatalı olabilirim, affedin, düşüncemi paylaşıyorum, Müslümanlık uzmanı değilim, ama ayetlerden bir Allah kimliği yaratmak istenir ve ciddi analiz ve sentezler yaparsa, ortaya çıkan kimlik tam da bu olacaktır. Besmeledeki "hem koruma, hem hoşgörme" (hatalı olunabileceğinin ve bu hataların anlayışla karşılanacağının bildirimi) sözcüklerinin aynı düşünceye gönderme yapmadığı da söylenemez. Yahveh ise kendini Tevrat'ta savaşçı, kıskanç ve intikamcı olarak tanıtmaktadır.

Nedendir bu farklılık?

Basit: Müslümanlık vahiy dinidir. Yukarıda dile getirdiğim gibi, Tevrat ve İncil ise insanlarca yazılmıştır. Yanılıyor olabilirim; bence Hz. Muhammet, tıpkı Hesiodos gibi, kuantum uzayında bazı bilim adamlarınca bile varlığı giderek kabul edilen o bizim “ana alan” dediğimiz ful pozitif katmanla (iyiliğin, güzelliğin, estetiğin insan beyin yapısınca bütünü ile kavranamayacak ölçüde mükemmel hali ile) kontak kurmuş kişidir. Tevrat yazarları ise geçmişte olmuş tatsız ve küçücük çaplı olayları, beyin elektriklerinde yer alan negativite ile parmaklarına dolayarak kitap yazmış insanlar…

Tevrat yazarlarını da fazla betelemek yanlıştır. Tevrat’ta da sızıntı vardır! Örneğin Neşideler Neşidesi! Bu bölümde sadece aşk değil, seks vardır (hatta ayak fetişizmi bile vardır belki :D). Ayrıca Tevrat dikkatle okunursa belki de bazı yazarların olumsuz konuşarak tehlikeye (NE dediğimiz bölücü frekansa) dikkat çekmeye çalıştıkları da düşünülebilir (en azından ben böyle düşünüyorum). Bir diğer deyişle kendilerine dayatılan kafa yapısı ve jargon içinde aslında pozitif bir iş (casusluk) yapıyor olabilirler.

Şimdi kendi kültür ve beyin yapımdan olan (ama pek de anlaşamadığım :) ) entelektüel arkadaşlarıma bir önerim olacak. Moda tabir ile “Bu dini yedirmeyin”; ele alın, inceleyin. Entel beyinler paralel çalışır; bu yüzden biliyorum ve iddia ediyorum: Önyargılarınızı aşabilirseniz içerikte inanılmaz güzellikler bulacak olabilirsiniz.

“Güzellikler” diye genellenen frekans;
eğlenmeyi bilmeyen, durup-durup tartışmaktan başka bir şeyden anlamayan ukala entelinden,
kadın döven, yamuk konuşan/yürüyen, kabalığın kitabını yazıp “erkeklik” başlığında piyasa veren magandaya dek
HERKESTE aynı hoş etkileşimi yaratır… çünkü verdiğim bu uç örneklerdeki dahil, spektrumdaki her bir kişi, hepimiz, aslında aynı gerçeğin, bize göre Ana Alan’ın, Müslümanlara göre Allah’ın, paganistlere göre Ana Tanrıça’nın, Baba Tanrı’nın, hatta eğer bilincinde pozitif frekans uyandırarak inanmışsa Yahudilerin ve Hıristiyanların Yahveh’inin parçalarıyız. Güzellik, bizim aslımız olduğu için, hepimizi etkiler. Gerçeği ise tersine döndürebilecek hiçbir güç yoktur. NE sadece -o da yol verilirse- tezahürünü geciktirebilir; kıymet-i harbiyesi o kadardır.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -