ben kendimi bildim bileli rüyada gelecek olayları görürüm. (önemli olaylar: ölüm, ameliyat, deprem, vb. ) bunu hiç sorgulamadım bile. ancak birkaç yıl önce birşeyler değişti, sanki algılarım arttı: değişen rüyaların yanı sıra, uyku uyanıklık arası görüntü ve ses almak gibi farklı deneyimler yaşadım. (kim negatif kimi pozitif) sizi sıkmamak için ayrıntıya girmiyorum. malum nedenlerle kimseye de anlatamıyorum. internette maji ve din sitelerinde de tatmin edici bir bilgiye ulaşamadım.
sizin alanınız maji biliyorum, ama yine de bu işlerin "işleyişi" ile ilgili bilginiz vardır, en azından bir fikir verebilirsiniz diye düşündüm. açıkçası "neden" olduğunu bilmek istiyorum. yardımcı olabilirseniz çok sevinirim, şimdiden teşekkür ederim.
YANIT
1 -
Parçacık fizikçileri gerçekliğin (değişik modeller temelinde olsa da) benzer şekilde var olduğunu varsayarlar. Kişisel evreni yaratan bilinçtir.
Bunun ötesinde "zaman" adlı fenomen Brian Greene tarafından bir somuna benzetilerek çok güzel ifade edilmektedir: Üzerinde geçmiş ve gelecek bulunan somun kişi önünde hazırıdır. Bu görüşten yola çıkarak zamanda geriye ve ileriye yolculuk yapılabileceği varsayılmaktadır. (Bir parantez açalım: Hawking benzeri bilim adamları “kısa devre” ya da “feedback” denilebilecek bir mekanizma yüzünden geçmişe yolculuğun olanaksız olduğunu öne sürmektedirler.)
Yani bazı özel beyinsel yetenekleri olan kişiler -zaten hazır olan- zamanda (özellikle uykudayken) ileri ya da geri gidebilmektedirler.
Ancak işin zorlu kısmı bundan sonra baş göstermektedir.
Eğer gerçekliği yaratan bilinç ise somunu da o var etmiş demektir!
Yani geleceği rüyasında gören ve bunu aynen yaşayan kişiler FIKS ŞEKİLDE var olan bir somunda ileriyi mi görmektedirler… yoksa somunu bilinçlerine göre var etmekte mi?
Bu sorunun yanıtı verilememektedir.
2 - Bizim inancımızda negatif enerji (buna dileyen pop kültür modasına uygun şekilde “cin” de diyebilir) sadece davet olursa kontağa geçer. Her türlü varlık, cin, spirit, antite, demon, demoness, tanrı (ya da her tradisyonun kendi bünyesinde verdiği ad ne ise o) kuantum uzayında yoktan var olan, vardan yok olan parçacıklardır. Bunların doğası dalga fonksiyonudur, ancak her kuantum nesnesi gibi parçacık özellikleri de bulunabilir, ki, bize göre bu özellik ile makrokozmos nesnesi olan beyin üzerinde tahribat bile yapabilirler. Bu durumu nocebo kapsamında saymak mümkündür.1 Yani cinler davet ederseniz vardırlar, davet etmezseniz (inanmazsanız) yokturlar.
3 - Üçüncü sorunuza net ve -bence- kesin yanıtım vardır; ancak bizler kimse aleyhinde konuşmayız, eleştirmek bile bizde yapıcı bir eylem değil, negativite yaratacak bir yaklaşımdır… yani günahtır. Bu yüzden üçüncü kişiler hakkında yorum yapmam mümkün değil. Yerine, şöyle bir görüş yansıtayım: Doğa, her hayvan gibi her insanı da en baştan beri TEK BAŞINA hayatta kalmasını sağlayacak donanımla var etmiştir. (Bu düşünceyi “Allah yaratmıştır” şeklinde okumakta da bir hata yoktur; gerçekler her beyin yapısına göre farklı algılanabilir.) Bu yüzden iyi şeylere inandığınız ve özellikle FAZLA DÜŞÜNMEDİĞİNİZ zaman kendi kendinize yetersiniz.
4 - Ölüm ötesi farklı bir hologram ortamı olsa da başlı başına bir yaşam biçimdir. Bu yaşam içinde bazı (ne diyeyim… “ruhlar" diyeyim) ruhlar hemen ilerlemeye başlarlar. Makrokosmostan yollanan davetler bu gibi ruhları engelleyecek olabilir. Ölmüşleri “rahat bırakmak” gerekir. Bazen ise ruhlar -nedenlerini bilmiyorum- diğer (bu kez de “safhalar” diyeyim) safhalara ilerlemezler. Bu ruhlarla kontak ise mümkün olmaktadır. Kanımca “ölüm anında ölmekte olan kişinin yanına gelen ölmüş akraba” söyleminin gerisinde bu gerçek vardır. Genelde bağlantı, ruh diğer alemde ilerlediği için, kopmaktadır. Kontakların genelde ölümden hemen sonra meydana gelmesi bu düşünceyi destekler niteliktedir.
1 Placebo’nun ters yönlü olanı; negatif inançların negatif bedensel sorunları reel şekilde yaratmaları.